Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1566 E. 2021/687 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1566 Esas
KARAR NO : 2021/687
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2019
NUMARASI: 2018/164 Esas, 2019/117 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin tıbbi ilaç ticareti yapmakta olup davalı şirkete de tıbbi ilaç satışı yapıldığını ve aralarında bu nedenle ticari ilişki bulunduğunu, davalının cari hesap alacağını ödememesi nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlattıklarını, davalının takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, ancak davalının 26/12/2013 tarihli dilekçesi ile takibe itirazdan feragat ettiğini ve takibin kesinleştiğini, sonrasında davalı borçlunun malvarlığı üzerinde birçok haciz bulunması nedeniyle 06/08/2014 tarihli dilekçeleri ile takibi iflas yolu ile takibe dönüştürdüklerini, davalının iflas yolu ile takibe de itiraz ettiğini, ancak davalının ilamsız takibe itirazından feragat etmesi nedeniyle alacaklarının kesinleştiğini ve itirazın haksız olduğunu belirterek davalının iflas takibine itirazının kaldırılmasına ve iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; davacının iflas avansını yatırması gerektiğini, davacıya borçları bulunmadığını, aralarında cari hesap mutabakatı olmadığını, davacının hangi faturalardan dolayı alacaklı olduğunu ve faturaların müvekkiline tebliğ edilip edilmediğini ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, tarafların usulüne uygun defterlerine göre davacının davalıdan 582.532,28 TL alacağı bulunduğu, bu miktar asıl alacak yönünden davalının takibi itirazının kaldırıldığı, takibin kesinleştiğinin İİK’nın 166. maddesi uyarınca ilan edildiği, davalının depo emrine rağmen borcu ödemediği ve iflas avansının da yatırıldığı gerekçesiyle davalının iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin iflasına dair ilk kararın, müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmemesi, faturaların müvekkiline teslim edilip edilmediğinin tespit edilmediği gerekçesiyle istinaf mahkemesince kaldırıldığını, ancak mahkemenin son kararının da istinafın kaldırma kararını karşılar mahiyette olmadığını, istinafın kaldırma kararından önce alınan kök raporda; faturalarda teslim alan kısımda müvekkili şirketin kaşesi ile birlikte bir kısım şahısların isimlarının yazılı olduğu, faturaların bir kısmında “teslim alan yok”, bir kısmında teslim bölümünde davacının ünvanının yazılı olduğunun belirtildiği, teslim alan kısımda geçen şahıslardan Kısmet Karalan’ın müvekkilinin çalışanı olmadığını, faturaların çoğunluğunun müvekkilinin kaşesi ile teslim edildiğini, ancak sadece kaşenin faturaların müvekkiline teslim edildiğini göstermeyeceğini, bilirkişinin davacının defterlerini işlediği kök raporda faturaları tek tek tespit ederek yazmasına rağmen müvekkilinin defterlerini incelediği raporda tüm faturaların müvekkkilinin defterlerine işlendiğini belirtmekle yetindiğini, taraf defterleri arasında karşılaştırmalı bir inceleme yapılmadığını ve ek rapora itirazlarının dikkate alınmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf talebinin reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava; takibe itirazın kaldırılması ve iflas talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesinin 29/12/2016 tarihli kararı ile davalının iflasına karar verilmiş, karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 2017/1215 Esas, 2017/1976 Karar sayılı kararı ile, davalının delil olarak dayandığı defterleri incelenmeyerek savunma hakkının ihlal edildiği ve takibe dayanak faturaların davalıya teslim edilip edilmediği tespit edilmeden eksik inceleme ile karar verildiği belirtilerek karar kaldırılmış, mahkemece yeniden yapılan yargılamada yukarıda belirtilen nedenler ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya kapsamından, davacının davalı aleyhine 586.429,68 TL alacağın tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlattığı, davalının takibe süresinde itiraz ettiği, davacının 06/08/2014 tarihli dilekçesi ile ilamsız takibin iflas yolu ile takibe dönüştürülmesini talep ettiği, iflas ödeme emrinin davalıya tebliğine ilişkin belgeye rastlanmadığı, davalının 07/08/2014 tarihinde iflas yolu ile takipte borca ve ferilerine itiraz ettiği, davacının da itirazın kaldırılması ve davalının iflası için eldeki davanın açtığı anlaşılmaktadır. İİK’nın 155. maddesi; “Borçlu iflas yoliyle takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur. Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir” hükmünü, aynı Yasa’nın 156/3 maddesi; “Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir.” hükmünü, 158/2 maddesi ise; Şu kadar ki, borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemiş veya itiraz ve defileri varit görülmemişse mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir.” hükmünü düzenlemektedir. Ayrıca İİK’nın 158/1 maddesi uyarınca iflas takibi kesinleştiğinde İİK’nın 166. Maddesinde belirtilen usulle ilan edilmesi gerekir.Somut olayda, davacının ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinden iflas talebi ile eldeki davayı açtığı, mahkemece iflas takibinin kesinleştiğinin İİK’nın 166. maddesi uyarınca ilan edildiği, davalıya çıkartılan depo kararına rağmen borcun ödenmediği anlaşılmaktadır.Davalı taraf borcu bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece alınan kök raporda sadece davacı defterleri incelenerek davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan 586.429,68 TL alacağı bulunduğu belirtilmiş, ek raporda ise davalı defterleri incelenerek davalının ticari defterlerine göre davacının alacağının 582.532,28 TL olduğu, tüm faturaların davalı kaşesi ile teslim edildiği, faturalara yasal süre içinde itiraz ve iade edilmediği, faturaların davalı defterlerine işlendiği belirtilmiştir. Davalının takibe konu faturaları teslim aldığı ve defterlerine işlediği, taraf defterlerine göre davalının davacıya 582.532,28 TL borcu bulunduğunun tespit edildiği anlaşıldığından, davalının borcu bulunmadığına yönelik savunmasına itibar edilmemiş olup mahkemece davalının takibe itirazının kaldırılması yerindedir. Davalı usulüne uygun depo emrinin tebliğine rağmen borcu da ödemediğinden, ayrıca davacı taraf iflas gideri ve iflas avanslarını yatırdığından, mahkemece davalının iflasına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Sonuç olarak davanın kabulü ile davalının iflasına dair ilk derece mahkemesi kararı esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa gereğince alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İİK’nun 164. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/06/2021