Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1356 E. 2022/1058 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1356 Esas
KARAR NO: 2022/1058
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 31/01/2019
NUMARASI: 2018/1324 Esas, 2019/98 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Taraflar arasında … San. Ltd. Şti. Özgün İnsan Kaynakları Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden davacı tarafça güvenlik hizmetinin davalı tarafa verildiğini ve hatta davalı şirketin tereke hakimliği süresince devam eden yargı aşamasında da davalı şirkete ait olan yerlerde güvenlik hizmetinin devam ettiğini, bu hizmet sözleşmesine dayalı olarak verilen güvenlik hizmeti için faturalandırılan alacak kaleminin ayrıca tereke hakimliğine sunulduğunu, alacak kalemlerinin ödenmemesinden dolayı hizmet faturasına dayalı alacakla ilgili olarak İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını ancak işbu takibe itiraz edildiği belirtilerek itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 ‘den aşağı olmamak şartıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; İcra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığından itirazın iptali davasında dikkate alınabilecek usulüne uygun bir icra takibi olmadığını ayrıca yetki itirazları bulunduğunu, müvekkili şirketin ticaret siciline tescilli işyeri adresinin “… Mah. … Cad. … Sok. … Blok … No:… D:… Ofis No:… Beşiktaş / İstanbul” olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, icra mahkemesince, davacının işbu itirazın iptali davasına konu icra takibi dosyasının ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verildiğini, icra takibinin dayanağı icra dosyasına sunulmadığını takibin sebebi belirtilmediğini böyle usule yasaya aykırı takip herhangi bir hukuki sonuç doğuramayacağından itirazın iptali davasının reddi gerektiğini, davacının davadaki taleplerinin açık olmadığını gerek icra takibinde gerekse dava dilekçesinde alacak iddiasının dayanağı yeterince açıklanmadığını, dava dilekçesi eklerinin taraflarına tebliğ edilemediğini, dava dilekçesinin usule yasaya uygun olmadığını, davacının alacak iddiasını hem tereke dosyasından (İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 2013 / 55 Tereke) talep ettiğini hemde bu iddialar ile geçmişte de takipler başlattığını ve davalar açtığını, davacının mükerrer talep amacında olduğunu, yapılan icra takibi ve açılan işbu itirazın iptali davası usul ve yasaya aykırı olduğundan davanın reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcu olmadığını, davacının dava dilekçesinde dayanak olarak gösterdiği belgelerin taraflarına tebliğ olmayan 2007 tarihli sözleşmenin 2009 yılında feshedildiğini, davacı şirket yetkilisi sözleşmenin feshini kabul ettiğini ve çalışanlarını çekeceklerini bildirdiğini ayrıca davacının geçmişte gönderdiği haksız faturaların tümüne itiraz edildiğini, müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatılmasını ve dava açılmasını gerektirecek hiçbir sebep olmadığını, davacının görev başında kalmasına ilişkin …’nın ihtarı olduğu iddiasının müvekkili şirket bakımından herhangi bir sonuç doğurmayacağını, zamanaşımı itirazları bulunduğundan bahisle usulüne uygun, yetkili icra dairesinde açılmış bir takip bulunmadığından davanın reddine, yetki itirazları dikkate alınarak dosyanın yetkili İstanbul Mahkemelerine gönderilmesine, icra mahkemesince, davacının işbu itirazın iptali davasına konu icra takibi dosyasının ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verildiğinden davanın reddine, ödeme emrinde takip dayanağı olduğu iddia edilen “231.391,28 TL Fatura (Tarih:30.01.2018)” nın takip başlatılırken sunulmaması ve taraflarına tebliğ edilmemesi sebebiyle, davacı tarafından başlatılan takip herhangi bir sonuç doğurmayacağından işbu itirazın iptali davasının reddine, daha önce icra takipleri yapıldığı ve itiraz ile durduğu ve dava açılarak reddedildiği dikkate alınarak kesin hüküm ve derdestlik nedeniyle davanın reddine, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu olmadığından ve husumetten de davanın reddine, davacının iddia ettiği alacak zamanaşımına uğradığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece 31/01/2019 tarihli karar ile, uyuşmazlıkta İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğundan bahisle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu yetkisizlik kararı verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesi ile; İlk derece mahkemesinin, ıslah konusunu dikkate almaksızın sadece yetki yönünden karar vererek eksik hüküm kurduğunu, davacının 21.01.2019 tarihli ıslah dilekçesinin taraflarına 30 Ocak 2019 tarihinde tebliğ olduğunu, ıslaha ilişkin itiraz ve beyanlarını 11 Şubat 2019 tarihli dilekçe ile sunulduğunu, ilk derece mahkemesinin ıslaha ilişkin yasal süresinde 11 Şubat 2019 tarihli dilekçede sundukları beyanları dikkate almadan ve ıslaha itiraz ve beyanları konusunda hiçbir karar vermeden ve ayrıca ıslaha ilişkin usul hükümleri süreleri beklenmeden yetkisizlik kararı vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının ıslah sonrası yasal süresinde vermesi gereken yeni dava dilekçesinin taraflarına tebliğ edilmediğini, yerel mahkemenin bu usul hükümlerini de dikkate almadan süreci tamamlamadan yetkisizlik kararı vermesinin de usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin 31.01.2019 tarihli yetkisizlik kararının davacının ıslah talebi yönünden eksik olması nedeniyle istinaf incelemesi yapılarak, ıslah ile ilgili HMK’daki usul kurallarının yerine getirilmesi talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde; davalı tarafın zaten yetki itirazında bulunduğunu, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesinde taraflarının bir itirazı olmadığını, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi hususunda yerel mahkemeye 11.02.2019 tarihinde müracaatta bulunulduğunu, bu çelişkili bir durum olup, yerel mahkeme yetkisizlik karar verdiği halde davalı tarafın sırf yargılamayı uzatmak adına yapmış olduğu istinaf başvurusunda bir hukuki yararı olmadığını, kaldı ki yerel mahkeme yetkisizlik kararı verdi ise taleplerin yetkili mahkemece karar bağlanması gerektiğini, davalı tarafın ıslah ile ilgili beyanlarına da katılmadıklarını, şöyle ki davayı ıslah konusunda yasal haklarını kullanmış olup, davalı taraftan ıslah hakkı için izin almaları gerekmediğini, ıslah tek taraflı bir irade beyanı olup, ıslahın geçerliliği için karşı tarafın ve mahkemenin kabulüne gerek olmadığını, kural olarak dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usulüne ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesin mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslah mümkün olduğunu, ıslah, dava içindeki bir taraf işlemi olup, bizatihi dava olmadığını, ıslah tek taraflı usul işlemi olup, karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığını, ıslah ile vakıalar, talep konusu ve talep sonucunun değiştirilebileceğinden bahisle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, alacak talebine ilişkindir. Davacı tarafça güvenlik hizmet sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … icra dosyasıyla icra takibi yapıldığını, takibe itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığı, davalı tarafça yetki itirazında bulunulduğu, davacı tarafça davanın tamamen ıslah edildiği, ıslah dilekçesinin 30/01/2019 tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiği, mahkemece dosya üzerinden 31/01/2019 tarihinde yetkisizlik kararı verildiği görülmüştür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun, Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler başlıklı 20 nci maddesinin “(1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, (…) (1) süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir. (2) Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir.” hükmünü düzenlediği, mahkemece bu madde hükmü uyarınca yetkisizlik kararı verilmiştir. HMK’nın, Davanın tamamen ıslahı başlıklı 180 nci maddesinin “Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.”, Islah sebebiyle ortaya çıkan yargılama giderleri ve karşı tarafın zararının ödenmesi başlıklı 178 nci maddesinin “(1) Islah eden taraf, ıslah sebebiyle geçersiz hâle gelen işlemler için yapılan yargılama giderleri ile karşı tarafın uğradığı ve uğrayabileceği zararları karşılamak üzere hâkimin takdir edeceği teminatı, bir hafta içinde, mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Aksi hâlde, ıslah yapılmamış sayılır. (2) Karşı tarafın zararının kesin olarak tespit edilmesinden sonra, mahkeme veznesine yatırılan miktar eksikse tamamlattırılır, fazla ise iade edilir.” ve Islahın etkisi başlıklı 179 ncu maddesinin “(1) Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. (2) Ancak ikrar, tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirilmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getireceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yeminin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz. (3) Şu kadar ki, ıslahtan sonra yapılacak tahkikat sonucuna göre, bu işlemlerin göz önünde tutulması gerekmiyorsa, bunlar da yapılmamış sayılır.” hükmünü düzenlediği, davacı tarafça 21/01/2019 tarihli davanın tam ıslah istemi konulu dilekçe verildiği, sonrasında 28/01/2019 tarihli alacak davasına ilişkin dilekçe konulu bir dilekçenin dosyada bulunduğu ve Uyap’a dava dilekçesi olarak kayıtlandığı görülmüştür. Kanun maddeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, taraflar tacir olup yapmış oldukları Hizmet Sözleşmesi’nde ihtilaf halinde İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu düzenlemişlerdir. Dava konusu ihtilafta mahkemenin kesin yetkisi bulunmamaktadır. Davalı tarafça süresinde yetki ilk itirazında bulunulduğu ve mahkemecede haklı bulunduğundan yetkisizlik kararı verildiği, mahkemece yetkisizlik kararı verilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı kaldı ki bu karara yönelik bir istinaf da bulunmadığı, davayı tamamen ıslah yapan tarafın davacı olması sebebiyle davalı tarafın yetki ilk itirazına bir halel getirmeyeceği, ıslahla ilgili usûlü bir eksikliğin bulunması halinde bunun yetkili mahkemece göz önünde bulundurulacağı anlaşıldığından mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca başvurunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 istinaf karar harcının, davalı tarafından peşin yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalı taraftan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1.b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1-c fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/09/2022