Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1630 E. 2022/1195 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1630 Esas
KARAR NO: 2022/1195
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2018
NUMARASI: 2018/66 Esas, 2018/1022 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 05.07.2017 tarihli Danışmanlık Hizmet Sözleşmesi uyarınca davalıya danışmanlık hizmeti verdiğini, davalıdan almış olduğu avans karşılığında 22.11.2017 tarihli 25.000,00 TL bedelli fatura tanzim ettiğini, davalının hizmet bedeli olan borcunun bir kısmım ödediğini bakiye 51.700,00 TL borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, davalıdan % 20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tacir olmadığını, bu sebeple yetki sözleşmesinin geçersiz ve yetkili mahkemenin müvekkilinin ikametgahı olan Eskişehir mahkemeleri olduğunu, sözleşmede süre öngörüldüğünü, davacının sözleşme süresi içerisinde edimini yerine getirmediğini, davacı tarafından düzenlenen faturanın iade edildiğini, söz konusu sözleşmenin 6 Nolu maddesinde “Proje kapsamında menü tasarımı ve içerik tasarımı süresinin tamamlanmasını takip eden 3 iş günü içerisinde 20.000-TL+KDV ödenmesi” belirlenmiş ise de menü tasarımı ve içerik tasarımına ilişkin herhangi bir tamamlanmış işlem bulunmadığını, müvekkilinin davacıya iş için 20.000 TL ödediğini, belirterek davanın reddine, kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, müvekkilinin ödemiş olduğu 20.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, savunma, bilirkişi raporu doğrultusunda; dosya kapsamı ve düzenlenen bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğundan davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, karşı davanın reddi yönünde kanaat oluşmuş ise de duruşmalardaki yoğunluk nedeniyle karşı dava bakımından zuhulen kısa karar ile hüküm kurulmayarak eksik kalacak şekilde hüküm kurulduğu gerekçesi ile davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalının İstanbul … İcra md. … Esas sayılı dosyasına konu alacağa yönelik itirazın iptali ile takibin 51.700,00 TL asıl alacak bakımından devamına, fazlaya ilişkin kısmın reddine, İİK 67/2 gereği 51.700,00 TL’nın %20 oranında hesaplanan 10.340,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davalı karşı davacı tarafça istinaf edilmiştir. Davalı karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin tacir olmadığını, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, yetki sözleşmesinin geçersiz olduğunu, yetkili mahkemenin Eskişehir mahkemeleri olduğunu, mahkeme kararında gerekçe bulunmadığını, itiraz edilen 06/06/2018 tarihli bilirkişi raporuna atıf yapıldığını, müvekkilimin adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, sözleşmenin 6. maddesinde sözleşme bedeli ve hangi aşamalarda ödeme yapılacağı belirlenmiş olmasına rağmen karşı taraf üzerine düşen edimleri yerine getirmeden sözleşme bedelinin tamamını talep etmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporuna itiraz edildiğini, itirazların karşılanmadığını, davacı/karşı davalı şirketin taraflar arasındaki sözleşmeye konu edim yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği/hizmeti verip vermediği konusunda hiçbir inceleme yapılmadığını, davacı/karşı davalının, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği üzerine düşen edimleri yerine getirmemesi ve ayrıca sözleşmede belirlenen sürenin sona ermesi nedeniyle “Danışmanlık Hizmetleri Sözleşmesi”nin sona erdiğini 23/11/2017 tarih ve … numaralı Tele-Post ihtarnamesi ile ihtar ve tebliğ edildiğini, yine davacı/karşı davalı tarafından gönderilen faturanın Eskişehir … Noterliği’nin 01.12.2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile karşı tarafa iade edildiğini, müvekkili adına … tarafından davacı/karşı davalı şirket yetkilisi …’a gönderilen e-postada davacı/karşı davalı tarafından ifa edilmeyen çok sayıda işin madde madde yazıldığını, karşı dava yönünden hüküm kurulmadığını, sözleşme gereğince davacı/davalının edimlerini en geç 15.11.2017 tarihine kadar yerine getirmesi gerektiğini, edimini yerine getirmediğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, hizmet sözleşmeden kaynaklı alacağın tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali, karşı dava ise sözleşme gereğince ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı/karşı davacı borçlu aleyhine dayanak sözleşme gereğince 04/12/2017 tarihinde 51.700,00 TL asıl alacak, 242,21 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 51.942,21 TL üzerinden takip başlattığı davalı/davacının borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğu, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Sözleşme ilişkisi yanlar arasında çekişmesiz olup uyuşmazlık, davacının sözleşmedeki edimini yerine getirip getirmediği, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, davalı karşı davacı tarafından sözleşme gereğince ödenen bedelin iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmıştır. Davalı-karşı davacı vekili, hem cevap hem de 28.05.2018 tarihli beyan dilekçesinde müvekkilinin tacir olmadığını bildirmiş, istinaf dilekçesinde de bu beyanı tekrar etmiştir. Anayasanın 141/III maddesi uyarınca mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde ayrıntılı bir şekilde hükmün kapsamı düzenlenmiş, hükmün hangi hususları kapsayacağı maddeler halinde ve açıkça belirtilmiştir. HMK.nun 297/1- c bendinde “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin hükümde gösterilmesi” gerektiğine yer verilmiştir. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak (m.33), hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hakim gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. Hakim hükmün gerekçesini hazırlarken yargı kararlarından (içtihatlardan) ve bilimsel görüşlerden yararlanır (TMK m.1). Gerekçe çok önemli olduğundan, Anayasa’ya “bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı” hakkında açık hüküm konulmuştur (Anayasa m.141/3) (Prof.Dr.Baki Kuru, Prof.Dr.Ramazan Arslan, Prof. Dr.Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku 22. Baskı,sayfa 472). 6100 sayılı HMK’nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nın 297/2. ve 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da imkansız kılmaktadır. (Yargıtay 11. HD’nin 2022/3006 E. 2022/5241 K. Sayılı ilamı) Somut olayda, davacı vekili itirazın iptalini, davalı-karşı davacıda ödenen bedelin iadesini talep etmiştir. Mahkemece karşı dava yönünden hüküm kurulmadığı gibi karada hem asıl hemde karşı dava yönünden bir gerekçenin bulunmadığı, bu durumun yukarıda anılan yasa maddelerine aykırı olup gerekçe ile hüküm arasında çelişki yarattığı, infazda tereddüt oluşturur şekilde bulunduğu, mahkemece tüm talepler yönünden olumlu olumsuz karar verilmek gerekirken eksik hüküm tesisi oluşturduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/408 Esas, 2021/268 Karar, 11/11/2021 tarihli kararının HMK 353/1a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcının davalı tarafından yatırılan 883,00 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 802,30 TL’nin davalı tarafa İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-4 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/10/2022