Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1572 E. 2020/207 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1572 Esas
KARAR NO : 2020/207
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2019
NUMARASI : 2014/903 Esas, 2019/115 Karar
DAVA: İFLAS
KARAR TARİHİ: 23/01/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı vekili, 15.04.2010 tarihli dava dilekçesinde, borçlu şirketlerin oluşturduğu adi ortaklık girişimi ile müvekkili kuruluş arasında “ …Hava Limanı … Paralel Pist ve Apron Bağlantı Yolları Yapımı “ ile “ Gaziantep Hava Meydanı yeni terminal binası, VIP Binası ,apron ve müteferrik işler inşaatı Terminal Binası “ yapım ilişkilerine İlişkin sözleşmelerle ilgili olarak müvekkili kuruluş tarafından Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2003/727 Esas ve Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/86 Esas sayılı dosyadaki davalarının, davalılar tarafından Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava ile birleştirilerek mahkemenin 2003/522 Esas sayılı dosyasında görüldüğünü, 25.12.2008 tarihinde karara bağlandığını, ilama bağlanan 21.844.912,00 TL alacağın tahsili amacı ile Ankara …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalılar aleyhine başlatılan takibin 01.02.2010 tarihinde iflas takibine çevrildiğini, borçlu şirketin İcra Mahkemesine açmış olduğu davanın 23.03.2010 tarihinde reddedildiğini, adi ortaklığın tüzel kişiliği ve taraf ehliyeti olmadığından takibin ayrı ayrı yöneltildiğini, adi ortaklıkta ortakların borçlarından doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm malvarlığı ile sorumlu olduğunu iddia ederek, Ankara …. İcra Müdürlüğünün …. sayılı iflas dosyasına yapılan itirazların kaldırılması ile davalı şirketlerin iflaslarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar vekili, takip konusu kararın henüz kesinleşmediğini, raporlar arasında mübayenet olduğunu, müvekkili şirketlerin davacıdan alacaklarının olduğunu, öncelikle kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini, İflas ödeme emrindeki işletilen faiz ve sair giderlerin yanlış olarak hesaplandığını, bu yanlışlığın düzeltilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece, ilamın kesinleşmesi üzerine, 06.07.2017 tarihli celsede Ankara … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası için kapak hesabı yapılmak üzere ilgili İcra müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, yenileme ile 2015/13327 No olan takip dosyasında kapak hesabının bozmadan sonra verilen ve kesinleşen ilama göre değil, davacı yanca takip sırasında ibraz edilen ilk ilama göre yapılarak gönderildiği, kapak hesabının tamamen hatalı olduğu, yeniden bozmadan sonra kesinleşen ilama göre ve karar tarihine yakın tarih itibarıyla depo emrine esas olmak üzere İcra Müdürlüğüne teskere yazıldığı, davalılar vekilinin kapak hesabına itirazları ve mahkemece tespit edilen yanlış hesaplamalar doğrultusunda bu kez celse arasında kapak hesabı için bilirkişi tayin edilerek 13.04.2018 tarihli rapor alındığı, ek raporun davalı şirketler vekiline tebliğ edildiği, herhangi bir itirazın olmadığı, mahkemece denetlenen ek raporda hesaplanan 33.857.026.32 TL üzerine davalılar vekiline her bir davalı için ayrı ayrı 7 gün süreli 14.01.2019 tarihli depo emrinin tebliğ edildiği, buna rağmen davalılar tarafından 7 günlük sürede ve son celseye kadar herhangi bir ödeme yapılmadığı, bu arada davalılar vekilinin sürekli adres değiştirmesi sebebiyle tebligatlarda sıkıntı yaşandığı, barodan adresin sorulduğu, vekil tarafından aşamalarda davadan çekilme dilekçeleri verildiği, ancak daha sonra aynı vekil tarafından yeniden dosyaya eski vekaletnamenin yeniden ibraz edilerek davalılar