Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1790 E. 2020/158 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1790 Esas
KARAR NO: 2020/158
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/961
KARAR NO: 2019/319
KARAR TARİHİ: 14/03/2019
DAVA: İFLAS
KARAR TARİHİ: 16/01/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili ile davalı arasındaki ticari işlemler gereği, davalının, müvekkiline 07/09/2018 vadeli 350.000,00 bedelli bonoyu verdiğini, bononun tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takip başlatıldığını, davalının ödeme emrine 5 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz etmemesi nedeniyle takibin kesinleştiğini, bu nedenlerle, davanın kabulü ile davalının iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; Müvekkili şirketin uzun süredir ticari hayatta varlığını korumaya çalışan, genellikle büyük deri firmalarına tedarik sağlayan bir firma olduğunu, son dönemlerde büyük deri firmalarının sırayla konkordato ilan etmesi, müvekkili şirketin alacaklarını tahsil edememesi ve firmalardan alınan çeklerin ödenmemesi üzerine müvekkili şirket de piyasada ticaret yaptığı hiçbir şirkete borçlarını ödeyemediğini, müvekkili şirket hali hazırda nakit sıkıntısı çektiğini, müvekkili şirketi aleyhine borçlu olduğu firmalardan bir dizi icra takipleriyle, bunların yanı sıra haciz ve muhafazalarla karşı karşıya kaldığını, müvekkil şirketin tüm makineleri, imalat yaptığı her şey alacaklılar tarafından haczedildiğini ve muhafaza altına alındığını, imalatlar durduğu için artık fabrika üretim yapamaz hale geldiğini, müvekkili şirketin üretim yapamadığı için de borçlarını ödeyememekte ve ödeyecek durumu da bulunmadığını ve huzurda açılan iflas davasının dayandığı Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının güncel borcunun 400.000,00 TL olduğunu, ancak müvekkili şirket nakit sıkıntısı çekmekte olduğundan ve hiçbir borcunu ödeyemediğinden müvekkili şirket hakkında iflas kararı verilmesi hususunda takdirin mahkemeye ait olduğunu bildirmiştir. Müdahil … Ltd. Şti vekili müdahale talepli dilekçesinde; müvekkil firmanın iflası istenen borçlu şirketten alacaklı olup firma aleyhine kesinleşmiş icra takipleri bulunduğunu, kesinleşen takiplerden borçlu firmaya ait menkul ve gayrimenkullere hacizler konulduğunu, borçlu firma aleyhine icra takiplerini başlatmadan bir kaç gün önce borçlu firmanın, adına kayıtlı taşınmazlara muvazaalı ipotekler koyduğunu, yine borçlu firma aynı şekilde davacı firmaya takibe dayanak yapılan senedi verdiğini, senet verildikten bir kaç gün sonra davacı tarafından doğrudan iflas yoluyla icra takibine konu edildiğini, takip kesinleştirilerek borçlu firmanın muvazaalı işlemlerle bir şekilde iflası istendiğini, davacı ile davalı arasındaki alacağın muvazaalı olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Müdahil … Bankası A.Ş. Vekili müdahale talepli dilekçesinde; davalı firmanın müvekkil şirkete kredi borcu bulunduğunu, borçlu firmanın ödemelerini yapmadığını ve davalı şirket aleyhine açılmış çok sayıda icra takibi bulunduğundan davalının iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, icra takibine konu yapılan alacakla ilgili depo kararına esas teşkil eden alacak miktarının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, 14.03.2019 duruşma tarihi itibarı ile depo kararına esas teşkil edecek alacak miktarının 411.355,82 TL olduğunun belirlendiği, depo kararının 01.03.2019 tarihinde davalı vekiline tebliğ edildiği, verilen iki haftalık kesin süre içinde mahkeme dava dosyasına yatırılmadığı, davacı alacaklıya ödenmediği, bu itibarla davalı şirketin İİK 158. maddesi hükmü gereğince iflasına karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile, davanın kabulüne, davalı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Müdahil … Ltd. Şti. vekili tarafından müdahale talebi dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK 171 vd maddelerinde düzenlenmiş olan, Kambiyo Senetlerine Özgü İflas Yoluyla Takip sonucu, borçlunun borcu ödememesi, itiraz veya şikayette bulunmaması sonucu açılan iflas davasıdır. 2004 sayılı İİK 154.maddenin üst başlığı ise, “ İflas Yolu İle Takip “ olup ilk maddede yetki düzenlenmiştir. Maddede, İflas yolu ile takipte yetkili merciinin, borçlunun muamele merkezinde bulunan icra dairesi olduğu, 154/3.fıkrada ise, borçlu ile alacaklının yetkili icra dairesini yazılı anlaşma ile tayin etmişlerse, o yerin icra dairesinin dahi İflas takibi için yetkili sayılacağı, İflas davaları için yetki sözleşmesinin yapılamayacağı, İflas davasının mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılacağına yer verilmiştir. Maddedeki İflas davasının açılacağı yetkili yer mahkemesinin yetkisi, mutlak yetki olup, kamu düzenine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1- ç bendinde, yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. Yani aynı yasanın 115.maddesinde belirtildiği gibi, mahkemece, davanın her aşamasında ve kendiliğinden araştırılması gerekir. Bu açıklamalar sonrasında somut olay değerlendirildiğinde, dava, davalı borçlunun sicil adresinin yetki çevresinde bulunan Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmıştır. Dosya kapsamından, davacı alacaklının, 18/09/2018 tarihinde, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, davalı borçlu şirket hakkında 07/09/2018 vadeli senede dayalı olarak 350.000,00 TL asıl alacak, 1.028,42 işlemiş faiz, 1050,00 TL komisyon olmak üzere toplam 352.072,42 alacağın tahsili amacı ile kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile icra takibi başlattığı, ödeme emri davalı şirkete 28/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, herhangi bir itiraz olmaması nedeniyle takibin kesinleştiği, davacı vekili tarafından 