Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1761 E. 2020/287 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1761 Esas
KARAR NO : 2020/287
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/721
KARAR NO : 2018/1035
KARAR TARİHİ: 07/11/2018
DAVA: İflas (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili 02/11/2015 tarihli dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 11.000.000,00 TL. Sermayeyle kurulduğunu, sermeyesinin tamamının ödendiğini, ekonomik durgunluktan etkilendiğini, borca batık olduğunu belirterek iflasınnın 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asli müdahiller, gerek yazılı, gerekse de zapta geçen beyanları ile davacı şirketin iflas erteleme talebine karşı beyan ve itirazlarını bildirmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI :Mahkemece, kayyum heyet raporları, bilirkişi raporları doğrultusunda, 07/11/2018 tarihinden itibaren iflasın 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Müdahil … Bankası A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili şirketin davacı şirketten alacaklı olduğunu, bugüne kadar hiçbir ödeme yapılmadığını, takiplerin sonuçsuz kaldığını, yüksek meblağlı alacağı tahsili konusunda müvekkili şirket tarafından yapılan tekliflere olumlu cevap verilmediğini, buna rağmen mahkemenin gerekçesinde belirttiği ödemedeki performans değerlendirilmesinin yerinde olmadığını, faizlerin teminatlandırılmadığını bu sebeple rehinli malın satış işlemlerinin gerçekleştirilmesi konusunda mahkemeye iletilen taleplerin değerlendirilmediğini, projenin uygulanabilir olmadığını, şirketin ilk borca batıklık tespitinden sonra geçen 1 yıl 9 aylık dönemde davacı şirketin borca batıklık miktarda yaklaşık 2.500.000,00 TL kadar bir artışın ortaya çıktığını nakit sermeye artışının şirketin borca batıklıktan çıkabilmesi için yeterli olmadığını, davacı şirketin finansman ihtiyacını karşılamakta sıkıntı yaşayacağını, şirketin iyileştirme projesindeki hedefe ulaşabilmesinin mümkün olmadığı, bilirkişi raporu ve kayyım heyet raporunda da bu hususların tespit edildiğini, gerekçe dosya kapsamına uygun bulunmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına, davacı şirketin iflasına karar verilmesiyle faaliyetiyle ilgili bulunmayan ipotekli taşınmazın satışına izin verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Müdahil …. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; davacı şirketin hiç ödeme yapmadığını, borca batık olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına, davacı şirketin iflasına karar verilmesine talep ve istinaf etmiştir.Müdahil …. Tic. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; davacı şirketin müvekkili şirkete son derece yüklü bir meblağda kira borcu bulunduğunu, bu zamana kadar herhangi bir ödeme yapmadığını, iyileştirme projesinde bu konuda bir belirleme yapmadığını, diğer alacaklıların borçlarını ödeyerek alacaklılar arasında eşitsizliğe neden olduğunu, işletmesinin en temel gideri olan kira bedelini dahi ödeyemeyen davacı şirket hakkında erteleme kararının verilmesini usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Müdahil … Bankası A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili bankanın alacağı konusunda inandırıcı ve gerçekçi bir protokol ve ödeme planı yapılmadığını, davacı şirketin borçlarıyla ilgili orantılı ödeme yapmadığını, müvekkili banka tarafından yapılan takiplerin sonuçsuz kaldığını, alacaklıların haklarının korunması ilkesinin mahkemece göz ardı edildiğini, iyileştirme projesinde somut bilgi ve belge sunulmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davacı şirketin iflasına karar verilmesiyle ipotekli taşınmazın satışına izin verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; İİK’nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK’nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemece, iflasın