Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1475 E. 2020/694 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1475 Esas
KARAR NO : 2020/694
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/10/2018
NUMARASI : 2018/728 Esas, 2018/1027 Karar
DAVA: KAYIT KABUL
KARAR TARİHİ: 12/03/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA:Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin iş akdinin sonlandırması neticesinde İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesinin kararı gereğince işe iade başvurusu yaptığını, müvekkilinin işe başlatılmaması sebebiyle doğan 583.342,00 TL alacağının bulunduğunu, bu alacağın masaya kaydı için başvuru yaptığını, ancak ret kararı verildiğini belirterek alacaklarının masaya kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile: dava hak düşürücü süre içerisinde açılmamışsa öncelikle usûlden reddi gerektiğini, müvekkili bankanın Faaliyet izninin kaldırıldığını, daha sonra mahkemece iflasına karar verildiğini, iflas tasfiyesinin fon tarafından verine getirildiğini, davacının, alacağının masaya kaydı için yaptığı başvurunun reddedildiğini, ret kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, İİK 235.kapsamında; sıra cetveline itiraz eden alacaklıların sıra cetvelinin ilanı tarihinden itibaren on beş günlük süre içerisinde iş bu davanın açılması gerektiğini, davacının masaya başvurduğunda masraf vermediğini, ilanın 04/06/2018 tarihinde, davanın ise on beş günlük süre geçtikten sonra 07/08/2018 tarihinde açıldığı gerekçesiyle süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı tarafça yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı istinaf nedenleri olarak; hak düşürücü sürenin geçirildiğine ilişkin gerekçeli kararda belirtilen hususların yerinde olmadığını, işe iade talebinde bulunan eski personellerin başlatılıp başlatılmadığı konusu araştırıldığında müflis bankanın kötü niyetli olduğunun tespit edileceğini belirterek alacaklarının masaya kaydına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu gereğince faaliyet izni kaldırılarak yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve Fonun İflas talebi üzerine aynı kanun gereğince iflasına karar verilen müflis bankadan olan alacak talebinin kayıt ve kabulü ile İflas idaresinin işlem ve uygulamasının iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında, müflis …Bankası A.Ş ‘nin BDDK kararı ve TMSF’nın talebi üzerine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu gereğince faaliyet izninin kaldırıldığı, yönetim ve denetimin Fona intikal ettiği, Fonun İflas talebi üzerine, aynı yasanın 142. maddesinde düzenlenen görevli ve yetkili İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2017/41 Esas sayılı dosyasında 16.11.2017 tarihinde İflas kararı verildiği, tasfiyenin TMSF tarafından gerçekleştirildiği, tasfiye işlemlerinin İstanbul …. İflas Müdürlüğünün … Esas sayılı İflas dosyasında yürütüldüğü, 5411 sayılı yasanın 106. ve bankanın İflas ve tasfiyesine ilişkin yönetmeliğin 20. maddesi gereğince İflas tasfiyesinin yürütülmesi için İflas İdare memuru adaylarının Fon tarafından belirlenerek İflas Müdürlüğüne bildirildiği, İflas Müdürlüğünün ise adayların isimlerini icra hukuk hakimliğine sunduğu, İstanbul 15.İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/7-6 D.İş sayılı kararı ile gösterilen adaylardan İflas İdare memurlarının seçilmesine karar verildiği, İflas İdare memurlarının masayı münferiden temsile yetkileri olduğu, davacı talebinin reddedildiği, iflas kararının henüz kesinleşmediği konularında bir uyuşmazlık yoktur.Taraflar arasında ki uyuşmazlık, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığıdır. Ancak, davanın tarafları, niteliği, gereğince öncelikle iş bu davada adli mi yoksa idari yargı yolunun mu görevli olduğudur. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, 19.10.2005 tarihinde kabul edilerek, 01.11.2005 tarihli Resmî Gazetede yayınlanmış , 168 -A ) bendinde, bu kanunun geçici maddelerindeki düzenlemeler hariç olmak üzere, 18.06.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile ek ve değişiklerin yürürlükten kaldırıldığı, geçici 11, maddede, bu kanunun yayımı tarihinden önce, 26.12.2003 tarihine kadar temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve / veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilişkili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılarak tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan Bankalar hakkında başlatılan işlemler sonuçlanıncaya ve her türlü Fon alacaklarının tahsil edilinceye kadar bu kanunla yürülükten kaldırılan 4389 sayılı kanunun, 14,15,15/a, 16,17,17/a, ve 18. Maddeleri, ek 1,2,3,4,5 ve 5. maddeleri ile geçici 4. madde hükümlerinin uygulanmasının devam edileceğine yer verilmiştir. Yasanın yürürlük tarihi 170. maddede düzenlenmiş ve Kanunun 90 ve 91. maddelerinin bu kanunun yayımı tarihinden itibaren iki ay içinde, 168. maddesinin (B),(C),(D) ve ( E ) fıkralarının 1.1.2006 tarihinde diğer maddelerinin yayım tarihinde yürürlüğe gireceği ifade edilmiştir. Somut olayda uygulanması gereken yasal düzenleme taraflarca ve mahkemenin kabulünde olduğu üzere, 5411 sayılı Bankacılık Kanunudur. 