vekili olarak UYAP ‘a kayıt olduğu, yargılama sırasında kesinleşen Ankara 5.ATM’nin 2012/530 -2014/752 Karar sayılı 18.12.2014 tarihli ilamına göre davalıların takipte itirazları kesinleşmiş ilam ile kaldırılmış olduğu, bu kez kesinleşen ilama dayalı olarak düzenlenen depo emrine esas 09.01.2019 tarihli ek rapora ve 14.01.2019 tarihli depo emrine göre 7 günlük sürede ve sonraki celseye kadar takip konusu borç ödenmediği gerekçesiyle, davalı şirketlerin ayrı ayrı iflaslarına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davalılar vekili tarafından karar yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, davacı tarafça eksik iflas avansı yatırılmış olmasına rağmen eksik avansın tamamlattırılmadan İflas kararı verildiğini , 2010 yılı için İflas avansının her bir şirket için 6.020,00 TL olmakla, karar tarihi olan 2019 yılı için bu masrafın her bir şirket için 25.000,00 TL olduğunu, İİK 160.maddesi gereğince alacaklının masraflardan sorumlu olduğunu, depo emri tebliğ edilmeksizin, depo emrindeki 7 günlük süreler beklenmeksizin iflasa karar verildiğini, müvekkillerinin borca konu ortaklık sözleşmesindeki hisseleri oranında alacak hesaplaması yapılması için dosyanın bilirkişiye gönderilmesi talep edilmesine rağmen, mahkemenin davalı şirketlerin ortaklık sözleşmesinde ki ortaklık oranlarını gözetmeksizin alacak hesapları yaptırarak şirketlerin İflaslarına karar verdiğini, müvekkili şirketlerin davacıdan İhale alarak davacı ile sözleşme imzaladığını, şirketlerin yapım işini alabilmek için 13 Mayıs 1999 tarihli ortaklık sözleşmesini imzaladıklarını ortaklık sözleşmesine göre, eski ünvanı ….A.Ş olan ….A.Ş ünvanlı şirketin %1 olan hisse oranı nazara alındığında söz konusu davalı şirketin borcu ödeyeceğini ve şirketin iflasının söz konusu olmayacağını, normalde adi ortaklık sözleşmesinde ortakların müteselsilen sorumlu olduklarını ancak istisnasının ortaklık sözleşmesi veya yapısının alacaklı tarafından biliniyor olması olduğunu, davacı şirketin ortaklık sözleşmesinden en başından beri bilgisi olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK 154. maddesinde düzenlenen İflas yolu ile takibe karşı yapılan İtirazın kaldırılması ile borçlu şirketin iflasının İstemine ilişkindir.Taraflar arasında, İhale sonucunda sözleşme imzalandığı, davalı yüklenici firmanın 1998 yılında işe başladığı, taraflarca, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2003/522 Esas sayılı dosyasında birleştirilen alacak davaları açıldığı, asıl dosya davacılarının iş bu dosyada davalı şirketler olduğu, birleştirilen dosya davacısının ise davacı olduğu, mahkemenin 2003/522 Esas, 2008/561 Karar ve 25.12.2008 tarihli kararı ile asıl ve birleşen davaların eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemleri olduğu asıl dava yönünden davalıların davasının reddedildiği, birleşen davacının açmış olduğu davaların kısmen ve tamamen kabülüne karar verildiği, davacı vekili tarafından söz konusu ilam alacağının tahsili için davalılar aleyhine, Ankara …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 07.07.2009 tarihinde, “ Para borcuna veya teminat verilmesine veya bir işin yapılmasına, İrtifak hakkının veya gemi üzerindeki intifa hakkının kaldırılmasına ilişkin ilamların yerine getirilmesinde İcra emri “ ne dair takip başlattığı, İcra takibine karşı davalı borçluların mal beyanında bulunduğu, davacı alacaklının aynı dosya üzerinden bu kez davalı şirketler hakkında, asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı olmak üzere toplam 21.844.912,00 TL ‘nin tahsili için İflas yolu ile takip başlattığı, ödeme emrinin davalı borçlu şirketlere ayrı ayrı 17 Şubat 2010 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu