Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1350 E. 2022/1105 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1350 Esas
KARAR NO: 2022/1105
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07/11/2018
NUMARASI: 2017/82 Esas, 2018/989 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 03.03.2015 başlangıç tarihli “İletişim Danışmanlığı Sözleşmesi” akdedildiğini, iş bu sözleşmenin ilgili hükümleri uyarınca sözleşme 03.03.2015 ile 23.06.2015 tarihleri arasında geçerli olacak olup tarafların sözleşme bitim tarihi olan 23.06.2015 tarihinden 2 ay öncesine kadar yazılı haber vermek suretiyle sözleşmeyi sonlandırabileceğini, ancak taraflardan herhangi birinin 2 ay öncesinde yazılı bildirimde bulunmadığından sözleşmenin kendiliğinden otomatik olarak 23.09.2015’e kadar uzadığını, müvekkilinin sözleşme ilişkisi çerçevesinde Ağustos 2015 dönemine ilişkin 03.08.2015 tarihli ve 049660 numaralı 7.080,00-TL (6.000,00 TL + KDV) ve Eylül 2015 dönemine ilişkin 01.09.2015 tarihli ve 049671 numaralı 7.080,00-TL (6.000,00 TL + KDV) tutarlı faturaları düzenleyerek davalıya tebliğ ettiğini, ödeme yapılmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyası ile toplamda 14.160,00 TL alacak tutarı üzerinden icra takibi başlatıldığını, iş bu takibe borçlu tarafından itiraz edildiğini belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkili arasında 03.03.2015 başlangıç tarihli “İletişim Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşme ilişkisinin 23.03.2015 ile 23.06.2015 tarihleri arasında geçerli olduğunu, sözleşmeye göre sürenin bitiminden 2 ay öncesine kadar bildirimde bulunulmadığı takdirde sözleşmenin uzayacağının kararlaştırıldığını, sözleşme ilişkisinin varlığı kabul edilmekle birlikte sözleşmenin 23.06.2015 tarihi itibariyle zımnen sona erdiğini, zira bu tarihten sonra davacı tarafından hizmet verilmediği için sözleşmenin zımnen sona erdiği saikiyle herhangi bir fesih talebinde bulunma gereği duyulmadığını, davacı tarafından herhangi bir hizmet verilmediği halde fatura kesilerek takibe konu edildiğini, fesih ile ilgili sözleşme maddesinin haksız şart mahiyetinde olup geçersiz olduğunu belirterek davanın reddi ile davacı tarafın aleyhine dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına ve HMK 329. maddesi gereğince disiplin para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; taraflarca ibraz edilen ticari defterlerin delil vasfına haiz olduğu, davacı tarafın takibe konu alacak istemine dayalı faturalarının hem davacı hem de davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı yanın açıkça hizmetin verilmediği savunmasını ileri sürmesine karşın takibe konu faturaların defterlerine kayıtlı olduğu belirtilerek davanın kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 14.160,00-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin asıl alacak 14.160,00-TL üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren takipte belirtilen oranlarda ve % 10,50 oranını geçmemek şartı ile avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, alacağın % 20’si oranındaki 2.832-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince karşılıklı olarak sözleşmenin süresinin bitim tarihinin 23.06.2015 olduğunu, sözleşmenin süresinden 2 ay öncesine kadar fesih talebi yapılmazsa sözleşme süresinin uzayacağı kararlaştırılmışsada müvekkilinin kendisine hizmet verilmediği için sözleşmenin zımnen sona erdiği saikiyle herhangi bir fesih talebinde bulunma gereği duymadığını, sözleşmenin feshi için 2 ay önceden ihbarda bulunma şartının bir genel işlem koşulu olup 3 aylık dönem için bu kadar uzun bir ihbar dönemi koyulmasının hakkaniyet ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, bir diğer deyişle hükmün haksız şart niteliğinde ve geçersiz olduğunu, incelemenin sadece defterler üzerinden yapıldığını, oysa hizmetin verilip verilmediğinin yazılım uzmanınca bilgisayarlar üzerinde incelenmesi gereken bir husus olup buna dair itirazlarının mahkemece irdelenmeksizin davanın kabulüne karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde; davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Davacı tarafça davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 14.160,00 TL asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının takibe ve borca itirazda bulunduğu, davacının İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından sunulan 04/04/2018 teslim tarihli raporda; dava ve takip konusu faturaların davacı ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ayrıca davacı ve davalı şirketlerin Maliye Bakanlığına verilen Ba ve Bs formlarında da söz konusu tutarlara ait beyanlarının mevcut olduğu, davacı ve davalı ticari defterlerinin 