Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/156 E. 2022/430 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/156 Esas
KARAR NO: 2022/430
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2016/351 Esas, 2018/557 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 07/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı ile müvekkili şahıs firması … arasında düzenlenen 20.03.2015 tarihli sözleşme ile müvekkilinin 3 kez davalıya ait stand kurulum işini üstlendiğini, ilk iki kurulum tarihlerinde müvekkili … tarafından … alanında sözleşme şartlarına uygun stand kurulduğunu ve şirketin yetkilisine teslim edildiğini, sundukları fotoğraflarda görüleceği üzere ahşap raf sistemlerinin gayet muntazam ve monteli olduğunu, aydınlatmanın da tüm raflarda eksiksiz yapıldığını, davalının 1. kurulum bedelini ödediğini, ancak 2. stand kurulum bedelini ödemediğini, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek davalının takibe itirazının iptalini ve alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; davacının yaptığı kurulumun tamamen hatalı ve eksik olduğunu, ahşap raf sistemlerinin özensiz monte edildiğini, davacının edimini tam ve eksiksiz yerine getirmemesi sonucunda müvekkili şirketin fuarda ticari itibarının zedelendiğini, bir kısım eksikliklerin de farklı kişi ve kurumlara ikmal ettirmek ve ilave masrafları ödemek zorunda bırakıldıklarını, davacıya ödenen bedelin % 50’sinin müvekkili şirkete iadesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacının edimini yerine getirdiği, bu hususun dilekçe ekinde sunulan delillerden de anlaşılabildiği, davalı tarafın ayıplı ifa savunmasına dair süresi dahilinde faturaya karşı herhangi bir itirazının bulunmadığı, davalının sunduğu 13.000,00 TL ödeme belgesinin dava dışı … şirketi tarafından davacıya yapılan ödeme olup davacı ile … arasında da stand kurulum anlaşması olduğu, bu nedenle davalının ödeme savunmasının da kanıtlanamadığı, alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının takibe itirazının iptaline ve icra tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; yapılan iş ayıplı olduğundan, bu hususa dair değerlendirme yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, ayıplı ifa olup olmadığı konusunda rapor alınmadan karar verildiğini, davacının işi ayıpsız ifa ettiğini ispatlaması gerektiğini, fatura düzenlenmesinin hizmetin verildiği anlamına gelmediğini, … tarafından yapılan ödemenin dikkate alınmamasının hukuka aykırı olduğunu, BK’nın 83. maddesi uyarınca borcun bizzat ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlunun borcu şahsen ifa etmekle yükümlü olmadığını, hem müvekkili hem de … şirketi adına toplam 15.000,00 TL ödeme yapıldığını, ancak mahkemenin kararda ödemeyi hatalı olarak 13.000,00 TL gösterdiği gibi ödemenin sadece … adına yapıldığını kabul ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, stand kurulum bedelinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; taraflar arasında düzenlenen 20.03.2015 tarihli sözleşme ile davacının 3 kez stand kurulum işini üstlendiği, davacının, 2. kurulum bedeline ilişkin 13/10/2015 tarihli fatura bedelini ödemediği gerekçesiyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile davalı aleyhine takip başlattığı, davalının takibe itirazı üzerine itirazın iptali ve takibin devamı için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalının süresinde ayıp ihbarda bulunmadığı ve davalının borcun ödendiğine dair sunduğu dekontun yine davacı ile aralarında stand kurulum sözleşmesi olan dava dışı … adına olması nedeniyle ödeme savunmasının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili hükmü istinaf etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesi kapsamında teslim edilen işin ayıplı olup olmadığı, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, dava dışı şirket tarafından yapılan ödemenin davalı adına yapılıp yapılmadığı hususlarındandır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 477/3. ( 818 sayılı BK’nın 362/3.) maddesi, “Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa iş sahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır” hükmünü içermektedir. Yüklenicinin iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imalini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; iş sahibi, açık ayıplarda 6098 sayılı TBK’nın 474 ( 818 sayılı BK’nın 359), gizli ayıplarda ise 6098 sayılı TBK’nın 477. ( 818 sayılı BK’nın 362.) maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, 6098 sayılı TBK’nın 475. ( 818 sayılı BK’nın 360.) maddesinde tanınan hakları kullanabilir. Eksik iş, sözleşme ve eklerine göre yapılması kararlaştırıldığı halde tam yapılmayan iştir. Ayıplı eser sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya olmasından vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Ancak, kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede farkedilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede (TBK m.474); gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir (TBK m. 477). Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. Eksik işler bedeli ise ihbar koşuluna ve ihbar süresine bağlı olmaksızın teslim tarihinden itibaren kural olarak beş yıllık zamanaşımı süresinde (TBK m. 147/son ) talep edilebilir. Eğer eser iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığı kabul edilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. (YHGK’nın 02.02.1979 gün 1977/11-393 E. 1979/80 K. sayılı ve Dairemizin 16.01.2013 tarih ve 2012/5835 E., 2013/129 K. sayılı ilamında bu ilke ve esaslar ayrıntıları ile açıklanmıştır.) (Yargıtay 6 HD’nin 2021/3033 Esas, 2022/255 Karar sayılı kararı), Somut uyuşmazlıkta davalı taraf; standın raf sistemlerinin özensiz monte edildiği, bir kısmının duvara yapışık olmayıp, boşta olduğu, raf içinde ampullerin ve ışığın yetersiz olduğu, kullanılan ahşabın yer yer cilası dökülmüş ve yıpranmış olduğu, yükseklik ölçülerinin uygulanmadığı nedenleri ile hizmetin ayıplı ifa edildiğini savunmuştur. Davalının iddia ettiği hususlar açık ayıba ilişkin olup, açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede yükleniciye bildirilmelidir. Ancak somut uyuşmazlıkta, davalı süresinde ayıp bildirimi bulunmadığından, işin ayıpsız ifa edildiğinin kabulü gerekir. Diğer taraftan davalı, … tarafından yapılan 15.000,00 TL ödemenin yarısısının davalı adına yarısının da … adına yapıldığını savunmuşsa da, davacı ile … şirketi adına da standa kurulum anlaşmasının bulunması karşısında, mahkemenin ödemenin davalı adına yapıldığının ispatlanamadığı yönündeki kabulünde de isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/351 Esas, 2018/557 Karar ve 26/04/2018 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak karşılanan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti taktiren yer olmadığına, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince miktar itibarıyla kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.07/04/2022