şirketlerin yasal sürede borca ve takibe itiraz ettikleri, Ankara 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/182 Esas, 2010/335 Karar ve 23.03.2010 tarihli kararı ile davalı borçlu şirketlerin adi ortaklığa karşı takip başlatılması gerekirken, takibin her bir şirket için tek tek yöneltilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile yapmış oldukları şikayetlerinin, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından taraf ehliyetlerinin de bulunmadığı, ortakların ortaklık borçlarından alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak bütün malvarlıkları ile sorumlu oldukları gerekçesiyle reddedildiği, davacının 15.04.2010 tarihinde yasal süre içerinde İtirazın kaldırılması ve İflas talepli iş bu davayı açtığı, takibe konu mahkeme ilamının, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2011/1373 Esas, 2011/4793 Karar ve 20.7.2011 tarihli kararı ile bozulduğu, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/530 Esas, 2014/752 Karar ve 18.12.2014 tarihli kararında, bir önceki kararda olduğu gibi, asıl davanın reddi ve birleşen davaların kısmen ve tamamen kabül kararı verildiği, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2015/4140 Esas, 2016/1113 Karar ve 18.02.2016 tarihli ilamı ile mahkeme kararının onandığı ve karar düzeltme talebinin reddi ile kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Mahkemece, takip konusu kararın kesinleşmesi bekletici mesele kabul edilerek sonucuna göre işlem yapılmıştır.Taraflar arasında, düzenlenen sözleşme, açılan davalar, takip dosyası konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, davalılara depo emrinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği, depo emrindeki 7 günlük ihtar süresinin beklenip beklenilmediği, davacı tarafça karşılanan İflas avansının eksik olup olmadığı, davalılar arasında düzenlenen ortaklık sözleşmesi kapsamında belirlenen hisse oranlarına göre davalıların sorumluluklarının belirlenmesinin gerekip gerekmediğidir.2004 sayılı İİK nun 154 vd maddelerinde İflas yoluyla takip düzenlenmiş, 156/4 fıkrada, iflas istemek hakkının ödeme emrinin tebliğ tarihinden bir sene sonra düşeceğine yer verilmiştir. Bu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece kendiliğinden gözetilir ve süresinde açılmayan dava reddedilir. Ayrıca, iflas ödeme emri tebliğ edilmeden açılan takipli İflas davası dinlenemeyeceğinden, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı ve diğer şartlarının re’sen incelenmesi gerekecektir.Bu anlamda ,yukarıda ayrıntılı şekilde incelenen takip dosyası neticesinde, davacı alacaklının, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yasal bir sene içerisinde davayı açtığı anlaşılmıştır.Mahkemece takibe konu ilamın kesinleşmesi ile birlikte takibe yapılan İtirazın kesinleştiği kabul edilerek, depo emrine esas alacağın hesaplanması için rapor ve ek rapor alınmıştır.13.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda, 22.812.808,86 TL asıl alacak, 15,60 TL başvurma harcı, 2.075.965,61 TL resmî tahsil harcı, 293.328,09 vekalet ücreti,11,85 masraf, 8.014.140,65 TL faizler toplamı olmak üzere toplam 33.196.270,66 TL ‘nin depo emrine esas alacak miktar olarak hesaplanmıştır.09.01.