Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1427 E. 2022/1059 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1427 Esas
KARAR NO: 2022/1059
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2018
NUMARASI: 2015/242 Esas, 2018/972 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; kooperatif üyesi olan davalının, genel kurul kararları uyarınca ödemesi gereken ortaklık ödemelerini yapmadığını, bu sebeple hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibi başlatıldığını, davalının kooperatif üyeliğini üçüncü bir şahsa devrettiğinden bahisle takibe itiraz ettiğini, kooperatife ulaşmış böyle bir devir bulunmadığından bahisle davalı borçlunun takibe itirazının iptaline, takibin devamına ve davalı borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin davacı kooperatifin 133 nolu üyesi iken 30/06/2008 tarihinde kooperatif hissesini pasif ve aktif alacakları ile birlikte …’e devrettiğini, devir ile ilgili 10/11/2008 tarihli dilekçeyle kooperatife bilgi verildiğini, devir tarihinde herhangi bir borcu bulunmadığını, kooperatif ortaklığını devralan kişinin varsa eski borçlardan da sorumlu olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, …’in kooperatife 1 adet üyeliğinin bulunduğu, 2007 yılında üyeliğin devrinin yapıldığı anlaşılmakta olup, bu tarihten sonra davalının genel kurul toplantı tutanaklarında imzasının bulunmadığı tespit edildiğinden …’in isminin yer alması üyeliğinin devam ettiğine ilişkin bir delil niteliği taşımamaktadır. Davacı kooperatif kayıtlarında ki karışıklık, tutarsızlık ve çelişkiler sebebiyle davalının ortaklıktan ayrıldığı tarih olan 28/11/2007’den sonra davalı için aidat ve faiz tahakkuk ettirildiği görülmekte olup devir tarihinden sonra oluşacak borçlardan davalının sorumluluğunun bulunamayacağı göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; davalının birden fazla ortaklığı olduğu celbedilen tapu kayıtları ile ispat edildiğini, müvekkili kooperatifin inşa ettirdiği taşınmazlarından Antalya İli, Aksu İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel, … Blok … nolu bağımsız bölüm ve … Ada, … Parsel, … Blok … nolu bağımsız bölümler, davalı adına yalnızca kooperatifin ortaklarına yapacağı devir yöntemi olan tahsisen tescil yöntemi ile tescil edildiğini, tapu kayıtları ile davalı adına bu iki taşınmazın tahsisen tescil yöntemi ile tescil edilmiş olduğunun kanıtlandığını, bu durum da davalının müvekkili kooperatifte iki adet ortaklığının bulunduğunu açıkça ispat etmekte olduğunu, ilk derece mahkemesi tapu kayıtlarını davalının ortaklığını ispat için yeterli görmediğini, oysa ki tahsisen tescilin yapılabilmesi için kooperatifin tapuya yazı yazarak tescilin yapılacağı kişinin kooperatif ortağı olduğunu ve ortaklık hissesi gereği tescilin yapılmasını talep etmesi gerektiğini, itirazları doğrultusunda Aksu Tapu Müdürlüğü’ne müzekkere gönderilerek Akit Tablosu celbedilmiş olsa idi davalının kooperatif ortağı sıfatı ile iki adet taşınmaz edinmiş olduğunun da açıklığa kavuşacağını, ancak mahkemenin tüm ısrarlarına rağmen bu konudaki taleplerini yerine getirmediğini, konunun uzmanı olmayan, kooperatif hukukunu ve uygulamasını bilmeyen bilirkişilerden almış olduğu raporu yeterli sayarak hüküm kurduğunu, davalının iki ortaklığını da devrettiğine dair delil olmadığını, davalı tarafın kooperatif ortaklığına dayalı olarak iki adet taşınmaz sahibi olduğu bu taşınmazların “Tahsisen Tescil” yöntemi ile kendisine devredildiğinin açık olduğunu, bu durumda davalının her iki ortaklığını da devrettiğini ispat etmesi gerektiğini, davalının kendi yönetici olduğu dönemde tutulan defterlerdeki eksikliklerden ve yaratılan karışıklıklardan bahisle davanın ispat edilemediği yönündeki görüşüne katılmadıklarını, hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağını, davalının yönetici olduğu dönemde kooperatif kayıtlarını düzgün tutmadığını, şimdi ise kendi kusurundan doğan bu durumu lehine kullanarak ortaklık ödemelerini ödemekten kaçındığını, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarından sonra raporlarda davalının 2. bir ortaklığının bulunmadığı beyan edilince davalı hakkında görevini kötüye kullanması nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğunu, bu soruşturma henüz tamamlanmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalının kooperatif yöneticiliğine 2007 yılı Kasım ayı sonrasında da diğer ortaklık hisselerine dayalı olarak devam ettiğini, davalı … bilirkişinin tespitinde yer alan 2007 yılı Kasım ayı sonrasında da adı hazirun listelerinde yer almış, kooperatif yönetim kuruluna seçilmiş ve yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığını, bu durumda davalının kooperatif ortaklığının devam ettiğini açıkça gösterdiğini, davalı tarafın yalnızca taşınmaz hakkını devrettiğini, kooperatif ortaklığını ise uhdesinde tutarak Yönetim Kurulu üyeliğine devam ettiğini, bu husus açıkça dilekçe ekinde verilen ve davalının imzasının yer aldığı