Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/17 E. 2019/512 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/17 Esas
KARAR NO : 2019/512
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2018
NUMARASI : 2018/1170 ESAS – 2018/1250 KARAR
DAVA : KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 21/03/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı vekili, 04.10.2018 tarihli dava dilekçesinde, TTK anlamında tacir olmayan müvekkilinin muhtelif şirketlerin ortağı olduğunu, söz konusu şirketlerin borçlarına müteselsil kefil olan müvekkilinin bu borçlarını ödeyememe tehlikesi altında olduğunu, iş bu şirketlerden, …. hakkında İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1 Esas sayılı dosyasında devam eden İflas erteleme davasının devam ettiğini, yine müvekkilinin, piyasaya vermiş olduğu 9 adet 1.800.000,00 TL sebebiyle borçlu olduğunu, icra takibi neticesinde müvekkili malvarlığı üzerine haciz konulduğunu, müvekkilinin gayrimenkul kiralardan elde ettiği gelirler ve tarla ile bahçe kiralamasından dolayı gelirlerinin mevcut olduğunu, elde ettiği bu gelirler ile, vadelerin ötelenmesi ve alacak miktarında tenzilat yapılması suretiyle ödemelerin gerçekleşmesinin mümkün olduğunu, vade ve tenzilat içeren karma konkordato yapılması ve böylece müvekkilinin içine düşmüş olduğu nakit darlığı ve borca batıklık halinin aşılması için geçici mühlet kararının verilmesi gerektiğini, konkordato ön projelerine göre, konkordatoya tabi alacaklıları ile vade konusunda anlaşarak, konkordatonun tasdiki tarihinden başlayacak süreç içinde borçların ödenmesinin hedeflendiğini, konkordatonun 2019 yılı sonunda tasdik edileceği varsayıma göre, konkordatoya tabi alacakların ödenmesine 2019 yılından başlanacağını, alacaklar arasında eşitlik gözetilerek plan dahilinde taksitler yapılacağını, projede, müvekkilinin sabit varlıklarının satışının planlandığını, ön projeye göre, konkordato ile amaçlanan iyileşmenin sağlanacağını, sonuçta vadesi gelen borçlarını ödemeye yetecek nakit akışını gerçekleştirebileceğini, geçici mühlet kararı verilebilmesi için İİK 286. maddede belirtilen tüm belgelerin eksiksiz olarak sunulduğunu iddia ederek, geçici mühlet kararı verilmesini, tedbir kararlarının verilmesini, gerekli görülmesi halinde geçici mühletin iki ay daha uzatılmasına, geçici mühlet sonunda bir yılık kesin mühlet verilmesini talep ve dava etmiştir.Alacaklıların bir kısmı, davaya müdahale talebi ile birlikte yazılı beyanlarını dosyaya ibraz etmiş ve duruşmaya katılarak beyanda bulunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, davacı gerçek kişi tarafından sunulan konkordato projesinin incelenmesinden konkordatonun başarıya ulaşmasının ortağı olduğu ve İflasın ertelenmesi davası derdest bulunan borçlu şirketlerin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalinin borçluların borçlarını ödeme ihtimaline dayandırıldığının görüldüğü, bu takdirde ihtimal üzerinden ihtimal değerlendirilmesi durumuyla karşı karşıya bulunulduğu, gerçek kişilerce sunulan kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermeyen tamamen ortağı bulunduğu şirketlerin borçlarını ödeme ihtimaline dayandırılan ve bunun üzerine temellendirilmiş konkordato ön projesinin uygulanabilir olduğundan söz etmenin mümkün olmadığı, borçlu vekilinin beyanı doğrultusunda, gerçek kişi borçlunun sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep etmesinin mümkün bulunmadığı, TMK’nun 586.maddesine göre alacaklının müşterek ve müteselsil borçlu kefillere başvurması için önce asıl borçluya müracaatı zorunluluğu bulunmadığı, TBK 594. maddede asıl borçlunun konkordato teklifi halinde alacaklının durumunun düzenlendiği, alacaklının konkordatoyu kabul veya ret etmesinin sonuçlarının İİK 303. maddede düzenlendiği, davacının borcuna müteselsil kefil olduğu şirketlerin konkordato talebi