09.10.2018 tarihli dilekçe ile iş bu iflas davasının açıldığı, davalı vekilinin süresinde davaya karşı cevap verdiği anlaşılmıştır. Öncelikle, 2004 sayılı İİK‘nun 176. maddesindeki yasal düzenleme kapsamında atıf yapılan İİK.nun 156/son fıkrası uyarınca, iflas isteminin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir sene içerisinde, yani hak düşürücü süre içerisinde yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerekmiştir. Kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takipte, iflas davasının ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin bir sene içinde açılması gerekir. (İİK 176, 156/son) Söz konusu yasada, iflas istemenin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir sene sonra düşeceği belirtilmiştir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçluya 28/09/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise, 09/10/2018 tarihinde yani bir senelik hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Kambiyo senetlerine özgü iflas ödeme emrini alan borçlu öngörülen sürede takip konusu borcu ödemez, itiraz ve şikayette bulunmazsa alacaklı ticaret mahkemesine dava açarak takip borçlusunun iflasını isteyebilir (İİK 173. M.) Davanın yasal sürede ve şekil şartlarına uygun açılmış olduğunun anlaşılması sonrasında işin esası incelenmiştir. Mahkemece, alacaklı tarafından iflas avansının mahkeme veznesine depo edilmesi sağlanmış ve İİK 173. madde düzenlemesi kapsamında aynı yasanın 166. maddesi gereğince gerekli ilanlar yaptırılmıştır. Diğer yandan, 173/3.maddesinde belirtildiği şekilde, faiz ve icra masrafları dahil olmak üzere, davacının depo emrine esas olacak alacağı ile ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 15.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda, ayrıntılı şekilde alacak, ferileri, faiz ve icra masrafları teker teker hesaplanmış ve sonuç olarak 14/03/2019 duruşma tarihi itibarı ile depo kararına esas alacağın 411.355,82 TL TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir. Mahkeme tarafından, İİK 173/3. fıkrası gereğince, İİK 158. maddesinde düzenlenen biçimde davayı takip eden davalı vekiline, 01/03/2019 tarihinde söz konusu meblağın mahkeme veznesine depo edilmesi için ihtarda bulunulmuştur. Ancak verilen süre veya daha sonraki aşamada davacı alacaklının alacağı ödenmediği ve dolayısı ile depo emri yerine getirilmediğinden davalı şirketin iflasına karar verilmiştir. İİK 173/3. fıkrasında “….yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcun ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini 158. madde uyarınca emreder. Bu emir yerine getirilmezse borçlunun iflasına karar verilir …” düzenlemesi mevcuttur. Ancak iflası istenen borçlunun diğer alacaklıları, süresinde müdahale veya itirazda bulunarak alacaklı ve borçlunun birlikte hareket ederek iflas kararı almaya çalıştığını, davacı ve davalı arasında gerçek bir borç ilişkisi bulunmadığını ileri sürerek iflas talebinin reddini isteyebilirler. Bu durumda takip konusu alacağın gerçek olup olmadığı, gerektiğinde tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak saptanmalıdır. (Dr. Adnan Değnekli, Türk Hukukunda Kambiyo Senetlerine Özgü İflas Yoluyla Takip, Ankara 2005, S. 88, ve Atıf yapılan ” … Müdahiller, İflas talebinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek itiraz etmişler. Mahkemece takip konusu bonoların gerçek borç-alacak ilişkisi sonucu düzenlendiği gerekçesiyle muvazaa iddiası yerinde görülmemiştir. Oysa mahkemece muvazaa konusunda yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli değildir. Bilirkişi raporlarında taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisi tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. Mahkemece davacı ile davalı arasındaki alacak ilişkisinin nedenleri ve alacağın gerçek bulunup bulunmadığı konusunda tarafların defter kayıtları ve diğer belgeler üzerinde yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu.. ” 19.H.D 11/06/1996-1432/4370 sayılı kararı) Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; müdahale talep eden alacaklı … Ltd. Şti. vekili müdahale talepli dilekçesinde davacı alacaklı ile davalı borçlu şirketin muvazaalı işlemlerine istinaden davalı şirketin iflası istendiği, taraflar arasındaki alacak borç varlığının gerçek olmadığı iddia edilmiş, ancak mahkemece takip konusu bononun, gerçek alacak-borç ilişkisi sonucu düzenlenip düzenlenmediği araştırılmadan, taraflar arasındaki alacak borç ilişkisi tam olarak açıklığa kavuşturulmadan, müdahil alacaklının, muvazaa iddiasına yönelik tarafların delilleri toplanmadan ve muvazaa iddiası değerlendirilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olduğu görülmüştür. Bu sebeple davacı ile davalı arasındaki alacak ilişkisinin nedenleri ve alacağın gerçek bulunup bulunmadığı konusunda, tarafların tüm delilleri toplandıktan sonra gerektiğinde tarafların ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak muvazaa iddiası değerlendirildikten sonra hüküm kurulması gerekmektedir. Sonuç olarak; müdahil vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 bendi gereğince kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, belirtilen eksik hususlar doğrultusunda dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1- Müdahil … Ltd. Şti. tarafının istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/961 E. 2019/319 K. 14/03/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın müdahil tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 66,40 TL harcın müdahilden alınarak hazineye İRAT KAYDINA, 5- Müdahil … Ltd. Şti. tarafının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 353/1.a.6 maddesi gereğince ve kesin olmak üzere olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/01/2020