Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1370 E. 2019/1715 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1370 Esas
KARAR NO : 2019/1715
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2017
NUMARASI : 2014/172 ESAS – 2017/642 KARAR
DAVA : TESPİT
KARAR TARİHİ: 03/10/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacılar vekili, 24.04.2014 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili gerçek kişilerin ve müvekkili … Ltd.Şti ‘ nin 2001 yılından beri Sigorta ettireni olduğu Limitsiz Sağlık Sigorta Poliçeleri ile davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalandıklarını, davalı tarafından her üç müvekkiline sigorta poliçelerini ömür boyu yenileme garantisi verildiğini, ancak müvekkillerine ait sağlık sigorta poliçelerinin 04.05.2011 tarihi itibarı ile davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı şekilde feshedilip iptal edildiğini, daha öncede müvekkili … ait sağlık Sigorta poliçesinin 2004 yıllarında mevcut olmasına rağmen hastalığını kasıtlı olarak beyan etmediği iddiası ile feshedildiğini, Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/458 Esas, 2006/773 Karar ve 07.12.2006 tarihli kararı ile feshin geçersiz olduğunun tespitine karar verildiğini, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2007/8266 Esas, 2008/11153 Karar ve 14 .10.2008 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiğini, onama kararı üzerine müvekkillerinin poliçelerinin limitsiz sağlık poliçeleri tanzim edilerek yenilendiğini, ancak poliçe yenilemelerinde bir önceki döneme ilişkin poliçe primlerinin davalı tarafından fahiş miktarda artırıldığı gibi yenileme garantisine aykırı olarak … ait sağlık sigorta poliçesi kapsamında hemen hemen bütün hastalıkların muaf tutulduğunu, yapılan ihlallere son verilmesi, mağduriyetin giderilmesi amacıyla 10 Aralık 2010 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, bir sonuç alınamaması üzerine Türkiye Sigorta Reasürans Şirketler Birliği nezdinde müracaatta bulunulduğunu, sadece davalı şirketten cevap alınıp müvekkillerine iletilmesi ile yetinildiğini, birliğin 14.02.2011 tarihli yazısının delil olarak ibraz edildiğini, yargılama üzerine, 16.11.2010/16.11.2011 dönemi için müvekkillerine ait poliçelere uygulanan prim miktarlarının emsal poliçelere göre ve müvekkillerinin 1994 yılından beri sigortalı, 2001 yılından itibarinde davalı nezdinde sigortalı oldukları gözetildiğinde fahiş olduğunu, bir çok hastalık için muafiyet getirilmesinin mevzuata ve verilen ömür boyu yenileme garantisine aykırı olduğunu, ayrıca 23.04.2014 tarihinde yürürlüğe giren Özel Sağlık Sigortaları Yönetmeliğinin 7. maddesi nazara alınarak belirtilen tarihten sonra yapılacak yenilemelerde sonradan ortaya çıkan rahatsızlıklarla ya da ödenen tazminat gerekçe gösterilerek poliçe priminin artırılmayacağının gözetilmesini ve bu kapsamda karar verilmesini talep ettiklerini, limitsiz sağlık sigorta poliçesinin davalı tarafından 04.05.2011 tarihinde iptal edildiğini, poliçelerin 04.05.2011 tarihinde iptal edildiklerinin şifahi öğrenilmesi ile mevcut iptallerin kaldırılması için girişimlerde bulunulduğunu, müvekkillerinin oyalandığı gibi, girişim ve çabalardan bir sonuç alınamadığını, 23.10.2013 tarihli ihtarname ile verilen ömür boyu garanti kapsamında 16.11.2013/16.11.2014 Sigorta dönemi ve bundan sonraki sigorta dönemleri için önceki poliçelerdeki mevcut tüm hak ve teminatların aynı şekilde devam etmesi kaydı İle yenilenmesinin talep edildiğini, davalı tarafından 14.11.2013 tarihli cevabı yazı ile poliçe primlerinin 16.03.2011 vade tarihli primin ödenmemesi nedeniyle 04.05.2011 tarihinde iptal edildiğini, poliçe özel şartlarının 5.3. maddesi gereğince prim borcunun ödenmemesi nedeniyle poliçenin iptal edilmesi ya da herhangi bir nedenle sigortalılığın kesintiye uğraması nedeniyle ömür boyu yenileme güvencesinin son bulduğunun belirtilerek taleplerinin