Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/143 E. 2019/885 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/143 Esas
KARAR NO : 2019/885
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2018/1419 Esas
KARAR NO : 2018/1213
KARAR TARİHİ: 26/11/2018
DAVA : KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 09/05/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin öncelikle son dönemde ülke ekonomisinde yaşanan dar boğazın etkisiyle alacaklı olduğu şirketlerden alacağını tahsil etmekte büyük sıkıntılar yaşadığını, tahsil edilemeyen alacakları için yasal takip başlatıldığını, müvekkili şirketin işletme sermayesini olumsuz etkilediğini ve hatta borca batık hale geldiğini, yapılan yatırımlar, müşteri firmalarında alacakların tahsilinde yaşanan sorunlar nedenleriyle şirketin nakit akışının bozulmasından dolayı mali kuruluşlardan kredi kullanımı yapması, kullanılan kredilerin maliyetinin yüksek maliyetli olması, 2018 yılında meydana gelen değişiklik nedeniyle hammadde fiyatlarının artması gibi nedenlerin müvekkili şirketin mali durumunu bozduğunu, davacılar …, … ve …’ın şirket ortağı ve aynı zamanda şirket yöneticisi olduklarını, şirketten kar payı aldıklarını, …’ın bağkur emeklisi olduğunu, diğer ortakların şirketten başkaca gelirinin olmadığını, ayrıca taşınır ve taşınmaz mallarının bulunmadığını, müvekkilleri şirket ve şirket ortaklarının emsal kararlara göre birlikte konkordato teklif etmelerine yasal bir engel bulunmadığını, şirket ve şirket ortakları yönünden tasdik şartlarının ayrı ayrı değerlendirileceğini, bu nedenlerle müvekkili şirket lehine kesin mühlet verilmesine, ayrıca üç aylık geçici mühlet kararı verilmesine, şirkete bir geçici konkordato komiseri atanmasına, şirket mallarının muhafazası için gerekli tedbirlerin alınmasına, işbu konkordato talebinden önce şirkete karşı 6183 sayılı kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere başlatılan tüm icra takiplerinin durdurulmasına, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde malların muhafaza altına alınması ve satış işlemlerinin durdurulmasına, ödemelerin komiser denetiminde şirkete yapılmasına, şirketin keşide ettiği çeklere karşılıksız şerhi vurulmasının önlenmesine, alacaklı bankalardaki şirket hesaplarında kanuni dayanağı olmayan mevcut blokajların kaldırılmasına, geçici mühlet kararı ile birlikte mühlet içinde alacaklılar tarafından yapılabilecek takas ve mahsup işlemlerinin engellenmesine, mühlet boyunca şirket tarafından üçüncü kişilere verilen teminat mektuplarının nakde dönüştürülmesinin engellenmesine, şirket malları üzerindeki mevcut muhafaza işlemlerinin, hacizler baki kalmak kaydıyla kaldırılarak şirkete yedi emin sıfatıyla teslimine ihtiyati tedbir yoluyla karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Dava hasımsız olarak açılan çekişmesiz yargı işi olduğundan savunma dilekçesi bulunmamaktadır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk Derece Mahkemesince, gerçek kişi borçlularca sunulan, kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri veya hedefi içermeyen, tamamen borçlu şirketlerin konkordato ön projesi üzerine temellendirilmiş projelerin uygulanabilirliğinden söz edileme- yeceğinden davacı şahıslar yönünden şartları taşımayan geçici mühlet kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu 25.12.2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;1-Mahkemenin müvekkillerinin geçici mühlet talebini, kefalet borçlarından dolayı konkordato talep edilemeyeceği gerekçesiyle reddettiği, bu gerekçenin İİK’nın 285. maddesine aykırı olduğu, zira İİK’nın 285. maddesinde, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, konkordato talep edebileceğinin hükme bağlandığı, konkordato talep edebilecek borçlunun tacir olup olmamasının, borcunun asaleten mi yoksa kefaleten mi olduğunun hiçbir öneminin bulunmadığı,2-Müvekkillerinin ortağı ve yöneticisi olduğu şirketin borçlarına müteselsil kefil olması nedeniyle, şirket borçlarından şahsen sorumlu oldukları, bu borcun kefaletten kaynaklanmasının konkordato talebi yönünden bir öneminin bulunmadığı, İİK’nın 285. maddesinde borcun niteliği konusunda hiçbir ayrım yapılmadığı,3- İcra ve İflas Kanunu’nun 287. maddesine göre, konkordato talebi üzerine mahkeme 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği, İcra ve İflas Kanunu’nun “Konkordato talebine eklenecek belgeler” başlıklı 286’ıncı maddesi konkordato talep dilekçesi ekinde sunulacak belgeleri listelediği, ticaret mahkemesinin geçici mühlet kararı vermek için ilk aşamada yapacağı işin, belgeleri sadece ismen kontrol etmekten ibaret olduğu, belgelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı konusunda bir araştırma yapmasına ve gerek mali durum hakkında gerekse belgelerin sıhhati konusunda bir bilirkişi incelemesi yaptırmasına dahi gerek bulunmadığı, bu incelemeler geçici mühlet içinde ve kesin mühletin verilmesine gerek olup olmadığının tespiti aşamasında yapılacağı, ticari defter tutma mecburiyeti olmayan müvekkillerinin dilekçesine eklemesi gereken belgelerin tamamını mahkemeye sundukları, şayet mahkemenin bu belgelerin eksik olduğunu tespit etmesi halinde ise, kesin süre vererek belgelerin tamamlanması gerektiği, belgelerde eksiklik bulunmamasına rağmen, anlaşılamayan bir gerekçe ile geçici mühletin kaldırılmasının konkordato kurumunun özüne, konkordato ile ilgili düzenlemelere ve bu düzenlemelerin amacına açıkça aykırı olduğu, 4- Kefalet borcundan dolayı konkordato talep edilmesine yasal bir engel bulunmadığı, İcra ve İflas Kanununun 286. maddesinde veya başka bir maddesinde konkordato talep edenlerin kefil olmaması gerektiğine ilişkin bir şart bulunmadığı,5-Konkordato talep eden, geçici mühlet talebi kabul edilen şirkete karşı takip yapamayacak olan alacaklıların, müteselsil kefiller aleyhine takip yaparak, alacaklarını tahsil etmeleri halinde, asıl borçlunun konkordato teklifinin amacına ulaşama- yacağı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:Dava, İİK. 285. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen konkordatonun tasdiki istemine ilişkindir. Dava önce aynı mahkemenin 2018/1114 E. Sayılı dosyasında davacı gerçek kişiler ile dava dışı . …. Ltd. Şti. Tarafından birlikte açıldığı, 27.09.2018 tarihli ara kararla tüm davacılar lehine, İİK’nun 7101 sayılı kanunla değişik 286.maddesine göre 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş, geçici mühlet süresi içerisinde İİK 294-295-296 ve 297.maddelerinin uygulanmasına, davacılar aleyhine ihtiyati haciz ve muhafaza işlemlerinin yapılmasının tedbir yoluyla durdurulmasına, konkordato komiserlerinin atanmasına, atanan komiserlere şirketin defterlerini tutarak projenin incelenmesi, şirketin faaliyetlerine nezaret etmeleri ve kanundan kaynaklanan diğer görevleri yapmak suretiyle rapor düzenlemeleri görevi verilmiş, daha sonra, 26.11.2018 tarihli ara kararla davacı gerçek kişiler yönünden dosyanın tefrikine ve incelemesi yapılan iş bu 2018/1419 sayılı dosyada davaya devam edilmesine karar verilmiş, akabinde aynı tarihte 26.11.2018′ de mahkemece yukarıda açıklandığı üzere şartları oluşmadığından bahisle davacılar lehine verilen geçici mühletin kaldırılmasına karar verilmiştir.Dosyanın incelenmesinde; davacı gerçek kişilerin davacı şirketin yönetim kurulu üyesi oldukları, başka bir faaliyetlerinin bulunmadığı, borçlarının tamamının ortağı oldukları şirketin borçlarına olan müteselsil kefaletten kaynaklandığı, kendilerine ait taşınmaz bulunmadığının belirtildiği, konkordato projesini şirketle birlikte hazırladıkları, bağımsız bir proje sunmadıkları, İİK 286.maddede belirtilen belgelerinde tamamının sunulmadığı davacıların kendileri ile ilgili talebin başarısını kefili oldukları diğer davacı şirketin konkordato taleplerinin kabulüne bağladıkları görülmektedir.İİK.nun 7101 sayılı yasanın 15.maddesi ile değişik 287. maddesi gereğince, ilk derece mahkemesi, konkordato talebi üzerine, 286.maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak sunulduğunu tespit ettiğinde, derhâl geçici mühlet kararı vererek, aynı yasanın 297/2.maddesindeki hâller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alması yasal zorunluluktur. İlk derece mahkemesi, geçici mühlet talebini değerlendirirken, borçlunun İİK.nun 286.maddesinde sayılan belgeleri eksiksiz olarak sunup sunmadığını incelemek ve denetlemekle yetinmelidir. Konkordato projesinin uygulanabilirliğini denetleyerek konkordato talep edenin iyi niyetli olmadığı yada projenin gerçeği yansıtmadığı gerekçesi ile geçici mühlet talebinin reddi, yasal düzenlemeler karşısında usul ve yasaya uygun olmamıştır. İİK’nun 287/1. maddesinde; “Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286. Maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı verir ve 297. maddenin 2. Fıkrasındaki hallerde dahil olmak üzere, borçlunun mal varlığının muhafazası için gerekli tüm tedbirleri alır.” Bu yasal düzenleme karşısında konkordato talep edenin Yasa’da belirtilen belgeleri sunması halinde ilk derece mahkemesinin, geçici mühlet kararı vererek geçici konkordato komiseri görevlendirmesi yasal bir zorunluluktur. Öte yandan, yukarıda açıklandığı üzere davacı şahısların İİK 286.maddede sayılan belgelerini tam ve eksiksiz olarak vermedikleri anlaşılmaktadır. İİK’nın 286. maddesinde sayılan belgelerin verilmesi, dava şartı sayıldığından davacılara HMK.nun 115/2. maddesi gereğince süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekmektedir. Davacılara belgelerini sunmaları için gerekli süre verilmeden, belgelerin sunulması halinde geçici komiser görüşü alınmadan, şirketle birlikte verilen ortak konkordato projesinin davacılar yönünden soyut olduğu, gerçek kişiler yönünden kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri veya hedefi içermeyen, tamamen borçlu şirketlerin konkordato ön projesi üzerine temellendirilmiş projelerin uygulanabilirliğinden söz edilemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Sonuç olarak mahkemece davanın reddine karar verilmesi bu nedenlerle hatalı olduğundan, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353 1.a.6 ve İİK 293/2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kesin olarak kaldırılmasına, mahkemece davacılar İİK 286.maddede belirtilen belgeleri sunmaları için uygun süre verildikten sonra, belgelerin eksiksiz sunulması durumunda geçici komiser görüşü alınıp, uygun sonuç çerçevesinde yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacıların istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1419 E.2018/1213 K. 26/11/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 402,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 212.50 TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE, 5-Davacılarn yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi ve İİK 293/2 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.09/05/2019