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda ise toplam 33.857.026,32 TL olarak hesaplanmıştır.Mahkeme tarafından her bir şirket için ayrı ayrı, 14.01.2019 tarihli depo emrine esas ihtarname düzenlenmiş, ihtarnamede, ayrıntılı şekilde, depoya esas alacak kalemleri yazılarak, 17.02.2019 tarihli celseye kadar toplam 33.857.026,32 TL davacı alacağının İİK ‘nın 158. maddesi gereğince 7 gün içinde alacaklıya ödenmesi veya mahkeme veznesine depo ettirilmesi, aksi takdirde şirketin iflasına karar verileceği belirtilmiştir. Depo emrine esas davetiye, Tebligat Kanunun 21. maddesi gereğince davalı şirketler vekiline 19.01.2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalılar vekilinin istinaf dilekçesinde depo emrinin tebliğ edilmediği iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmakla birlikte, mahkeme zaptına geçen beyan doğrultusunda, PTT gönderi takip belgesi incelenmiş ve tebligatın, davalılar vekiline 18.01.2019 tarihinde, mahkeme kararının tebliğ edildiği adres olan “ … mah. … yolu No: … … Sitesi Villa No; … Esenyurt / İstanbul “ adresine tebliğ edildiği, 7 gün içerisinde ve ayrıca 14.02.2019 tarihine kadar depo emrine esas borcun ödenmemesi üzerine davalı şirketler hakkında İflas kararı verildiği, bu şekilde gerçekleştirilen işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.İflas yolu ile takibe itiraz üzerine açılan iflas yargılamasında İİK 160. maddede yer verilen masrafların peşin olarak verilmesi özel dava şartı olarak kabul edilmektedir. Maddede, İflas isteyen alacaklının ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumlu olduğu belirtilmiştir. Yasal düzenleme kapsamında, 06.07.2010 tarihli makbuz ile iki ayrı şirket için toplam 12.040,00 TL bedelin mahkeme kasasına depo edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, hüküm tarihinde alınması gereken İflas avansı ve masrafları göz önünde bulundurularak, bakiye masrafın tamamlatılması daha isabetli olmakla birlikte, bakiye gider avansı dava şartı olmadığından ve söz konusu eksiklik davacı tarafından tamamlanabileceğinden veya HMK 325. madde kapsamında ilerde ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden karşılanabileceğinden ve özellikle davanın niteliği ve geçirmiş olduğu aşamada göz önünde bulundurularak, bu eksiklik nedeniyle hükmün kaldırılmasında hukuki yarar görülmemiştir.Diğer yandan davalılar vekili, her bir müvekkilinin, davalı şirketler arasında gerçekleştirilen, 13 Mayıs 1999 tarihli ortaklık sözleşmesi kapsamında belirlenen hisseleri oranında sorumlu olmaları gerektiğini, o nispetler dahilinde depo emrinin gönderilmesi gerektiğini iddia etmiştir. Davalılar vekilinin kabülünde olduğu üzere ortaklık sözleşmesi davalılar arasında gerçekleştirilmiştir. Davacı sözleşmenin tarafı değildir veya sözleşme içeriğini kabul ettiğine dair ayrı bir sözleşme mevcut değildir. Ortaklık sözleşmesinde, şirketlerden …..A.Ş şirketinin %1 ,….Ltd.Ştinin %99 hisseye sahip olması sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince davacı yönünden herhangi bir bağlayıcılığı yoktur. Ayrıca, 6098 sayılı TBK’nın onsekizinci bölümünde, “ Adi Ortaklık Sözleşmesi “ üst başlığı ile 620 vd maddelerde yer alan düzenleme kapsamında ve özellikle 638/3. fıkrasında, ortakların birlikte veya bir temsilci aracılığı ile bir üçüncü kişiye karşı ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olacakları düzenlemeleri kapsamında, davalılar vekilinin buna dair istinaf başvurusununda yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Açıklanan tüm nedenler ve özellikle İİK nun İflas yolu ile takip hükümleri, TBK ‘daki adi ortaklık düzenlemesi, alacağın varlığı, usul ekonomisi ilkesi ile tüm dosya kapsamı sonucunda davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,1-İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/903 Esas, 2019/115 Karar ve 14.02.2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davalıların peşin olarak ayrı ayrı ancak 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın her bir davalı şirketten ayrı ayrı alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi ile İİK nun 164/2 fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/01/2020