Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1697 E. 2019/1059 K. 13.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1697 Esas
KARAR NO : 2019/1059
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11/10/2018
NUMARASI : 2015/1135 ESAS – 2018/1038 KARAR
DAVA : İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 13/06/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 01.12.2015 tarihli dava dilekçesinde, 1999 yılında Kadıköy/ İstanbul adresinde kurulan müvekkili şirketin uzmanlık konusunun İnşaat projelerinin beton, ince yapı ve dekorasyon işleri olduğunu, ödenmemiş sermayesinin bulunmadığını, konut projelerinde inşaatın beton ve ince yapı işlerini üstlenen firmanın ülke ekonomisindeki dalgalanmalar, döviz kurlarının artması, piyasadaki talep düşüklüğü ve artan malzeme fiyatları nedeniyle taahhüt işlerinden beklenen seviyede karlılık sağlayamaması, bununla birlikte taahhüt işlerinde hakedişlerin zamanında tahsil edilememesi sebebiyle firmanın finansal dar boğaza düştüğünü, İİK 179.maddesinde, şirketin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğunu belirterek İflasın ertelenmesinin istenebileceğinin düzenlendiğini belirterek, TTK 324, İİK 179,179/a ve 179/ b maddeleri çerçevesinde 1 yıl süre ile İflasın ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asli müdahiller, gerek yazılı, gerekse de zapta geçen beyanlarında, davacı şirketin iflas erteleme talebine karşı beyan ve itirazlarını bildirmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI :Mahkemece, 04.06.2018 tarihli bilirkişi raporu alındığı, raporda belirtildiği üzere, davacı şirketin 31.03.2017 bilanço tarihi itibarı ile 1.742.130,00 TL tutarında borca batık durumda olduğu, kayyumların birer aylık periyotlar halinde mahkemeye şirketin işleyişi hakkında raporlar sundukları, gerek bilirkişi raporunda, gerekse de kayyım raporlarında açıklandığı üzere, davacı şirketin sunulan iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğu, projesi çerçevesinde faaliyetlerini sürdürdüğü, borca batıklıktan kurtulma ihtimalinin bulunduğu vicdani kanaate varıldığı, tüm dosya kapsamına göre borca batık durumda olduğu, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğu, şirketin ekonomik olarak iyi yolda olduğu, maddi durumunun yargılama süreci içinde sürekli olarak iyileştiği, sermaye borçlarının ödendiği, şirketin mevcut iş hacmi itibariyle iflasının ertelenmesinin alacaklıların durumunu kötüleştirmediği gerekçesi ile şirketin iflas erteleme talebinin kabulü ile iflasın İİK 179 ve 179/ b maddeleri uyarınca 11.10.2018 gününden itibaren 1 yıl süre ile ertelenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, asli müdahiller, …Bankası T.A.O vekili ve …San.ve Tic.Ltd.Şti vekili tarafından istinaf edilmiştir.Asli müdahil … Bankası T.A.O vekili istinaf nedenleri olarak, İflasın ertelenmesi talebinde bulunulabilmesi için şirketin borca batık olması, batıklık durumun tespiti için şirketin gerçek malvarlığının ve bunların rayiç değerlerini yansıtan borca batıklık bilançosunun sunulması gerektiğini, zaten verilen tedbir kararı nedeniyle 3 yıl boyunca İflas erteleme müessesinden fiilen yararlandığını, erteleme neticesinde alacaklıların durumunun İflasın hemen açılmasına göre daha da kötüleştirilmiş olmaması gerektiğini, borçluların uzun zamandan beri huzurdaki davada verilen tedbir sebebi ile yeterince zaman kazandığını, 3 yıllık sürede davacı tarafın İflasın ertelenmesinin kendisine sağlayacağı daha fazla hukuki korumadan tedbir nedeniyle faydalandığını, bunun üzerine ayrıca 1 yıllık İflasın ertelenmesine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı firmanın hiçbir şekilde müvekkili banka ile anlaşmamış olduğunu, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını ve yeniden inceleme için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesini veya 3 yıllık sürede durumu düzeltmemiş olması nedeniyle iflasına karar verilmesini istemiştir.Asli müdahiller, … Ticaret Limited Şirket vekili istinaf nedenleri olarak, kararın eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu verildiğini, usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerekçeli kararda müvekkilinin müdahil olarak gösterilmediğini, her iki müvekkili bakımından da müdahale talebinde bulunulduğunu, taleplerinin 04.02.2016 tarihli celsede kabul edildiğini, kararın bu yönü ilede kaldırılması gerektiğini belirtmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: DAVA: İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi İsteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal bir kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve Kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, son fıkrada ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince, davada uygulanacak olan, 160. maddesinde, İflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, iflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekeletnamesin de, İflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirket ortaklar kurulunun 27.11.2015 tarihli kararı ile şirketin aktiflerinin pasiflerini karşılamaya yetmediği, şirketin rayiç değerlere göre bilançosunun çıkarılarak, iyileştirme- ıslah projesi ile iflas erteleme talebinde bulunulmaya oy birliği ile karar verildiği. Mahkemece, tensip ara kararı ile ilanların yapılmasına, bilirkişi incelemesine ve ayrı ayrı rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, İflas avansının mahkeme veznesine yatırıldığı anlaşılmıştır.29.01.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda, şirket sermayesinin 2.000.000,00 TL, olduğu, tamamınının ödenmiş gözüktüğü, talep sahibi şirketin 30.09.2015 tarihi itibarı ile kaydi öz varlığının pozitif görünmesine rağmen varlıklarının borçlarını karşılamaya yetip yetmediğinin TTK 376 ve 377. madde uyarınca hesaplanması gerektiği, bu çerçevede, aktiflerin satış ( piyasa) değerleri üzerinden hesaplanması suretiyle, teknik bilirkişi raporunda yapılan tespitler neticesinde, şirket aktiflerinin satış değerleri esas alınmak suretiyle düzenlenen ara bilanço sonuçlarına göre 30.09.2015 tarihi itibarı ile toplam borçlarının toplam aktiflerini (-) 732.163,37 TL aştığı, dolayısıyla aktif toplamının şirket borçlarını karşılayamadığı, şirketin borca batık durumda olduğu, iyileştirme projesinde şirketin sermayesinin artırılması kararının alınmasının yer aldığı, 750.000,00 TL sermaye artışının yapılacağı, ilk 250.000,00 TLsinin 31.03.2016 kadar, bakiye ve son 250.000,00 TLsinin ise 30.06.2017 tarihine kadar nakten ödeneceği, şirketin satışlardan sağlayacağı net karı ile mali yapısının güçlendirileceğinin belirtildiği, 9.250.000,00 TL net satış tutarlarının gerçekleşmesinin mümkün olduğu, ancak 2016 ve 2017 yıllarında karın hedeflenen satışlara göre davacı şirketin iyileştirme projesinde öngörülen karlılık tutarlarının gerçekleşmesinin çok zor olduğunun düşünüldüğü, borca batıklık tespitinin yapıldığı 30.09.2015 tarihi itibarı ile net sermaye açığının 3,6 milyon TL ‘yi geçtiği, bu mali yapının alacaklılar yönünden son derece yüksek bir finansal riski yansıttığı, sermaye artırımı gibi önlemlerin süratle uygulamaya konmasının büyük önem kazanmış durumda gözüktüğü, davacı şirket ortaklarının rapor tarihinde henüz sermaye taahhüdünü gerçekleştirmedikleri ve sicile tescil ettirmediklerinin anlaşıldığı, ilk ödemenin 31.03.2016 tarihi beklenmeksizin hemen yapılıp ivedilikle gerçekleştirilmesi, artırılan sermayenin tamamının ise en geç 2017 yılının 