Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1748 E. 2020/423 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1748 Esas
KARAR NO: 2020/423
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/719 Esas
KARAR NO: 2019/19
KARAR TARİHİ: 22/01/2019
DAVA: ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvvekkil şirket ile davacı federasyon arasında 09/10/2012 tarihinde 2013 Kasım ayı içerisinde Aile Hekimler Dernekleri Federasyonları Ulusal Kongresi’nin düzenlenmesi için sözleşme imzalandığını, 09/11/2012 tarihli sözleşmenin ek protokolü uyarınca …’un …’e 150.000 Euro garanti ödeme yapmayı kabul edeceğini, hesabın asgari 1.000 kişilik katılımcı olması durumu gözetilerek yapıldığını, kongreye kayıtlı katılımın davalı kayıtlarına göre 591 olduğunu, anlaşma gereğince müvekkili federasyona 31.350,00 Euro kesinti yapılmak suretiyle 118.650,00 Euro ödeme yapılması gerektiğini, ancak, davalı şirket tarafından hatalı hesaplama yapılmak suretiyle müvekkili federasyona sadece 88.350,00 Euro ödendiğini, davalı şirketin halen 30.300,00 Euro borcu bulunduğunu, 09/11/2012 tarihli sözleşmenin 7.maddesi ile, …’in ilaç, medikal ve diğer özel firmalarla yapacağı toplantıların veya organizasyonların tamamında da resmi organizatörün … olacağını, bu toplantılarda elde edilen karın … ve … arasında eşit olarak paylaşılacağını, söz konusu toplantılar uyarınca elde edilen gelirlerin müvekkili federasyona ödenmediğini, 09/11/2012 tarihli sözleşmenin 7.maddesi ile, kongre öncesinde belirlenecek dört bölgede dört toplantı yapılacağını, giderlerin sponsorlar tarafından karşılanacağını, sponsor bulunmaması durumunda giderlerin … tarafından karşılanacağını, sponsorluk gelirlerinin taraflar arasında eşit olarak paylaşılacağını, davalı şirketin Mayıs/2013 ve Eylül/2013 dönemlerinde yapılması gereken toplantıları yerine getirmediğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 19/a maddesinde, sözleşmenin imza tarihinde yürürlüğe girdiğini, sözleşme konusu kongrenin düzenlenip sona ermesi ve tarafların buna ilişkin ödevlerini tam olarak yerine getirmeleri ile kendiliğinden sona ereceği düzenlemesine yer verildiğini, sözleşmenin sona ermediğinin açık olduğunu bildirerek davanın kabulüne, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 500,00 Euro’nun vadesinden itibaren işleyecek ticari avans faizi île birlikte tahsiline, bölge toplantıları hakkında ödenmeyen fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 500.00 Euro’nun vadelerinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, davalı şirket tarafından ifa edilmeyen sözleşme gereği 150’şer kişilik Bursa ve Kapadokya toplantılarının taraflarından veya belirleyecekleri üçüncü kişi tarafından yapılması için izin verilmesine, bu toplantılar için bilirkişi incelemesi ile belirlenecek yaklaşık değer hesaplaması neticesinde arttırma hakları ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500,00 Euro avansın taraflarına verilmesine, tüm alacakların fiili ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; müvekkili şirketin davacıya sözleşme gereği katılımcı sayısından ve bölge toplantılarından dolayı herhangi bir borcunun bulunmadığını, söz konusu kongreye 591 kişinin katıldığını, buna göre katılımcı sayısının 800 kişinin altına düşmesi durumunda kişi başı gelir ödeme miktarının 150 Euro olacağını, böyle bir durum olması durumunda örnek bir hesaplama şeklinin taraflarca kabul edildiğini, müvekkili şirket tarafından davacıya 01/01/2013 tarihinde 50.000 Euro ve 02/09/2013 tarihinde 15.000 Euro olmak üzere toplam 65.000 Euro ödendiğini, yapılan bölge toplantılarından elde edilen gelirlerden müvekkilinin hizmet bedeli kesintileri düşüldükten sonra geriye kalan bakiye miktarın %50’si olan 2.605,45 TL’nin sözleşme gereği davacı