Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1283 E. 2020/285 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1283 Esas
KARAR NO : 2020/285
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/433
KARAR NO : 2018/1153
KARAR TARİHİ: 26/12/2018
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ:30/01/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhinde Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden iflas yoluyla takip başlattıkları, takibin kesinleştiğini belirterek davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; hem icra dosyasında hem de dava dosyasında ki tebligatların usulsüz olduğunu, taraf teşkili sağlanmadan mahkemece ön inceleme duruşmasının yapıldığını, iflas avansının kesin süre içerisinde yatırılmadığını, ilk duruşmaya davacı vekili olarak katılan Av. … dosyada vekaletname ve yetki belgesinin bulunmadığını, davanın dayanağı olan takip dosyasındaki tebligatın usulsüzlüğü konusunda Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/316 E. sayılı dosyasında dava açtıklarını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, depo emri gereğince bedelin yatırılmadığından bahisle davanın kabulü ile iflas kararı verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dava şartı olan iflas avansının süresinde depo edilmediğini, hem icra dosyasında hem de dava dosyasında bulunan Ticaret Sicil Kayıtlarında şirketin tasfiye halinde olduğu ve tasfiye memurunun da … olduğu açıkça belli olmasına rağmen hem icra dosyasında hem de dava dosyasındaki tebligatların usulüne uygun yapılmadığını, taraf teşkil sağlanmadan ön inceleme duruşması yapılarak tahkikata geçildiğini, ilk duruşmaya katılan davacı vekili Av. …’ya ait dosyada vekaletname ve yetki belgesinin bulunmadığını, dava açıldıktan sonra borca itiraz nedeniyle takibin durduğunu, davacının ıslah dilekçesi ile davanın mahiyetinin değiştirmesinin ve mevcut talebin yanına ikinci bir talep eklemesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın usulden reddi gerektiğini, ıslahla birlikte 6100 sayılı yasanın 179. maddesi gereğince önceki usul işlemlerinin yapılmamış sayılacağından ilanların yenilenmesi gerektiğini, itirazın kaldırılmasından sonra mahkeme iflas talebinin, itirazı ve itirazın kaldırılmış olmasının ilan etmesi gerektiğini, bunun yapılmadığını, delil olarak tarafların ticari defter ve belgelerine dayanıldığını, mahkemece deliller toplanmadan eksik inceleme ve araştırmayla karar verildiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava; İİK’nun 158. ve devamı maddeleri uyarınca iflas istemine ilişkindir.Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosya incelendiğinde; davacının davalı aleyhinde dayanak 30/06/2014, 31/10/2014,30/10/2014 vade tarihli toplam 30.000,00 TL asıl alacak, 7.719,67 TL faiz olmak üzere toplam 37.719,67 TL üzerinden Kambiyo Senetlerine özgü iflas yolu ile takip başlattığı görülmüştür.Davalı vekili ; ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini belirterek dava açmıştır. Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi 2018/316-513 K. sayılı kararıyla davanın kabulüne karar vermiş, davalının icra dosyasında öğrenme tarihini 31/03/2018 tarih olarak kabul etmiştir. Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü 14/05/2018 tarihinde takibinin durdurulmasına karar vermiştir.Davacı vekili bu defa 11/09/2018 tarihli dilekçesiyle davasını ıslah etmiş, itirazın iptali ile davalı hakkında iflas kararı verilmesini talep etmiştir.İİK’nun 160. maddesi gereğince, iflas isteyen alacaklı ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumludur.Mahkeme masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarının peşin verilmesini ister.Görüldüğü üzere, İİK’nın 181. maddesinin aynı Kanun’un 160. maddesine yaptığı yollama nedeniyle, İİK’nın 179. madde hükümü uyarınca doğrudan iflas talebinde bulunan alacaklı ilk alacaklılar toplantısına kadar gerekli masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli tebliğ masraflarını avans olarak mahkeme veznesine yatırmalıdır.İflas isteyen alacaklı İİK’nın 181. maddesi yollamasıyla 160. maddesi uyarınca, gerekli masrafları avans olarak mahkeme veznesine peşin olarak yatırmak zorunda olup, söz konusu husus özel olarak düzenlenmiş bir dava şartıdır.(Yargıtay 23.HD, 2015/1364E.-2016/2405 K.) HMK 115. madde hükmü gereğince, mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı gibi, taraflarda dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkemece 08/05/2017 tarihli tensip 5 nolu ara kararı gereğince davacıya 15.000,00 TL iflas avansının yatırması konusunda kesin süre vermiş, tensip ara kararı davacıya 12/06/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı, bayram sebebiyle sürenin son günü olan 28/06/2017 tarihinde iflas avansı olarak 5.000,00 TL yatırmış, davacı vekili aynı tarihli dilekçesinde davalıdan başka alacaklı bulunmadığını, davacının küçük esnaf olduğunu belirterek ara karardan rücu talebinde bulunmuştur. Mahkeme 04/04/2017 tarihli ara kararı ile talebin reddine karar vermiş. Karar davacı vekiline 11/07/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, bakiye 10.000,00 TL iflas avansı 31/07/2017 tarihinde ikmal edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Aynı kanunun kesin süre başlıklı 94. maddesinin 2. fıkrasına göre ise; hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Hâkim tarafından kesin süre verilirken; 1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi, 3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.