Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1795 E. 2022/1198 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1795 Esas
KARAR NO: 2022/1198
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2019
NUMARASI: 2018/506 Esas, 2019/150 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 20/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağı nedeni ile davalı aleyhinde Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden takip başlattığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takip alacaklısı davacının daha önce İstanbul … icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden başlattığı takibe itiraz edildiğini, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/75 esas sayılı dava dosyasında itirazın iptali davası görüldüğünü, mahkemece davacının yetkili icra dairesinde takip yapmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, mezkur davanın taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleştiğini ancak davacı tarafın HUMK. 193 maddesine uygun olarak davasını ve icra takibinin kesinleşmeden sonra 1 yıllık süre içerisinde yetkili mercilere göndermediğini, davanın bir yıllık ” hak düşürücü ” süre içerisinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, dosyanın yetkili Bakırköy İcra Dairesine gönderilmediğini, Bakırköy İcra dairelerince icra takibi yapılması gerekirken aksine davacının doğrudan işbu davayı açmasının da yasal mesnedden yoksun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, bilirkişi raporu doğrultusunda; icra dosyasının, yeki itirazı üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünden Büyükçekmece icra Müdürlüğüne gönderildikten sonra ödeme emrinin yeniden davalıya tebliğ edildiği ve davalının yeniden itiraz dilekçesi sunduğu 29.05.2017 tarihi ile iş bu davanın görevsiz mahkemede açıldığı 29.12.2017 tarihi nazara alındığında 1 yıllık yasal sürede açıldığı, alacağın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, alacağın varlığı ve miktarı konusunda taraflar arsında uyuşmazlık bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında yapılan takibe davalının itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacağın % 20’si oranında 6.514,94 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davalı tarafça istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhinde takip başlattığını, yetkiye ve borcun zamanışımına uğradığı gerekçesi ile borca itiraz edildiğini, takibin durduğunu, davacının İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/75 esas sayılı dosyasında ” İtirazın İptali “ davası açtığını, mahkemece davanın “ Yetkisizlik Nedeniyle “ reddedildiğini ve davanın yasal süresi içerisinde yetkili Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmediğini, kararın 09.02.2017 tarihinde kesinleştiğini, HMK’nun 20. maddesi gereğince İİK’nun 67. Maddesine uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığını, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, borcun varlığına ilişkin bir itirazın sözkonusu olmadığını, bu sebeple icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, mahkemece deliller toplanmadan karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, hizmet sözleşmeden kaynaklı alacağın tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı vekilinin 22.03.2017 tarihinde borçlu davalı aleyhinde 32.574,72 TL asıl alacak üzerinden takip başlattığı, davalının alacağın muaccel olmadığı, takibin hak düşürücü süre içerisinde başlatılmadığı, alacağında zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile takibe itiraz ettiği, davanın 29.12.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı, icra inkar tazminatına hükmedilip edilemeyeceği noktasında toplanmıştır. Dosya kapsamından, davacı alacaklı tarafından daha önce davalı aleyhinde, 30.12.2014 tarihinde, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığı, davalı tarafça yetkiye ve borca itiraz ederek takibi durdurduğu, davacının 25.01.2016 tarihinde İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/75 E sayılı dosyasında itirazın iptali davası ikame edildiği, mahkemenin 2016/498 Karar, 03.10.2016 tarihli kararı ile “takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı, davacının hukuki yararı bulunmadığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, davacının bu defa 22.03.2017 tarihinde eldeki itirazın iptali davasına konu Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası üzerinden takip başlattığı anlaşılmaktadır. İtirazın iptali davasında usulüne uygun olarak başlatılmış ve itirazla durmuş bir takibin varlığı dava şartı olup kamu düzenindendir ve 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi uyarınca dava şartlarının varlığı yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmelidir. Yapılan ilamsız icra takibinde borçlu, icra dairesinin yetkisi yanında borca veya faize itiraz etmiş ise açılan itirazın iptali davasında mahkeme, ilk iş olarak; icra dairesinin yetkili olup olmadığı yönünde bir inceleme yaparak bu hususta bir karar vermelidir. Yetki itirazının incelenmesi neticesinde mahkeme icra dairesinin yetkili olduğuna karar verirse borçlunun icra dairesine yapmış olduğu yetki itirazının reddine karar verecektir. Mahkeme yapmış olduğu inceleme neticesi takip yapılan icra dairesinin yetkili olmadığına kanaat getirir ise “Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip olmadığından davanın reddine” karar verecektir. (06.10.2004 tarih 2004/19-410 E. – 2004/471 K. karar sayılı Yargıtay HGK ) İtirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra müdürlüğünce usulüne uygun şekilde ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi ve ödeme emrine borçlu tarafından usulüne uygun şekilde yapılmış itirazın bulunması gerekir. İİK.’nın 67/1 maddesine göre borçlu itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre başlar. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın  iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Yargıtay Daire’leri ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında İİK’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/19-599 E. 2013/145 K. Sayılı kararı) Somut davada, davacı tarafından İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/75 E sayılı dosyasında açtığı itirazın iptali davasının dava şartı yokluğu nedeni ile reddine karar verildiği, davacı alacaklının aynı alacak ile ilgili yetkili icra dairesinde yeni bir takip başlatmasında yasal engel bulunmadığı, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, alacağın likit bulunduğu, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcının peşin alınan 556,30 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 475,60 TL’nin karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya İADESİNE, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/10/2022