ertelenmesi İsteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal bir kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve Kooperatifin malvarlığının Korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, son fıkrada ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince Somut olayda uygulanacak olan, 160. maddesinde, iflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise, kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, İflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekeletnamesin de, iflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirket yönetim kurulunun 30/10/2015 tarihli kararı ile, şirketin 30/09/2015 günlü ara bilançosunda şirket aktiflerinin borçlarını karşılamaya yetmediği, şirketin sermayesinin kaybedildiği gerekçesi ile şirketin iflasının ertelenmesi için mahkemeye başvurulmasının oy birliği ile kabulüne karar verildiği, mahkemece, tensip ara kararı ile ilanların yapılmasına, keşfen bilirkişi incelemesine ve ayrı ayrı rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, iflas avansı ve gider avansının mahkeme veznesine yatırıldığı anlaşılmıştır .İyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı ve rayiç değerlere göre borca batıklık konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmış, davacı şirket kayyım heyetiyle denetlenmiştir. 3 kişilik bilirkişi heyeti 02/09/2016 tarihli raporlarında, davacı şirketin 11.000.000,00 TL sermaye ile kurulduğunu, sermeyesinin tamamının ödendiğini, 30/09/2015 tarih itibariyle rayiç değerler üzerinden 5.726.701,53 TL tutarında borca batık olduğunu, iyileştirme projesinde satış stratejilerinde yapılacak değişiklikle satış ve karlılığın arttırılmasının hedeflendiğini, maliyet ve giderlerin aşağı çekilme konusunda yöntemler belirlendiğini, maliyet ve giderlerde tasarruf öngörüldüğünü, alacaklılarla borç ödeme protokollerinin yapılmasını hedeflendiğini, 2016 yılında 1.500.000,00, 2017 yılında 1.500.000,00 olmak üzere 3.000.000,00 TL lik sermaye artışı yapacağını, iyileştirme projesi çerçevesinde sunulan proforma gelir tablosuna göre 2015 yılı sonunda 480.000,00 TL dönem net zararın, 2016 yılında 400.000,00 TL dönem net karının, 2017 yılında 820.000,00 TL dönem net karının ve 2018 yılında 1.170.000,00 TL dönem net karının oluşacağının hedeflendiğini, arsaların muhtemel satış değerlerinin belirsiz bulunduğunu, davacı şirketin geçmiş faaliyet deneyimleri ve projede yer verilen önlemlerin uygulamaya sokulmasına dayalı olarak iyileşme ümidinin bulunduğu gibi sermaye arttırımı önlemi ile alacak ve borç yönteminde gözlenen adımlara dayalı olarak da iyileşme ümidinin sürmekte olduğunu, net satış ve karlılık hedefleri itibarıyla inandırıcılığının bulunmadığını bildirmişlerdir.Mahkemece taşınmazın rayiç değerleri tespit edilmiş bilirkişi heyetinden ek raporu alınmıştır.Yargılama sırasında davacı şirket revize iyileştirme projesi sunmuştur. Bilirkişi heyeti 17/10/2017 tarihli raporlarında, davacı şirkete ait taşınmazların değerleri göz önüne alındığında, davacı şirketin 30/09/2015 tarih itibariyle borca batıklık miktarının 4.201.270,58 TL olduğunu, borca batıklığın 30/06/2017 tarihi itibariyle 6.696.326,25 TL yükseldiğini, ilk borca batıklık tespitinin yapıldığı tarih olan 30/09/2015 tarihinden 30/06/2017 tarihine kadar geçen 21 aylık dönem itibariyle davacı şirketçe karlı sürece geçilemediğini, davacı şirketin 3.200.000,00 TL tutarında sermaye arttırımına rağmen borca batıklık miktarında gözlenen artışın asıl nedeninin 2016 yılında zarar karşılığı ayrılan varlık kalemlerinin hasar gördüğü ve zayi olduğu yangından kaynaklı olduğunu, revize iyileştirme projesinde hedefte 4 yıllık süreçte ön görülen sermaye arttırımı ve net karlar ile davacı şirketin borca batık durumdan kurtulması yasal olarak olanaklı görülse de, şirketin bulunduğu sektör ve genel