Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1471 E. 2020/338 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1471 Esas
KARAR NO : 2020/338
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/938 Esas
KARAR NO : 2018/1234
KARAR TARİHİ: 04/12/2018
DAVA: SIRA CETVELİNE İTİRAZ (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin 22/05/2003 tarihinde davalı müflis … Bankası T.A.Ş’de hesap açmak istediğini, bunun için ilgili bankanın Mersin’deki şubesine giden müvekkilinin davalı müflis bankaya 218.298.874.000 ETL yatırmak istediğini, müvekkili parasını … Bankası T.A.Ş’ye yatırdığını zannederken esasen … Bankası … Limited hesap cüzdanının kendisine verildiğini, müvekkilinin davalı müflis banka çalışanlarının yönlendirmesi sebebiyle ve çalışanların bankanın özen yükümlülüğüne aykırı davranışlarıyla yanıltıldığını, müvekkili adına açılan hesabın 3 aylık vadeli ve %49 faizli bir hesap olduğunu, … Bank … Limited ile müflis … Bankası T.A.Ş ayrı tüzel kişilik gibi görünse de her iki tüzel kişilik arasında organik bir bağ olduğunu, BDDK tarafından müflis bankanın yönetimine el konulduktan sonra … Bank Limited nezdinde açlıan hesapların TMSF kapsamında olmadığından bahisle müvekkiline ödeme yapılmadığını, müvekkilinin davalıdan dolayı borçtan sorumluluğu olduğunu beyan ederek yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin yatırmış olduğu 218.298,87 TL (218.298.874.000 ETL) asıl alacak ve iflas tarihine kadar hesaplanacak faizi ile birlikte iflas masasına alacak kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; Dava konusu hesabın açılışına kaynak teşkil 218.298,87 TL’lik havale işlemi 22/05/2003 tarihinde … Bank … Ltd tarafından … adına gönderilen 211.228,11 TL ve 3.070,77 TL lik gelen havale işlemlerinin üzerine 4.000-TL nakit yatırılarak mudinin bilgisi ve rızası doğrultusunda yazılı talimatı ile gerçekleştiğini, nitekim … Bank … Ltd.e ait hesap açma talimatına “… nezdinde hesap açılması ” ibaresi yazıldığını ve mudi kendi el yazısıyla adını soyadını yazarak imzaladığını, tüm açıklamalar ışığında davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, öncelikle, alacağın iflas masasında kayıt ve kabulü için başvuruda bulunulmuş olması ve fakat bu talebin reddedilmiş olması, kayıt kabul davası bakımından özel dava şartı niteliğinde olduğunu, ancak alacağın iflas masasına kayıt ve kabul talebi bulunmaksızın dava açıldığı anlaşılmakla dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; ekte sundukları Yargıtay kararı gereğince iflasın kapatılmasına kadar alacağın, masaya yazdırılması mümkün olduğunu, davacının masaya başvurusu olmadan doğrudan dava açmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığını beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasına işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu gereğince faaliyet izni kaldırılarak yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve Fonun İflas talebi üzerine aynı kanun gereğince iflasına karar verilen müflis bankadan olan alacak talebinin kayıt ve kabulüne karar verilmesi istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, BDDK’nın 03.07.2003 tarih ve 1085 sayılı kararı ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14/3. maddesine dayalı olarak davalı bankanın bankacılık işlemlerini yapma ve mevduat kabul izninin kaldırıldığı, yönetim ve denetimi aynı Kanun’un 16/1. maddesi uyarınca TMSF’na intikal ettiği, TMSF tarafından 4389 sayılı Kanun’un 16/3. maddesine dayalı olarak davalı bankanın doğrudan iflasının talep edildiği, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.06.2005 tarih ve 2004/132 Esas, 2005/361 E. sayılı kararı ile davalı bankanın iflasına karar verildiği, kararın 20.04.20006 tarihinde kesinleştiği, TMSF Tasfiye Dairesi’nin 2005/1. sayılı dosyası ile tasfiye işlemlerine başlandığı, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 106. maddesinin 5. fıkrası hükmü gereği alacaklılar toplantısı görev ve yetkisinin Fon’da olması nedeniyle, Müflis …. Bankası T.A.Ş. İkinci Alacaklılar Toplantısı yerine kaim olmak üzere Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kurulu’nca 28.12.2006 tarih ve 658 sayılı kararın alındığı, Fon Kurulunca iflas idare memurlarının atandıkları anlaışılmıştır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106. maddesinde, faaliyet izni kaldırılan ve Fona devredilen bankalara İlişkin hükümler düzenlenmiş, maddede, Fonun bu kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 166, 218, 219, 223, 234, 236, 249, 251 ve 254.maddedeki yetki ve görevler hariç olmak üzere, İflâs idaresinin alacaklılar toplantısı ve İflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye edeceği düzenlenmiştir.Diğer yandan, “ Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat Ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile bu bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında ki Yönetmelik “ 23 Şubat 2007 tarihli ,26443 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin amacı “1”. maddede, faaliyet izni kaldırılarak yönetim ve denetimi 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106’cı maddesine göre Fona intikal eden banka nezdinde bulunan sigortalı mevduat ve sigortalı katılım Fonunun tespiti ve hak sahiplerine ödenmesi ile bu bankaların İflas ve tasfiyesine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olarak ifade edilmiş, “2”. maddede, yönetmeliğin 5411 sayılı 106. maddenin son fıkrasına dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir.Somut olayda, İflas tasfiyesinin Fon tarafından gerçekleştirildiği, tasfiyenin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve yönetmelik hükümlerine göre yerine getirildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Tüzel kişiliğe haiz Fon tarafından düzenlenen ve bu şekilde idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetveli nedeniyle çıkan uyuşmazlık, adli yargının görevi dahilinde değildir.( Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 05.06.2014, 2014/1112 Esas, 2014/4346 Karar vb ). 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2. maddesinde, idari dava türleri olarak, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, tam yargı davaları, her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirtilmiştir. Şu halde, idari bir işlemin iptali idari yargıdan istenebileceğinden mahkemece buna ilişkin verilen hükmün usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 111. madde başlığı “ Fonun Kuruluş ve Bağımsızlığı” dır. Maddede, bu kanun ve diğer ilgili mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının Sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının İdare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğine haiz idari ve mali özerkliğe sahip TMSF’nın kurulduğu belirtilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 07.02.2011 tarih, 2010/69 Esas, 2011/5 Karar sayılı kararında, TMSF ‘nin düzenlediği sıra cetvelinin iptaline idari yargının karar verebileceği sonucuna varıldığı ifade edilmiştir. Uyuşmazlık Mahkemesinin 2018/106 Esas, 2018/107 Karar ve 26.02.2018 tarihli kararında ise, İdare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemlerin, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların çözümünün idari yargının görev alanında bulunduğu, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesinden de anlaşılacağı üzere, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun, olayda kanunla kendisine verilen görev uyarınca tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak hareket ettiğine yer verilerek, 5411 sayılı Kanunun 111. maddesi göz önünde tutulduğunda, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu işlemlerine karşı açılan davaların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği vurgulanmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114.maddede dava şartlarına yer verilmiştir. 114/1 -b bendinde “ Yargı yolunun caiz olması” dava şartları arasında sayılmıştır. Yargı çeşitleri arasındaki ilişkiye yargı yolu denir. Bu nedenle, hukuk mahkemeleri ve İdare Mahkemeleri arasındaki ilişki bir yargı yolu ilişkisidir. Görev gibi yargı yoluda dava şartları arasında ve kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece, resen yargılamanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması gerekmektedir.Açıklanan nedenlerle, tüzel kişiliğe haiz fon tarafından düzenlenen ve idari İşlem niteliğinde bulunan sıra cetveli nedeniyle çıkan uyuşmazlıklar idari yargının görev alanı içerisinde kaldığından davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken alacağın iflas masasına kayıt ve kabul talebi bulunmaksızın davanın açılması nedeniyle özel dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK’nın HMK’nın 353/1-b-2 bendi gereğince gereğince hükmün düzeltilmesi cihetine gidilerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3-4 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun anılan yönden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının ise kaldırma kararının sebep ve şekline göre incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/938 E. 2018/1234 K. 04/12/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,HMK’nun 353/1-b-2. maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, buna göre;2-a Davada idari yargı görevli olduğundan HMK 114/1-b ve 115/2 maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından açılan davanın USULDEN REDDİNE,2-b Harçlar Kanunu uyarınca alınmasın gerekli olan 54,40 TL karar ilam harcının peşin alınan 3.728,00 TL’den mahsubu ile arta kalan 3.673,60 TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,2-c Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, 2-d Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 2-e Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 66,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,4- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1.a.4 ve 361. Maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/02/2020