Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1627 E. 2019/1609 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1627 Esas
KARAR NO : 2019/1609
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMES: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/580
ARA KARAR TARİHİ: 11/03/2019
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/09//2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı vekili 28/06/2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirket tarafından davalıya baz istasyonlarının montaj öncesi ve sonrası proje dosyası hazırlama hizmeti verildiğini, bu doğrultuda, müvekkilinin azami özen göstererek saha analizi ölçülerinin alınması ve fotoğraflama işlemi yaparak TSS adı verilen dosyayı oluşturduğunu ve dosyanın onaylanması ile teslim edilmesi hizmetinin verildiğini, davalıya verilen hizmet bedeliyle 04/04/2018 tarihli 13.865,00 TL bedelinde ve 27/02/2018 tarihli 10.856,00 TL bedelinde iki adet fatura düzenlenerek davalı şirkete gönderildiğini, davalı tarafın borcu ödemekten kaçındığını, müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini iddia ederek, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davanın yetkisiz yer mahkemesinde açıldığını, müvekkili şirketin davacıya hiç bir borcunun bulunmadığını, bu durumun ticari kayıtların incelenmesi ile ortaya çıkacağını, faturalara konu mal ve hizmetlerin müvekkili şirkete teslim edilmediğini, faturanın iade edildiğini, kabul edilmeyen faturaya ilişkin başlatılan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, 11/03/2019 tarihli ara karar ile, bu aşamada henüz bilirkişi incelemesi yapılmamış olması ve dosyaya sunulan deliller itibari ile yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:İhtiyati haciz kararı reddedilen davacı vekili tarafından ara karar yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, yerel mahkeme tarafından verilen kararın usul, yasa ve içtihatlara aykırı olduğunu, davalı şirket tarafından İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/745 Esas sayılı davasında konkordato talebinde bulunulduğunu, hukuk sistemininde konkordato kurumunun talep eden şirketleri koruma gayesine hizmet ettiğini, dolayısıyla konkordato talep eden şirketlerin mali yönden sorunlu olduğunu, ve iflasa yakın olduğunun açık ve net olduğunu, davalı tarafın iflasın eşiğinde olmasına rağmen konkordato dosyasının açılmamış sayılmasına kasıtlı olarak sebebiyet verdiğini, söz konusu dosyanın celbi talep edilmesine rağmen deliller toplanılmaksızın karar verildiğini, ihtiyati haciz kararı verilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edilmiş olmasının yeterli olduğunu, dosyada yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını, faturalar, yazışmalar ve talep edilen belgeler göz önünde bulundurulduğunda alacağın varlığına kanaat getirilebilecek nitelikte olduğunu, ayrıca 27/02/2018 tarihinde davalı tarafından gönderilen “fatura keselim lütfen” şeklindeki mail ile de anılan hizmetin davalı tarafından alındığının sabit olduğunu iddia ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Talep, İİK 265. maddesi gereğince ihtiyati haciz talebinin reddi kararının kaldırılması istemidir.2004 sayılı İİK’nın 258/sonuncu fıkrasında ihtiyati haciz talebinin reddi halinde alacaklının istinaf yoluna başvurabileceği düzenlenmiştir. Davacı iş bu yasal düzenleme kapsamında, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Taraflar arasında, davacının davalı adına düzenlemiş olduğu, 04/04/2018 tarihli ve 27/02/2018 tarihli iki adet fatura toplamı olan 24.802,20 TL alacağın takibi için İstanbul …. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasında 27/04/2018 tarihli icra takibi başlattığı, davalı borçlu tarafın yasal sürede takibe ve borca itiraz edildiği, taraflar arasında mail yazışmalarının olduğu konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık konusu, davacının düzenlemiş olduğu fatura konusu hizmetlerin davalı tarafa verilip verilmediği, fatura bedellerine hak kazanıp kazanmadığı, ve dosyaya ibraz etmiş olduğu bilgi ve belgelerin kanaat getirecek deliller şeklinde kabul edilip edilemeyeceği, ayrıca davalı borçlu şirketin konkordato talep etmiş olmasının ihtiyati haciz kararının verilmesininde göz önünde bulundurulup bulundurulamayacağıdır. 2004 Sayılı İİK’nın 257 ve devamında ihtiyati haciz düzenlenmiştir. İhtiyati haciz şartları 257. Maddede, 258. Maddede ise ihtiyati haciz kararına yer verilmiştir. 258. Maddenin ilk fıkrasında alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu ifade edilmiştir. Somut olay bu anlamda değerlendirildiğinde, taraf şirket temsilcileri veya çalışanları arasında gerçekleştirilen mail yazışmalarının açıkça dava konusu faturaya ilişkin olduğuna dair kanaat oluşturmadığı gibi davalı tarafın dava konusu işi veya hizmeti veya faturaları kabulüne dair bir beyanına da mevcut deliller arasında tesadüf edilmemiştir. Diğer taraftan, İİK 257. Maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz şartları arasında borçlu şirketin konkordato talebinde bulunmasına veya bu konuda açılan davanın takipsiz bırakılmasına ilişkin herhangi bir düzenlenmeye de yer verilmemiştir. Konkordato 2004 sayılı İİK’nın 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Yasal düzenleme kapsamında şartları mevcut olan herhangi bir borçlunun konkordato talebine başvurusunun kötü niyetli olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, yukarıda ifade edildiği üzere bu husus ihtiyati haciz şartları arasında da sayılmamıştır. Kaldı ki, İİK 294. Maddede, mühlet içinde borçlu aleyhine hiçbir takibin yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmayacağı yasal düzenlemesi kapsamındadır. Açıklanan nedenlerle, davacı tarafın dosyaya ibraz etmiş olduğu fatura ve diğer delilleri, alacak ve ihtiyati haciz sebepleri hakkında kanaat getirecek nitelikte kabul edilemeyeceğinden ve sonuç olarak ihtiyati haciz kararının reddine dair verilen karar usul ve yasaya uygun görüldüğünden davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/580 esas sayılı derdest dava dosyasında verilmiş olan 11.03.2019 tarihli, ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen kararın gerekçede açıklanan nedenlerle usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmsına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-f bendi ve İİK’nun 258/son fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/09/2019