reddedildiğini, 6762 sayılı TTK 1296. maddede sigorta priminin Sigorta ettirenin ikametgahında ödeneceğini, müvekkili şirket İdare merkezinde tahsil edileceği yerde prim borcunun banka hesabına yatırılmasının talep edildiğini, prim borcunun ödenmesine dair uygun talep olmadığını, sigorta poliçelerinin iptalinin hukuka aykırı olduğunu, prim borcunun ödenmemesi nedeniyle poliçenin ihbarsız feshinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, noter vasıtasıyla yapılmış bir bildirim ya da iadeli taahhütlü ihtar olmadığını, ayrıca yazıların 15.04.2011 tarihinde tebliğ edildiğini, poliçe özel şartlarının müvekkiline verilmediğini, davalının aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkillerinin menfaatine aykırı poliçe özel şartlarının 5.3. maddesinin yazılmamış sayılarak yeniden taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini iddia ederek, limitsiz sağlık sigorta poliçesinin müvekkilleri yönünden haksız ve hukuka aykırı şekilde feshedilip, iptal edilmiş olduğunun tespiti ile yapılan fesih ve iptalin geçersizliğine, müvekkillerinin ek prim ödenmeksizin, katılım payını artırmaksızın, teminat limiti düşürülmeden, muafiyet uygulanmadan sigorta teknik şartlarında ve özel şartlarında müvekkilleri aleyhine düzenleme yapılmaksızın 16.11.2013/16.11.2014 dönemi ve bundan sonraki yıllar ve dönemler için ömür boyu yenileme güvencesi ile yenilenmesine ve poliçelerin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, kabul anlamına gelmemek kaydı ile dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, poliçelerin feshedildiği 04.05.2011 tarihinden 24.05.2011 dava tarihine kadar 2 yıldan fazla süre geçtiğini, söz konusu poliçeye İlişkin taleplerin zamanaşımına uğrağını, gerek 6762 sayılı TTK’nun 1268. maddesi gerekse Sağlık Sigortası Genel Şartları uyarınca Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemlerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağının hüküm altına alındığını, davacılardan …San.İth.İhr.Ltd.Şti ‘nin sigorta ettiren sıfatına haiz olup davada müvekkili şirkete karşı aktif husumet ehliyetinin olmadığını, davacı şirketin sigortalı sıfatı taşımadığını, İş bu davada menfaati bulunmadığını, kesinleşen mahkeme kararı ile poliçelerin akdedildiğini, poliçelerde belirlenen şartların davacı aleyhine fazladan yükümlülük getirmediğini, hasarsızlık indirimi yapıldığını, prim ödemelerinde dönemin kampanyasına göre indirim yapıldığının görüleceğini, düzenlenen poliçelerde, sigortalı davacıların yaş ve mevcut hastalık durumlarının oranına göre hesaplama yapıldığını, poliçe özel şartlarının 6. maddesine göre düzenlenmiş ve poliçe dönemi içinde kampanya mevcut olmadığından kampanya uygulanmadığını, mevcut halde ise hukuka aykırı bir uygulama bulunmadığını, ömür boyu yenileme garantisinin iddia edildiği gibi sınırsız veya sigortacıyı zarara uğratacak şekilde şartlar öngören, sigortalının da sınırsız veya koşulsuz şekilde sigorta güvencesinden yararlanmasına ve karşılıksız yüksek menfaat sağlamasına neden olan bir uygulama olmayıp, karşılıklı menfaat dengesinin bir parçası olduğunu, sözleşme serbestisi ile belirlenen bir uygulama olduğunu, özel şartların 5. maddesi gereğince yenileme koşullarının tekrar değerlendirildiğini, davacıların müvekkili şirkete sundukları ön bilgi formları uyarınca poliçelerin tanzim edildiğini, davacının ödeme iddiası olmamakla birlikte prim borcunun mevcut olduğunun kabul ve ikrar edildiğini, Beyoğlu …Noterliği’nin 23.10.2013 tarihli ihtarnamesi ile vadesi gelmiş primlerinin faiz ve ferileri ile ödemeye hazır olduklarını, poliçe yenileme talep ettikleri, poliçenin 2011 tarihinde iptal edilmesinin hukuka aykırı olduğunun ileri sürüldüğünü, poliçe özel şartlarının 5. maddesine göre ömür boyu yenileme garantisini kazanmış bir sigortalının prim borcunu ödememesi nedeniyle poliçenin iptal olmasının, herhangi bir nedenle sigortalılığın kesintiye uğraması durumunda ömür boyu yenileme garantisinin de sona ereceğinin sabit olduğunu, bu sebeple davacı tarafın yenileme talebinin kabul ettikleri poliçe şartlarına aykırı olup kabul edilemeyeceğini, ihtarın iadeli taahhütle gönderildiğini ve TTK hükümlerine göre prim ödeme borcu olan davacılardan şirkete tebliğ edildiğini, sigorta ettirenin 16.03.2011 taksiti ödememiş olduğunu ve BK ‘ya göre alacak vadeye bağlandığından vade sonunda ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düştüğünün kesin olduğunu, davacı iddiasının hukuki kabul edilebilirliği olmadığı gibi haksız iddianın kanıtıda olmadığını savunarak öncelikle zamanaşımı ile usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, 23.04.2014 tarihinde yürürlüğe giren Özel Sağlık Sigortaları Yönetmeliğinin ömür boyu yenileme garantisi başlıklı 7. maddesinde, ömür boyu yenileme garantisinin özel sağlık sigortası sözleşmesinin aynı plan ile ömür boyu yenilenme taahhüdü olduğunu, 5. maddedeki, ömür boyu yenileme garantisi kazanmış bir sigortalının prim borcunu ödememesi nedeniyle poliçenin iptal olmasının herhangi bir nedenle sigortalılığın kesintiye uğraması durumunda ömür boyu yenileme garantisinin son bulacağı şeklindeki düzenlemesinden öncelikle geçerli bir sigorta sözleşmesinin bulunması gerektiği, sonra sigortalının düzenli olarak poliçelerini yenileyerek aralık vermemesi ve prim yükümlülüğünü de yerine getirmesi gerektiğinin anlaşıldığını, davacı tarafın davalı tarafa gönderdiği Beyoğlu …. Noterliğine ait 23.10.2013 tarihli ihtarnamede, vadesi geçmiş primleri faiz ve ferileri ile birlikte ödemeye hazırız, ömür boyu yenileme garantisi kapsamında 16.11.2013/16.11.2014 dönemi ve sonraki dönemler için mevcut tüm hak ve teminatlar baki kalarak poliçenin yenilenmesini talep ettiklerini, beyan ettikleri, davacının prim borcu olduğunu kabul ve ikrar ettiği, primin ödenmeyerek sigorta sözleşmesinin kendiliğinden feshedilmesi ve yine sigortadan doğan dava hakkının zamanaşımına uğraması nedeniyle böyle bir dava hakkının da bulunmadığının anlaşıldığını ve bu talep yönündende davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.Dört davacı tarafından kararın istinaf edilmesine ve aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamasına rağmen, istinaf kanun yolu ve karar harcının yalnızca davacılardan ….Ltd.Şti adına karşılanması ve diğer davacılar adına yatırılmış bir harç olmaması nedeniyle dosya bu eksikliğin giderilmesi amacıyla geri çevrilmiştir. Dairemizin, 2018/2592 Esas, 2019/478 Karar ve 14.03.2019 tarihli geri çevirme kararı üzerine, mahkemece davacı vekiline meşruhatlı davetiyenin 31.03.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davetiye içerisinde masraf tamamlanması için muhtıranın olduğu, ancak gerek fiziki gerekse sistem üzerinden yapılan incelemede herhangi bir harç ve masraf yatırılmadığı, dosyanın önceki mevcut durumu ile yeniden dairemize gönderildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, başvurunun HMK 344. maddesi gereğince, harç ve giderleri tamamlamayan davacılar yönünden yasal düzenleme kapsamında başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmesine rağmen, buna dair karar verilmemiş olması yanlış olmakla birlikte, istinaf mahkemelerinin niteliği ve HMK nın 30. maddesinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesi de göz önünde bulundurarak, davacı gerçek kişilerin istinaf başvurusunu yapmamış sayılmalarına karar verilmesi uygun görülmüştür.Davacılar vekili istinaf nedenleri olarak, zamanaşımı süresinin ihtarname ile başvuru tarihi olan 14.11.2013 tarihinden itibaren başlatılması gerekirken, zamanaşımı başlangıcının karara dayanak yapılan bilirkişi raporuna göre 16.11.2011 tarihinden başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu, kararın kaldırılmasının gerektiğini, müvekkillerinin 1994 yılından itibaren davalı nezdinde ise 2001 yılından beri sigortalı oldukları nazara alındığında Sigorta poliçelerinin yenilenmemesinin menfaatler dengesine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, müvekkillerinin ömür boyu yenileme garantisine hak kazandıklarını iddia ederek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, “ Limitsiz Sağlık Sigorta Poliçesi “ nin , feshi ve iptalinin geçersiz olduğunun tespiti ile poliçelerin ömür boyu yenileme garantisi kapsamında yenilenmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, Sigorta ettiren,….Ltd.Şti, sigortalılar, …, poliçe başlangıç tarihi, 31.03.2001 , bitiş tarihi 31.03.2002, vd, bir yıl süreli “ Limitsiz Sağlık Sigorta Poliçesi “ düzenlendiği, Sağlık Sigortası Genel Şartlarının 7. maddesinde, sigorta priminin ödenmesi, sigortacının sorumluluğunun başlaması ve Sigorta ettirenin sorumluluğunun düzenlendiği, düzenlemede, sigorta priminin tamamının, primin taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa peşinatın ( ilk taksidin) akit yapılır yapılmaz ve en geç poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerektiği, aksi kararlaştırılmadıkça, prim veya peşinat ödenmediği takdirde poliçe teslim edilmiş olsa dahi sigortacının sorumluluğunun başlamayacağı, bu hususun poliçenin ön yüzüne yazılacağı, sigorta ettiren kimsenin sigorta primini veya primin taksitle ödenmesi kararlaştırıldığı takdirde peşinatını, sigorta poliçesinin teslim edildiği günün bitimine kadar ödemediği takdirde temerrüde düşeceği, prim borcunu temerrüde düştüğü tarihi takip eden 30 gün içinde dahi ödemediği takdirde sigorta sözleşmesinin hiçbir ihtara gerek kalmaksızın feshedilmiş olacağına yer verildiği, davalı sigorta şirketi tarafından, davacı şirkete yönelik “ Hatırlatma “ başlıklı ihtarnameyi taahhütlü olarak düzenlediği, ihtarda, poliçenin 16.03.2011 vade tarihli taksitinin kayıtlara göre bildirimin keşide edildiği tarih itibariyle ödenmemiş görüldüğü belirterek ,yapılması gerekenlerin açıklandığı, devamında, poliçenin prim borcu ödenmez ise 04.05.2011 tarihinde ayrıca bir bildirime gerek kalmaksızın poliçenin iptal edilmiş olacağının belirtildiği, sağlık sigortaları için ön bilgi formunun düzenlenmiş ve mevcut olduğu, davacı şirket ve davacı … vekili aracılığı ile 20.12.2004 tarihinde, Beyoğlu … Noterliği tarafından düzenlenen ihtarnamenin Sigorta şirketine gönderildiği, ihtarnamenin konusunun, sigorta şirketi tarafından sigortalılara gönderilen 26.04.2004 tarihli noter ihtarnamesine cevap olduğu, Sigorta şirketi ihtarnamede, limitsiz sağlık Sigorta poliçesinin tüm sonuçları İle iptal edildiğini ihtar ettiği, davacıların ise cevabı ihtarnamelerinde, poliçenin devamının sağlanması, devam eden tedavi giderlerinin ödenmesi talebi ile haksız feshin iptali olduğu, ihtarname konusunun yargıya taşındığı, Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/458 Esas, 2006/773 Karar ve 07.12.2006 tarihli kararı İle davacı şirketin, davacı … menfaatini Sigorta ettirmiş bulunduğundan Sigorta ettiren konumunda olup sigortalı sıfatını taşımadığından açılan davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine, davacı …. açtığı davanın kısmen kabulüne Sigorta Poliçesinin feshinin haksız olduğunun tespiti ile 31.04.2004 tarihinden itibaren sigortalılığına ve poliçenin devamına karar verildiği, kararın kesinleştiği, davacıların Beyoğlu …. Noterliğinin … yevmiye nolu, 23.10.2013 tarihli ihtarnamelerini düzenledikleri ihtarnamede, ömür boyu yenileme garantisi verilen sigortalıların limitsiz Sigorta poliçelerinin yenilenmesini talep ettikleri ve sonrasında İş bu davayı açtıkları anlaşılmıştır.Taraflar arasında, Sigorta Poliçesi, içeriği, ihtarnameler, önceki yargılama süreci hakkında bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve devamında taleplerinde haklı olup olmadıklarıdır.21.03.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda, sonuç olarak, davalının 6762 sayılı TTK nın 1268. maddesi gereğince zamanaşımı iddiasında bulunduğu, feshin haksızlığı ve geçersizliği nedeniyle açılan davanın, fesih tarihinden itibaren yani 16.11.2011 tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan bu hususta zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu, Sigorta ettiren şirketin doğrudan dava hakkı bulunduğundan aktif husumet ehliyeti bulunmadığı yolundaki savunmanın dayanağı olmadığı, davacının özellikle, sonradan ortaya çıkan hastalık ve rahatsızlıkları gerekçe göstererek primin artırılması ve ömür boyu yenileme garantisinin kaldırılması gibi sigortalı aleyhine uygulamaları Sigorta hukukunun genel prensipleri ile bağdaşmaz ise de bu hususta sigortalının düzenli olarak poliçelerini yenilemesi ve aralık vermemesi ve prim yükümlülüğünü de yerine getirmiş olmasının bekleneceği, davacının 2011-2012, 2012-2013 yıllarını nedensiz yere geçirip 2013/2014 yılı için ömür boyu yenileme garantisi hakkının tanınmasının MK 2 anlamında yerinde talep olmadığı belirtilmiştir.Mahkeme rapora göre karar vermiştir.Dava, 6102 sayılı TTK ‘nın yürürlükte olduğu tarihte açılmış ise de, Sigorta poliçesine dair, Sigorta sözleşme ilişkisi ve davalı sigortanın prim ödenmesine ilişkin 04.04.2011 tarihli hatırlatma başlıklı prim ödenmesi, aksi halde sözleşmenin 04.05.2011 tarihinde iptaline ilişkin ihtarname tarihi, 6762 sayılı TTK nun yürürlük tarihinde gerçekleştiğinden, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakında Kanun hükümleri gereğince 6762 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması yerinde görülmüştür.6762 sayılı TTK ‘nın 1270. maddesinde , diğer bir kimsenin nam ve hesabına yapılan Sigorta düzenlenmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK nın 1454. maddesinde ise bu düzenleme “ Başkası lehine Sigorta “ başlığı ile yer almıştır. Maddenin ilk fıkrasında, sigorta ettirenin, üçüncü bir kişinin menfaatini, onun adını belirterek veya belirtmeyerek Sigorta ettirebileceği ifade edilmiştir. 6762 sayılı kanunun 1268. maddesinde, sigorta sözleşmesinden doğan bütün taleplerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır. Diğer yandan, taraflar arasında düzenlenen sigorta poliçesi ile ilgili sağlık sigortası genel şartlarının 15. Maddesinde, Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemlerin iki yıllık zamanaşımına tabi olacağı belirtilmiştir. Davacılar, davalı Sigorta şirketinin kendilerine göndermiş olduğu 04.04.2011 tarihli ihtarname ile verilen süre içerisinde primin ödenmemesi halinde poliçenin 04.05.2011 tarihinde iptal edileceğini öğrenmiş olduklarından davanın en geç 04.05.2011 tarihinden itibaren iki yıl içerisinde açılması gerekirken, iki yıldan sonra açılmış olduğundan, davalının buna dair zamanaşımının def’inin yerinde olduğunun kabulü gerekmiştir.Açıklanan nedenlerle, zamanaşımı süresi içerisinde açılmayan davanın bu nedenle red kararında bir isabetsizlik görülmemiş, davanın zamanaşımı süresi sonrasında açılması nedeniyle red kararına karşı davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar, …. ise istinaf başvurusunun yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere gerekli ihtara rağmen yatırılmamış olması nedeniyle, yapılmamış sayılmasına dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacılar… istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 344. maddesi gereğince yapılmamış sayılmasına,2- Davacı….Ltd.Şti vekilinin istinaf başvurusunun, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/172 Esas, 2017/642 Karar ve 04.07.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE,3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan, davacı ….Ltd.Ştininin peşin olarak yatırmış olduğu 117,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 72,40 TL harcın adı geçen davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,4- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361/1.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/10/2019