Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1430 E. 2020/521 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1430 Esas
KARAR NO: 2020/521
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/01/2019
NUMARASI: 2018/230 Esas, 2019/42 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas Yolu İle Takibe İtirazın Kaldırılması ve İflas
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketin PTT Genel Müdürlüğü için üstlendiği … Projesi kapsamında, müvekkili ile davalı arasında imzalanan alt yüklenicilik sözleşmesi imzalandığını ve müvekkilinin, yazılımların analizi, tasarımı, değiştirilmesi, özelleştirilmesi, implementasyonu, kurulumlarının yapılması, lisanslanması, entegrasyon testi yapılarak hazır hale getirilmesi, kabul testi ve işletim için gerekli eğitimlerin verilmesi ve sözleşme süresi boyunca garantili destek hizmeti verilmesi işlerini üstlendiğini, sözleşmenin 5.1. maddesi ile yapılacak işlerin bedelinin 2.800.000,00 Euro olarak belirlendiğini, bu bedelin 1.000.000,00 Euroluk kısmının idarece geçici kabulün yapılması ve hakedişin davalı tarafından alınmasını takiben, geri kalan kısmının ise aylık taksitler halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin edimlerini eksiksiz ifa ettiğini ve işletim sisteminin davalı adına idareye teslim edildiğini, davalının sözleşmeye göre ödemesi gereken bir kısım taksitlerı ödediğini, ancak bir süre sonra aylık taksit bedellerini hiçbir şekilde ödemediğini, kalan taksitlerin ödenmesi için ihtarname gönderildiğini, ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı şirket hakkında Bakırköy … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile iflas yolu ile takip başlatıldığını, itiraz üzerinde takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın kaldırılmasını, ödeme olmaması halinde davalının iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; davacının yükümlülüklerini gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle müvekkili tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, davacının süresiz olarak tedarik etmesi gereken lisansları süreli olarak teslim ettiğini, menşei firmasından lisanslar alınmasına rağmen önceleri süreli olarak kullandırıldığını, ancak 2011 yılından sonra hiç kullandırılmayarak müvekkilinin zor durumda bırakıldığını, akabinde de güncelleme kisvesi altında sisteme virüs enjekte ettiğini ve müvekkilini kendine bağımlı hale getirerek haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, yerine getirilmeyen eksik işlerle ilgili dört sayfalık bir liste oluşturalarak ihtarname ile davacıya bildirildiğini ve 10 gün süre verildiğini, verilen süre içerisinde yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldıklarını, sözleşme haklı nedenle feshedildiğinde davacının herhangi bir talep hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.06.2017 tarih ve 2014/450 Esas, 2017/592 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile davalının takibe itirazının kaldırılmasına ve davalının iflasına karar verilmiş, davalı tarafın karara karşı istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Dairemizin 2017/2813 Esas, 2018/221 Karar sayılı kararı ile; davalıya depo emrinin tebliğine ilişkin davetiyede, depo emri kararının bulunmadığı ve usulüne uygun depo emri tebliğ edilmesi gerektiği belirtilerek kararın kaldırılmasına ve dosyanın iadesine karar verilmiştir. İstinaf kararından sonra Mahkemece 2018/230 Esas, 2019/42 Karar sayılı karar ile, davalıya tebliğ edilen depo emrine rağmen borcun ödenmediği belirtilerek itirazın kaldırılmasına ve davalının iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili yasal süresi içinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davanın yetkisiz mahkemede görüldüğünü, müvekkili davalı … A.Ş, 2012 yılının başından itibaren fiilen Ankara ilinden yönetilmekte, faaliyetlerini buradan idare etmekte olup, şeklen ticaret sicil kaydının İstanbul’da kaldığı, sonrasında Ankaraya getirildiği, 2-Gerekçeli karar başlığındaki dava tarihine göre, iflas davasının, hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, 3-Ancak gerekçeli karar başlığındaki dava tarihi hatalı gösterilmişse, bu hususun da esaslı hata olduğundan istinaf/bozma nedeni olduğu, 4- İflas ilanlarının yaptırılmadığını, İİK. nun 158/1 maddesinin, alacaklının iflâs takibi kesinleştiğinde 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilân edilir, düzenlemesini içerdiğini, buna rağmen eldeki davada, iflas ilanları yaptırılmadan iflas kararı verildiği, 5-Harç ve vekalet ücretinin maktu olması gerektiği, 6-Davacı taraf, Noter ihtarlarıyla uyarılmasına rağmen sözleşmeyle üstlendiği edimini yerine getirmediğini, eldeki davaya konu iflas takibindeki alacağı talep etme şartlarının oluşmadığı, davacı tarafın satımını gerçekleştirdiği lisansın çalışmadığının Ankara 2. FSHM Mahkemesi 2013/24 D.