Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/149 E. 2022/424 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/149 Esas
KARAR NO: 2022/424
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26/06/2018
NUMARASI: 2016/891 Esas, 2018/636 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 04/08/2016 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin küçük ve orta ölçekli işletmelerin devlet desteklerinden yararlanabilmeleri adına iş bu işletmelere danışmanlık desteği verdiğini, davalı şirketin TÜBİTAK tarafından şirketlere verilen araştırma ve geliştirme desteklerinden “…” adlı projesi için faydalanabilmek maksadıyla müvekkili şirketten danışmanlık desteği almak istediğini, müvekkili şirketin elektronik posta vasıtası ile danışmanlık hizmetinin verilebilmesi için 20.000,00 TL hizmet bedeli talep ettiğini, davalının bu bedeli kabul ettiğini, böylece danışmanlık görevinin başladığını, davalı şirketin danışmanlık hizmetinin verilmesi sonucunda 343.425,00 TL destek aldığını, müvekkili şirketin danışmanlık hizmeti için 04/02/2016 tarihli toplam 23.600,00 TL bedelli iki adet faturayı keşide ederek davalıya gönderdiğini, davalı şirketin faturaları ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, icra takibine karşı kötü niyetli itiraz edildiğini iddia ederek, icra takibine yapılan itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin 2007 yılında kurulduğunu, kimlik hırsızlığı, finansal ve casus yazılımlar gibi en tehlikeli zararlı yazılımlara karşı özel / resmi kurumların siber güvenliğini sağlamak ve bu konuda uzmanlaşmak vizyonu ile faaliyet gösteren bir yazılım şirketi olduğunu, AR-GE projesinin anılan kuruma sunmak üzere çeşitli danışmanlarla yazışmalar yapılarak teklifler alındığını, davacı tarafın olaydan aylar sonra sanki bir danışmanlık hizmeti vermiş gibi iki adet fatura tanzim ettiğini, taraflar arasında imzalanmış bir danışmanlık hizmet sözleşmesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda, davalıdan 04.02.2016 tarih itibarıyla 23.600,00 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacıya kaydı olarak herhangi bir borcunun görünmediği, davaya sunulan e-posta yazışmalarının incelenmesinde, davacının, başvurusu yapılacak prosedürlerin takip ettiği ve yapılan işlemlerin e-posta yolu ile davalı çalışanların bildirildiği, uyuşmazlık konusu sözleşmenin danışmanlık sözleşmesi olduğu, bu sözleşmenin aslında vekalet sözleşmesi niteliği taşıdığı ve şekil şartına bağlı olmaksızın sözleşmenin geçerli olarak kurulduğu, danışmanlık sözleşmesinde danışman davacının ücret alacağı olduğunun kararlaştırıldığı, bu alacağın geciktirici koşula geçerli olarak bağlandığı, TÜBİTAK tarafından danışmana verilecek desteğin karşılanmayacağına ilişkin gerekçe sunulmaksızın verilmiş kararın, danışman davacının borcunu ifa etmiş olduğu gerçeğini ortadan kaldırmayacağı, davacının bu süreci yürüttüğü ve aslında belirli bir meblağa hak kazandığının dosya kapsamına sunulan e-posta yazışmalarından da davalı tarafça kabul edildiğinin anlaşıldığı, davacının danışmanlık ücretine hak kazanmasının, davalının kurumdan projesi için destek alma geciktirici koşuluna bağlandığı, bu geciktirici koşulun TÜBİTAK’ın ” Proje Destek Kararı Yazısı’ndaki davalıya destek yönündeki açıklamasıyla gerçekleştiği ve böyle davacı ücrete hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne icra takibine yapılan itirazın 23.600,00 TL yönünden iptaline, takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ; Karar, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek, kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, danışmanlık hizmeti nedeniyle düzenlenen fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasında; danışmanlık hizmetine ilişkin e-posta ile yazışmaların gerçekleştirildiği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişkinin sübuta erip ermediği ve davacının fatura alacağına hak kazanıp kazanmadığı ile kararın usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından; taraf şirket yetkilileri arasında mail yazışmaları gerçekleştirildiği, 28/05/2015 tarihli davacı şirket tarafından davalı şirkete gönderilen mailde, projenin takip edildiği, destekleme programına başvurunun başlatılmış olduğu, proje önerisinin TÜBİTAK kayıtlarına 20/05/2015 tarihinde proje numarası ile alındığı, proje önerisinin değerlendirme sürecinin başlamış olduğunun belirtildiği, 16/01/2015 tarihinde başvurunun yapılmış olduğu, projeye ait ön kayıt formunun ekli olduğu, ön kayıt formunda danışmanın …, firma adının OSB Yatırım Ajansı olarak belirtildiği, davalı şirket yetkilisinin davacı şirket yetkilisine hitaben 04/02/2016 tarihinde göndermiş olduğu e-postada, şuandaki projenin bir buçuk yılda TÜBİTAK’a verebildiklerini, bu durumu tamamıyla başarısız olarak gördüklerini, bugüne kadar kendilerine ön ayak olma konusu dışında hiçbir