Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1687 E. 2020/356 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1687 Esas
KARAR NO : 2020/356
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/11/2018
NUMARASI : 2016/1273 Esas, 2018/1001 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin …. Tv’de yayımlanan “…” adlı dizi için dava dışı ….. AŞ’ye ait ofisi kullandığını ve ofiste dizi çekimleri sırasında meydana gelebilecek zarar için davalı sigorta şirketi ile sigorta poliçesi düzenlediğini, dizi çekimleri sırasında kimliği tespit edilemeyen bir şahsın set çalışanı gibi hareket ederek … AŞ’ye ait laptopları çaldığını, laptop bedeli karşılığında dava dışı şirkete 12.883,90 TL ödendiğini, davalı şirketten sigorta bedeli talep edilmişse de, olayın teminat kapsamında olduğu gerekçesiyle taleplerinin reddedildiğini belirterek laptopların eskime payı gözönüne alınarak şimdilik 9.669,45 TL’nin olay tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; sigorta poliçesinde dava dışı … AŞ adlı şirketin sigortalı olarak gösterildiğini, teminattan sigortalı yararlanabileceğinden sigorta ettiren davacı şirketin aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, sigorta bedeli ödenmesi için sadece hırsızlık olayının gerçekleşmesinin yeterli olmadığını, meydana gelen hırsızlığın sigorta teminat kapsamında belirtilen şekillerde gerçekleşmediğinden sigorta bedeli istenemeyeceğini, davacının talep ettiği tazminat miktarının da kabul edilir olmadığını, ayrıca olay tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesi 2016/1273 Esas, 2018/1001 Karar sayılı kararı ile; sigorta tazminatı talep hakkının sigortalıya ait olduğunu, bu nedenle davacı sigorta ettirenin zararı talep etmesinin mümkün bulunmadığını, meydana gelen hırsızlık olayının teminat kapsamındaki hırsızlık hallerine de girmediğini belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; müvekkilinin hırsızlık nedeniyle dava dışı … AŞ’nin zararlarını karşıladığını ve haklarına halef olduğunu, bu nedenle sigorta tazminatı isteyebileceğini, hırsızlığın sigortalı yere gizlice girip saklanarak veya kapanarak gerçekleşmesi halinin de teminat kapsamında olduğunu, fiili gerçekleştiren kişinin orada çalışıyormuş gibi davranarak ve yabancı olduğunun anlaşılmaması için telefonu yüzüne tutacak şekilde girmesi ile poliçedeki gizlilik tanımının karşılanacağını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinaf talebine cevabında; davacının süresinde istinaf yoluna başvurmadığını, olayın hırsızlık olmasının teminat ödenmesini gerektirmeyeceğini, sigorta bedeli ödenmesi için meydana gelen hırsızlığın sigorta teminat kapsamında belirtilen şekillerde gerçekleşmesi gerektiğini, davacı beyanı ve tüm dosya kapsamına göre fail rahatça içeri girip katları gezerek hırsızlık eylemini gerçekleştirdiğinden, gizlenerek içeri sızdığının kabul edilemeyeceğini, sigorta sözleşmesinden doğan haklar sigortalıya ait olduğundan davacı sigorta ettirenin tazminat talep hakkının bulunmadığını belirterek istinaf başvurusunun reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, Evim Paket Sigorta Poliçesine dayalı hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, olayın teminat kapsamı dışında olduğu ve tazminat talep hakkının dava dışı sigortalıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.Davalı taraf istinaf başvurusunun süresinde olmadığını belirtmişse de, kararın davacı vekiline elektronik yolla tebliğ edildiği, elektronik tebliğin muhatabın adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı, buna göre kararın 08/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve davacı tarafın iki haftalık yasal süresinde, 18/04/2019 tarihinde karara karşı istinaf yoluna başvurduğu gözetildiğinde, davalı tarafın savunması yerinde görülmemiştir. Somut uyuşmazlıkta, dava konusu sigorta sözleşmesinde, sigortalı olarak dava dışı … AŞ adlı şirket, sigorta ettirenin ise davacı şirket olduğu görülmektedir. 6102 sayılı TTK 1454 maddesine göre sigorta ettiren üçüncü bir kişinin menfaatini, onun adını belirterek veya belirtmeyerek sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar sigortalıya aittir. Sigortalı aksine bir sözleşme yoksa sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebilir veya onu dava edebilir. Taraf sıfatı, dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi, kural olarak o hakkın sahibine aittir. (Aktif husumet) Subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi ise, o hakka yükümlü olan kişidir. (Pasif husumet) Bir davanın tarafları, o davada gerçekten taraf sıfatını haiz değil ise, mahkemece, dava konusunun esası hakkında inceleme yapılıp karar verilemez, davanın reddi gerekir. Sıfat yokluğu, bir def’i değil, dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. 1086 sayılı HUMK ‘ta bir dava şartı olmamakla birlikte, hakim, kendisine sunulan dava malzemesinden bir itiraz sebebinin varlığını öğrenirse, bunu kendiliğinden gözetir. (KURU; Medeni Usul Hukuku, 2017, s.122, 123). 6100 sayılı HMK ‘da da aynı durum korunmuştur. (Yargıtay 11 HD’nin 2017/1713 Esas, 2018/7247 Karar sayılı kararı).Bu durum karşısında mahkemece, dava hakkının rizikonun gerçekleşmesi ile davacı şirkete intikal edip etmediğinin ve dava dışı şirketin tazminatın davacıya ödenmesine muvafakatinin aranmasının gerekli olup olmadığının değerlendirilmesi, muvafakatinin gerekli olduğu sonucuna varılması halinde, muvafakati sağlandığı takdirde yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırılması, aksi takdirde davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, hem davacının dava hakkı olmadığı kabul edilip hem de işin esastan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle mahkemece davacının taraf sıfatı bulunup bulunmadığı ile ilgili deliller toplanmadan karar verildiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince işin esası incelenmeksizin kararın kaldırılmasına dosyanın iadesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1273 Esas, 2018/1001 Karar, 14/11/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 39,10 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 148,60 TL harçtan peşin olarak yatırılan 121,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,30 TL olmak üzere toplam 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/02/2020