İş dosyasından 20/08/2013 tarihinde yaptırılan tespit sonucu alınan bilirkişi kurulu raporun, mahkeme aracılığıyla tespit ettirildiği, 7-Taraflar arasındaki sözleşmeye göre lisansın süresiz ve sınırsız olması gerektiği halde davacının bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, 8-Davacı taraf ihtara rağmen sözleşmede belirtilen, lisans bakım ve destek yükümlülüğünü yerine getirmediği, davacı şirketin edimini tam anlamıyla ifa etmeden alacak talep etme hakkının olamayacağı, sözleşmenin haklı nedenle feshedileceği, bakiye alacak talep edilemeyeceğinin sözleşmenin bir çok maddesinde düzenlendiği, 9- Davacı yanın edimini sözleşmeye uygun ifa etmemesi nedeniyle müvekkil şirket ptt’ den aldığı işin yapımında temerrüde düşmemek için başka firmadan lisans desteği satın aldığı, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME Dava; takibe itirazın kaldırılması ve iflas talebine ilişkin olup, uyuşmazlık; taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi gereğince davacının edimlerini yerine getirip getirmediği, davalı tarafından sözleşmenin haklı olarak feshedilip edilip edilmediği, davacının takip dosyasında talep etmiş olduğu miktarda alacağının bulunup bulunmadığı, iflas şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır. Dosya kapsamına göre, taraflar arasında 2009 yılında düzenlenen alt yüklenici sözleşmesi gereği, davalı tarafından davacıya bir kısım ödemeler yapıldığı, ancak davalı tarafın bazı faturaları ödenmemesi üzerine, davacının davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyası ile iflas yoluyla takip başlattığı, davalının süresinde takibe itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu, davacının takibin kaldırılması ve davalının iflasına karar verilmesi için eldeki davayı açtığı görülmektedir. Hernekadar davalı, davanın İİK’nın 156 maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını ileri sürmüşse de, ödeme emrinin 01/07/2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiği ve ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde,15/07/2013 tarihinde açıldığı gözetildiğinde davalının itirazı yerine değildir. İflas davalarında, davalı şirketin muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olup, Dairemizin önceki kararında da belirtildiği üzere dava tarihi itibarıyla davalının sicile kayıtlı adresinin İstanbul olduğu anlaşılmakla, davalının yetki itirazı da doğru görülmemiştir. Dava, İİK’nın 158. maddesi uyarınca iflas takibinde borçlunun itirazının kaldırılması ve iflasına karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkeme, takipli iflas prosedüründe, genel hükümlere göre yapacağı inceleme sonucunda alacağın mevcut olduğunu tespit eder ve davalının itiraz ve def’ilerini yerinde bulmaz ise itirazın kaldırılmasına karar verir ve bu halde iflas takibi kesinleşeceğinden iflas talebini İİK’nın 166. maddesindeki usule göre ilan eder (KURU B./ARSLAN R./YILMAZ E.; İcra ve İflas Hukuku 23. Baskı, Ankara 2009, s. 471). Diğer yandan başka alacaklılar tarafından davaya müdahale edilmez veya yapılan itirazlar yerinde görülmez ise, borçluya alacağın ödenmesi konusunda ihtaratlı depo kararı verilir. Bu açıdan mahkemece itirazın iptali ile davalının iflasına karar verilmiş ise de, tesis edilen hüküm takipli iflas prosedürüne uygun değildir. Zira, yargılama aşamasında alacağın varlığının belirlenmesi hâlinde itirazın kaldırılmasına karar verilerek takip kesinleştirilip, daha sonra depo kararı verilmesi gerekirken, İİK’nın 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasındaki usul uygulanarak sonuca gidilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 23. HD’nin 2015/1364 Esas, 2016/2405 Karar sayılı kararı). Somut olayda, mahkemece, İİK’nın 158/1 maddesi uyarınca iflas takibinin kesinleştiği İİK’nın 166. maddesinde belirtilen usulle ilan edilmeden itirazın kaldırılmasına ve davalının iflasına karar verildiği, bu kez yapılan incelemede anlaşıldığından, davalının istinaf başvurusunun esasa ilişkin diğer itiraz sebepleri incelenmeksizin, sadece bu nedenle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekir. Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, bu aşamada esasa ilişkin diğer itiraz sebepleri incelenmeksizin, davalı vekilinin istinaf başvurusunun sadece bu nedenle kabulü ile, HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda ifade edildiği gibi, alacağın varlığının mevcut olduğunun anlaşılması halinde borçlunun itirazının kaldırılmasına karar verildikten sonra iflas talebinin İİK’nın 166. Maddesi gereğince ilan edilmesi ve sonucuna göre depo kararı verildikten sonra dava hakkında karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/230 Esas, 2019/42 Karar, 16/01/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 39,10 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 148,60 TL harçtan peşin olarak yatırılan 121,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,30 TL olmak üzere toplam 66,40 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/02/2020