Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1798 E. 2020/405 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1798 Esas
KARAR NO: 2020/405
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2018
NUMARASI: 2017/213 Esas, 2018/1158 Karar
DAVA: ALACAK (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı, 06/03/2017 tarihli dava dilekçesinde; davalı şirketin …in bir iştiraki olduğunu, www…com adlı alışveriş platformu işlettiğini, söz konusu online alışveriş platformunun mağaza pozisyonunda mikromer bilgisayar olarak çalışmakta iken, 18/11/2016 tarihinde mağazalarının satış işlemlerinin davalı tarafından tek taraflı olarak kapatıldığını, mağaza üyeliğinin hukuka uygun bir sebep gösterilmeksizin kaldırıldığını, bu işlemlerin ardından satışını yaptıkları ürünlerin karşılığının davalı şirketçe hesaplarına yatırılması gerekirken haksız şekilde el konulduğunu, ticaretleri sonucu olan paralarının ödenmediği gibi ayrıca maddi ve manevi zararlarının ortaya çıktığını, iş yerlerinin mikromer bilgisayar olarak daha çok USB Bellek ürünlerininde Türkiye’de en uygun fiyatla satış yaptığını, halen diğer sitelerde en uygun fiyatlarla satış gerçekleştirildiğini, 09/01/2017 tarihli noter ihtarnamesinde belirttikleri üzere, davalı tarafın önceden öngöremediği ticari zararını, piramidin altına yaymak suretiyle taraflarını zarara uğrattığını, …com web sitesindeki üyeliklerinin haksız olarak kapatılması nedeniyle elde edilecek kazançtan mahrum kalma durumlarının hasıl olduğunu, kapatılan mağazalarında geriye dönük işlemleri görememeleri nedeniyle hangi siparişten itibaren alacaklarına el konulduğunu, net rakama ulaşamasalar bile, fatura ve yazar kasa fişleri ile yaptıkları çalışmalarda, 43.500,00 TL civarında alacaklarına hapis hakkı uygulandığını tespit ettiklerini, tüm ihtar ve uyarılara rağmen davalı tarafın yaklaşık kupon indirimlerinden dolayı, 8.000,00 TL civarında olduğunu iddia ettiği zararı nedeniyle alacakları olan, 43.500,00 TL civarındaki miktarı ödemeyerek hukuken imkansız bir yola başvurduğunu iddia ederek, fazlaya dair hakları ve ileride açacakları maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile haksız şekilde hapis hakkı uygulanan alacaklarının tespiti ile 10.000,00 TL alacağın ihtarnamenin gönderildiği 09/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 06/06/2018 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporunda alacağın 38.167,84 TL olarak hesaplandığını, bu kapsamda alacaklarını, 10.000,00 TL’den 28.167,84 TL arttırdıklarını ve 38.167,84 TL olarak ıslah ettiklerini belirterek, ıslah dilekçeleri doğrultusunda taleplerinin kabulünü istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirketin Türkiye’nin önde gelen sitelerinden …com internet sitesinin sahibi olduğunu, 5651 sayılı kanuna dayalı olarak Bilgi Teknolojileri Ve İletişim Kurumu nezdinde Yer Sağlayıcı belgesi ile sektörde yer sağlayıcı hizmetini sağlayarak faaliyetlerini devam ettirdiğini, yer sağlayıcı faaliyet belgesi ile yer sağlayıcılık hizmeti vererek müşteriler ile üye iş yerleri arasında aracı gibi alışverişin gerçekleştirilmesini sağladığını, müşteri tarafından …com üzerinden yapılan alışveriş sonucunda alışverişe konu ürünün satıcı ile müşteri arasında mesafeli satış sözleşmesi akdedildiğini, alışverişe konu ürünün satıcı tarafından müşteriye gönderildiğini, ürün bedelinin ise müvekkili şirkete ait sanal pos üzerinden tahsil edilerek komisyon tutarı düşüldükten sonra satıcıya gönderildiğini, müvekkili şirketin hiçbir şekilde yapılan alışverişin tarafı olmadığını, 11.11 isimli kampanyanın koşullarının internet sitesinden duyurulduğu gibi kupon alan alıcılara da bildirildiğini, müvekkili şirketin her yıl 11 Kasım