Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1707 E. 2022/1308 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1707 Esas
KARAR NO: 2022/1308
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2018
NUMARASI: 2015/124 Esas, 2018/1078 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: taraflar arasında akdedilen 15.07.2014 tarihli “Özel Güvenlik Hizmet Alım Sözleşmesi” eki olan teknik şartnamenin “Araç, Gereç ve Donanım” başlıklı 14. Maddesinin, vekil edeni şirket tarafından sağlanması gereken araçlar, güvenlik personeline verilecek araç-gereç ve donanım, İSKİ tarafından sağlanması gereken araç, gereç, cihaz ve ekipman vs. olmak üzere üç ayrı kategori içerdiğini, müvekkili şirket yetkililerinin süresinde işe başlayabilmek için elbise bedenlerine ve bot numaralarına ihtiyaçları olduğunu, ancak İSKİ yetkilisi … tarafından kendilerinden istenilen konularda bilgilerin zamanında verilmemesi nedeniyle elbise ve botların tam süresinde yetişemediğini, müvekkili şirketin şartnamede belirtilen tüm özelliklere uygun modelli araçları süresinde davalı ISKİ’ye teslim etmesine karşın bu araçlar kabul edilmeyip “0” km araçlar istendiğini; bu kapsamda araçlar bakımındım davalı tarafından kesilen cezaların usulsüz olduğunu, sözleşmede “0”km araç ibaresinin olmadığını, sadece “Tam ve Yeni” olması gerektiğinin belirtildiğini, 17.07.2014 tarihinde İSKİ’ye teslim edilen 15 araçtan ilk 5 sıradaki 2013 model olan 5 tane aracın bile kabul edilmemesinin hakkın kötüye kullanılması yanında sözleşmeyi de alenen ihlal anlamına geldiğini, araç-gereç ve donanımın müvekkili şirket tarafından 15.08.2014 Cuma günü İSKİ’ye teslim edildiğini, sözleşme uyarınca teslimi gereken malzemelerden 17.07.2014 ve 24.07.2014 tarihinde teslim edilen bir kısım araç-gereç ve donanımdan kalan ve 12.08.2014 tarihinde tamamlananlar ile İSKİ’nin 6 günlük gecikme iddiasına dayalı olarak 24.07.2014 tarihinde teslim edilen araç-gereç ve donanım sebebiyle 18.07.2014 ile 31.07.2014 arasındaki 14 günlük süre için İSKİ tarafından cezai şart tahakkuk ettirilerek vekiledeni şirketin 11.08.2014 tarihli ilk hak edişinden fahiş gabin ve hakkın kötüye kullanılması suretiyle ve … biçimde takas-mahsup yöntemiyle 390.919,42 TL geç teslimden kaynaklanan gecikme cezası uygulandığını, ceza kapsamanda 15.08.2014 tarih ve … nolu 390.919,42 TL tutarında fatura kesildiğini, faturanın iade edildiğini, müvekkili şirketin bir sonraki hakedişi sırasında ise İSKİ tarafından önceki tahakkuktan kalan geç teslim süresi için yeniden cezai şart tahakkuk ettirilerek müvekkili şirketin 15.09.2014 tarihli 2. hak edişinden fahiş gabin ve hakkın kötüye kullanılması suretiyle ve defacto biçimde takas-mahsup yöntemiyle 93.247,44 TL daha geç teslimden kaynaklanan ceza uygulandığını; vekiledeni şirketin toplam 484.166,86-TL bakiyesinin İSKİ’den tahsil edilemediğini belirterek sözleşme sebebiyle 15.08.2014 tarihinde 390.919.42 TL, 15.09.2014 tarihinde 93.247,44 TL olmak üzere toplam 484.166,86 TL hak ediş kesintisinden kaynaklanan alacağın istirdadı ile sadece ihale işi için kiralanan araç bedeli ile bu araçların nakliye bedeli 224.321,77 TL maddi zarar olmak üzere toplam 708.488,63 TL’nin davalı İSKİ’ den kesinti tarihlerinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile akdedilen sözleşme gereğince davacının 18.07.2014 tarihinde teslim edilmesi gereken yazlık giyecekleri 31.07.2014 tarihine kadar teslim edemediği gibi donanım malzemelerinin de 24.07.2014 tarihinde teslim edilmediğini, davacı ile imzalanan sözleşmede yer alan, “yüklenicinin güvenlik personeline vereceği araçların tam ve yeni olması” hükmüne uygun davranmadığını, bu sebeple araçların teslim