Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1651 E. 2019/2284 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1651 Esas
KARAR NO : 2019/2284
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/772
A.KARAR TARİHİ 04/03/2019
DAVA: KOOPERATİFİN DAĞILMASI İSTEMLİ
KARAR TARİHİ: 12/12/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı kooperatifin amacının, ortaklarının iş yeri ihtiyacını karşılamak olduğunu, bu amaç kapsamında satın aldığı arazi üzerine bir inşaat firması ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine binaen iş merkezi inşaatına başlandığını, inşaatın tamamlandığını, amacın gerçekleştiğini, bu nedenle davalı kooperatifin ferdileşmeye gitmesi gerekirken iş merkezlerini değişik firmalara kiraya vererek gelir elde ettiğini, ancak bunu üyelere yansıtmadığını, kooperatifin art niyetli olarak ferdileşme ve tasfiye sürecinden kaçındığını, bu kararların alınması talebi 27/07/2018 tarihli genel kurulda da göz ardı edilmiş olması nedeniyle 27/07/2018 tarihli genel kurul kararlarının iptal edilmesine, kooperatifin ferdileşme ve tasfiyesine ve bu amaçla tasfiye süreci için tedbiren kooperatife kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevabında, 27/07/2018 tarihli genel kurulda kanun, esas sözleşme hükümleri ve dürüstlük kuralına uygun olarak alınan kararların iptalini gerektirir herhangi bir sebep bulunmadığını, davacı tarafın ferdileşme ve kooperatifin tasfiyesi ve bu amaçla kayyım tayin edilmesi talebinin hukuka aykırı olup davacı tarafın bu talepte bulunmaya hak ve yetkisi de bulunmadığını, bu nedenle davacı tarafın tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, 04/03/2019 tarihli ara karar ile tedbir talebi davalı kooperatif tarafından “tasfiye süreci için kayyım tayinine” ilişkin olduğu, davanın konusu ve netice-i talep dikkate alındığında, esas hükümle birlikte elde edilebilecek bir sonucun, tedbir yoluyla el edilmesi usulen mümkün olmadığından yerinde görülmeyen tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; kooperatif ana sözleşmesi ve ilgili kanuni düzenleme çerçevesinde yapımcı firma tarafından inşaatı bitirilen taşınmazın bir yıllık süreç içinde ferdi mülkiyete geçiş safhasının başlaması gerekirken, ortaklar tarafından müteaddid defalar kooperatif payına düşen bağımsız bölümlerin tapularının ferdileştirilerek üyeler adına tescili talep edilmesine karşı, söz konusu talepler davalı kooperatif yönetimi tarafından kasıtlı olarak gözardı edildiğini, kooperatif gelirleri bilinçsizce kullanıldığı ve ne yapıldığı meçhul harcamalar ile ilgili ortaklara gerekli bilgilendirme yapılmadığını, bu nedenle mahkeme ara kararının kaldırılarak kayyım talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili, davalı kooperatifin ferdileşme ve tasfiyesinin sağlanması ve bu amaçla davalı kooperatife tedbiren yönetici kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Geçici Hukuki Koruma türlerinden olan “ihtiyati tedbir” 6100 sayılı HMK’nin 389 – 399. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nin 389. maddesinde ihtiyatin tedbirin şartları, 391. maddesinde ihtiyati tedbir kararının kapsam ve içeriği, 393. maddesinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması, 394. maddesinde ihtiyati tedbir kararına itiraz ve uygulanacak usule yer verilmiştir.İhtiyati tedbirin şartlarını düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 389/1. maddesine göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Öte yandan Türk Medeni Kanunu’nun 403/2. maddesinde, kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, 426. maddesinde vesayet makamının, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atayacağı, kayyım atamasının yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel olmayacağı, 427. maddesinde ise bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanacağı düzenlenmiştir. Somut olayda, davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığı gibi yapı kooperatifleri üyelerine konut yada iş yeri edindirmek amacıyla bir araya gelmiş kişilerden oluşmuş tüzel varlıklar olup kooperatifin yönetim kurulunun oluşumu, işleyişi, görevden alınması, öncelikle kooperatifin iç yapısı içinde genel kurulda halledilmesi gereken konular olup yargı organları ancak yasanın öngördüğü hallerle, organ boşluğu gibi sınırlı olarak kooperatif yönetimine kayyım atayabileceği öngörülmüştür. Ayrıca davaya konu uyuşmazlığı esastan çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, buna göre Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği ve HMK’nun 391. maddesinin gerekçesinde açıklandığı üzere “dava sonunda elde edilecek faydayı sağlayacak şekilde” başka bir deyişle “davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde” ihtiyati tedbir kararı verilmesi de doğru değildir.Sonuç olarak davacının ileri sürdüğü iddialar bakımından, davalı kooperatife tedbiren yönetim kayyımı atanması talebine yönelik verilen red kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 121,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 68,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununu 353/1.b.1 ve 362/1-f Maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/12/2019