3. ayı sonuna kadar ödenmesinin gerektiği, şirket ortaklarının, beklenen kar tutarının karşılanamaması durumunda sağlanamayan tutar kadar şirkete ek nakit sağlanacağı beyanının somutlaştırılarak ortaklar kurulu kararı ile ve ayrıca ortakların münferit imzalarıyla taahhüt altına alınması ve taahhüdün toplam sermaye artış tutarı kadar olsa bile yıl sonunda değil, 3’er aylık dönemler haline dönüştürülmesi ve karlılık rakamlarının 3’er aylık dönemlerde kayyımlarca denetlenerek iş bu taahhüdün gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin rapor edilmesi gerektiği, sonuç olarak, şirket aktiflerinin satış değerleri esas alınarak düzenlenen ara bilanço sonuçlarına göre 30.09.2015 tarihi itibarı ile toplam borçlarının aktiflerini (-) 732.163,37 TL aştığı, iyileştirme projesinde yer alan 750.000,00 TL lik sermaye artışının hedeflenen satış ve maliyet tutarlarına ulaşması halinde yeterli sayılabileceği, hemen sermaye artırımı kararı alınarak tescil ve ilan ettirilmesi ilk ödemenin de yapılması gerektiği, bu işlemler yerine getirilmedikçe İflasın ertelenmesi şartlarının gerçekleşmiş sayılmasının mümkün olmadığı, sunulan iyileştirme projesindeki verilerin ve yapılacak iyileştirme çalışmalarının gerçekçi olduğu, şirketin mali durumuna ve piyasa koşullarına göre şirketin mali durumunu düzeltmesini sağlayabileceği, bir bütün olarak değerlendirildiğinde ve mali hedefleri dikkate alındığında iyileştirme projesinin TTK 377. maddede istenen teknik koşulları içerdiği, belirtilen eksiklikler giderildikten sonra davacı yönünden İflas erteleme koşullarının oluştuğunun söylenebileceği ifade edilmiştir.16.01.2017 tarihli heyet raporunda, 29.01.2016 tarihli kök rapor özetlendikten sonra, teknik bilirkişinin 19.11.2016 tarihli ek raporun sonuç kısmında ,apartman bedelinin 2.866.658,50 TL olarak belirtilmişken, aynı raporun 6.sayfasındaki tabloda toplam maliyet tutarının 5.302.938,42 TL toplam satış tutarının 8.225.006,44 TL ve kar’ın 2.922.068,02 TL olarak belirtildiği, raporun sonuç bölümündeki 2.866.658,50 TL ‘nin nasıl hesaplandığının anlaşılamadığı, teknik bilirkişi heyetince ek raporda yapılan hesaplamaların, davacı şirketin 30.09.2015 tarihli borca batıklık bilançosundaki hesap ve değerlendirmeleri için yeterli olmadığı belirtilmiştir.04.06.2018 tarihli ek bilirkişi heyet raporunda, 24.04.2018 tarihli kayyım raporu, müdahillerin durumu, ticari defterler belirtildikten sonra, davacı şirketin ibraz ettiği 31.03.2017 tarihli kaydi değerlere ilişkin özet bilançosundaki kaynaklar toplamının 69.987.414,00 TL, 31.03.2017 tarihi itibarı ile kaydi değerler üzerinden hesaplanan öz kaynaklar toplamının 4.369.821,88 TL olduğu, 31.03.2017 tarihi itibarıyla aktiflerin satış değeri esasına göre hesaplanan “ Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Maliyetleri “ hesap bakiyesinin 1.272.911,64 TL, şirket aktiflerinin satış değerleri esas alınmak suretiyle düzenlenen ara bilanço sonuçlarına göre şirketin 31.03.2017 tarihi itibarı ile toplam borçlarının toplam aktiflerini (-) 1.742.130,00 TL aştığı, dolayısıyla aktif toplamının şirket borçlarını karşılayamadığı, diğer bir ifade ile şirketin borca batık olduğu, davacı şirketin ödemeyi taahhüt ettiği 500.000,00 TL tutarlı sermaye payını ödediği, iyileştirmede yer alan 750.000,00 TL sermaye artış taahhüdünü yerine getirdiği, davacı şirketin sermaye taahhüdünün tamamını yerine getirdiği bu şekli ile samimi olarak değerlendirilebileceği, kayyımların şirketin maddi durumunun gittikçe iyileştiğini, şirketin iflas erteleme şartlarını taşıdığını beyan ettiği, yapılan mali inceleme neticesinde bu tespite katıldıklarını belirtmişlerdir.Kayyım heyeti tarafından düzenli aralıklarla raporlar dosyaya ibraz edilmiştir. 