alınmadığını, Hizmet Alım İhaleleri Genel Şartnamesi 42 inci maddesindeki hükümler doğrultusunda; hakediş hesabında “işe başladığından beri meydana getirilen işler ” bedelinin hesaplanması gerektiğini, dolayısıyla teslim edilmemiş veya şartnameye uygun olmadığı için teslim alınamayacak olan giysi, donanım ve araçlar, hakediş bedellerinin hesabında dikkate alınmadığını, Sözleşmenin 16 inci maddesindeki hüküm doğrultusunda, yüklenici ile imzalanan sözleşmede giyecek, donanım ve araçlar için teslim edilmemesi veya geç teslim edilmesinden dolayı bir ceza öngörülmesi halinde bu cezanın uygulanması gerektiğini, uygulanan cezanın yüklenicinin hakediş hesabından kesilmek suretiyle tahsil edilmesinin mümkün olduğunu, Hizmet Alım ihaleleri Genel Şartnamesi 54 üncü maddesindeki hükme göre de sözleşmenin feshedilmesinde dahi sözleşme feshedilinceye kadar eksik işler için cezanın uygulanması gerektiğini, davacının 18.07.2014 tarihine kadar teslim etmesi gereken yeni araçları 14.08.2014 tarihine kadar teslim etmediğini, bu nedenle teslim etmediği her gün için cezai işlem uygulandığını, davacının Teknik şartnamede belirtilen Terkos, Büyükçekmece ve Kartal bölgelerinde görev yapacak güvenlik personeli için teslim etmesi gereken 22 adet cep telefonunu 04.08.2014 tarihine kadar teslim etmesi gerekirken teslim etmediğini, teslim etmediği her gün için sözleşmenin 16.1.1, maddesine göre cezai şartın uygulandığını, davacının sözleşme gereği verilmesi gereken ayakkabıları, çift çorap, gömlek, el dedektörü, düdük, jop, kelepçe ve kılıflarını geç teslim etmesi sebebiyle ceza uygulandığını, davacının kabul edilmeyen araçların yenisinin getirilmesi sebebi ile 224.321,77 TL masraf ettiklerinden bahisle, bu bedelin de tahsilini talep etmiş iseler de, davacının imzalamış olduğu şartnamede araçların yeni olmasının istendiğini, buna rağmen davacının yeni araç yerine eski araçlar teslim ettiğini, bu nedenle yapmış olduğu masrafların kendi kusuru ile yapmış olduğu masraflar olduğunu, davacının yeni olarak teslim etmesi gereken araçların (0) km araç olup, davacının 5 adet 2013 model, iki adet 2008 model , 6 adet 2009 model iki adet 2011 model araç teslim ettiğini, 150.000 km- 200.000 km yapmış araçları müvekkili idareye yeni araç olarak sunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu doğrultusunda; teslim edilmesi gerekli 22 adet hatlı cep telefonu ile 2013 model 5 adet araç için uygulanan cezanın haksız olduğu, bu kalemler için 6.720,22-TL fazla kesinti yapıldığı, ayrıca 2013 model araçların davalı idarenin ihtarı nedeniyle 2014 modellerle değiştirilmesi için yapılan masraflarında davalı idaeden istenebileceği ve yapılan hesaplamaya göre alış-satış farkı olarak 29.031,45 TL’nin davalı idareden talep edilebileceği gerekçesi ile DAVANIN KISMEN KABULÜNE,6.720,22-TL ceza bedeli ile, 29.031,45-TL araç kira bedeli ve model farkı olmak üzere toplam: 35.751,67 -TL’nin davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, fazla talebin REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresi içerisinde taraflarca istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece alınan bilirkişi raporunun yetersiz, eksik ve hatalı olduğunu, müvekkili tarafından Prof. Dr. …’dan HMK 293.maddesi kapsamında uzman görüşü alındığını, uzman görüşü ile bilirkişi raporunun çeliştiğini, mahkemeden yeni bir heyetten rapor alınmasının talep edildiğini, mahkemenin uzman görüşündeki tespitleri görmezden geldiğini, Yargıtayın yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere; dava dosyasında daha önce alınan Bilirkişi Raporları ile dosyaya ibraz edilen Uzman Görüşü arasında Çelişkilerin olması halinde yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yargılamaya devam edilmesi gerektiğini, Gerçeğin Tam ve Doğru olarak aydınlanmadığını, Savunma Hakkının, Adli Yargılanma ve Hukuki Dinlenilme Hakkının Kısıtlandığını, müvekkil firmanın, sözleşme ve şartnamede belirlenen kriterlere uygun olarak ARAÇ(TAŞIT) temin ettiğini, yine diğer ekipmanları da süresinde davalı kuruma teslim ettiğini, mahkeme kabulünün hatalı olduğunu, İdareler tarafından hazırlanan Teknik şartnamelerin ihale konusu mal alımları ile yapılan işlerin her türlü özelliğinin belirtmesinin esas olduğunu, Teknik bir makine olan araç için “YENİ” kavramlı bir şart koşulmasının açıkça kanuna aykırılık teşkil ettiğini, araçların yeniliğinden kastının ne olduğunun açıklanmadığını, bu kavramın subjektif olduğunu, dosya kapsamında bulunan davalı İSKİ Hukuk Müşavirliğine ait yazı cevabında dahi; “Tam ve Yeni kavramının net olmadığını, sözleşmeye konulacak maddelerin tereddütte ve ihtilafa mahal bırakmayacak şekilde sarih olması gerektiğini” belirttiğini, öte yandan, “tek tip, ilgili standartta uygun, tam ve yeni” şartının araçları da ihtiva ettiği bir an için kabul edilse dahi; cümle bütününden yola çıkarak “TEK TİP” “TAM” “İLGİLİ STANDARTA UYGUN” şartlarının da uygulanması gerekeceğini, oysa teknik şartnamedeki tabloda yer alan araçların türü, tonajı, yük kapasitesi, kullanım amacı gibi özellikleri bakımından birbirinden dahi farklı olduğunu, dolayısı ile davalının kabul edilemez savunmasında geçen bu ibarelerin araçlar için arandığının kabulünün imkansız olduğunu, Teknik Şartname”nin 14.1. maddesinde kullanılan “tek tip”; “ilgili standarta uygun” ve “tam ve yeni” ibarelerinin giyim eşyaları ve gerekli malzemeler için kullanıldığını, müvekkilinin edimini sözleşmeye uygun olarak süresinde ifa ettiğini belirterek dosyada mübrez deliller ve EK’ler, Prof. Dr. …’un Hukuki Mütalaası göz önüne alınarak usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının edimini Hizmet Alım İhaleleri Genel Şartnamesinin 42., sözleşmenin 16., Teknik Şartnamenin 14.1 maddelerine uygun olarak yerine getirmediğini, davanın reddinin gerektiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, sözleşmeden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı tarafından 01.10.2013 tarihinde, 9.675.415,60 TL bedelli İSKİ Genel Müdürlüğüne bağlı 197 Tesis ve Havza Alanlarında toplam 1150 kişilik Özel Güvenlik Görevlisi Hizmet Alımı İşi ihalesinin yapıldığı, işin davacıya ihale edildiği, taraflar arasında 15.07.2014 tarihli sözleşme akdedildiği, davacıya 18.07.2014 tarihinde yer tesliminin yapıldığı ve davacının işe başladığı, sözleşme konusunda yanlar arasında çekişme bulunmadığı, uyuşmazlığın davacının sözleşme gereğince edimini yerine getirip getirmediği, davacı hakkında uygulanan ceza ve hak edişlerinden yapılan kesintinin sözleşme ve eklerine uygun olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır. Mahkemece uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu alınmıştır. 14.04.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda: sözleşmenin eki olan Teknik Şartname’nin 3.maddesinde davacı yüklenicinin edimi, Teknik Şartnamenin 14.maddesinde de davacının temin etmekle yükümlü olduğu araç-gereç-donanım ile ilgili hususların düzenlendiği, davalı idarenin 05.08.2014 talihinde davacıya İstanbul … Noterliğinin … yevmiye no.Iu ihtarnamesini gönderdiği, ihtarnamede, sözleşmede geçen tam ve yeni deyimi ile sıfır kilometre araç kastedildiği, yüklenicinin teslim ettiği araçların ise bu nitelikle olmadığı, bunun dışında yer teslim tarihi olan 18.07.2014 tarihinden bugüne kadar teslim edilmeyen araç, gereç ve giyim-kuşam malzemelerinin tabloda yer aldığı, işin