olmadığına göre, bu yasa maddesinde yazılı hususların davaya uygulanmasının mümkün olmadığı, davacı aleyhine takipler yapılıp takiplerin kesinleştiği, kesinleşen borçların ödendiği ispat ve iddia edilmediği, bunun sonucu olarak davacının birlikte sorumlu olduğu tüm borçları için konkordato teklif etmesi gerektiği, konkordatonun vazgeçilmez ilkelerinden birinin de, borçlunun alacaklılarına eşit davranması birini kayırmaması olduğunu, davacı tarafça sunulan konkordato ön projesinin sadece borçlardan birini kapsadığı için projenin İİK 285 vd maddelerine uygun bir proje olduğundan söz edilemeyeceği, ön raporda, davacının ortağı bulunduğu şirketlere kefaletleri nedeniyle 28.853.219,87 TL borçlarının bulunduğu, davacı tarafça sunulan ön projenin uygulanırlık niteliğinin bulunmadığının belirtildiği, gerçek kişi davacının ibraz edilen belgelere göre icra takiplerinden korunmak amacıyla konkordato talep etmesinin konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte olmadığı, başka bir ifadeyle sadece konkordatonun nimetlerinden yararlanmak amacıyla yapılan başvurunun kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine, tüm tedbir kararlarının kaldırılmasına, ilgili yerlere müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ;Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, ret kararının usul ve hukuka uygun olmadığını, raporda, asıl borçlunun iflas erteleme talep etmesi halinde, alacaklının müteselsil kefile müracaatını engelleyen bir yasa maddesi ya da tedbirin mevcut olmadığının belirtildiğini, konkordato başvuru için borca batıklık şartı olmadığını, konkordatonun herkese açık bir imkan olduğunu, İİK 285. maddesi kapsamında müvekkilinin davayı açmasında herhangi bir mahrumiyetinin olmadığını, müvekkilinin kefil olduğu borçların asıl borçluları şirketlerin İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1 Esas nolu dosyada görülmeye devam ettiğini, geçici mühlet raporunda, 30.09.2018 tarihi itibarı ile satış değeri 8.534.214,60 TL ve gerekse bu taşınmazların 5 yıllık projeksiyon dönemi içerisinde elde edeceği 2.221.433 TL lik şahsi gelirinin kefalet borçlarını karşılayabilecek niteliğe sahip bulunmamaktadır beyanının yanlış olduğunu, müvekkili şirketin ortağı olduğu şirketlerin varlıklarının teminat olma özelliğinin tamamen sıfır olarak alındığını, halbuki ortak olunan şirketlerin aktif kalemleri içinde bu borçları ödeyebilecek varlıkları olduğunu, kaldı ki geçici heyet raporunda da bildirildiği üzere şirketlerin borca batıklıktan çıktığını, aynı raporda müvekkilinin ortağı olduğu şirketlerin ödeyebilme oranları ile kabiliyetlerinin gösterildiğini, uzun vadede şirketlerin borçlarını ödeyebilme kabiliyetlerinin göz önüne alınmadığını, komiser heyeti raporunun çelişkili ve hatalı olduğunu, müvekkili gerçek kişinin kefaletten dolayı tüm malvarlığı ile ödeme güçlüğü altına girdiğini, müvekkilinin ortağı olduğu tüm şirketlerin borçlarına karşılık malvarlığını ipotek verdiğini, şahsi malvarlığının sekiz milyonun üzerinde olduğunu, ipotek vererek kefil olduğu borcun muaccel olmadığını, üçüncü kişi ve ipotek veren müvekkili hakkında 150/ ı maddesinin kıyasen uygulanması gerektiğini, davanın açılmasından bu yana müvekkilin komiser denetimi dışında işlem yapmamasına karşın, mahkemenin ek süre vermeden ve üç aylık geçici mehil süresi bitmeden iki ay içinde ret kararı verilmesinin mağduriyetlerini kat kat artırdığını idda ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir.2004 sayılı İİK‘nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, İflasa tabi olan borçlu için İİK‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, iflasa tabi olmayan davacı gerçek kişinin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacı vekilinin vekaletnamesin de konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır.Davacının, değişik oranlarda hissedar olduğu dava dışı ….San.ve Tic.A.