Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1499 E. 2020/102 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1499 Esas
KARAR NO: 2020/102
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2019/29
KARAR NO: 2019/145
KARAR TARİHİ: 08/02/2019
DAVA: KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
KARAR TARİHİ: 16/01/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1324 Esas sayılı dosyasına ibraz ettiği dava dilekçesinde özetle; 2004 sayılı İİK’nın 285. ve devamı maddeleri uyarınca … A.Ş ile şirketin ortağı ve şirket borçlarının müteselsil kefili olan borçlularının, alacaklılarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacıyla bir yıllık kesin konkordato mühleti verilmesini, müvekkili şirketin, şirket ortağının ve borçlarının müteselsil kefillerinin malvarlıklarının korunması için tensiben ihtiyati tedbir kararı ve konkordato geçici mühleti ve kesin mühleti verilmesini talep ve dava etmiş, davacı … yönünden dosyanın tefrikine karar verilerek eldeki dosya üzerinden yargılamaya devam olunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesi, ”.. İİK 285. maddesindeki şartları taşımadığı, 286. maddesinde aranan şartları karşılayan belgeleri sunamadıkları, sunulan ön projede de konkordatonun başarısının borçlu şirketin konkordatosunun başarısına bağlandığı, kendilerine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, bu açıdan da ön projelerin uygulanabilir olmasının mümkün gözükmediği, borçluların, sadece alacaklıların icra tehdidinden kurtulmak amacı ile konkordato talep etmelerinin bu müessesenin amaçlarına uygun düşmediği ..” gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; müvekkilinin kefil olduğu borçları vadesinde ödeyemediğini, şirketin kurucu ortağı ve tek pay sahibi olduğunu, ilgili tüm belgelerin ibraz edildiğini, red gerekçesinin somut belgelere ve gerekçeye dayalı olmadığını, projenin revize edileceğinin bildirilmesine rağmen beklenilmediğini, ön projenin müvekkiline özgü konkordato teklifi ve konkordato hedefi içerdiğini, bu nedenle uygulanabilir olduğunu, müvekkilinin alacaklıları zarara uğratma kastı olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdiki istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre, davacı …’nin ortağı ve yetkilisi olduğu … A.Ş.’nin borçları için kefil olduğu, davacı, konkordato tasdiki davasını şirket ile birlikte aynı dava dilekçesinde açtığı, ilk derece mahkemesi, davacı hakkındaki davayı tefrik ederek davanın reddine karar verdiği anlaşılmıştır. Davacının sunduğu konkordato projesine göre, davacının konkordato teklifi, şirketin borçları için verdiği kefaletten kaynaklanmaktadır. Konkordato komiser heyeti raporunda; şirketin kullandığı tüm kredilere davacının tüm mal varlığı ile şahsen kefil olduğunu, ömn projede ” Kefalette doğan borçların asıl borçlu şirket tarafından ödenmemesi halinde ise sahibi bulunduğu … A.Ş ve … A.Ş deki payları ile malik olduğu taşınmazları satarak ödeyecektir” ifadesinin bulunduğunu, şirkete ait gelir tabloları ve davacıya ait taşınmazlar incelendiğinde, kefaletten doğan şirket borçlarının ödenebilmesi için yeterli kaynağın mevcut olmadığını, şirket borçlarının ödenmesi halinde davacının borçlarının ödenmiş sayılacağı yönündeki değerlendirmenin hedefin tamamen borçlu şirketin konkordato ön projesi üzerine temellendirildiğini, konkordato teklifi ve hedefinin gerçekçi olmadığını bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamına göre, somut olayda, davacının borçlu şirketten bağımsız bir konkordato projesinin bulunmadığı, projenin kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, tamamen borçlu şirketin ön projesi üzerine temellendirildiği, alacaklılara sunulan bir proje bulunmadığı görülmektedir. Diğer bir ifade ile, İİK’nın 286 maddesi gereği düzenlenen bir ön projeden bahsetmek mümkün değildir, Buna göre ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan başvurunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/29 Esas, 2019/145 Karar ve 08.02.2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b/1 .bendi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İİK’nun 293/3. fıkrasının atfıyla aynı yasanın 164/2.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/01/2020