2017 yılı kayıtlarında dava konusu yapılan toplam 14.160,00 TL’lik tutarın mevcut olduğu, buna göre her iki taraf kayıtları ile davacının 14.160,00 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla söz konusu davalı adına düzenlenen 2 adet faturanın davalıya tebliğ edildiği, davalının yasal süresi içinde her hangi bir itirazının bulunmadığı ve ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun da tespiti ile davalı beyanlarına göre hizmetin alınmadığı ifadesinin doğrulanamadığı, bu sebeple davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 14.160,00 TL alacaklı olduğu bildirilmiştir. “…Dava, mal satımı nedeniyle faturalara dayalı bakiye alacağın tahsili istemiyle başlanılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, mal teslim ettiğini iddia ettiğine göre bu iddiasını yazılı delillerle ispat etmek zorunda olup, salt fatura düzenlenmesi malın teslimini göstermez. Ancak icra takibine konu edilen faturalar davalı defterine kayıt edilmiş veya Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne BA formları ile davalı tarafından faturalar bildirilmiş ise faturalar kapsamındaki malların teslim alınmış olduğunun kabulü gerekir..” (Yargıtay 19. HD. 2015/12329 Esas 2016/6138 Karar sayılı ilamı). “…Bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekili, Kağıthane Vergi Dairesi Müdürlüğü’ nden dava konusu faturaya ilişkin BA-BS formlarının celbedilerek incelenmesini talep etmiştir. Bu durumda mahkemece davacının belirtilen bu delili üzerinde durulup, celp edilecek formların incelenmesi sonucunda davalı tarafın dava konusu faturayı ilgili vergi dairesine bildirmesi halinde, bu bildirimin fatura kapsamındaki malların teslim alınmış olduğunu göstereceği hususu gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” (Yargıtay 19. HD. 2014/11846 Esas 2014/15110 Karar sayılı ilamı). Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında akdedildiği ihtilafsız olan İletişim Danışmanlığı Sözleşmesinin “hizmet süresi” başlıklı 8. maddesine göre iş bu sözleşmenin 23.03.2015 ile 23.06.2015 tarihleri arasında geçerli olacağı, tarafların sözleşme bitim tarihi olan 23.06.2015 tarihinden 2 ay önce yazılı haber vermek suretiyle sözleşmeyi bitirebileceği, aksi halde sözleşmenin otomatik olarak aylık hizmet bedeli yeniden değerleme oranında arttırılarak 3 ay daha uzayacağı kararlaştırılmıştır. Davalı taraf 23.06.2015 tarihinden sonra davacı tarafından hizmet verilmediğinden bahisle sözleşmenin zımnen sona erdiği saikiyle herhangi bir fesih talebinde bulunma gereği duyulmadığını iddia etmiş ise de davalının sözleşmenin 8. maddesi uyarınca hareket ederek sözleşme bitim tarihi olan 23.06.2015 tarihinden 2 ay önce sözleşmeyi bitirmek için yazılı haber verme yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmakla taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiğinden bahsedilemez. Ayrıca TTK 18/2 maddesi uyarınca her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği dikkate alınarak sözleşmenin feshi için 2 ay önceden ihbarda bulunma şartının genel işlem koşulu olduğundan bahisle haksız şart niteliğinde ve geçersiz olduğuna yönelik davalı savunması da yerinde değildir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 14.160,00 TL asıl alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibinde takibin dayanağı olarak gösterilen her biri 7.080,00 TL olan 03.08.2015 tarihli … numaralı ve 01.09.2015 tarihli ve … numaralı faturaların usulüne uygun tutulan ve delil vasfına haiz davacı ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, her iki tarafın ticari defterlerine göre davacının, davalıdan 14.160,00 TL alacaklı olduğu, ayrıca faturaların BA-BS formları ile taraflarca vergi dairesine bildirildiği, BA-BS formlarının adet ve miktar olarak birbiri ile örtüştüğü, bu nedenle davalının, davacı tarafından hizmet verilmediğine ilişkin savunmasının ve eksik inceleme yapıldığına ilişkin istinaf sebebinin yukarıda bahsi geçen Yargıtay içtihatları da dikkate alındığında yerinde olmadığı, kaldı ki bu savunmanın da dürüst davranma ilkesinin düzenlendiği TMK 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve dürüstlük kuralına da aykırı düştüğü anlaşılmakla ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın isabetli olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1- İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/82 Esas, 2018/989 Karar ve 07/11/2018 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1b-1 bendi gereğince REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının davalı tarafından peşin olarak yatırılan 241,82 TL harçtan mahsubu ile bakiye 161,12 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.06/10/2022