Ş , …Tic.A.Ş, …. Tic.Ltd.Şti ile …. Tic.A.Ş hakkında açılan iflas erteleme davasının, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1 Esas sayılı dosyasında derdest olduğu konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, davacının, ortağı olduğu ve iflas erteleme kapsamında yargılamaları devam eden şirket borçları için vermiş olduğu kefaletten kaynaklanan borçlarının ön projede ne şekilde yer alması gerektiği, dava dışı, İflas erteleme sürecinde bulunan şirketlerin ödeme güçlerinin, malvarlıklarının, davacı şirket ortağının ön projesin de değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, geçici komiser raporunun ve kararın yerinde ve usul ile yasaya uygun olup olmadığıdır.Davacı gerçek kişi adına davacı vekili tarafından, 31.12.2018 tarihine kadar geçerli olan süreli vekaletname ile, 04.10.2018 tarihli İhtiyati tedbir istemli dava dilekçesi ile iş bu dava açılmıştır.Mahkemece, 05.10.2018 tarihli tensip ara kararının 6-a bendinde belirtildiği üzere, davacı hakkında, 05.10.2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmiş, bir kısım ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile geçici konkordato komiseri oluşturulmasına ve ön rapor hazırlanmasına hükmedilmiştir. Tensiple duruşmanın bırakıldığı 05.12.2018 tarihli celsede, geçici komiser raporu okunmuş, davacı vekili zapta geçen beyanında, rapor içinde çelişkiler olduğunu, revize proje sunup yeniden ödeme planı oluşturduklarını, iflas ertemeden çıkan davacının ortağı olduğu şirketin ödeyemeyeceği miktara ilişkin yeniden ödeme planı oluşturup dosyaya sunduklarını belirterek geçici mühletin iki ay uzatılmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, aynı celse de davanın reddine karar verilmiştir.19.11.2018 tarihli, 03.12.2018 havale tarihli, geçici komiser heyet raporunda, konkordato talep eden davacının, 4 adet şirketin ortağı/ sahibi olduğu ve bu şirketlerin, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1 Esas sayılı dosyasında, 30.11.2015 tarihinde borca batıklık bilanço tarihi itibarı ile iflas erteleme talebinde bulunduğu, 20.02.2018 ara bilanço tarihi itibarı ile tüm şirketlerin rayiç değerler üzerinden borca batıklıktan çıkmış olduklarının rapor edildiği, ancak ayrık rapor verildiği, kayyım heyetinin 12.09.2018 tarihli raporunda, 4 adet şirketin, 2016/2017 yılında yapılan banka ve satıcı yapılandırmalarına riayet etmediği, borca batıklığın giderilmesi için iyileştirme projesinde öngörülen banka kredi ve satıcı / personel borç ödemeleri yapılamayacağından iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcılığını kaybettiği hususların rapor edildiğinin görüldüğü, … ile …A.Ş arasında 23.03.2015 tarihli genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, davacının ,şirketin kullandığı kredi borcuna 1.000.000,00 USD müteselsil kefil olduğu, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … ilamsız takiple, dava dışı borçlu şirketler ile birlikte davacı aleyhine toplam 1.213.200,96 TL tahsilinin talep edildiği, davacı taşınmazına 2.100.000 TL 1. derece ipotek tesis edildiği, başka bir parsele, 23.700.000 TL bedelli ipotek tesis edildiği, davacının iş bu ipotekler nedeniyle borcun ödenmesinden sorumlu olduğu, senet nedeniyle … A.Ş ‘nin İstanbul …. İcra Müdürlüğünün ….sas sayılı dosyasından takip başlattığı, …. ile …A.