başlangıcından itibaren eksik teslim edilen araç-gereç ve donanım malzemeleri ile yazlık giyeceklerin yüklenici firma tarafından halen sağlanamadığı, sözleşmenin ‘İdarenin Sözleşmeyi Feshetmesi” başlıklı 26. maddesinde yüklenicinin taahhüdünü ihale dokümanına göre yerine getirmemesi halinde sözleşmede belirlenen oranda gecikme cezası uygulanmak üzere idarenin en az 10 gün süreli ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi halinde ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminatın gelir kaydedileceği ve sözleşmenin fesih edileceği hükmünün öngörüldüğünün belirtildiği, bu ihtarname üzerine davacı yüklenicinin motorlu araçları geri alarak sıfır kilometre araç tahsis ettiği ve eksik malzeme ve giyecekleri tamamladığı, davalı idarenin teslimde gecikme nedeniyle davacının istihkaklarından toplamda 484.166,86 TL gecikme cezası kesintisi yaptığı, davacı yüklenicinin gecikmenin tamamen davalı İdare’ye atfı kabil sebeplerden ileri geldiği, tüm taleplere rağmen idarenin kıyafet ölçülerini zamanında kendisine vermediği, çalışanların boy ve vücut ölçülerine uygun olarak önceden siparişin verilmediği, bu itibarla gecikmeden sorumlu tutulamayacağının ileri sürüldüğü, sözleşmenin devam süresinin yaklaşık 2 ay 13 gün olduğu, sözleşmenin 30.09.2014 tarihinde sona ereceği, sözleşmede öngörülen malzemelerin ne olduğunu önceden bilmesi gereken, bilmediğini ileri süremeyecek durumda olan davacı yüklenicinin, hazırlıklarını buna göre yapması, giyecekleri evvelden hazır etmesi ve sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihte görevlilere teslim etmesinin ondan beklenen davranış şekli olduğu, dürüstlük kuralının bunu gerektirdiği, dolayısıyla gecikmenin davalı idareden kaynaklanmadığı, bu sebeple davalı idarenin 5 adet 2013 model araca ve 22 adet cep telefonuna uygulanan ceza dışında uyguladığı cezalarda haklı olduğu, taraflar arasında tartışmalı olan ikinci hususun, davacı yüklenici tarafından sözleşme süresince güvenlik personelinin hizmetine tahsis edilecek araçların niteliği hakkında olduğu, sözleşmede araçların yeni olması gerektiği hükmünün yer aldığı, davacı yüklenicinin 5 adet 2013 model, 2 adet 2008 model, 6 adet 2009 model ve 2 adet 2011 adet araç teslim ettiği, davalı İdarenin, araçların yeni olması ile, araçların sıfır kilometrede bulunmalarının kastedildiğini ileri sürdüğü, sözleşmede davacı yüklenicinin sözleşme süresince güvenlik personeline tahsis edeceği araçların sıfır kilometre olacağı hakkında herhangi bir açıklık bulunmadığı, araçların sadece yeni olması gereğinin belirtildiği, bir sözleşmede açık olmayan hususların, sözleşme metnini kaleme alan aleyhine yorumlanacağı, davalı idarenin, teknik şartnamedeki yeni araç deyimi ile sıfır kilometre araç kastedildiği savının herhangi bir geçerliliğinin bulunmadığı, pekâlâ, bir senelik araçların da yeni araç kavramının kapsamına girebileceği, buna mukabil daha eski modeldeki araçların yeni araç kavramı kapsamında mütalaa edilemeyeceğinin değerlendirildiği, bu itibarla davalı idarenin, kendisine tahsis edilen 5 adet 2013 model araca itiraz edemeyeceği, daha eski diğer modellere ise yeni sayılamayacaklarından, bunlara itirazında haklı olduğu, davalı tarafından tutulan 05.08.2014 tarihli tutanakta, davacı yüklenici için “… 18.07.2014 (tarihinde) İşyeri Teslim Tutanağı imzalayarak işbaşı yapmıştır. Teknik şartnamede belirtilen 100 adet hatlı cep telefonunu teslim etmiş, ancak Terkos, Büyükçekmece ve Kartal bölgelerinde 22 adet hatlı telefonun çekmediği tespit edilmiş olup, firmadan bu bölgelerin aksaklıklarının giderilmesi istenmiştir. Bu sebepte 22 adet cep telefonunu 04.08.2014 tarihine kadar teslim etmemiştir. ” ifadesinin