Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1593 E. 2019/2398 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1593 Esas
KARAR NO : 2019/2398
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2019
NUMARASI : 2015/1029 Esas, 2019/147 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şiretin Sultançiftliği-Gaziosmanpaşa/İSTANBUL adresinde … ortaklığında 19/11/1999 tarihinde (10.000.000.000,-eski TL) sermaye ile 99 yıl süreli olarak kurulduğunu, şirketin önceleri kumaş alım satım ve erkek giyim üretimi yaptığını, 2011 yılında Kırklareli Organize Sanayi Bölgesinde üretim tesisi inşa edildiğini, söz konusu tesisin aktif olarak faaliyetine devam ettiğini, tesiste 440-450 kişi çalıştığını, müvekkili şirketin kendi tescilli markaları ile erkek takım elbise, ceket, pantolon kravat ve palto ürettiğini, firmanın Sultançiftliği/İSTANBUL’daki tesisinin büyük bölümünün idari faaliyet, bir kısmının da mağaza olarak kullanıldığını, ayrıca İstanbul/Osmanbey ve Laleli’de satış mağazalarının bulunduğunu, 22/06/2010 tarihinde 6.850.000 TL olan sermayenin 7.229.000 TL’ye çıkardığını, müvekkili şirketin ülke ekonomisi için katma değer yaratabilecek güce sahip olduğunu, şirketin dövizdeki yükselme ve seçim sonuçları sonucunda oluşan belirsizlik nedeniyle meydana gelen finansal dar boğazı atlatması ve iyileştirme projesi çerçevesinde firmanın sürekliliğini temin etmek için 14/10/2015 tarihinde ortaklar kurulu kararı ile iflasın ertelenmesi için başvuru kararı alındığını, şirketin kaydi bilançosunda öz kaynakları + ise de rayiç değerler esas alınmak suretiyle düzenlenen bilançoda şirketin -1.643.826,17 TL tutarında borca batık olduğunu, şirket hakkındaki icra takipleri nedeniyle şirkete ait taşınmazlar, üretim aracı niteliğindeki taşınırlar, alacaklar ve diğer varlıklarının haczedilmesi halinde fiili olarak şirketin faaliyetinin son bulacağını ve telafi imkansız zararlar vereceğini ileri sürerek öncelikle İİK 179/a maddesi uyarınca müvekkili şirketin mal varlığının korunması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davacı şirketin borca batıklığının tespiti ile iflasının bir yıl süreyle ertelenmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece 14/02/2019 tarihli karar ile, şirketin borca batık durumda olduğu ve mali durumunun iyileştirilmesini sağlayacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi bulunmadığı gerekçesiyle iflas erteleme talebinin reddine ve şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2015 yılı satışlarının hedeflenenden fazla çıktığını, ancak 2015-2016 yıllarındaki piyasadaki ekonomik sıkıntılar ve döviz kurundaki artış nedeniyle maliyetlerin fazla çıktığını ve öngörülen karlılığa ulaşılamadığını, 1.800.000,00 TL sermaye artışının şirket ortağının şirketten olan alacağından vazgeçilmesi ile yerine getirileceğini, yine eski ortağın şirketteki 2.686.667,00 TL alacağının, ortağın görev yaptığı süredeki kamu borçlarına mahsup edileceğini ve eski ortağa ödeme yapılmayacağını, hükme esas alınan 28/07/2017 tarihli raporda borca batıklık değerinin -4.396.324,60 TL olarak belirtilmesinin de hatalı olduğunu, zira 13/01/2017 tarihli bilirkişi raporuna göre borca batıklık tutarının -3.469.001,05 olarak hesaplandığını, şirketin taşınmazlarını ve elindeki hammade ile stoklarını satması halinde borca batıklıktan çıkacağını, müvekkilinin fabrikasının bulunduğu yerin kıymeti icra dosyasında alınan 15/06/2017 tarihli raporda 9.636.703,00 TL olarak belirtilmişse de, raporun 1 yıl önce alındığı ve aradan geçen süreçte yerin değerinin artacağı gözetildiğinde taşınmazın değerinin eksik hesaplandığını, müvekkilinin maliyetleri düşürmek ve yüksek kar için üretimini durdurduğunu, ciddi miktardaki stokların satışı ile varlığını sürdürebileceğini, 31/12/2016 tarihli bilanço verilerine göre hazırlanan bilirkişi raporlarına göre hüküm kurulduğunu, ancak şirketin sonrasında özellikle yüksek maliyetli banka kredileri ile ilgili borcunu ödediğini, bu nedenle şirketin güncel mali durumunun hatalı hesaplandığını, şirketin farklı şubelerinde faaliyetlerinin devam ettiğini, açıklandığı üzere sermaye artırımı yapılacağını, ekonomik gidişe rağmen borçlarını ödemeye çalıştığını, iflas erteleme şartlarının oluştuğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve iflasın ertelenmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal bir kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, son fıkrada ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince, davada uygulanacak olan, 160. maddesinde, iflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, iflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekeletnamesin de, iflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirket ortaklar kurulunun 14/10/2015 tarihli kararı ile şirketin aktiflerinin pasiflerini karşılamaya yetmediği, şirketin rayiç değerlere göre bilançosunun çıkarılarak, iyileştirme- ıslah projesi ile iflas erteleme talebinde bulunulmaya oy birliği ile karar verildiği, mahkemece, tensip ara kararı ile ilanların yapılmasına, bilirkişi incelemesine ve ayrı ayrı rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, iflas avansının mahkeme veznesine yatırıldığı anlaşılmıştır.İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur. İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın m. 377, İİK’nın m.179 vd.). Borca batıklık, 6102 Sayılı TTK’nın 377. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır.Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. (Yargıtay 23. HD’nin 2019/1116 Esas, 2019/3288 Karar sayılı kararı)Somut olayda, 13/01/2017 tarihli raporda 24/12/2016 tarihi itibarıyla irketin -3.469.001,05 TL borca batık olduğu belirtilmiştir. Ancak şirketin aktifleri ile ilgili 2016 Aralık ayı ile 13/01/2017 tarihi esas alınarak kıymet takdiri yapılmış olup, aradan geçen uzunca süre dikkate alınarak, şirketin güncel durumu itibariyle rayiç değerler üzerinden borca batık olup olmadığı kesin olarak tespit edilmeden sonuca varılması doğru olmamıştır. Bu durumda, mahkemece, konusunda uzman yeni oluşturulacak bir bilirkişi kurulundan ya da daha önceki bilirkişilerden alınacak ek raporla, yukarıda açıklanan ilkeler çereçesinde davacı şirketin, son durumu itibariyle rayiç değerler üzerinden borca batık olup olmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, borca batıklıktan çıkmış olduğunun tespiti halinde davanın reddine karar verilmesi gerekir.Açıklanan nedenlerle, öncelikle davacı şirketin, iflasın ertelenmesinin ön şartı olan borca batıklığının devam edip etmediğinin usulüne uygun şekilde belirlenmesi için rapor alınmaması yerinde görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesine ve HMK’nın 353.1a.6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1029 Esas, 2019/147 Karar, 14/02/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/12/2019