Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1366 E. 2020/312 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1366 Esas
KARAR NO: 2020/312
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2018
NUMARASI: 2014/1454 Esas, 2018/646 Karar
DAVA :İTİRAZIN İPTALİ (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA: Davacı vekili, 01/10/2012 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili kooperatife 942 numara ile ortak olan davalının, 10/03/1995 tarihinde kooperatife girdiğini, uzun süre kooperatif yönetim kurulu üyeliği yaptığını, 24/02/2018 günü yapılan 2007 hesap yılı olağan genel kuruluna kadar görevde kaldığını, genel kurulda yönetim kurulu üyeliğinin, ibra edilmemesi nedeniyle sona erdiğini ve ortaklığının devam ettiğini, davalı tarafa görevde bulunduğu 2007 yılı Ekim – Kasım aylarında adına taşınmaz tahsisi yapıldığını, meskenin tapusunun ferdileşme yöntemi ile alındığını, davalının kooperatife üye olmaktaki amacına eriştiğini, kooperatif ortaklığının devam ettiğini, 26/07/2009 günü yapılan olağanüstü genel kurulunda yapılması gereken ödemelerin karar altına alındığını, alacak kalemlerinin ödenmesi için davalıya 16/11/2011 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine, alacağın tahsili amacıyla Çerkezköy İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe ve alacağa itiraz ettiğini, itirazının haksız olduğunu iddia ederek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin kooperatif üyeliğini 2008 yılında …’na devrettiğini, taşınmazı da tapuda devrettiğini, üyeliği devrettiğine ilişkin kooperatife üyelikten ayrılma dilekçesi ekinde tapu devrine ilişkin belgelerinin verildiğini, takibe konu alacakların 2009 yılı ve sonrasında doğan alacaklar olduğunu, dava dilekçesinde üyelik devri yapılmamış gibi kabul edildiğini, halbuki üyelik devri sözleşmesinin yapıldığını ve bu durumun kooperatife bildirildiğini, müvekkilinin üyeliği ve taşınmazı 2008 yılında devrettiğini ve 2009 yılı devamı alacakları için dört yıl sonra müvekkili hakkında üyelik devrinin yok sayılarak icra takibi başlatılmasının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. ÇERKEZKÖY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ ( TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA ) 2012/581 ESAS, 2013/688 KARAR VE 16/12/2013 TARİHLİ KARARI İLE; Kooperatif merkezinin Beyoğlu/İSTANBUL olduğu, HMK 14/2.maddesi gereğince, iş bu dava yönünden kooperatifin merkezinin bulunduğu İstanbul Mahkemelerinin kesin yetkili olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmiştir. Yetkisizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davanın kooperatif üyesinden bir kısım alacaklarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davası olduğu, davacı kooperatif merkezinin Beyoğlu/İSTANBUL olduğu, İstanbul Mahkemelerinin kesin yetkili olduğu gözetilerek dosyanın mahkemeye gönderildiği, mahkemenin yetkisine ilişkin HMK 14/2.maddesinde düzenlenen kesin yetkiye ilişkin düzenleme olduğuna kuşku bulunmadığı, yasal düzenleme çerçevesinde davacı kooperatifin alacağının tahsili istemi ile icra takibinde de mahkemelerin yetkisine ilişkin düzenlemenin icra dairesinin yetkisine ilişkin düzenlemeyi de kapsadığı, dolayısıyla icra dairesinin yetkisine ilişkin olarak 2004 sayılı İİK’nın 50.maddesi çerçevesinde başlatılacak icra takibinde de İstanbul icra dairelerinin kesin yetkili olduğu, oysa ki davalı hakkında başlatılmış ve duran icra takibinin Çerkezköy İcra Dairesine ait … Esas sayılı dosyası olduğu, yargı çevresi dahilinde başlatılmış ve durmuş bir icra takibinin bulunmadığı, takibin yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olduğu, bu hususun özel bir dava şartı olduğu gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak; kararın usul ve esas yönünden aykırı olduğunu, davalının, yasal yurt içi yerleşme adresinin, icra takibinin yapıldığı yer yargı çevresi içerisinde bulunduğunu, davalı hakkında başlatılan icra takibine karşı davalının itiraz ettiğini, borçlu davalı tarafın Çerkezköy İcra Müdürlüğünün yetkisine yönelik herhangi bir itirazının olmadığını, icra dairesinin yetkisinin kesinleştiğini, Çerkezköy Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yetkisizlik kararı verildiğini, davanın 2012 yılında açıldığını, 05/06/2018 günü karara çıktığını ve geçen süre içerisinde dava şartı yokluğunun farkedilemediğini, kararın hatalı ve yanlış