piyasa riskleri dikkate alındığında daha kısa vadelerde kaynak girişi sağlanması gerektiğini, davacı şirketin satış ve karlılık hedeflerindeki sapmalar dikkate alınarak hazırlandığı anlaşılan revize projede en önemli iyileşme önleminin sermeye arttırımı hedefi olduğunu, sermeye arttırım hedeflerinin 2017 ve 2018 yılları için ağırlıklı olarak planlanması halinde revize projenin inandırıcılığının artabileceğini bildirmişlerdir. Kayyum heyeti 05/11/2018 tarihli son raporlarında; şirketin 2016 yılında toplam 5.832.389,02 TL zararla kapattığını, şirketin toplam borç tutarının yapılan ödemeler neticesinde 33.230.587,13 TL’den 23.718.012,64 TL ‘ye düştüğünü, 31/12/2017 tarihli mali tablolarına göre aktif toplamının 24.880.919,56 TL olup 2016 yılına göre 1.908.947,31 TL tutarında artış görüldüğünü, şirketin 2017 yılı sonuna kadar ayrılan ve dava süreci sonunda kesinleşen işçi borçlarına karşılık 1.873.538,30 TL tutarın da kıdem tazminatı ödediğini, 31/12/2017 tarihli mali tablolara göre şirketin kısa+uzun vadeli borçlarının toplamının 24.242.862,59 TL olup vergi ve SGK prim borçlarına karşılık ödeme yapılmadığını, 30/09/2018 tarihli mali tablolarına göre borç toplamının 22.371.685,00 TL olduğunu, 31/12/2017 tarihinde 30/09/2018 tarihine kadar geçen 9 aylık sürede 1.479.933,09 TL iyileşme olduğunu, davacı şirketin mahkemenin tedbir tarihinden sonra 20 olan perakende mağaza sayısının 5’e düştüğünü, İstanbul da üretim yapılan fabrikada yüksek işçilik ve giderleri nedeniyle Kırklareli’ndeki fabrikaya taşındığını, 280 olan personel sayısının 130-140 seviyesine çekildiğini, işten ayrılan personellerin 30/09/2018 tarih itibariyle toplam 2.303.524,88 TL tutarında ödeme yapıldığını, iyileştirme projesinde ön görülen 5.500.000,00 TL tutarındaki sermaye artışının 5.200.000,00 TL lik kısmının yapıldığını, davacı şirketin 2016 yılında yaşanan (yangın) tüm olumsuzluklara rağmen satış ve karlılık öngörülerini 2017 yılında %81 seviyesinde gerçekleştirdiğini, 30/09/2018 tarihinde ise hedeflediği tutara yaklaştığını bildirmişlerdir.Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yasal hükümlere göre, “…İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur. İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın m. 377, İİK’nın m.179 vd.). Borca batıklık, 6102 Sayılı TTK’nın 377. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır.Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. (Bkz:Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin 2019/1116 Esas, 2019/3288 Karar)Borca batıklık konusunda bilirkişi heyeti en son 17/10/2017 tarihli raporlarında değerlendirme yapmışlardır. Karar tarihi olan 07/11/2018 tarihine kadar borca batıklık konusunda herhangi bir değerlendirmenin yapılmadığı görülmüştür. En son alınan bilirkişi ek raporu ve kayyum heyeti raporların da davacı şirketin karlılık ve verimliliğinin devam edip etmediği, projenin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı konusunda tam bir kanaat ifade edilmemiştir. Bu sebeple yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak hüküm tarihine yakın tarih itibariyle davacı şirketin borca batık olup olmadığı ve iyileştirme projesinin ciddi inandırıcılığı konusunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken bu yöndeki deliller toplanmadan karar tesisi usul ve aykırı olmuştur. Mahkeme kararının HMK m.353/1-a-6 uyarınca kaldırılmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Müdahillerin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2018 tarih,2015/721 Esas, 2018/1035 Karar sayılı kararının HMK m.353/1-a 6 uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Müdahillerin her biri tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf harçlarının istem halinde kararı istinaf eden müdahillere iadesine ,5-Müdahillerin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/01/2020