gelirlerine eklendiğini, müvekkili şirket tarafından 15-16 Kasım 2013 tarihleri arasında … toplantısının yapıldığını, toplantıdan elde edilen gelirden (kdv hariç) toplantı giderlerini, gelir vergisi kesintisini düştükten sonra kalan kısmın %50’si olan 18.827,70 TL’nin davacının gelirleri hanesine eklendiğini, davacının … ve … toplantılarında sözleşme dışı yapılan ve yapılması istenen özel giderlerinin olduğunu, sözleşme gereği yapılamayan 2 adet toplantıdan dolayı herhangi bir yükümlülüğü ve borcunun bulunmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, dava konusu uyuşmazlıkta davacı konumunda bulunan federasyonun tacir niteliği taşımaması ve dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen mutlak ticari nitelikte Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu hallere girmediğinden davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Müvekkil Federasyon tacir niteliğine sahip olup dava konusunun, ticari işletmesine ilişkin olduğunu, müvekkil Federasyon, dava tarihinden önce 13.05.2015 tarih ve 8819 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarından da anlaşılacağı üzere bünyesinde iktisadi işletme kurduğunu ve Ticaret Sicil Müdürlüğüne tescil ettirdiğini, müvekkil ile davalı arasında imzalanan ve davanın esasını ilgilendiren Kongre Organizasyon Sözleşmesi, acentelik sözleşmesi niteliğinde olduğunu, bu nedenle, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın, TTK, TBK’de, TMK’de düzenlenen ve TTK’nin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan uyuşmazlıklar ile diğer bazı özel kanunlarda ve mevzuatta düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarının mutlak ticari dava olduğu göz önüne alındığında, mahkemece verilen görevsizlik kararı yerinde olmadığında mahkeme kararın kaldırılması talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki organizasyon sözleşmesi kapsamında, edimin eksik ifa edilmesi iddiasına dayalı alacak, aynen ifa veya bedeli tahsili istemiştir. Mahkemece dava konusu uyuşmazlıkların davacı konumunda bulunan federasyonunun tacir niteliğini taşımaması ve dava konusunun özel olarak düzenlenen mutlak ticari davalarda olmaması nedeniyle görevsizlik kararı verilmiş ise de dosyaya sunulan 13/05/2015 tarihi ve 8819 sayılı ticari sicil gazetesi kayıtlarında anlaşılacağı üzere dava tarihinden önce davacı adına kayıtlı iktisadi işletmesi bulunduğu görülmüştür. 6102 Sayılı TTK’nın 16 maddesinin birinci fıkrasında; ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşların da tacir sayılacağı ve TTK’nın 4-1. maddesine göre her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davaların ticari dava sayılacağı belirtilmiştir. Ticaret Sicil Gazetesi’nin 13.05.2015 gün, 28 sayılı nüshasına göre davacının adına kayıtlı iktisadi işletmesi olup dava konusu sözleşmenin her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğu ve davaya bakmakta ticaret mahkemesi görevli olduğu tartışmasızdır. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tacir oldukları çekişmesiz olan taraflar arasındaki ihtilafın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğu dosya kapsamıyla sabit olduğu uyuşmazlığa konu dava, ticari dava niteliğindedir. Açıklanan nedenlerle, bu davaya bakmaya Ticaret Mahkemesi görevli olduğu halde, hukuki ilişkinin ve maddi olayın tespitinde yanılgıya düşülerek, Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenlerle kabulü ile, HMK 353.1.a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kesin olarak kaldırılmasına, dosyanın usulünce delillerin toplanarak yargılama yapılması ve karar verilmesi için mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/719 E. 2019/19 K. 22/01/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 66,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/02/2020