olduğunu, reddine yönelik hükmün Anayasanın 141/son maddesinde hüküm altına alınan usul ekonomisine de aykırı olduğunu, emsal Yargıtay ilamında da bu hususun belirtildiğini, iddia ederek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kooperatif genel gider ve ortaklık borçlarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık, iş bu davada icra takibinin mutlak yetkili olan yer icra müdürlüğünde başlatılmamış olması, davanın usulden reddini gerektirip gerektirmediğidir. Takip konusu Çerkezköy İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinden; davacı alacaklı vekilinin davalı hakkında, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 10.312,05 TL asıl alacak ve işlemiş faiz olmak üzere 17.459,57 TL alacağın tahsili amacıyla 30/03/2012 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlunun takibe karşı yasal süre içerisinde itirazda bulunduğu, davacı alacaklının İİK 67.maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında davacı kooperatifin merkezinin Beyoğlu/İSTANBUL’da bulunduğuna ilişkin herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. Mahkeme tarafından iki ayrı bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi incelemeleri, davalının savunmasında ileri sürmüş olduğu üyelik hakkının devri ve kooperatif yolu ile elde etmiş olduğu taşınmazın satışı sonucu üyeliğinin devam edip etmediği ve takip konusu alacaktan sorumlu bulunup bulunmadığına ilişkin olduğundan ayrıntılı şekilde değerlendirilmesine, uyuşmazlığın niteliği de göz önünde bulundurularak gerek duyulmamıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 14/2 fıkrasında “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer Mahkemesi kesin yetkilidir.”düzenlemesi ile yetkinin kesin olduğu düzenlenmiştir. Söz konusu yasal düzenleme kapsamında, kooperatif ve üyesi arasında ki davaların kooperatifin ikametgahı mahal mahkemesinde, yani kooperatifin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekir. TMK nun 51. maddesi gereğince, tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir. Bu yetki kuralı kamu düzenine ilişkin kesin yetki kuralı olup, mahkemece resen dikkate alınması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-ç bendinde, yetkinin kesin olduğu hallerde mahkemenin yetkili bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. Sonuç olarak; kooperatif ile üyeleri arasında açılacak dava ve başlatılacak takiplerde de kooperatif merkezi mahkemesi ve icra dairelerinin yetkili olduğu çekişmesizdir. Anılan yetki kuralı, kamu düzeninden olup, kesin yetki kuralıdır. Ve mahkemece resen dikkate alınması gerekir. İcra İflas Kanununun 50.maddesinde; icra dairelerinin yetkisi ve itirazları hususu düzenlenmiştir. Yasal düzenlemede; para veya teminat borcu için takip hususunda usul kanunundaki yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı ifade edilmiştir. Şu halde yukarıda belirtildiği üzere; kooperatif ve üyeleri arasındaki icra takiplerinde de kesin yetkinin kabul edilmesi kaçınılmazdır. Dava konusu olayda, davacı kooperatifin merkezinin İstanbul ili Beyoğlu ilçesinde olduğu tartışmasız olmakla birlikte, davacı, davalı hakkındaki icra takibini Çerkezköy İcra Müdürlüğünde yani kooperatifin merkezinin bulunduğu ve yetkili olan yer icra dairesi dışında başlatmıştır. Belirtilen yasal düzenlemeler kapsamında ve İcra İflas Kanunun 50.maddesinin yetkiye ilişkin atıf yaptığı hükmü birlikte değerlendirildiğinde; böyle bir uyuşmazlıkta davalı borçlunun ikametgah adresinin yetkili yer icra dairesi veya mahkemesi olduğunun kabulü mümkün değildir. Diğer yandan itirazın iptali davasının görülerek sonuçlandırılabilmesi için usulüne uygun bir şekilde başlatılmış icra takibinin bulunması özel dava şartları arasında kabul edilmekte olup, böyle bir uyuşmazlıkta ise usulüne uygun icra takibinin başlatılmış olmasından anlaşılması gereken hususun mutlak yetkili yer icra dairesinde başlatılan icra takibi olması gerekeceğinden mahkemece, davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/2.maddesi gereğince aynı yasanın 115.maddesi göz önünde bulundurarak davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve mutlak yetkiye dair usul kuralları gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1454 Esas, 2018/646 Karar ve 05/06/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1.bendgi gereğince REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/02/2020