Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1680 E. 2022/1212 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1680 Esas
KARAR NO: 2022/1212
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2019
NUMARASI: 2018/808 Esas, 2019/217 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 20/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili iddiasında özetle; 04/06/2014 başlangıç, 04/06/2015 bitiş tarihli sigorta poliçesi ile müvekkili nezdinde sigortalı işyerinde 01/11/2014 tarihinde üst kattan sızan sular nedeniyle hasar oluştuğunu, ekspertiz incelemesi sonucu sigortalıya 7.462,00 TL ödendiğini, davalı mal sahibinin gerekli tedbirleri almadığını, davalı kiraya verenin kira konusunu kullanıma elverişli konumda bulundurma ve kiracının zarar görmesini engelleme yükümlülüğü bulunduğunu, bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi nedeniyle hasardan davalının sorumlu olduğunu belirterek 7.462,00 TL’nin 06/11/2014 tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; bina ile ilgili Riskli Yapı kararının davacının sigortalısına bildirilmesine ve tahliye ihtarına rağmen sigortalının binayı tahliye etmediğini, davacı sigortacının her an yıkılma tehlikesi olan işyerini sigortalamaması gerektiğini, sigortalının da bu durumu davacı sigorta şirketine bildirmediğini, sigortalının benzer iddiaları ile ilgili açtığı davanın reddolunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/127 Esas, 2018/65 Karar sayılı kararı ile mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Görevsizlik kararı ile dosyanın gönderildiği Asliye Ticaret Mahkemesince; taraflar arasında kira ilişkisi bulunması nedeniyle uyuşmazlıkta sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; HMK’nın 20. maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkemeye başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edebileceği, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğini, davacının İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/127 Esas, 2018/65 Karar sayılı görevsizlik kararının 14/05/2018 tarihinde kesinleşmesinden sonra iki haftalık süre içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekirken, bu süre içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için talepte bulunmadığını, davacının 12/02/2018 tarihli dilekçesi ile dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep ettiğini, ancak davacının HMK’nın 20/1 fıkrası uyarınca kararın kesinleştiği 14/05/2018 tarihinden sonra iki haftalık süre içinde talepte bulunması gerektiğinden, 12/02/2018 tarihli dilekçe doğrultusunda dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilemeyeceğini; diğer taraftan davanın tacirler arası haksız fiil iddiasından kaynaklanması nedeniyle uyuşmazlıkta asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, sigortalıya ödenen sigorta tazminatının hasar sorumlusundan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; 04/06/2014 başlangıç, 04/06/2015 bitiş tarihli işyeri sigorta poliçesi ile davacı sigorta şirketi nezdinde sigortalı işyerinde, 01/11/2014 tarihinde üst kattan sızan sular nedeniyle hasar oluştuğu, davacının dava dışı sigortalısına 7.462,00 TL ödediği, ödenen bedelin rücuen tahsili için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, sigortalı ile davalı arasındaki temel ilişkinin kira ilişkisinden kaynaklandığı, bu nedenle davada Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, davalı vekili hükmü istinaf etmiştir.İstinaf konusu edilen uyuşmazlık, görevsizlik kararının henüz kesinleşmediği aşamada dosyanın gönderilmesi talebinde bulunulmasının mümkün olup olmadığı ile uyuşmazlıkta görevli mahkemenin hangisi olduğu hususlarında toplanmaktadır. HMK’nın 20/1. maddesi; “Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir” hükmünü düzenlemektedir. Kanunda öngörülen bu iki haftalık süre, tarafların dosyanın gönderilmesini talep edebilecekleri son tarihi göstermekte olup kararın henüz kesinleşmediği bir aşamada dosyanın görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi mümkündür (Yargıtay 13. HD’nin 2017/6995 Esas, 2019/7107 Karar sayılı kararı). Somut olayda, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08/02/2018 tarih ve 2016/127 Esas, 2018/65 Karar sayılı görevsizlik kararı 14/05/2018 tarihinde kesinleşmişse de, davacının 12/02/2018 tarihli dilekçesi ile, kısa karardan sonra ve henüz karar kesinleşmeden dosyanın gönderilmesi talebinde bulunması mümkün olduğundan, davalı vekilinin HMK’nın 20. maddesine uygun dosyanın gönderilmesi talebinde bulunulmadığına dair istinaf talebinin reddi gerekir. Diğer taraftan davalı vekili, uyuşmazlıkta Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek hükmü istinaf etmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. Maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da, görevli mahkeme, sigortalı ile davalılar arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.3.1944 Tarihli E.37, K.9 sayılı kararı, ” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklindedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevi başlıklı 4/(1-a) hükmü uyarınca, sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın, kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu olan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara bakmakla görevlidir. Somut olayda, dava dışı sigortalı ile davalı şirket arasındaki uyuşmazlık, sigorta poliçesinden kaynaklanmayıp, aralarındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Her ne kadar dava dilekçesinde bina malikinin sorumluluğuna da atıf yapılmış ise de kira ilişkisine dair uyuşmazlıklarda Sulh Hukuk Mahkemeleri ihtisas mahkemesi olarak kabul edildiğinden ve bu şekilde açılan davalarda uyuşmazlık çözümünde ihtisas mahkemelerinin görevli olması isabetli olacağından mahkemece uyuşmazlıkta Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/808 Esas, 2019/217 Karar ve 26/02/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b-1 bendi ve aynı yasanın 362/1.c bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/10/2022