yol göstericiliğin olmadığı, her şeye rağmen projeye yazdıkları 20.000,00 TL desteği alabilselerdi bu miktarı ödeyecekleri, ancak onunda başarılamadığını, gönderilen faturanın 5.000,00 TL’lik yeni fatura ile değiştirilmesinin ve faturanın ellerine geçer geçmez ödeneceğinin beyan edildiği, davacı şirket tarafından davalı şirket hakkında İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında 24/02/2016 tarihinde her biri 11.800,00 TL olan iki adet fatura tutarı toplamı 23.600,00 TL’nin tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu şirketin yasal süre içerisinde borca ve takibe itiraz ettiği, davacı şirketin İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde iş bu davayı açmış olduğu, takibe konu faturaların davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 04/02/2016 tarihli danışmanlık hizmeti TÜBİTAK AR-GE Proje Çalışması adı altında her biri 10.000,00 TL tutarlı KDV tutarlı 11.800,00 TL bedelli faturalar olduğu anlaşılmıştır. 10/08/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacının sunduğu ticari detterlerin TTK hükümlerine göre gerekli açılış onayına sahip olmakla birlikte kapanış tasdikleri yönünden ise gerekli onay süresinin dolmadığı, davacı ticari defterlerinin HMK m. 222 hükmüne göre delil niteliğinde olup olmadığı hususunun mahkemenin taktirinde bulunduğu, davalının sunduğu ticari defterlerin TTK hükümlerine göre gerekli açılış onayına sahip olmakla birlikte kapanış tasdikleri yönünden de gerekli onaya sahip olduğu, davalı ticari defterlerinin HMK m. 222 hükmünce göre delil niteliğinde olup olmadığı hususunun mahkemenin taktirinde bulunduğu, davacının ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda, davalıdan 04.02.2016 tarihi itibariyle kaydı olarak 23.600,00 TL alacaklı göründüğü, davalının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacıya kaydı olarak herhangi bir borcunun görülmediği, dosyaya sunuları e-posta yazışmaları incelendiğinde davacının, başvurusu yapılacak projenin başvuru prosedürlerini takip ettiği ve yapılan işlemlerin e-posta yolu ile davalı çalışanlarına bildirildiği, uyuşmazlık konusu sözleşmenin danışmanlık sözleşmesi olduğu, bu sözleşmenin aslında vekalet sözleşmesi niteliği taşıdığı ve şekil şartına bağlı olmaksızın sözleşmenin geçerli olarak kurulduğu, danışmanlık sözleşmesinde danışman davacının ücret alacağı olduğunun kararlaştırıldığı, bu alacağın geciktirici koşula geçerli olarak bağlandığı, TÜBİTAK tarafından danışmana verilecek desteğin karşılanmayacağına ilişkin gerekçe sunulmaksızın verilmiş kararın, danışman davacının borcunu ifa etmiş olduğu gerçeğini ortadan kaldırmayacağı, davacının bu süreci yürüttüğü ve aslında belirli bir meblağa hak kazandığının dosya kapsamına sunuları e-posta yazışmalarından da davalı tarafça kabul edildiğinin anlaşıldığı, anılan geciktirici koşul ile bağlantı kurmak gerekirse, davacının danışmanlık ücretine hak kazanmasının, davalının kurumdan projesi için destek alma geciktirici koşuluna bağlandığı, bu geciktirici koşulun TÜBİTAK’ın “Proje Destek Kararı Yazısı“ndaki davalıya destek yönündeki açıklamasıyla gerçekleştiği ve böylece davacı ücrete hak kazandığı belirtilmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 12/1.fıkrasında sözleşmenin geçerliliğinin kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı olmadığı belirtilmiştir. Somut olayda, dava konusu olan sözleşme, danışmanlık sözleşmesi olup, yasal mevzuat kapsamında herhangi bir şekle tabi değildir. Diğer taraftan 6100 sayılı HMK’nun 199.maddesinde elektronik ortamdaki verilerin ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılarının kanuna göre belge olduğu belirtilmiştir. Şu halde, taraflar arasında gerçekleştirilen e-posta yazışmaları ve karşılıklı tarafların beyan ve iddiaları neticesinde davacı şirketin danışmanlık hizmetine dair takip konusu fatura alacağına hak kazanmış olduğu sübuta ermiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355/1. fıkrasında “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözetir. ” düzenlemesi kapsamında, istinaf başvuru dilekçesinde herhangi bir sebep ya da gerekçeye yer verilmemiş olması da dikkate alınarak, kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hata olup olmadığı üzerinde durularak inceleme gerçekleştirilmiştir. Açıklanan nedenlerle ve yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler kapsamında davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/891 Esas, 2018/636 Karar ve 26/06/2018 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1b-1 bendi gereğince REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının davalı tarafından peşin olarak yatırılan 403,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 323,20 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352/1. maddesi ve aynı kanunun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.07/04/2022