Ş arasında genel kredi Sözleşmesi imzalandığı, bu krediye şirketlerin müteselsil kefil olduğu …. İstanbul …. İcra Müdürlüğünün…. Esas sayılı dosyasında takibe geçtiği vb, davacıdan alınarak dosyaya sunulan bonoların, davacı tarafından …. lehine nakden açıklaması ile düzenlendiği, toplam 1.800.000,00 TL senet bedellerinin tahsili için Anadolu …. İcra Müdürlüğünün …..Esas sayılı dosyasında davacı aleyhinde 14.02.2018 tarihinde takibe başlandığı, davacının kefalet ve senet borçlarının toplamının 30.720.477,28 TL olduğunun anlaşıldığı , davacının sunduğu ön projede, üçüncü şahsa olan toplam 1.800.000,00 TL senet borcunun, 2019 /2023 dönemi arasında elde edeceği şahsi gelir ile ödeneceğini beyan ettiği, davacının ortağı bulunduğu şirketlerin banka borçlarını ödemesi ile müteselsil borçlarının son bulacağı, bu sürede malvarlığının tehdit altında bulunmamasını sağlamak istediği, kefalet borçlarının ön projede bir risk, yani ödenmemezlik olarak gösterilmediği, şirketlerin bu borçları ödemek suretiyle kefalet borçlarının son bulacağının belirtildiği, davacının açıklanan 4 şirketin yanında 5 şirkette daha ortaklığının bulunduğu, toplam 9 adet şirkette ortaklığının bulunduğu, İflas ertelemesine tabi tutulmayan 5 şirkette kefalet borçlarının olup olmadığının anlaşılamadığı, müteselsil kefilin, kefalette, kefalet limiti miktarında kredi borçlusu ile birlikte sorumlu olduğu, davacının, gerek 30.09.2018 tarihi itibarı ile satış değeri 8.534.214,60 TL ve gerekse bu taşınmazların 5 yıllık projeksiyon dönemi içerisinde elde edeceği 2.221.433 TL lik şahsi gelirinin kefalet borçlarını karşılayabilecek niceliğe sahip bulunmadığı, davacının ortak olduğu şirketlerin kısa süreli borçlarını ödeyebilmesi likitidetisine sahip olmadığının anlaşıldığı, kefalet nedeniyle takip toplamının 28.853.219,87 TL olduğu, kesinleşen takiplerin ödendiğine dair dosyada bir iddia veya ödeme belgesinin mevcut olmadığı, davaya konu konkordato talebinin sadece 1.867.257,47 TL alacak için başlatılmış olan icra takip konusu borcu kapsadığı, TBK 586. maddesi gereğince, alacaklının müşterek ve müteselsil borçlu kefillere müracaatı için asıl borçluya müracaatının zorunluluğu olmadığı, konkordatonun vazgeçilmez ilkelerinden birinin de borçlunun alacaklılarına karşı eşit davranması, birini kayırmaması olduğu, sunulan konkordato ön projesi sadece borçlardan birini kapsadığından, projenin İİK 285 vd maddelerine uygun bir proje olduğundan söz edilemeyeceği, davacının, kendisi ile ilgili konkordato talebinin başarısını kefili olduğu şirketlerin kefalete konu borçlarını asıl borçlu olarak ödeyecekleri varsayımına bağladığı, kefalete konu borçların bu şirketler tarafından ödenmediği, davacının kendisi aleyhine birlikte icra takibi yapıldığı ve kesinleştiği, artık borcun davacı kefile ait olduğu, asıl borçlunun kefalete konu borcu ödediği ispatlanamadığına göre talep tarihi itibarı ile kesinleşmiş takiplere konu tüm borçların konkordato talebine dahil edilmesi, borç ödeme kaynaklarının gösterilmesi gerektiği, sadece bir borçla ilgili talebin yasaya uygun olduğunun söylenemeyeceği, konkordato talebinin tüm borçlarını kapsamadığı, İİK 285 vd maddelerine uygun olmadığı, davacı borçlunun gösterdiği kaynaklara göre konkordatonun bir başarı şansının bulunmadığı, talebin yerinde olmadığı belirtilmiştir.Mahkemece, komiser raporuna göre, talebin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, zapta geçen beyanında, kefalet nedeniyle sorumlu olunan borçlara ilişkin revize proje ibraz ettiklerini iddia etmemiş, asıl borçlu şirketlerin ödeyemeyeceği borçlar yönünden revize proje ibraz edildiğini beyan etmiştir. Yani, komiser raporunda belirtilen niteliklere haiz bir revize proje iddiasında bulunulmamıştır.28.02.2018 tarihinde kabul edilerek, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra Ve İflas Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun “un 13 vd maddelerinde, 2004 sayılı İİK ‘nun “ Konkordato İle Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması “ üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış , İflasın ertelenmesi kaldırarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur. Geçici mühlet başlığını taşıyan 287/1. Fıkrada, mahkemenin konkordato talebi üzerine 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297’ nci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı