Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1647 E. 2020/740 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1647 Esas
KARAR NO : 2020/740
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1321
ARA KARAR TARİHİ: 10/01/2019
DAVA : KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
KARAR TARİHİ: 12/03/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketlerin sektöründe öncü görevi gördüğünü, 2018 yılında ülkemizde yaşanan ekonomik sorunlar sebebi ile şirketlerin ekonomik sıkıntıya girdiğini, nakit sıkıntısı çektiklerini, şirketler hakkında vade konkordatosu talep ettiklerini, üç yıl içerisinde eşit taksitler halinde borcu ödeyeceklerini belirterek, öncelikle müvekkili şirketlerin faaliyetlerine devam edebilmesi ve mal varlığının korunması için tedbir kararı verilerek, üç aylık geçici mühlet kararı verilmesine ve akabinde bir yıl kesin mühlet verilmesine, konkordato taleplerinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 04/01/2019 tarihli ara karar ile ”.. 1)Borçlunun takip borçlusu veya üçüncü şahıs konumunda olduğu takiplerde geçici mühletin ilânı tarihinden sonra İİK’nın 89. maddesi uyarınca haciz ihbarnameleri gönderilmemesine, geçici mühletin ilânı tarihinden sonra üçüncü kişilere gönderilen veya yine aynı tarihten sonra üçüncü kişilere tebliğ edilen 89 haciz ihbarnameleri nedeniyle, üçüncü kişilerin borçluların doğmuş ve doğacak alacaklarını blokede tutmaları halinde blokenin kaldırılarak bu alacağın borçlulara ödenmesine ve bu paranın konkordato komiserleri denetiminde kullanılmasına,.. 5-Davacı vekilinin geçici mühlet öncesindeki elektrik, su, doğalgaz, internet ve sabit telefon hizmetinden kaynaklanan borçları nedeniyle hizmetin kesilmemesi yönünde tedbir konulması talebinin REDDİNE, ” karar verilmiştir.
Davacılar vekili, ara kararın 1.maddesindeki tedbire rağmen İstanbul…İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında hacizlerin fek edilmediğini belirterek ara karara itiraz etmiş, ilk derece mahkemesi 10/01/2019 tarihli ara kararı ile talebin reddine karar vermiştir.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; 04/01/2019 tarihli ara kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, İİK 287.maddesindeki düzenlemeye uygun hareket edilmediğini, konkordato talep tarihine kadar tahakkuk etmiş olan elektrik enerjisi, su, doğalgaz, internet ve sabit telefon hizmetinden kaynaklı borçlarından dolayı her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasını ve elektrik, su, doğalgaz, internet ve sabit telefon hizmetlerinin kesilmesinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesi gerekirken aksine hüküm tesisinin konkordatonun amacıyla bağdaşmadığını, ara kararın 1.bendindeki tedbir gereğince, İstanbul… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından gönderilen hacizlerin fekki için talepte bulunduklarını, İcra Müdürlüğü tarafından hacizlerin fek edilmediğini, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesine müracaat ettiklerini, talebin 10/01/2019 tarihli ara kararla reddedildiğini belirterek 10/01/2019 tarihli ara kararın kaldırılarak İstanbul… İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasındaki hacizlerin fekkine, konkordato talep tarihine kadar tahakkuk etmiş olan elektrik enerjisi, su, doğalgaz, internet ve sabit telefon hizmetinden kaynaklı borçlarından dolayı her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasını ve elektrik, su, doğalgaz, internet ve sabit telefon hizmetlerinin kesilmesinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, konkordato talep tarihinden önce borçlu şirketlerin doğmuş borçlarından dolayı elektrik, su, doğalgaz, internet ve sabit telefon hatlarının tedbiren kesilmemesi yönünde tedbir kararı verilip verilemeyeceği ve icra müdürlüğü dosyasında konulan hacizlerin kaldırılıp kaldırılamayacağına ilişkindir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun “ Geçici mühlet “ başlıklı 287/1. fıkrasında, konkordato talebi üzerine mahkemenin 286. nci maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunun tespiti halinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297. maddenin ikinci fıkrasındaki hallerde dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı belirtilmiştir.Aynı yasanın 294/1. Maddesinde “mühlet içinde borçlu aleyhine 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında kanuna göre, yapılan takiplerde dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlanmış takipler durur; ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez”.İlk derece mahkemesi 10/01/2019 tarihli ara kararı ile, verilen ihtiyati haciz kararına istinaden icra dosyasında konulan hacizlerin kaldırılması talebinin reddine karar vermiş, bu karar davacılar tarafından istinaf edilmiştir. İİK’nın 294/1. Maddesinde, borçlu aleyhine yapılan takiplerin duracağı, ihtiyati tedbir ve ihtiyati hacizlerin uygulanmayacağı belirtilmiştir. Var olan ve konulan hacizlerin kaldırılacağına dair bir düzenleme bulunmadığı gibi aynı madde de takiplerde dahil olmak üzere evvelce başlamış tüm takipler olduğu yerde duracağından ilk derece mahkemesince, hacizlerin kaldırılması talebinin reddine dair verilen karar hukuka uygun olduğundan bu konuda ki istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.Kaldı ki, 2004 sayılı yasanın 308/c maddesinde, konkordatonun taraflar açısından bağlayıcı hale gelmesi durumunda, geçici mühlet kararından önce başlatılmış takipler sonucu konulan hacizlerin düşeceğini açıkça düzenlendiği, bu düzenlemeye göre, geçici mühlet kararından önce konulmuş hacizlerin, konkordatonun tasdikinden önce kaldırılamayacağı açıktır. Diğer bir ifade ile konkordato talebi ile birlikte, İİK’nın 294. Maddesi gereğince konkordato talebinden önce başlatılmış takiplerin tedbiren durdurulmasına karar verilebileceği, konkordato talebinden önce başlamış takiplere istinaden konulan hacizlerin ancak konkordatonun taraflarca bağlayıcı hale gelmesi durumunda hükümden düşürüleceği, böylece hacizlerin ancak bu durumda kaldırılabilceği anlaşılmaktadır.