Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1537 E. 2022/1108 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1537 Esas
KARAR NO: 2022/1108
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03/07/2018
NUMARASI: 2017/857 Esas, 2018/589 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından işletilen köprü ve otoyoldan, davalı şirkete ait araçların ihlalli geçişleri nedeniyle geçiş ücretleri ve yasadan kaynaklı para cezasının tahsili için davalı aleyhinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının borca ve ferilerine itiraz ettiğini, takibin devamı amacıyla işbu davanın açıldığını, araçların OGS veya HGS’den geçiş ücretinin tahsil edilememesi ve OGS/HGS ile ilgili anlaşmalı bankadan provizyon alınamaması halinde gişedeki bariyerin açılmadığını ve gişe memurunun nakit yada kart ile ödeme talep ettiğini, ödeme gerçekleşmezse bilgilendirme amaçlı ihlalli geçiş bildiriminin sürücüye teslim edildiğini, ihlalli geçişi takiben 15 gün içinde ödeme yapılması halinde ceza tahakkuk ettirilmediğini, müvekkili şirketin 15 günlük sürede ödeme yapılmaması halinde araç sahiplik bilgisine ulaşabildiğinden bu sürede araç sahiplerine bilgilendirme yapma imkanı olmadığını belirterek iş bu takibe borçlu tarafından itiraz edildiğini belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirkete ait filoda bulunan tüm araçların HGS etiketinin bulunduğunu, HGS’den gerekli otomatik tahsilatın amacıyla … Bankası T.A.O ile müvekkili şirket arasında “Hızlı Geçiş Sistemi (HGS) Etiketi/Kartı Kullanıcı Sözleşmesi” imzalandığını, filoda yer alan araçlara ait HGS hesabında her daim yeterli bakiye bulunduğunu, ihlalli geçiş bildiriminin düzenlenmesinin ve tebliğinin usulsüz olduğunu, ceza tutarı ve ayrıntısı bilinmeden ödeme yapılmasının mümkün olmadığını, ihlalli geçişi cezasız ödeme imkanı olan süre içinde tebliğ edemeyen/bildirmeyen davacı tarafın asıl ihlal dışında geçiş ücretinin on katı tutarında ceza talep etmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, davanın … Bankası T.A.O Çarşı Kadıköy Şubesi’ne ihbarını talep etiklerini belirterek açılan davanın reddi ile, davacının % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; “davanın kabulü ile, İAA … İcra dairesinin … E. Sayılı dosyasındaki rakamın 5.409,00 TL’sinin kabulü ile harca esas değer rakam üzerinden kabulüne davalıdan tahsiline davacıya verilmesine, davanın açılmasına sebebiyet verilmiş olması nedeniyle davanın açıldığı tarihteki harca esas değer harcı iadesi istenmediği takdirde yargılama gideri vekalet ücreti konusunda açıldığı tarihteki değer üzerinden hesaplama yapılarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, yapılan yargılama neticesinde eksik inceleme yapılarak davanın kabulüne dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirkete ait filoda bulunan tüm araçların HGS etiketinin bulunduğunu, HGS’den gerekli otomatik tahsilatın amacıyla … Bankası T.A.O ile müvekkili şirket arasında “Hızlı Geçiş Sistemi (HGS) Etiketi/Kartı Kullanıcı Sözleşmesi” imzalandığını, filoda yer alan araçlara ait HGS hesabında her daim yeterli bakiye bulunduğunu, ihlalli geçiş bildiriminin düzenlenmesinin ve tebliğinin usulsüz olduğunu, ceza tutarı ve ayrıntısı bilinmeden ödeme yapılmasının mümkün olmadığını, ihlalli geçişi cezasız ödeme imkanı olan süre içinde tebliğ edemeyen/bildirmeyen davacı tarafın asıl ihlal dışında geçiş ücretinin on katı tutarında ceza talep etmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, davanın … Bankası T.A.O Çarşı Kadıköy Şubesi’ne ihbarının talep edilmesine rağmen Mahkemece bu talebin kabul veya reddine ilişkin herhangi bir karar oluşturulmadığını, ayrıca ihlalli geçiş olduğunun iddia edildiği gün ve bugünden itibaren 15 gün süre boyunca HGS hesap bakiyesinin ilgili şubeden talep edilmesi (davacı tarafın tahsilat yapmaya çalışıp çalışmadığı ve hesabın uygun olup olmadığı) istenmiş ise de Mahkeme tarafından bu konuda da herhangi bir karar verilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, ihlalli geçiş ceza ücretinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacının, davalı aleyhine 1.081,80 TL geçiş ücreti ve 10.818,00 TL ceza ücreti olarak toplam 11.899,80 TL üzerinden takip başlattığı, davalının faiz oranına, borca ve ferilerine yönelik yasal süresinde itiraz ettiği, eldeki itirazın iptali davasının yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesi ile davanın … Bankası T.A.O Çarşı Kadıköy Şubesi’ne ihbarını talep etmiş olup dosya kapsamından mahkemece bu konuda verilmiş bir karar olmadığı gibi bu yönde bir işlem de yapılmadığı, dolayısıyla davanın ihbarı talep edilen dava dışı bankaya kararda ve karar başlığında yer verilmediği, davalının bu hususu istinaf sebebi yaptığı anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun davanın ihbarı ve şartlarının düzenlendiği 61/1 fıkrasında, taraflardan birinin davayı kaybettiği takdirde üçüncü kişiye ve üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye karşı ihbar edebileceği, 62. maddede, ihbarın nasıl yapılması gerektiği, 63. maddede, dava kendisine ihbar edilen kişinin davayı kazanmasında hukuki yararı olan tarafın yanında davaya katılabileceği, 64. maddede ihbarın etkisi, hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde ise davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile ilgili olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları, bu hakkın, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içereceği düzenlenmiştir. Somut olayda yasal düzenlemeler kapsamında davanın ihbarını talep eden davalının ihbar talebinde bulunduğu dava dışı bankaya davanın ihbar edilmemesi usul ve yasaya uygun değildir. Açıklanan nedenlerle öncelikle talebe ilişkin gerekirse delil avansı da ikmal edilerek davalının, davanın ihbarını talep ettiği dava dışı bankaya ihbar dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilerek ve davanın dava dışı bankaya ihbar edilmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken Mahkemece ihbar dilekçesinin tebliğ edilmeden yasal düzenlemelere uygun düşmeyecek şekilde karar verilmiş olması yerinde değildir. Dava, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazın iptaline ilişkin olmasına rağmen ilk derece mahkemesince tahsil hükmü kurulduğu, itirazın iptali davasında ancak icra takibine itirazın kısmen ya da tamamen iptali ile takibin devamına ya da davanın reddine karar verilebileceği, itirazın iptali davasının ıslah yoluyla tahsil davasına dönüştürülmesi mümkün ise de dosyada davacı tarafından bu anlamda yapılan bir ıslah işlemine rastlanmadığı, o halde itirazın iptali ve takibin devamı istemini içeren işbu davada tahsil hükmü kurulmasının doğru olmadığı (Yargıtay (Kapatılan) 19. HD 2011/10184 Esas 2012/860 Karar sayılı ilamı), açıklanan nedenlerle Mahkeme kararının bu yönüyle de usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır. Av. … ve Av. … tarafından sunulan 19/08/2019 tarihli talep dilekçesi ile, davalı şirketin İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1387 Esas Sayılı dosyasında, 20.02.2019 tarihi itibariyle iflasının açıklandığı, tasfiye işlemlerinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … İflas sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğü belirtilerek dilekçe ekinde ibraz edilen vekaletname ve yetki belgesi uyarınca müflis davalı şirket iflas idaresi vekili olarak UYAP’a tanımlanması ve tebligatların vekil olarak taraflarına yapılması talep edilmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 191. maddesi gereğince, borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür. Müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflâs ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesi uyarınca da masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Belirtilen hükümler gereğince; iflasın açılmasıyla taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK’nın 226-229. maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK’nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Dairesine aittir. Müflisin, iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmediği gibi, dava ehliyetini de kaybettiği söylenemese de, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflâs idaresine ait olacaktır. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, İİK’nın 194. maddesi gereğince müflisin davacı ve davalı bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durması öngörülmüştür. İİK’nın 194. maddesine göre; “Acele haller müstesna olmak üzere iflasın açılması ile kural olarak müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ancak alacaklıların ikinci toplantısından on gün sonra devam olunabilir. ” İflâsın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Bunlar, müflisin açmış olduğu davalar ile müflise karşı açılmış olan davalardır. Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, usul işlemleri farklılık arz eder. Müflisin davacı olduğu davalarda; iflâs idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davacı olarak iflâs idaresi tarafından devam edilir. İflâs idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir. (İİK md. 245). Hiçbir alacaklı davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflâsın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir. Müflisin davalı olduğu davalarda ise; iflâs idaresi, alacakları tahkik ederken, ( İİK md. 230 vd) müflise karşı dava açan alacaklının alacağının mevcut olup olmadığı hakkında bir karar vermez; sadece, bu alacağı davalı çekişmeli alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu alacağın, dolayısıyla davanın kabul edilip edilmeyeceği hakkındaki kararı, ikinci alacaklılar toplantısında karar verilir. İkinci alacaklılar toplanması davaya devam edilmesine karar verirse, iflâs idaresi, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra davayı takip eder veya tayin edeceği bir avukat vasıtasıyla davayı takip ettirir. Bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Davalı tarafı dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan mahkemenin asıl dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına karar vermesi; masaya kayıt edilmesi istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar vermesi gerekir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2020/2099 E 2020/2922 K) Yukarıdaki yasal hükümler ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede; 08/08/2017 tarihinde açılan işbu davada 03/07/2018 tarihinde karar verildiği, dosya kapsamına Av. … ve Av. … tarafından sunulan 19/08/2019 tarihli talep dilekçesinde davalı şirketin İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1387 Esas Sayılı dosyasında, 20.02.2019 tarihi itibariyle iflasının açıklandığı, tasfiye işlemlerinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … İflas sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğü belirtilmiş olup buna göre Mahkemece yukarıda açıklanan usullere göre araştırma yapılarak yargılamaya devam edilip sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. Açıklanan nedenlerle itirazın iptaline ilişkin işbu davada tahsil hükmü kurulmasının doğru olmadığı da gözetilerek ihbara ilişkin yasal düzenlemeler ve yargılamaya hakim olan ilkeler uyarınca davanın ihbarı ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken bu yasal düzenlemeler ve ilkelere uygun düşmeyecek şekilde karar verilmiş olması nedeniyle öncelikle bu eksikliğin tamamlanması ve davalının iflasına ilişkin gerekli araştırmanın yapılarak karar verilmesi aşamasından sonra işin esası incelenebileceğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne dair karar verilmesi gerektiğine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin ayrı ayrı KABULÜNE, 2- İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/857 Esas, 2018/589 Karar ve 03/07/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 95,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a6.fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/10/2022