düzenlenmiştir.Yasanın 288/1. fıkrasında, geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağına yer verilmiş, İİK 294. maddesinde, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları, 297. maddesinde ise, kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına ilişkin düzenleme yer almıştır. Kanun koyucu, 7101 sayılı Kanunda, uygulama alanını genişleterek konkordatoyu, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulabilmek için başvurabileceği bir hukuki çare olarak betimlemiştir. İİK 285. maddesinde konkordato talebi düzenlenmiştir. Konkordato öncelikle borçlu tarafından talep edilmektedir. Borçlu ise, iflasa tabi olan veya olmayan bir gerçek veya tüzel kişi olabilmektedir. 15.03.2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanunun 65. maddesi ile, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179/ a,179/ b ,179/c, 298/a ve 329/a maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Konkordato bir borçlunun teklifinin alacaklıların nitelikli çoğunluğu tarafından kabul edilmesi ve mahkemenin tasdiki İle oluşan, borçluya borçlarını daha elverişli koşullarda ödemesini sağlayan hukuki imkandır. Yukarıda ifade edildiği üzere, konkordatoyu tacir olsun olmasın her borçlu talep edebilir (İİK m.285).Alacaklı da talep edebilir. Konkordato teklif eden gerçek veya tüzel kişinin borca batık olma zorunluluğu bulunmamaktadır. Konkordato teklif eden gerçek veya tüzel kişinin, borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemiyorsa, vadesinde ödeyememe tehlikesi varsa, borçlarını ödeyebilmesi veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir. Konkordato talep eden borçlunun mutlaka borca batık olması yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır. Somut olayda olduğu gibi, konkordato teklif eden gerçek kişinin borçlarının kaynağı ne olursa olsun konkordato teklif edebilir. Gerçek kişinin borcu ister kefaletten, isterse üçüncü şahsın fiilini taahhütten kaynaklansın, isterse 6183 sayılı kanuna göre kefaletten kaynaklansın konkordato teklif edebilir. Konkordato talep eden gerçek veya tüzel kişinin sadece kefaletten borcu olması da konkordato talep etmesine engel bir durum değildir. Konkordato talep eden borçlunun dilekçesine konkordato ön projesini eklemesi gerekmektedir. Konkordato talebinin esasını konkordato ön projesi oluşturur. Borçlu ön projesini geçici mühlet ve kesin mühlet zarfında değiştirebilir ve böylece alacaklılar toplantısına başlangıçtaki ön projeden farklı bir konkordato projesi sunabilir. 6098 sayılı TBK ‘nun 586 hükmü “ Kefil, müteselsil kefil veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifade gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir….”, kefilin takibini düzenleyen TBK 590.hükmü “ Borçlunun iflası sebebiyle asıl borç daha önce muaccel olsa bile, belirlenen vadeden önce kefile karşı takibat yapılamaz. Bütün kefalet türlerinde kefil, ayni güvence karşılığında hakimden, mevcut rehinler paraya çevrilinceye ve borçlu aleyhine yapılan takip sonucunda kesin aciz belgesi alıncaya veya konkordato kararına kadar kendisine karşı yöneltilen takibin durdurulmasına karar verilmesini isteyebilir…” şeklindedir. Müteselsil kefalette alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Konkordato talebine eklenecek belgeler İİK ‘nun 286. maddesinde düzenlenmiştir. Tacir olmayan bir borçlunun da, malvarlığının durumunu gösterir belgeleri konkordato talep dilekçesi ve ön proje ile mahkemeye sunması gerekir. Borçlu, malvarlığı durumunu açıklığa kavuştururken, kefalet borçlarını ve verdiği rehinleri de bildirmelidir. Adi borçlu ( tacir olmayan) ayrıca alacaklılarının bir listesini vermeli ve bu alacaklıların kimliği ile alacaklarının miktarını ve vadelerini belirtmeli, başlatılmış icra takipleri varsa bunların dökümünü yapmalı, bu icra takiplerinin hangi icra