İİK’nın 296 maddesinde, “sözleşmenin karşı tarafın konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıpta borçlunun konkordato talebininde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcun muaccel hale getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşme, borçlunun konkordato başvurduğu gerekçesi ile sona erdirilemez” düzenlenmiştir. HMK’nın 390/3. Maddesinde “tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Aynı yasanın 391/2 b ve c fıkralarında, tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı, – tereddüte yer vermeyecek şekilde, neyin üzerine ve ne tür bir tedbire karar verildiği hükümde yazılır şeklinde düzenlenmiştir.İİK’nın 296. Maddesinde, konkordato talep eden ile sözleşme ilişkisi içerisinde bulunan karşı taraf, aralarında bulunan sözleşme ilişkisini, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesi ile sona erdiremeceği gibi, taraflar arasında ki sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunsa dahi, bu hükmün uygulanmayacağı belirtilmiştir.Somut olayda, konkordato talep eden şirketlerin, konkordato talep tarihinden önce doğmuş elektrik, su, doğalgaz, internet ve telefon gibi borçlarından dolayı bu hizmetleri sağlayan şirketlerin sırf bu nedenle sözleşmeyi fesh ederek konkordato talep eden davacılara bu hizmetleri sunmaktan kaçınamazlar. Davacı şirketler, konkordato talep tarihine kadar bu hizmetleri sunan şirketlerden hizmet almaya devam etmişlerdir. Konkordato talep eden şirketlere, bu hizmetleri sunan şirketler, konkordato talep tarihine kadar ki borçlarından dolayı hizmeti ifadan vazgeçmeyip sırf konkordato talep edildiği gerekçesi ile bu hizmetleri ifadan kaçınamazlar.İİK’nın 296 son cümlesinde ki düzenleme bu durumu engeller mahiyettedir. Kaldı ki, konkordato talep eden şirketler ile bu hizmeti sunanlar arasında düzenlenen sözleşmenin, sözleşme süresinin sona ermesi sebebi ile veya sözleşmede bulunan başka bir sebeple sona erdiği ispat edilmiş olmasın, Konkordato talep edenler genel ifadeler ile, konkordato talep tarihinden önce doğduğunu iddia ettikleri elektrik, su, doğalgaz, internet ve telefon borçlarından dolayı, bu hizmetlerin kesilmesini tedbiren talep edip edemeyeceği noktasında ise, HMK’nın 390/3 ve 391/2 b ve c fıkralarına göre, tedbir talep eden ilgili, ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek zorundadır. Bunun dışında tedbir talebinin hangi sebebe dayandığını, neyin üzerine tedbir konulacağını da ifade etmelidir. Konkordato talep tarihinden önce borcu olup olmadığını, ne kadar borcu olduğunu da belirterek tedbir talebinde bulunmalıdır. Bunun dışında, tedbir talebinde haklı olduğuna dair delillerininde belirtmesi gerekir. Genel ifadelerle, konkordato talebinden önce ne kadar borcu olduğunu dahi belirtmeden hizmet aldığı bütün şirketler aleyhine tedbir talebinde bulunması yasal düzenlemelere aykırıdır. Hizmet aldığı şirketin bu hizmeti konkordato talebinden önceki borçtan dolayı keseceğini veya kestiğini açıkça ifade ederek, iddiasını somutlaştırarak tedbir talebinde bulunmalıdır.
Somut olayda davacılar vekili, yukarıda belirtildiği şekilde iddiasını ve talebini somutlaştırarak tedbir talebinde bulunmadığından ilk derece mahkemesince verilen tedbir talebinin reddine dair karar usul ve yasaya uygun olduğundan istinaf başvurusunun bu sebeplerle 353.1/b.1 maddesi gereğince reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2- Davacılarca yatırılan istinaf harcı yeterli olduğundan yeniden harç alınmasın yer olmadığına,
3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b1 ve 362.1.f bendi gereğince kesin olmak oy çokluğu ile hakim Fatih Kayabalı’nın muhalefeti ile karar verildi.12/03/2020

MUHALEFET ŞERHİ
28.02.2018 tarihinde kabul edilip, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra Ve İflas Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun “un 13 vd maddelerinde, 2004 sayılı İİK ‘nun “ Konkordato İle Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması “ üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış, İflasın ertelenmesi kaldırarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur. Geçici mühlet başlığını taşıyan 287/1. Fıkrada, mahkemenin konkordato talebi üzerine 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297’ nci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı düzenlenmiştir. İİK 287/son fıkrada “ Geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz “ ifadelerine yer verilmiştir. Her ne kadar 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 394/5. fıkrasında, itiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmişse de, 2004 sayılı İİK ‘daki ihtiyati tedbire karşı kanun yoluna başvurulamayacağına dair düzenleme özel yasaya ilişkin olduğu gibi, yasanın kabulü de sonraki tarihlidir. Bu durumda, davacı borçlu için mahkemece oluşturulan geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbir kararına karşı yasa yoluna başvurulamayacağının kabulü gerekecektir. Bu sebeple istinaf incelemesi yapılması yasal olarak mümkün değildir. Sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim.