Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1380 E. 2019/2244 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1380 Esas
KARAR NO : 2019/2244
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/01/2019
NUMARASI : 2018/732 Esas
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 05/12/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TALEP Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin 23/06/2018 tarihli genel kurul toplantısında kabul edilen 5, 6 ve 8 nolu kararların kooperatifin 11/06/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda da karara bağlandığını, 11/06/2017 tarihli genel kurul kararlarının iptali için Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/630 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, açılan davada mahkemece sözkonusu kararların tedbiren yürürlüğünün durdurulması üzerine yeniden kötüniyetli olarak 23/06/2018 tarihinde anılan maddelerin gündeme alındığını ve karara bağlandığını, kooperatif sayısı belli olmadığından genel kurul toplantısı yapılmasının mümkün olmadığını ve genel kurul kararının yok hükmünde olduğunu; genel kurulda alınan 5 nolu karar ile mevcut binanın yıkılarak yerine yapılacak inşaat için ruhsat alınmasına karar verildiğini, ancak mevcut inşaatın 1995’te bitirildiğini ve işyerlerinin ortaklara dağıtılarak kullanılmaya başlandığını, davalı kooperatifin 1995’ten bu yana tapuları vermesi gerekirken vermediğini, binanın yıkılması yönündeki kararın müvekkilinin mülkiyet hakkını sınırlandıracağını; yine 6 nolu karar ile her bir işyerinin kooperatif bütünündeki değer payının tespit edildiğine değinilerek bu değer payının ortaklık payı olarak tescil edilmesine ve yeni yapılan … projesinde de tespit edilen bu ortaklık payına göre işyerlerinin ortaklara dağıtımına karar verildiğini, ancak daha önce ortaklara işyerleri dağıtıldığını ve ortakların, işyerlerinin değer farkından doğan eşitsizliği gidermek için, şerefiye payları ödediğini, alınan bu karar ile ortakların paylarının yeniden hesabının ortakların kazanılmış haklarını ortadan kaldıracağını, ayrıca 6 nolu karar ile ortaklık payının yeniden düzenlenmesinin amaçlandığını, ancak ana sözleşme değiştirilmeden ortaklık payının değiştirilemeyeceğini; 8. madde ile de 6. madde uyarınca ortaklara dağıtımına karar verilen işyerinin kura ile dağıtımına ilişkin düzenlemeye yer verildiğini ve 6. madde ile birlikte iptalinin gerektiğini, anılan kararların uygulanmasının telafisi mümkün olmayan zararlara neden olacağını, zira mevcut binanın yıkılacağını ve kooperatif mallarının haksız bir şekilde elden çıkacağını belirterek kooperatif genel kurulunun 5, 6 ve 8 nolu kararlarının uygulanmasının tedbiren durdurulmasını ve anılan kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece 12/11/2018 tarihli ara karar ile tedbir talebinin kabulü ile 5, 6 ve 8 nolu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmiş, tedbir kararına karşı davalı tarafın itirazı üzerine 17/01/2019 tarihli ara karar ile tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hangi haklarının elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebi ile bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı endişesini gerektirecek olguların bu aşamada bulunmadığı, sözkonusu kararların yürütmesinin durdurulmasının tüm kooperatif ortaklarının zarar görmesi ihtimalini doğurabileceği gerekçesiyle tedbirin kaldırılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf talebinde özetle; davalı kooperatifin 5 nolu karar ile mevcut dükkanları yıkmak istediğini, 6 nolu karar ile ortakların arsa paylarını yeniden düzenlemek istediğini, 8 nolu karar ile de yeniden düzenlenen arsa payı doğrultusunda yeni inşaat edilecek binada ortaklara iş yerlerinin kura ile dağıtımını düzenlediğini, mevcut binanın 1995 yılında yapılıp bitirilerek ortaklara dağıtıldığı, kooperatifin 1995 yılından bu yana tapuları vermediğini, yıkım kararının ortakların mülkiyet hakkını sınırlandıracağını, ortaklara iş yerleri dağıtıldıktan sonra şerefiye payları ödenerek işyerleri arasındaki eşitliğin sağlandığını, buna rağmen 6 nolu ara karar ile yeniden ortaklık payı belirlenmesi kararının ortaklarının kazanılmış haklarını ihlal edeceğini, sözkonusu kararlarla ortakların ortaklık payının azaltıldığını, dava konusu genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulmaması halinde yargılama sonucunda anılan kararların iptaline karar verilmesinin hiçbir anlamı kalmayacağını, zira mevcut binanın yıkılması, kooperatif mallarının haksız suretle elden çıkması gibi sonuçlar doğacağını, kooperatifin … Projesindeki yerleri noter huzurunda dağıttığını ve tapu için ücret talep ettiğini, yerlerin tapusunu üyelere yada üçüncü kişilere devri halinde dava sonunda genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesinin hiçbir sonuç doğurmayacağını belirterek mahkemenin tedbirin kaldırılması kararının kaldırılmasını ve tedbiren davaya konu kararların yürütmesinin durdurulmasını istemiştir. Davalı vekili istinaf talebine cevabında; asıl davanın davacıya kazandıramayacağı hukuki korumaya tedbir yoluyla ulaşılamayacağını, davanın kabulü halinde davacının payının yarı oranında azalacağından davada hukuki yarar bulunmadığını, genel kurul kararında davacı ile diğer ortaklar arasında fark yaratan hiçbir husus olmadığını, tedbir kararının genel kurul iradesinin yok sayılması anlamına geleceğini ve dağıtımı yapılan işyerlerinin kullanılması engelleneceğinden ortakların zararına neden olacağını, tedbir kararının tüm ortakların haklarını ihlal ettiğini bu nedenle ölçülü de olmadığını belirterek istinaf talebinin reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, kooperatif genel kurulunun 5, 6 ve 8 nolu kararlarının iptaline ilişkin olup, uyuşmazlık, anılan kararların yürürlüğünün durdurulmasına dair ihtiyati tedbirin kaldırılması kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Öncelikle gerek fiziki gerek UYAP kayıtlarında yapılan incelemede istinafa konu ara kararın davacı vekiline tebliğe çıkarılmadığı anlaşıldığından, davacı tarafın istinaf talebinin süresinde olduğu kabul edilmiştir.Dosya kapsamına göre mahkemece tedbiren kooperatif genel kurulunun 5, 6 ve 8 nolu kararlarının yürütmesinin durdurulmasına karar verildikten sonra, davalı tarafın itirazı üzerine tedbir kararının kaldırıldığı, davacı tarafın da tedbirin kaldırılması kararına karşı istinaf yoluna başvurduğu görülmektedir. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısım birinci bölümde geçici hukuki korumalar üst başlığı ile, ihtiyati tedbirin şartları ise 389 maddede düzenlenmiştir. Maddede, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir.Mahkeme, her somut olayda ihtiyati tedbir kararı verilmesi şartlarının varlığını tespit edince, gerekli her türlü tedbiri alabilecektir. Bununla birlikte, hakim, her kararında olduğu gibi, ihtiyati tedbir kararı verirken de taraflar arasında menfaat dengesini ve tedbir kararı ile ulaşmak istenen amacı gözönünde tutmak zorundadır. (Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı sh. 585) Somut olayda, davacı, iptal davasına konu kooperatif genel kurul kararlarının kazanılmış haklarını ve ortaklık payını ihlal edeceğini ileri sürmektedir. Yargılama sonucu davacının kazanılmış hakkının ve ortaklık payının ihlal edildiği sonucuna varılması ihtimali halinde, davacının tazminat hakkı bulunduğuna göre; sözkonusu maddelerin icrasının durdurulmaması halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı endişesini gerektirecek olguların bu aşamada bulunmadığı görülmektedir.Öte yandan mahkeme, ihtiyati tedbir kararı verirken, taraflar arasında menfaat dengesini ve tedbir kararı ile ulaşmak istenen amacı gözönünde tutmak zorundadır. Bu aşamada anılan genel kurul kararların tedbiren uygulanmaması, tüm kooperatifi ilgilendiren boyutta olmaları itibarıyla diğer ortaklarında hukuklarını ilgilendirdiği ve ölçülü olmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemenin genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulmasına dair tedbiri kaldırması usul ve yasaya uygundur.Açıklanan nedenlerle mahkemenin tedbirin kaldırılması kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1.f Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.05/12/2019