(Yargıtay 14.HD., 29.05.2017, 2015/13435E. – 2017/4385K.) Son uyuşmazlıkta davacıya yüklenen 15.000,00 TL’lik iflas avansının hangi iş ve işlemler için talep edildiğinin açıkça belirlenmemesi sebebiyle kesin sürenin usulüne uygun olmadığı, iflas avansının da sofa hatta ikmal edildiği anlaşılmakta davalının bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre, davalı şirketin tasfiye halinde bulunduğu tasfiye memurunun da yetkili …’nun olduğu açıktır. Buna rağmen mahkemece tebligatlar şirket merkezine çıkartılmış ve usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan davalının yokluğunda 21/03/2018 tarihli ön inceleme/tahkikat duruşmasını yapmıştır. Somut uyuşmazlık basit yargılama usulüne tabidir. Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa’nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6., 1982 Anayasası’nın 36.maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde ise adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut, açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme bu konudaki yanlışlığını fark etmiş, dava dilekçesi ve ekleri ile 21/03/2018 tarihli duruşma zaptını usulüne uygun olarak 31/03/2018 tarihinde tasfiye memuruna tebliğ etmiştir. Davalı vekili 16/04/2018 tarihli dilekçeleriyle davaya cevap ve delil listesi ibraz etmiştir. Mahkeme daha sonra tarafların huzurunda 16/05/2018 tarihli ön inceleme/tahkikat duruşmasını icra etmiştir. Dosyada vekaletnamesi bulunan taraf vekillerinin katılması suretiyle yapılan işlemin HMK 320. ve devamı maddelerine uygun olduğu, davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmediği anlaşılmıştır.Bilindiği üzere, HMK 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah; taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yöntem olup; iddia ile savunmanın genişletilmesi yasağının istisnaların biridir (HUMK. m.83; Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, B.6.C.IV, İstanbul 2001, s.3965). Islah müessesesi, dava değiştirme, başka deyişle iddia ve müdafaanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkan olmakla; bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşabilecek olan her hangi bir taraf muamelesi, ıslah kurumunun yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapabilmektedir (Prof.Dr.Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C.I.II.B,5, İstanbul 1992 s.534).Islahın amacı, yargılama sürecinde, şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğundan; hak ve alacağı bu sürecin dışında ortadan kaldırmış olan işlemlerin, yani maddi hukuk işlemlerinin ıslah yoluyla düzeltilebilmesi, elbette olanaklı değildir. Bir başka deyişle, maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemleri, ıslahla düzeltilemez. Feragat, kabul, sulh gibi işlemler, velev ki dava içinde yapılsın, asıl hakkı ortadan kaldırdıklarından, usul işlemi olduğu kadar (davayı etkilediği için usul işlemidir) maddi hukuk işlemi mahiyeti taşımaktadır ve bu sebeple, bu işlemlerin de ıslah yoluyla düzeltilmesi imkânsızdır. Zira ıslah, yargılama hukukunun şekle ve süreye bağlılığından kaynaklanan zımni hak kayıplarının telafisi için öngörülmüş bir müessesedir. Açık bir irade beyanı ile terk edilen haklar, maddi gerçeğin şekle feda edilmesi gibi bir sonuç doğurmadığı için, ıslahın konusu olamaz. Islahın sonuçlarına gelince; Islah tahkikata tabi davalarda tahkikat bitinceye kadar ve tahkikata tabi olmayan davalarda ise yargılamanın bitimine kadar yapılabilir.Islah tek taraflı bir irade beyanı olup, ıslahın geçerliliği için karşı tarafın ve mahkemenin kabulüne gerek yoktur. Davanın tamamen ıslahı durumunda, dava dilekçesinden itibaren bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılmasını gerektireceğinden (HMK 179,180), davanın tamamen ıslahında yeni bir dava açılmamış sayılacak, dava, ilk dava gününde açılmış sayılacaktır.Şu hale göre kural olarak; dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usulüne ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslah mümkündür. (Bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/1-364 E. 2011/453 K. Sayılı ilamı) Bono, bir ödeme aracıdır. TBK.’nın 207. maddesinin ikinci fıkrasında da asıl olanın peşin satış olduğu düzenlenmiştir. Buna göre davacının malları teslim aldığının kabulü gerekir. Dava konusu bonoyu avans olarak verdiğini, bono bedeli kadar malları teslim almadığını iddia eden davacının, bu iddialarını yazılı delillerle ispat etmesi gerekmektedir.Her ne kadar yerel mahkemece isabetli olarak bu konuya işaret etmişse de; davalının delilleri arasında tarafların ticari defterlerinin bulunduğu görülmüştür. Yerel mahkemece davalının bu yöndeki delili değerlendirilmemiştir.Bu sebeple mahkemece davalının bu yöndeki delillerinin HMK’nın 222. Maddesi uyarınca toplanması, ticari defterlerin tacirler arasındaki uyuşmazlıklarda delil vasfının değerlendirilerek sonucuna göre itirazın kaldırılmasına ve depo emri çıkartılmasına karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi yerinde görülmediğinden ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/433 E. 2018/1153 K. 26/10/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.30/01/2020