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106. maddesinde, faaliyet izni kaldırılan ve Fona devredilen bankalara İlişkin hükümler düzenlenmiş, maddede, Fonun bu kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 166,218,219,223,234,236,249,251 ve 254.maddedeki yetki ve görevler hariç olmak üzere İflas idaresinin alacaklılar toplantısı ve İflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye edeceği düzenlenmiştir. Diğer yandan, “ Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat Ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile Bu Bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik “ 23 Şubat 2007 tarihli ,26443 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.Yönetmeliğin amacı “1”. maddede, faaliyet izni kaldırılarak yönetim ve denetimi 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106’cı maddesine göre Fona intikal eden banka nezdinde bulunan sigortalı mevduat ve sigortalı katılım Fonunun tespiti ve hak sahiplerine ödenmesi ile bu bankaların İflas ve tasfiyesine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olarak ifade edilmiş, “2”. maddede yönetmeliğin 5411 sayılı 106. maddenin son fıkrasına dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir.5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106/ son fıkrasında, “ Bu madde hükümlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ,Kurulun görüşü alınmak suretiyle Fon tarafından yönetmelikle düzenlenir “hükmüne yer verilmiştir. Yönetmeliğin dördüncü bölümünde, “ İflas yolu İle tasfiye “ üst başlığına yer verilerek, 13. maddede Fonun İflas talebi, 14. maddede, “ İflas Dairesi ,alacaklılar toplantısı ve İflas idaresi görev ve yetkilerinin kullanılması “ başlığı ile, 5411 sayılı Kanunun 106. maddesi ile Fona verilen 2004 sayılı İİK ‘nın 166.,218.,219.,223.,234.,236.,249.,251.,254. maddelerinin dışında İflas Dairesinin, alacaklılar toplantısı ve İflas idaresi görev ve yetkilerinin Fon adına Tasfiye Daire Başkanlığınca yerine getirileceği, Fon kurulunun fonun alacaklılar toplantısı yetkisi kapsamında Tasfiye Daire Başkanlığının önerisi ile İflas İdare memurlarını kısmen veya tamamen görevden almaya ve bunlar yerine seçilecek adayları belirlemeye yetkili olduğu düzenlenmiştir. Yönetmeliğin 16. maddesinde, banka tarafından İflas kararı verilmesi ve İflas kararının bildirilmesine takiben Fonun 5411 sayılı Kanunun 106. maddesi gereğince 2004 sayılı Kanun hükümleri gereğince işlem yapmak ve koordinasyonu sağlamak amacıyla tasfiye işlemlerinin başlandığı hususunu İflas Müdürlüğüne bildireceği, bankanın İflas tasfiyesinin başladığının 2004 sayılı Kanun uyarınca İflas Müdürlüğü tarafından yapılacak ilandan ayrık olarak Tasfiye Daire Başkanlığı tarafından ulusal çapta yayın yapan en yüksek tirajlı beş gazetenin ikisinde ilan edileceği, ilanda, iflas tasfiye işlemlerinin başladığı ve tasfiyenin 5411 sayılı Kanun ve 2004 sayılı kanun hükümleri uyarınca Fon tarafından yapılacağı hususlarınında yer alacağı belirtilmiştir. 20. madde, İflas idaresinin seçimi ve alacaklılar toplantısı olup, maddede, Tasfiye Daire Başkanlığının, müflis banka tarafından Birinci Alacaklılar Toplantısı yerine geçmek üzere alınacak kararları ve seçilecek İflas İdare memurlarının tesbiti amacıyla yeterli mesleki bilgi ve tecrübeye sahip aday isimlerini Fon Kuruluna sunacağı, alınan kararların icra mahkemesine sunulmak üzere İflas Müdürlüğüne bildirileceği, icra Mahkemesinin Fonun sunduğu adaylar arasından seçeceği kişileri İflas İdare memuru olarak tayin ettikten sonra seçilen memurların göreve başlayacağı, 22. maddede İflas idaresinin alacak kayıt ve istihkak iddialarını inceleyeceği, alacak kaydı için muayyen müddet geçtikten sonra üç ay içinde karar vererek sıra cetvelini hazırlayacağı, sıra cetvelinin hazırlanması için üç aylık sürenin yetersiz kalması halinde, İflas idaresinin talebi üzerine Fon Kurulunun üç aylık ek süreler verebileceği belirtilmiştir. Sıra cetvelinin hazırlanması ise ,24.maddede düzenlenmiş, düzenlemede, İflas idaresinin incelenen alacak kayıtları üzerine verilen red kararları ile hazırlanan sıra cetvelini 2004 sayılı Kanunun 234. maddesi gereğince İflas Müdürlüğüne tevdi ederek aynı Kanunun 166.maddesi gereğince ilan edileceğine yer verilmiştir. Somut olayda, İflas tasfiyesinin Fon tarafından gerçekleştirildiği, tasfiyenin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve yukarıda ayrıntılı olarak yer verilen yönetmelik hükümlerine göre yerine getirilmekte olduğu, dosya kapsamı ve cevabı yazıdan anlaşılmaktadır. Tüzel kişiliğe haiz Fon tarafından düzenlenen ve bu şekilde idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetveli nedeniyle çıkan uyuşmazlık, adli yargının görevi dahilinde değildir.( Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 05.06.2014, 2014/1112 Esas, 2014/4346 Karar vb ).2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun, 2. maddesinde idari dava türleri olarak, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, tam yargı davaları, her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirtilmiştir. Şu halde, idari bir işlemin iptali idari yargıdan istenebileceğinden mahkemece buna ilişkin verilen hükmün usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 111. madde başlığı “ Fonun Kuruluş ve Bağımsızlığı” dır. Maddede, bu kanun ve diğer ilgili mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının Sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi ,yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının İdare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğine haiz idari ve mali özerkliğe sahip TMSF’nın kurulduğu belirtilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 07.02.2011 tarih, 2010/69 Esas, 2011/5 Karar sayılı kararında, TMSF ‘nin düzenlediği sıra cetvelinin iptaline idari yargının karar verebileceği sonucuna varıldığı ifade edilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 2018/106 Esas, 2018/107 Karar ve 26.02.2018 tarihli kararında ise, İdare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemlerin, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların çözümün idari yargının görev alanında bulunduğu, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesinden de anlaşılacağı üzere, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun, olayda kanunla kendisine verilen görev uyarınca tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak hareket ettiğine yer verilerek, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesi göz önünde tutulduğunda, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu işlemlerine karşı açılan davaların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği vurgulanmıştır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114.maddede dava şartlarına yer verilmiştir. 114/1-b bendinde “ Yargı yolunun caiz olması “ dava şartları arasında sayılmıştır. Yargı çeşitleri arasındaki ilişkiye yargı yolu denir. Bu nedenle, hukuk mahkemeleri ve İdare Mahkemeleri arasındaki ilişki bir yargı yolu ilişkisidir. Hukukta yargı yolu içinde görev terimi kullanılmaktadır. Oysa görev, belirli bir davaya aynı yargı yolundaki ilk derece Mahkemelerinin hangisinin bakacağına ilişkindir. Görev gibi yargı yoluda dava şartları arasında ve kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece, resen yargılamanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması gerekmektedir. Açıklanan nedenler ve özellikle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve Kanunun 106. maddesi, çıkarılan yönetmelik hükümleri, emsal Yargıtay kararları ve Uyuşmazlık Mahkeme kararlarındaki tespitler sonucunda, mahkemece, idari yargı mahkemesinin görevli olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerekirken, mahkemenin görevli olduğunu kabulü ile davanın hak düşürücü süre yönünden red kararında isabet görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama gerektirmediğinden dairemizce karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1-Davacının istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/728 Esas, 2018/1027 Karar ve 11/10/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,3-a) Davanın, idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-b bendi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasının 115/2.fıkrası uyarınca USULDEN REDDİNE,b) Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 54,40 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,c) Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden istinaf kanun yoluna başvuran tarafın davacı olduğu göz önünde bulundurularak, ilk derece mahkemesince kabul edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,d) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,e) HMK’nın 333.maddesi gereğince; taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının karar tebliğ gideri mahsup edildikten sonra yatıran tarafa İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 Sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacı tarafın peşin olarak yatırmış olduğu 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacı taraftan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA, 5- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,6- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/03/2020