yer aldığı, bu durumda, eksik teslim edildiği ifade edilen 22 adet cep telefonunun teslim edildiği, ancak belirli bölgelerde -an itibariyle veya sürekli olarak veya zaman zaman-çekmediği için ‘teslim edilmemiş’ addedildiği, Teknik Şartnamenin Md. 14.5’de “ihale konusu işin yürütülmesinde kullanılmak üzere ilgili personele, her bir her yöne yurtiçi aylık 3000 dakika görüşme özelliğine sahip yüz (100) adet hatlı cep telefonu verilecektir.” ifadesinin yer aldığı, cep telefonunun çok çeşitli teknik nedenlerle bulunduğu yere göre çekip çekmemesi hususunun şartnamede bir kriter olarak yer almadığı, bu nedenle, 22 adet cep telefonu eksikliği nedeniyle ceza uygulanamayacağı, Teknik Şartnamenin 14. Maddesinde belirtilen “tam ve yeni’’ olması hususunun, madde 14’te sayılan tüm araç-gereç ve donanımı kapsar nitelikte olduğu, ancak, “tam ve yeni”‘ ibaresi ile neyin kastedildiğinin açık olmadığı, nitekim, dava dilekçesinde 17.07.2014 tarihinde teslim edildiği beyan edilen araçların yeni sayılıp sayılamayacağı hususunda davalı idareden 23.07.2014’te Hukuk Müşavirliğinden görüş istendiği, ” tam ve yeni” olması ile kastedilenin ne olduğunun açık ve net olarak anlaşılamadığı, şartname ve sözleşmelere konulacak hükümlerin tereddüde ve ihtilafa mahal bırakmayacak şekilde sarih yazılmasının gerektiği, araç temininde bu açıklığın aracın model yılı, yaşı veya kilometresi olarak belirtilebileceği, bunun yerine tam ve yeni’ ibaresinin konulmasının anlaşılmayı güçleştirdiği, ancak buna rağmen aracın yaşı veya model yılı belirtilmemiş olsa da hayatın olağan akışı içinde tam ve yeni ile sıfır araç kastedildiği, bundan böyle şartname ve sözleşmelere konulan hükümlerin daha anlaşılır olmasına özellikle dikkat edilmesi gerektiği, idareye teslim edilen araçların yeni olarak kabul edilmemesi ve yenileri ile değiştirilmesinin istenmesinin mümkün olduğu” şeklinde cevap alındığı, bunun üzerine davalının 05.08.2014’de davacı yükleniciye ihtar gönderdiği “yüklenicinin idareye teslim etmiş olduğu bahse konu araçların mezkur Hukuk görüşü doğrultusunda kabul edilemediği bildiren ihtarnamenin davacıya 07.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, araçların davalı idareye teslim tarihi ile ihtarnamenin davacı yükleniciye tebliğ tarihi arasındaki sürede araçların kullanılıp kullanılmadığına ilişkin bilgi / belgenin dosyada mevcut olmadığı, ancak, teslimin yapıldığı günü izleyen işe başlama tarihi ile şartnameye uyulmadığı ihtarının tebliği arasındaki 20 günlük süre için ceza işletilmesinin hakkaniyet ve iyi niyet kuralı le bağdaşır nitelikte olmadığı, 2013 yılından eski araçlara uygulanacak ceza hesaplamasında başlangıç tarihinin 07.08.2014 olarak alınması gerektiği, şartnamede “kullanılmamış” veya ‘”sıfır kilometrede” gibi bir ibare bulunmadığından, ihalenin yapıldığı yıl olan 2013 model araçların yeni sayılması gerektiği, bu nedenle, 2013 model 5 araç için ceza uygulanamayacağı, davacıya uygulanması gereken ceza tutarının 477.446,64 TL olduğu, 6.720,22 TL’sinin iadesinin gerektiği, 2013 model araçlar için 20 günlük kira bedelinin ve 2013 model yerine bu sözleşme için alınıp satılan 2014 model araçların alım satım farkı olan 29.031,45 TL’nin davalı idareden talep edilebileceği belirtilmiştir. Bilirkişi heyeti 29.01.2018 tarihli ek raporlarında ve ikinci ek raporlarında kök raporu aynen tekrar etmişlerdir. Davacı HMK’nun 293. Maddesi gereğince dosyaya uzman görüşü ibraz etmiştir. Prof. Dr. … tarafından tanzim olunan mütalaada; sözleşmede ve teknik şartnamede aydınlık olmayan sözcükler ve deyimler kullanılmışsa, bu konuda bir tereddüdün oluşması halinde bunun davalı İdare aleyhine yorumlanması gerektiği,, (Yargıtay