dairesinde, hangi miktar üzerinden ve ne zaman başlatıldığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Konkordato talebiyle birlikte ibrazı öngörülen bir diğer belge de , ön projede yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar ile borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren tablodur.Somut olayda, konkordato talep eden gerçek kişinin iddiası, ortağı olduğu dava dışı şirketlerden 4 adedinin İflas erteleme süreci içinde bulundukları, yargılamaların devam ettiği ve kefil olduğu borcu ödeyecekleri ve bu şekilde kendisinin kefil olarak sorumlu olduğu borçları ödemek zorunda kalmayacağıdır. Geçici komiser raporunda ifade edildiği ve aksinin iddia veya ispat edilmediği şekli ile de, davacı borçlu yalnızca şahsi borçları toplamı yönünden konkordato ön projesi düzenlemiş ve sunmuştur. Yukarıda ifade edildiği üzere, malvarlığı durumu açıklanırken, borçlunun kefalet borçlarını da bildirmesi gerekir. Davacının iddiası, İİK 285 vd düzenlemeye uygun değildir. Yasa koyucu, kefaletten kaynaklı borçlar yönünden bir ayrım yapmamıştır. Kaldı ki, TBK ‘nın ifade edilen düzenlemelerinde de, müteselsil kefalette alacaklı, borçluyu takip etmeden kefili takip edebilir. İİK 286/1-a bendinde, borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılarına ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka bir yöntem kullanarak sağlanacağını gösteren konkordato ön projesi, konkordato talebine eklenecek belgeler arasında ilk sırada yer almıştır. Bu anlamda, davacının kefil olduğu borçlara, ön projede yer vermemesi doğru değildir. Asıl borçlu şirketlerin ödeyeceği varsayımı ile kefalet borçlarına yer verilmemesi ön projenin, yasal düzenlemeler karşısında uygulanırlığını sağlamamaktadır. Diğer yandan, geçici mühletin düzenlendiği İİK ‘nın 287. maddesinde, 291’nci ve 292. Maddelerin, geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanacağı belirtilmiştir. Yasanın, 291. maddesinde, borçlunun mali durumunun düzelmesi nedeniyle kesin mühletin kaldırılması, 292. maddesinde ise, kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile İflasın açılması düzenlenmiştir. İş bu yasal düzenleme kapsamında, belirli şartların varlığı halinde, mühletin sona ermesi beklenmeden karar verilebilmektedir. Mühletin sonuna kadar mahkemece beklenmesi gerektiğine dair yasa da bir düzenleme mevcut değildir. Mahkemece, İİK ‘nun 287.maddesi gereğince, geçici mühlet kararı ile birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının incelenmesi amacıyla geçici konkordato komiseri görevlendirmiştir. Konkordato geçici komiser heyeti tarafından ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere, konkordato talebinin davacının tüm borçlarını kapsamadığı, talebin yasaya uygun olmadığı, borçlunun gösterdiği kaynaklara göre konkordatonun, konu edilen ve konu edilmeyen borç için başarı şansının bulunmadığı belirtilmiştir. İİK 289 /3.fıkrada, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya kesin mühlet verileceği ifade edilmiştir. Somut olayda ise, kıyasen uygulanması gereken İİK ‘nun 292/1-b bendi gereğince, konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşıldığından mahkemece davanın red kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle ve özellikle İİK ‘nun 285 vd maddeleri ve TBK’nun müteselsil kefaletle ile ilgili düzenlemeleri kapsamında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1170 Esas, 2018/1250 Karar ve 05.12.2018 tarihli kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 55,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ve davanın niteliği nedeniyle vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,4- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin davanın niteliği nedeniyle kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İİK’nun 293/2. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/03/2019