Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1304 E. 2019/2177 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1304 Esas
KARAR NO : 2019/2177
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1172
ARA KARAR TARİHİ: 28/02/2019
DAVA : KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
KARAR TARİHİ: 28/11/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar tarafından talep edilen konkordato davasında, mahkemece, asıl davada, 17/12/2018 tarihli tensip ara kararı, birleşen davada 19/12/2018 tarihli tensip ara kararı ile davacılar hakkında geçici mühlet kararı verilerek; konkordato geçici mühleti içinde borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli görülen tedbirlerin alındığı görülmüştür.Geçici mühlet karından sonra, davacılar vekili 16/01/2019 tarihli dilekçe ile, firmanın imza aşamasındaki işlerini yapabilmesi için nakde ihtiyaç duyduğunu, diğer yandan bankalarda teminat mukabili verilen çeklerin, sadece alacaklı bankaların menfaatine olduğunu, alacaklılar arasında haksızlığa yol açtığı ifade edilerek, geçici mühlet kararı verilen firma alacaklısı olan bankalardaki üçüncü şahıs çekleri için tedbir kararı verilmesini ve ödemenin firmaya yapılmasını talep etmiştir.Mahkeme, 28/02//2019 tarihli ara kararı ile, özellikle borçlunun mal varlığında, geçici mühlet kararından önce verilmiş olan müşteri çeklerinin veya bedellerinin tekrar borçlu şirkete iadesinin sağlanması, konkordatonun amacı ile uygun düşmeyeceğinden borçlu şirketin bankalara tahsil ve teminat amaçlı vermiş olduğu çeklerin bedellerinin şirkete iadesine ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin yasal süresi içerisinde sunduğu istinaf dilekçesinde; gerek geçici veya kesin mühlet kararları ile başlamış bulunan hacizlerin durması ve gerekse haczedilen mahcuzların dahi geri iadesi ve bu yolla kendini kurtarabilecek şirketlerin ticari hayatına devam etmesini amaçlayan konkordato kurumu, diğer yandan alacaklılar arasında da (ipotekli hariç) bir ayrım yapmadığını, buna rağmen alacaklı bankanın alacağına kanun dışı bir rüçhan fikri yükleyip bu haktan diğer alacakları mahrum edecek mahkeme kararının kanun ruhuna aykırılık taşıdığını, bu sebeple mahkeme ara kararının kaldırılarak mühlet kararı sonrası bankalarda bulunan tahsil edilmiş, icraya konmuş ve bankalardaki diğer müşteri çeklerimizin üstüne HMK 389 vd. Maddeleri uyarınca tadbir konularak çeklerin hamil bankalara ödenmemesi, istirdadına, tarafımıza ödenmesi yönünde karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341/1. fıkrasında, istinaf yoluna başvurulabilen kararlar üst başlığı altında, ilk derece mahkemesinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 391/3. fıkrasında, ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde, kanun yoluna başvurulabileceği, bu başvurunun öncelikle inceleneceği, kesin olarak karara bağlanacağı ifade edilmiştir. Somut olayda, davacı vekili talep dilekçesinde, davacının banka tarafından mahsup edilen paraların iadesi hakkında tedbir kararı verilmesini talep etmiş ve istinafa konu ara kararda iş bu talebe ilişkin oluşturulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf dilekçesindeki talebi, HMK 341. maddede yer alan, istinaf kanun yoluna başvurabilen kararlardan olduğundan istinaf incelemesi taleple bağlı kalınarak gerçekleştirilmiştir. Dosya kapsamında, davacı şirketler hakkında 09/05/2019 tarihinden itibaren 1 yıl süreyle kesin mühlet verilmesine, tensip ara kararı ile oluşturulan tedbirlerin devamına karar verilmiştir. Komiser heyetinin borçlu şirketler ile ilgili sunmuş olduğu rapor sonrasında 31/10/2019 tarihli duruşmada, asıl ve birleşen dosyada mahkemece verilen kesin mühletin kaldırılarak borçluların konkordato taleplerinin ayrı ayrı reddine ve davacı şirketlerin iflaslarına, mahkemece ve birleşen dosya mahkemesince verilen tüm tedbirlerin hükümle birlikte her iki şirket yönünden kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. 28.02.2018 tarihinde kabul edilip, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra Ve İflas Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun “un 13 vd maddelerinde, 2004 sayılı İİK ‘nun “ Konkordato İle Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması “ üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış, İflasın ertelenmesi kaldırarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur. Geçici mühlet başlığını taşıyan 287/1. Fıkrada, mahkemenin konkordato talebi üzerine 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297’ nci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı düzenlenmiştir. Yasanın 288/1. fıkrasında, geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağına yer verilmiş, İİK 294. maddesinde, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları, 297. maddesinde ise, kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına ilişkin düzenleme yer almıştır. Mahkemece her ne kadar 09/05/2019 tarihinde davacı şirketler hakkında kesin mühlet kararı verilmiş ise de 31/10/2019 tarihinde, kesin mühletin kaldırılarak davacı şirketlerin iflaslarına ve verilen tüm tedbirlerin hükümle birlikte her iki şirket yönünden kaldırılmasına karar verilmekle İİK’nın 294. Maddesinde düzenlenen kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları da ortadan kalktığı anlaşılmıştır. İİK 285. Maddesinde belirtildiği üzere, konkordatonun amacı, borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmesi veya muhtemel iflastan kurtulmasını sağlamaktır. Konkordatonun başarıya ulaşabilmesi için geçici mühlet kararı veren mahkeme, borçlunun malvarlığının korunması için gerekli olan tedbirlere de resen hükmedecektir. Bu amaçla İİK’nın 288. maddesinde geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı belirtilmek suretiyle İİK’nın 294. maddesinde kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçlarını düzenlemiş, bu şekilde konkordatonun başarıya ulaşması hedeflenmiştir. Ancak davacı şirketler hakkında verilen kesin mühlet kararı kaldırılmış, konkordato taleplerinin reddi ile şirketlerin iflasına, tedbirlerin kaldırılmasına kararı ile birlikte davacı şirketin malvarlığının korunması amacı da ortadan kalktığından davacı şirketin bankalara tahsil ve teminat amaçlı vermiş olduğu çeklerin bedellerinin şirkete iadesine yönelik tedbir talebinin yasal şartları ortadan kalktığından reddine karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle davacı şirketin malvarlığının korunması amacıyla verilen ihtiyati tedbir şartları ortadan kalktığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-İstinaf harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına 3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1.b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1.f maddeleri gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/11/2019