13.02.2018 tarihli kayyım raporunda, şirketin 01.01.2017/30.11.2017 tarihleri arasındaki faaliyeti ve mali yapısının incelenmesi neticesinde, şirketin Ekim – Kasım /2017 dönemi içinde İnşaat İmalat faaliyetlerini sürdürdüğü, bilanço ve gelir tablolarının analiz edilmesi sonucunda henüz yeterli bir iyileşme olmadığı, şirketin tesis, makine ve cihazlarında artış/azalış olmadığı, şirketin tamamı yabancı kaynaklardan olmak üzere 39.376,30 TL artış gerçekleştirdiği, şirketin 30.11.2017 tarihli bilanço ve gelir tablosuna göre Kasım /2017 sonu itibariyle net hakedişlerinin 1.104.148,90 TL faaliyet karının 470.044,15 TL, Kasım 2017 sonu dönem net karının 485.731,22 TL olarak tespit edildiği, şirketin kaydi özkaynağının (+) 4.638.502,79 TL olduğu, 03.12.2015 İflas erteleme tedbir kararından sonraki dönemde faaliyetleri devam eden 6 şantiyesinin mevcut olduğu, geçen süre içinde bu işlerde ilerleme ve gelişmelerin devam ettiği, işlerin sözleşmeler kapsamında devam ettiği, sonuç olarak, şirket kaydi değerlere göre borca batık olmasa dahi rayiç bilançosu çerçevesinde borçlarının varlıklarından fazla olduğu ve borca batıklığının devam ettiği, şirketin ödeyeceğini taahhüt ettiği sermaye payını rapor hazırlanış tarihinde yerine getirdiği, şirketin mali yapısının düzelmesi ve borca batıklıktan çıkması için zamana ihtiyacı olduğu belirtilmiştir.İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, diğer bir görüş ise, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur. Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir. İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın mahkemeye bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması gerektiği, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği vb, bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması yani, İflas erteleme kararının alacaklıların haklarını iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği, İflas ertelemenin maddi (esasa ) ilişkin şartlarıdır. İflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında İflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık durumda olması gerekir. Somut olayda, davacı şirketin, iyileştirme projesine esas aldığı ara bilanço tarihinde yani, 30.09.2015 tarihinde (-) 732.163.37 TL tutarında borca batık durumda bulunduğu, davacı şirket ile ilgili 03.12.2015 tarihli ara karar ile İhtiyati tedbir kararı verildiği, yani davacı şirketin tedbir tarihinden itibaren İhtiyati tedbir sonuçlarından yararlandığı aşikardır. Diğer yandan, kayyım raporlarında şirketin faal olduğu ve faaliyetlerine de devam ettiği ifade edilmiştir. Buna karşılık şirketin tedbirden yararlanmaya başladığı tarihten itibaren, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun kabulü halinde borca batıklıktan çıkma ihtimali olması gerekirken, aksine borca batıklığın hükme esas alınan 04.06.2018 tarihli ek rapora göre (-) 1.742.130,00 TL olarak tespiti ve kabulü dosya kapsamına uygun düşmemiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK ‘nun 376. maddede, sermayenin kaybı ve borca batık olma durumu düzenlenmiştir. Yasada, şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran durumlar varsa, yönetim kurulunun, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hemde muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkaracağı , bu bilançodan, aktiflerin, şirket alacaklarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması halinde yönetim kurulunun bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesine bildireceği iflasını isteyeceği, belirtilmiştir. Somut olayda, borca batıklık tespitine esas alınan ara bilanço tarihi, 31.07.2017’dir. Hüküm ise, 11.10.2018 tarihlidir. İflas ertelenmesinin ön şartı olan borca batıklığın, kararın