yönetim kurulu kararından da anlaşılmakta ise de bilirkişi heyetinin aksi yöndeki tespitlerinin ve ilk derece mahkemesinin bu yöndeki kararının taraflarından kabulü mümkün olmadığını, üstelik davalı tarafın aksini ispatlar nitelikte hiçbir delili de bulunmadığından bahisle hatalı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine, aksi halde İstinaf Mahkemesinde davanın yeniden görülüp duruşma açılarak, bilirkişi incelemesi de yapılarak kararın kaldırılmasına, karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap olarak; müvekkilinin, davalı kooperatifin 133 nolu üyesi iken kooperatif hissesini pasif ve aktif alacakları ile birlikte …’e devrettiğini, müvekkili tarafından davalı kooperatife bildirilmek sureti ile kooperatif hissesi ve hisseye isabet eden dairenin …’e devredildiğini, devir ile ilgili 10/11/2008 Tarihli dilekçe ile kooperatife bilgi verilip gereğinin yapılması talep edildiğini, davacı kooperatifin ortaklığı devrettiğine ilişkin kooperatife bilgi vermediği ve kooperatif üyeliğinin devam ettiğine ilişkin beyanlarının hilafı hakikat olduğunu, davacı kooperatif nezdinde hisse devri yapılarak buna ilişkin kooperatif bilgilendirildiğini, aynı zamanda hisseye isabet eden taşınmazın da tapudan devir ve tescil edildiğini, yine, Kooperatife yeni giren ortakların sorumluluğu 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 35. maddesinde düzenlendiğini, buna göre, kooperatif ortaklığını devralan kişinin o ortaklığı tüm hak ve vecibeleri ile devralmış olduğundan, varsa eski borçlardan dahi sorumlu olduğunu, devreden ortağa ait borçlarında devralan yeni ortak tarafından kooperatife ödemek zorunda olduğunu, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile ek raporunda davalı müvekkilinin bir ortaklığının olduğu, davalı müvekkilin borçlarının da devralana geçmiş olduğu tespit edildiğini, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda da bu husus tespit edildiğini ”hal böyle olunca, davalının bu tarihe kadarki borçları da, devralana geçmiş bulunmaktadır” denilmek suretiyle davalı müvekkilinin davacı kooperatife herhangi bir borcu olmadığının tespit edildiğini, bu nedenlerle mahkemenin kararı usule ve yasalara uygun olup yüksek mahkeme tarafından davacı yanın istinaf taleplerinin reddi ile yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava; kooperatif üyelik aidat bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık; davalının kooperatif üyeliğinin devam edip etmediği, üyelik aidat borcu bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporlarında; davalının 28/11/2007 tarih ve 65 sayılı yönetim kurulu kararında, Kooperatifin 6 nolu ortağı …’in 05.11.2007 tarihinde vermiş olduğu üyelikten ayrılma ve devir isteği kabul edilmiş olup, aktif ve pasifiyle …’e devredilmesine sakınca görülmediğinden üyeliğine yönetim kurulunun oy birliğiyle karar verdiği, davalı/borçlu …’in 28/11/2017 tarihinden itibaren davacı kooperatifin üyesi/ortağı olmadığının bildirildiği ve davalı adına iki ayrı taşınmazın tahsisen tescil edilmiş oluşunun davalının iki ayrı ortaklığı bulunduğunun kesin kanıtı olamayacağının bildirildiği görülmüştür. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 14.maddesinin son fıkrasında; ortaklığın devredilebileceği, yönetim kurulunun ortaklığı devralan kişinin, ortaklık niteliklerini taşıması halinde, bu kişiyi ortaklığa kabul edeceği belirtilmiştir. Davacı kooperatif üye defterini ibraz edememiştir. Yine istinaf dilekçesinde tapu sicil müdürlüğünden getirtilmesi istenilen akit tablosu dosyada mevcut olup üyelik sayısını göstermemekte hangi bağımsız bölümün kime tahsis edileceğini düzenlemektedir. Akit tablosunda birden fazla bağımsız bölüm tahsis edilen başka kişilerde vardır. Somut davada, davacı kooperatif davalının iki üyeliği olduğunu, bir üyelikten ayrıldığını, diğer üyeliğin aidatlarını ödemediğini iddia etmiş ise de davacı kooperatifte üye defteri bulunmamaktadır. Davalı taraf iki üyeliği olduğu iddiasını kabul etmemektedir. İspat külfeti belge ve kayıtları tutmakla yükümlü olan kooperatiftedir. Kooperatif, davalıya iki bağımsız bölüm verildiği için iki üyeliği bulunduğunu belirterek iddiasını ispat etmek istese de davalı tarafa iki bağımsız bölüm tahsis edilmesinin iki üyeliği bulunduğunun kesin kanıtı olamayacağı anlaşıldığından ispat olunamayan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenler ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığından HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-Bakırköy3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/242 Esas, 2018/972 Karar ve 26/09/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 353/1.b-1 bendi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davacı tarafından peşin olarak karşılanan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacı taraftan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılmış olan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/09/2022