Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1384 E. 2020/100 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1384 Esas
KARAR NO: 2020/100
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2018/448
KARAR NO: 2019/231
KARAR TARİHİ: 27/02/2019
DAVA: TAZMİNAT (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 16/01/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı sigortalı … ile müvekkili şirket arasında 04/10/2017 – 29/05/2018 vadeli Site Ortak Alan sigorta poliçesi düzenlendiğini, tesisat odasında yapılan tadilat çalışması sırasında yangın çıktığını, hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, yangının çıkmasında davalı şirket çalışanlarının kusurlu olduğunu belirterek 363.140,20 TL nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde ;dava dışı sigortalı … tarafından iş verilmesi üzerine yangından önce de binada işler yapıldığını, işin teslim edildiğini, işçilerin ehil olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğundan bahisle davanın Usulden Reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; 6102 sayılı TTK’nın 1472 maddesinde belirtilen halefiyet ilkesi gereğince davacının sigortalısı yerine geçerek açtığı rücuen tazminat davasıdır. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. Maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da, görevli mahkeme, sigortalı ile davalılar arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.3.1944 Tarihli E.37, K.9 sayılı kararı, ” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklindedir. 6502 sayılı ve 07/11/2013 tarihli Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/ı) maddesine göre; Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Aynı maddenin k) fıkrasına göre; Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, L) maddesine göre de Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, ifade etmektedir. Aynı yasanın 73- (1) maddesine göre ise, Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir düzenlemesi bulunmaktadır. Somut olayda, dava dışı … ile davacı … arasında düzenlenen sigorta sözleşmesinde, dava dışı sigortalı 6502 sayılı yasa da tanımlanan tüketici, davacı sigortacı sağlayıcı konumundadır. Aynı şekilde dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki hukuki ilişkide de, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, dava dışı sigortalı, yine tüketici konumunda, davalı şirket sağlayıcı konumundadır. Görüldüğü üzere, halefiyet ilkesi gereğince, davacının yerine geçtiği sigortalı ile, satıcı davalı şirket arasındaki uyuşmazlık, Tüketici Kanunundan kaynaklanan bir uyuşmazlık niteliğinde olup, davaya tüketici mahkemesinin bakması gerekmektedir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararında esas ve usul yönünden hukuka herhangi bir aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekiş aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi”nin 2018/448 Esas, 2019/231 Karar sayılı 27/02/2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ve 353/1.b.1 maddeleri uyarınca REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3 ve 362/1c maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/01/2020