Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1278 E. 2019/2329 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1278 Esas
KARAR NO : 2019/2329
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/111
KARAR NO : 2018/976
KARAR TARİHİ: 17/10/2018
DAVA : İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 19/12/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kozmetik sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, birçok markaya sahip bulunduklarını, borca batık durumdaki müvekkili şirketlerin, sunulan iyileştirme projesinin uygulanması halinde bu durumdan kurtulacaklarını ileri sürerek iflaslarının 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Müdahil vekilleri davanın reddini istemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın açılmasından önce davacı … Sanayi Ticaret Aş’ nin Çerkezköy’de bulunan fabrika binasını sattığı, her iki şirketin üretim ve satış cirolarının iyileştirme projesinde ön görülen ciroların altında kaldığı gibi karlılık hedeflerinin de tutturulamadığı, üretim ve pazarlama faaliyetlerine zaman zaman ara verildiği, davacı şirketlerin şüpheli alacaklarını tahsil edemediği, yurt dışı alacaklarının tahsilinde sıkıntılar yaşadığı, davacı şirketlerin ortakları arasında uyuşmazlıklar yaşandığı gerekçesiyle davanın reddiyle şirketlerin iflasına karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesi tarafından tesis edilen kararın eksik incelemeyle verildiğini, müvekkili şirketlere ait çok sayıda marka ve patent bulunduğunu, mahkeme tarafından bunlara ilişkin değer tespiti yapılmadığını, marka ve patentlerin ilgili kurumdan celp edilmediğini, marka ve patentlerin prjenin ciddi ve inandırıcılığında önemli bir rolü olmasına rağmen bu durumun göz ardı edildiğini, bilirkişi raporuna yaptıkları itirazda bu durumu belirttiklerini ancak taleplerinin dikkate alınmadığını, 17/10/2018 tarihli celsede mahkemeye revize iyileştirme projesi sunulacağını bildirmelerine rağmen bu talepleri değerlendirilmeden iflas kararı verildiğini, müvekkili şirketlerde şirketin öz varlığında ve net işletme sermayesinde çok önemli düzeyde iyileşmeler olduğunu, bu durumun bilirkişi raporlarıyla tespit edildiğini, kısa vadeli borçlarda ciddi oranda azalmalar olduğunu, mahkeme kararının dosya kapsamıyla uyumlu olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir,Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal bir kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve Kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, 179/b maddesinde ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince, davada uygulanacak olan, 160. maddesinde, İflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, iflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekeletnamesin de, İflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirket ortaklar kurulu kararı ile şirket hakkında iflas erteleme talebinde bulunulmaya karar verildiği, mahkemece, tensip ara kararı ile ilanların yapılmasına, bilirkişi incelemesine ve ayrı ayrı rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, iflas avansının mahkeme veznesine yatırıldığı, davanın, davacı şirketlerin muamele merkezinin bulunduğu, mutlak yetkili mahkeme de açıldığı anlaşılmıştır. İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, diğer bir görüş ise, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur. Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir. İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın mahkemeye bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması gerektiği, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği vb, bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması yani, iflas erteleme kararının alacaklıların haklarını iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği, iflas ertelemenin maddi (esasa ) ilişkin şartlarıdır. Kısacası, iflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında iflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (6102 sayılı TTK’nın m. 377, İİK’nın m.179 vd.).İyileştirme projesi ise, sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı, TTK’nın 376/2. maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kâr ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli, İİK’nın 179. maddesinde aranan ciddî ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır. Sunulan iyileştirme projesinin uygulaması ve erteleme sürecinin başarı ile yönetimi bakımından ciddi, inandırıcı, somut ve uygulanabilir nitelikte bulunmalıdır.Şirketin malvarlığının tespiti amacı ile keşfen mahalinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi heyeti raporu alınmıştır. Kayyım tarafından düzenli ve belirli aralıklarla dosyaya ibraz edilmiştir.Davacı … Tic A.Ş’ nin üzerinde fabrika binası bulunan maliki bulunduğu … ada 5 nolu parseli 21/01/2016 tarihinde …. San ve Tic Ltd Şti’ne sattığı dosya kapsamında bulunan tapu kaydından anlaşılmıştır.Davacı şirketlerden … Tic A.Ş’ nin 30/09/2017 tarihi itibariyle 11 kişi, … San. Ve Tic A.Ş ‘de 2 kişi çalıştığı, davacı şirketlerin üretim faaliyetlerini fason yaptırarak yurt dışı ve yurt içi satış faaliyetlerinin azalarak devam ettirdikleri, cirolarının iyileştirme projesinde hedeflenen ciro ve karlılık hedeflerinin altında kaldığı, davacı şirketlerin üretim ve pazarlama faaliyetlerinde duraksamalar olduğu, zaman zaman personele izin verildiği, alacakların tahsilatında sıkıntılar yaşadığı, satışların hedefin çok altında kaldığı, şirket ortakları arasında uyuşmazlıklar yaşandığı kayyum heyeti tarafından rapor edilmiştir. Bilirkişi Heyeti Ek Raporlarında; davacı … TİCARET AŞ’nin 31/12/2015 tarihi itibariyle satış değerleri üzerinden düzenlenen bilançosuna göre (-) 8.804.760,37 TL borca batık olduğunu, yine davacı …. SANAYİ TİCARET AŞ’ nin 31/12/2015 tarihi itibariyle satış değerleri üzerinden düzenlenen bilançosuna göre (-) 5.183.385,92 TL borca batık olduğunu, davacı şirketlerin borca batıklık tutarını doğru hesaplayamadıklarını ve proforma gelir tablosunda ön görülen hedeflerin çok gerisinde kaldıklarını, satış ve karlılık açısından iyileştirme projesinin çok gerilerinde kaldıklarını, 2016 ve 2017 yıllarında proforma gelir tablosunda ön görülen hedeflere ulaşılamadığını, 2018 yılı için hedeflenen net satış ve net kar hedeflerine ulaşılsa dahi borca batıklıktan çıkamayacaklarını, iyileştirme projelerinin ciddi ve inandırıcı olmadığını bildirmişlerdir.Sonuç olarak, davacı şirketlerden … Tic A.Ş’ nin üretim araçlarından fabrika binasını 21/01/2016 tarihinde … San ve Tic Ltd Şti’ne sattıktan hemen sonra, üretim ve pazarlamada birlikte hareket eden diğer şirketle birlikte 08/02/2016 tarihinde iflas erteleme talebinde bulunduğu, davadan önce davacı şirketlerin, alacakların zararına mevcudiyetlerini azalttıkları gibi, kayyum raporları ve alınan bilirkişi heyet raporuna göre, sunulan iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı, şirketlerin borca batık olduğu, bu nedenlerle iflas erteleme şartlarının bulunmadığı ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353.1.b.l maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davacıdan alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı toplamı olan 379,00 TL harçtan peşin yatırılan 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 245,00 TL harcın davacı şirketlerden eşit olarak tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,5-Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İİK’nun 293/3. fıkrasının atfıyla aynı yasanın 164/2.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/12/2019