tarihinde kupon kampanyası düzenlediğini, şartlarının site üzerinden duyurulduğunu, iki çeşit kupon bulunduğunu, ilkinin tıklama ile kazanılan kupon olduğunu, bu kupon türünün alışveriş esnasında internet sitesini kullanan kullanıcı ekranında belirlendiğini, davacının kampanya kullanım koşullarına ilişkin dava dilekçesinde yer alan beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın kampanya koşullarını ihlal ettiğini, davacıya ait mağazadan sipariş veren kişilerin siparişlerin tamamında aynı kişiler olduğunun tespit edildiğini, mağazadan sipariş veren farklı mail adresli kullanıcıların bilgileri incelendiğinde ise alıcı bilgilerinin aynı olduğunun görüldüğünü, bununla birlikte tespit edilen alıcıların vermiş oldukları tüm siparişlerin kargo takip numaralarınında aynı olduğunu, kampanya koşullarından anlaşılacağı üzere aynı üyenin birden fazla hesap açması ve açılan hesaplarla kupon yüklemesi ve kullanımında bulunmasının yasaklanmış olduğunu, davacının kampanya koşullarını ihlal ettiğini, davacının ve davacı ile birlikte iş birliği yapan kişilerin davranışlarının TCK’nın 158-f.bendi gereğince Bilişim Sistemlerinin, Banka ve Kredi Kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu kapsamına girdiğini, davacının yüklediği kuponları usulsüz kullanarak, aile fertleri veya arkadaşları tarafından mikromer bilgisayar mağazasından alışveriş yapmış gibi gösterildiğini ve kuponların kullanıldığını, müvekkili şirketten haksız kazanç sağladığını, müvekkili şirketin davacı ile akdetmiş olduğu sözleşmeye dayalı olarak davacının mağazasını askıya aldığını savunarak davanın reddine karar verilmesi istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davalıya ürün göndererek alacaklı olduğunu iddia eden davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesi halinde satış için gönderilen ürünlerin ve bedellerinin nelerden ibaret olduğunun tespitinin dava tarihi itibari ile mümkün olduğundan davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davanın HMK 114/1-h ve HMK 115/2.maddeleri gereği usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; mahkeme tarafından davanın nitelendirilmesinde ciddi bir yanılgıya düşüldüğünü, mahkemenin Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/13485 Esas, 2018/4815 Karar sayılı ilamını gerekçede paylaşarak kısmi dava yerine belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği hallerde hukuki yararın var olmadığı yönünde bir içtihat geliştirildiğinin görüldüğünü, mahkeme tarafından dava dilekçeleri, talepleri ve ıslah dilekçeleri değerlendirilemeyip, davalarının tereddütsüz bir şekilde kısmi dava olmasına rağmen belirsiz alacak davası olduğu düşünülerek reddedildiğini, davacı asilin bizzat açtığı alacak davasına konu dilekçede, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile talepte bulunulduğunu, dava açılırken davanın belirsiz alacak olduğundan bahsedilmediği gibi, fazlaya dair haklar saklı tutularak belirli miktar talep edildiğini, vekil sıfatı ile yaptıkları beyan içerisinde davalı tarafın kötü niyetli olarak sistemi taraflarına kapatması nedeniyle alacak miktarının tam olarak görünemediğinin beyan edildiğini, mahkeme kararının hatalı olduğunu, müvekkilinin mağduriyetinin büyümesine neden olduğunu, iddia edilerek kararın kaldırılmasını ve alacak davalarının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE; Dava, tacirler arası hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davasını belirsiz alacak davası şeklinde açıp açmadığı ve mahkeme kararının yerinde olup olmadığıdır. Mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 15/05/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacı ile davalı arasında akdedilmiş olan ” Satıcı İş