HGK.’nun 11.02.1998 tarihli 1998/13-4 E. ve 1998/87 K. sayılı ilamı) bu noktada asli yorum aracı olarak, şartnamenin metni (lafzı), yani beyan aracı olarak kullanılan kelimelerde maddeler arasında açıkça bir ayrım yapıldığı gözetildiğinde, tarafların ortak iradelerinin “standarta uygun” “tam ve yeni” sıfatlarını maddede belirtilen düdük, jop, kılıfı, kemeri, kelepçe ve kılıfı, cep telefonu için kullandığı, şartname kapsamında bulundurulacak araçlara ilişkin olarak ise tabloda belirtilen özelliklerin bulunmasının arandığı yönünde olduğunun açıkça anlaşıldığı, nitekim hem 14.1. maddesinde hem de 14.7. maddesinde ayrı ayrı “aşağıdaki” demek suretiyle bu ayrıma gidildiği, bu kapsamda, davalı yanın “tam ve yeni” ibaresinin araçlar için de kullanıldığı, bu sebeple de yeni olarak teslim edilmesi gereken araçların “0” km araçlar olduğu savunmasına katılmak mümkün olmamakla, hukuki mesnetten yoksun bulunduğu, sözleşmenin lafzı anlamlı ve belirli olmakla birlikte, mahkemece aksi kanaatte olunması halinde, tamamlayıcı yorum aracı olarak, iş çevresindeki örf, adet ve teamüllerden yararlanılarak sözleşmenin muğlak noktalarının yorumlanacağı, teknik Şartnamelerde “tam ve yeni” ve “tek tip” kelimeleri ve araçlara ilişkin bilgilerde mutad kullanım ve uygulamayı belirlemek amacıyla yapılan kısa bir araştırma sonrasında bazı teknik şartname metinlerinin ilgili maddelerine, somut uyuşmazlıkta yol gösterici olması açısından örnek vermek lazım geldiği, Teknik şartnamelerin ihale konusu mal alımları ile yapılan işlerin her türlü özelliğini belirtmesinin esas olduğu, somut olaya bakıldığında; “Teknik Şartname”nin 14.1. maddesinde kullanılan “tek tip”; “ilgili standarta uygun” ve “tam ve yeni” ibarelerinin giyim eşyaları ve gerekli malzemeler için kullanıldığı, davalı İdare tarafından iddia olunduğu üzere, “0” km araçların tahsis edilmesi isteniyor idiyse, bu hususun şartnamede nitelikleri açıkça belirtilmek suretiyle (“en fazla 1 yaşında”; “0 km” “2014 model”) gösterilmesi gerekirken, şartnamede bu yönde herhangi bir açıklama bulunmadığı, işbu somut uyuşmazlıktaki teknik şartnamede bakımından önemli olanın araçların 14.7. maddedeki tabloda asgari teknik özellikleri yer alan silindir hacmi, enjeksiyon tipi, silindir sayısı gibi özellikleri haiz olması olduğu, sözleşmede belirtilmeyen ek özelliklerin ise davacı yükleniciden talep edilemeyeceği, aksi durumun ihalenin şeffaf olmasına, teknik şartnamelerin ihale konusu mal alımları ile yapılan işlerin her türlü özelliğini belirtmesi esasına aykırılık teşkil edeceği,“Açık İhale Usulü İle İhale Edilen Özel Güvenlik Hizmet Alımı İşi Hizmeti Alımında Uygulanacak İdari Şartname”nin 7.5.2. maddesinde araçların nitelikleri bakımından asgari teknik özelliklerin belirtildiği tabloya işaret edildiği, İSKİ Hukuk Müşavirliği’nden alınan görüşte de, kanaati destekler bir biçimde; “Yükleniciyle imzalanan sözleşmeye konulan “tam ve yeni olması” ile kast edilenin ne olduğu açık ve net olarak anlaşılmamaktadır. Şartname ve sözleşmelere konulacak hükümlerin tereddüde ve ihtilafa mahal bırakmayacak şekilde sarih yazılması gereklidir. Araç temininde bu açıklık aracın model yılı, yaşı veya kilometresi olarak belirtilebilir. Bunun yerine “tam ve yeni” ibaresinin konulması anlaşılmayı güçleştirmektedir.” denildiği, ancak ardından hatalı bir şekilde, maddenin bütünü dikkate alınmayarak hayatın olağan akışına göre “tam ve yeni” ifadesinden sıfır aracın kastedildiği sonucuna ulaşıldığı, oysaki araçlar için “tam ve yeni”; “tek tip” gibi ifadelerin kullanılmasının hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiği, bu hususta, teknik şartnamede yapılan açık ayrım gözetildiğinde, maddenin başında yer alan “tek tip”; “tam ve yeni”; “standarta uygun” kavramlarının 14.7. maddesinden itibaren yer alan taşıtlar için de geçerli olduğu şeklinde sonuca vardıracak bir yorumun kabul edilebilmesinin şartnamenin bütünü ve amacı dikkate alındığında mümkün gözükmediği, netice olarak, davacının sözleşme sırasında teslim edilen 15 adet motorlu aracın “0” km araçlarla değiştirilmek zorunda kalınmasından doğan zararlarının davalı tarafından karşılanması gerektiği ve bu hususta araçların “0” km olmadığı yönündeki davalı itirazlarının haksız olup araçlarla ilgili olarak herhangi bir cezanın uygulanmaması gerektiği, bilirkişi raporunda; “sözleşmede araçların sıfır kilometre olacağı hakkında bir açıklık olmadığı, bir sözleşmede açık olmayan hususların sözleşme metnin kaleme alan aleyhine yorumlanacağı, davalının teknik şartnamedeki yeni araç deyimi ile sıfır kilometre araç kastedildiği savının herhangi bir geçerliliği olmadığı, pekala bir senelik araçların da yeni araç kavramının kapsamında gireceği” hususlarının isabetli olarak tespit edildiği, ancak bu kanaatin ardından; “buna mukabil daha eski modeldeki araçların yeni araç kavramı kapsamında mütalaa edilemeyeceğinin” değerlendirildiği, Teknik şartnamenin 14. maddesinde yer alan “tek tip”; “standarda uygun”; “tam” ve “yeni” kavramlarının sözleşme kapsamında güvenlik personeline tahsis edilecek araçların için değil, 14.1. maddesinde aşağıda sayılan şeklinde belirtilen “düdük, jop, kılıfı, kemeri, kelepçe ve kılıfı, cep telefonu”nun niteliklerini belirtmek için kullanıldığı, yorum yapılırken sözleşmenin taraflar arasında uyuşmazlığa yol açan maddesi hatta sözleşmenin tamamı bir bütün olarak değerlendirme konusu yapılması gerektiği, dolayısıyla, şartnamede maddeler arasında açıkça bir ayrım yapılmışken, ilk maddede yer alan kelimeleri maddenin bütününe yaymak ve buna göre karar vermek doğru bir yaklaşım olmamakla birlikte, izlenen bu yöntem de yorum kurallarına aykırılık teşkil ettiği, düzenleyen aleyhine yorum kuralı da dikkate alındığında, şartnamenin hem lafzı hem de şartnamelerde yer alan mutad kullanımın bu görüşü desteklediği, raporda hatalı bir şekilde, “yeni” kavramının araçlar olarak kullanıldığı kabul edilerek, ardından yalnızca 2013 model araçların yeni araç kabul edilebileceği, daha eski diğer modeller ise yeni sayılamayacaklarından davalı İdarenin itirazının haklı olduğu kanaatine varıldığı, ancak bu kanaatin doğruluğunu belirten herhangi bir gerekçe sunulamadığı, raporda, eğer “0” km veya “1 yaşında” araç isteniyor ise bunun sözleşmeye açıkça yazılması gerektiğinin göz ardı edildiği, de yine, raporda şahsi kanaate dayalı olarak bir senelik araçlar yeni kabul edilip, diğer araçların eski olarak nitelendirildiği, oysaki olması gerekenin, anılan kanaatin teknik gereçlere veya sözleşme metni gibi objektif nedenlere dayandırılması olduğu, örnek olarak; davalı için bir senelik araç eski iken, davacı için bu üç sene olabileceği, dolayısıyla, işbu değerlendirmenin lafzi ve maddi hataya dayalı yorumun sonucu olacağı, nitekim, şahsi kanaate dayalı olarak yapılan hesaplamanın da mahkemece dikkate alınmaması gerektiği ifade edilmiştir. Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesinde düzenlenen uzman görüşü, tarafların uyuşmazlığın aydınlanabilmesi, anlaşılabilmesi ve iddia ve savunmaların ispatı içeren kendisinin belirlediği özel ve teknik bilirkişiden bir konuda bilgi alması olarak düzenlenmiş olup, uygulamada özel bilirkişi adı da verilmektedir. Taraflar kendi menfaatlerini koruyabilmek ve alınan bilirkişi raporundan tatmin olmamaları halinde olayın tam olarak aydınlanmasını sağlamak ve doğru ve adil kararın verilmesi için uzman görüşü alıp mahkemeye ibraz edebilecektir. Mahkeme özellikle özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda, tarafın sunduğu uzman görüşünün dava konusuyla ilgili olması halinde mutlaka dikkate almak ve değerlendirmek zorundadır. Bu anlamda alınan bilirkişi raporuna, taraflardan biri, uzman görüşüne dayanmak suretiyle itiraz etmiş ve bu itirazlar mahkeme tarafından hiç değerlendirmeye alınmamış ve itirazlar gerekçeli bir şekilde karşılanmamış ise uzman görüşüne dayanan tarafın 6100 sayılı HMK’nın 27. Anayasa’nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkını ihlal etmiş olabilecektir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2019/748 E. 2019/3857 K. Sayılı ilamı) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Sözleşmelerin yorumu başlıklı 19. maddesine göre; bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Sözleşmenin yorumunda amaç, taraflarının birbirine uygun gerçek iradelerini tespit edebilmektir. Sözleşme yorumlanırken öncelikle tarafların kullandıkları ifadeler ve kelimeler dikkate alınmalı ancak bunlar metnin bütünlüğü içinde yorumlanmalıdır. Sözleşmedeki ifadelerin yeterince açık olmaması yahut metnin muğlak olması halinde tarafların iradelerini ortaya koymaya imkân veren yardımcı olgulara bakılmalıdır. Bu bağlamda; tarafların sözleşme müzakereleri ve sözleşmenin kurulması sırasındaki, ifa hazırlıkları aşamasındaki, sonrasındaki davranışları, menfaat durumları, amaçlarıyla, ilgili âdet ve teamüller dikkate alınmalı, ve yorum yapılırken elbette dayanağı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi olan dürüstlük kuralı da gözden kaçırılmamalıdır. Somut olayda, yanlar arasındaki ihtilafın sözleşmenin yorumlanmasına ilişkin olduğu, özel ve teknik bir bir bilgiyi gerektiren ihtilaf bulunmadığı, 15.07.2014 tarihli “Özel Güvenlik Hizmet Alım Sözleşmesi” eki olan teknik şartnamenin “Araç, Gereç ve Donanım” başlıklı 14. Maddesinde, davacı şirket tarafından sağlanması gereken araçlar, güvenlik personeline verilecek araç-gereç ve donanım, İSKİ tarafından sağlanması gereken araç, gereç, cihaz ve ekipman vs. olmak üzere üç ayrı kategori içerdiği, çözülmesi gereken hususun Teknik şartnamenin 14. maddesinde yer alan “tek tip”; “standarda uygun”; “tam” ve “yeni” kavramlarının sözleşmede hangi donanımları kapsadığına ilişkin olduğu, davacının özel güvenlik personeli için tedarik etmesi gereken malzemeleri süresinde temin edemediği, davacı tarafından temin edilmesi gereken araçların marka ve modelinin yani asgari teknik özelliklerinin sözleşmede ve şartnamede belirtilmediği, bu konudaki eksikliğin sözleşmenin amacı ve ekleri ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği, davacıya verilen işin özel güvenlik işi olması, bu işin yapılırken aksamaya sebebiyet vermemesi için kullanılacak araç ve gereçlerin aksaklığa sebebiyet vermeyecek asgari niteliklere sahip olması gerektiği. dolayası ile “standarda uygun”; “tam” ve “yeni” kavramlarından davacı tarafından temin edilecek araçların yine olmasının kastedildiği, yeniden kastedilen hususun sözleşmede açıklık olmaması nedeni ile 0 (sıfır) olarak anlaşılamayacağı ancak, ihalenin 2013 yılında yapıldığı göz önüne alındığında 2013 yılını aşan araçların bu kapsamda derlendirilemeyeceği, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, tarafların istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı ve davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcının davalı tarafından yatırılan 610,55 TL’den mahsubu ile fazla alınan 529,85 TL harcın karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya İADESİNE,4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/11/2022