verildiği tarihtede mevcut olması gerekmektedir. Borca batıklığın tespitinde, aktif ve pasifin güncellenmesi gerekmektedir. Somut olayda, yukarıda ifade edildiği üzere, şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmasına dair kabul ile şirketin fiili durumu ve borca açıklık miktarı arasında çelişki görülmektedir. Mahkemece, davacı şirketin borca batıklık bilançosu ile bildirilen aktif ve pasifi güncellenerek ve çelişkiler giderilerek, alınacak rapora göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu ve çelişkiler giderilmeden verilen hüküm bu hali ile yerinde kabul edilmemiştir. Diğer bir husus ise, 03.02.2016 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda, sermaye artışı için somut adımların süratle atılması, ilk ödemenin yapılması, şirket ortaklarının kar tutarının sağlanmaması halinde şirkete ek nakit sağlayacağına dair kararlar ve diğer iyileştirme projesinde belirtilen hususlar belirtildikten sonra ve eksiklikler giderildikten sonra İflas erteleme koşullarının oluştuğunun söylenebileceğinin ifade edilmesine ve iyileştirme projesinde belirtilen sermaye artışının dahi, 12.02.2018 tarihinde ödenmiş olması ve diğer hususların değerlendirilmesi yapılmadan ve gerekçelendirilmeden projenin ciddi ve inandırıcı olduğu kabulüne dair inceleme de yeterli görülmemiştir. Mahkeme kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297.maddede ki, hükmün kapsamına İlişkin düzenleme gereğince, gerekçesinin açık ve yeterli olmaması da hükmün denetlenmesini kısıtlamıştır. Müdahil … vekilinin dosyaya ibraz etmiş olduğu 07.12.2015 tarihli dilekçesinin bulunmasına, asli müdahil şirket vekaletnamesi ve buna dair harcını yatırmasına ve ayrıca 04.02.2016 tarihli duruşmada kendilerini vekille temsil ettirerek ve müdahilliklerine karar verilmiş olmasına rağmen, karar başlığında gösterilmemiş olmaları da, HMK 297/1-b bendi gereğince usul ve yasaya aykırı kabul edilmiştir.Açıklanan nedenlerle, öncelikle davacı şirketin, İflasın ertelenmesinin ön şartı olan borca batıklığının devam edip etmediğinin usulüne uygun şekilde belirlenmesi için rapor alınmaması, alınan raporun hüküm kurmaya ve denetime yeterli olmaması, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğuna dair ek rapor ve kayyım raporları ile heyet kök raporu ve dosya kapsamı arasında çelişkilerin olması, mahkeme hükmünün HMK 297. maddede belirtilen şekilde yazılmamış olması ve asli müdahillerin karar başlığında gösterilmemiş olmaları yerinde görülmediğinden, asli müdahillerin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Asli Müdahiller, … Bankası T.A.O vekili ve … San.ve Tic.Ltd.Şti vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE, 2- İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1135 Esas, 2018/1038 Karar ve 11.10.2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine, 4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan asli müdahiller …Bankası T.A.O ve … peşin olarak yatırmış olduğu 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 55,50 TL harcın asli müdahiller …Bankası T.A.O ve … , asli müdahil…San.ve Tic.Ltd.Şti ‘nin peşin olarak yatırmış olduğu 165,70 TL harçtan ise alınması gerekli olan 189,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,80 TL harcın asli müdahil …San.ve Tic.Ltd.Şti’nden, tahsili ile hazineye irat kaydına, fazla yatırılan harcın varlığı halinde talep durumunda iadesine, 5-Davanın niteliği gereği, müdahiller tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmamış olması ve davanın niteliği itibariyle İstinaf vekalet ücretine dair hüküm tesisine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı hukuk muhakemeleri kanunu’nun 353 /1-a/6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/06/2019