Ortaklığı ve İlan Sözleşmesinin ” 4.22.maddesi kapsamında; DP’nin iç işleyişine ve online operasyonlarına zarar veren eylemlerden kaçınmayı kabul beyan ve taahhüt etmiş olduğu, ancak sistemde davacı tarafından yapılan işlemlerde sistemin yoğunluğu ve açıklıkları kullanılarak işlemeler yapıldığı, davacı tarafın üzerindeki şüphenin kaldırılabilmesi için davalı tarafından ihtarname ekinde gönderilen sipariş kodlarına ait ürünlerin kargo belgelerinin gönderilmesinin talep edildiği, ancak davacı tarafça herhangi bir belgenin gönderilmemiş olduğu, davacının davalı şirket tarafından tespit edilen şüpheli işlemlerin kampanya ihlali olmadığını, kargo belgeleri sunarak kanıtlama ve askıya alınan şüpheli işlem bedellerini geri alabilme mevcut olan davacının bu belgeleri sunamadığı, davalının defterlerinde davacının dava tarihi itibari ile alacağının 38.167,84 TL olduğu, teknik incelemeler sonucunda davacıya verilen siparişlerden bir bölümünün bilgi işlem sistemindeki boşluklardan yararlanılarak teknik olarak haksız işlemler olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 2.kısmının 1.bölümünde dava çeşitleri düzenlenmiştir. 107.maddesi; belirsiz alacak ve tespit davası üst başlığını taşımaktadır. HMK 107/1.fıkrasında; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktarı yada değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 109.maddesinde ise; kısmi dava düzenlenmiş, 109/1.fıkrada, talep konusunun niteliği itibari ile bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmının da dava yolu ile ileri sürülebileceği ifade edilmiştir. Hak arama durumunda bulunan kişi alacağını tespit edemeyebilir. Özellikle zararın baştan belirlenemediği, ancak bir incelemeden sonra tam olarak tespiti mümkün olan tazminat taleplerinde böyle bir durumla karşılaşılabilmesi söz konusudur. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa böyle bir dava açılamaz. Çünkü her davada arandığı gibi, burada da hukuki yarar aranacaktır. Talep sonucunu belirleyemeyen alacaklı, belirleyebildiği kısmı için bir kısmi dava açabilir. Alacağının sadece belirleyebildiği kısmını dava etmesinde davacının hukuki yararı vardır. Kısmi davanın görülmesi sırasında talep sonucunun geri kalan kısmı belirlenebilir hale gelirse davacı bu kısım için ayrı bir eda davası açabileceği gibi aynı davada talep sonucunu arttırabilir. Somut olayda; davacı dava dilekçesinde, alacağının belirleyebilmiş olduğu bir kısmını dava etmiş, bilirkişi raporu sonucunda ise davasını ıslah etmiştir. Davacı, dava dilekçesinde açıkça davasının belirsiz alacak davası olduğunu iddia etmediği gibi, davasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile açmıştır. Bu anlamda; davanın belirsiz alacak davası değil, kısmi dava olduğunun kabulü gerekirken, mahkemece somut olaya uygun düşmeyen Yargıtay kararı emsal alınarak davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldğı ve hukuki yarara dair dava şartının bulunmadığı gerekçesi ile davanın usulden ret kararı isabetli görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davacının davasını 6100 sayılı HMK’nın 109.maddesinde düzenlenen şekilde kısmi dava olarak açtığı kabul edilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığı ve böyle bir dava açmakta davacının hukuki yararı olmadığı gerekçesi ile davanın usulden ret kararı doğru bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gereği yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE, 2- İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/213 Esas, 2018/1158 Karar ve 14/11/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 6- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1a-4.bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/02/2020