Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1270 E. 2019/1861 K. 17.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1270 Esas
KARAR NO : 2019/1861
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/06/2015
NUMARASI : 2014/351 Esas, 2015/453 Karar
DAVA: Uçak kira ve taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacak
KARAR TARİHİ: 17/10/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, alacak talebine ilişkindir.Mahkemece 19/06/2015 tarihli karar ile, uyuşmazlıkta sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu belirterek davanın usulden reddine karar verilmiş, 13/04/2018 tarihli ek karar ile de, kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için talepte bulunulmadığı gerekçesiyle HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Davacı vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesi ile; kararın yurtdışında bulunan davalı … 29/11/2016 tarihinde tebliğ edildiğine dair bakanlık yazısının mahkemeye 10/03/2017 tarihinde ulaştığını, mahkemenin dahi tebliğ bilgisine, tebliğden yaklaşık 3 ay sonra eriştiği dikkate alındığında, kararın kesinleştiği ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi gereken tarihi bilmelerinin mümkün olmayacağını, esasen yurtdışı tebligat akıbetinden haberdar edilerek iki haftalık kesin sürenin kendilerine ihtar edilmesi gerektiğini, tebliğ yapıldığına ilişkin 10/03/2017 tarihli bakanlık yazısını 20/04/2017 tarihinde öğrenip aynı gün dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinde usule aykırılık bulunmadığını, öte yandan tasfiye halinde olan davalı … tasfiye memuru ile tebliğ yapılan tasfiye memurunun farklı kimseler olduğunu, bu nedenle yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, yine kararın kendilerine “…” isimli çalışan imzasına tebliğ edildiği bilgisi mevcutsa da, böyle bir çalışanları olmadığını, bu nedenle kendilerine de usulüne uygun tebliğ yapılmadığından görevsizlik kararının kesinleşmediğini belirterek ek karanın kaldırılmasını ve dosyanın görevli ve yetkili sulh hukuk mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.Dosya kapsamından, mahkemece, 19/06/2015 tarihinde, uyuşmazlıkta sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu belirtilerek davanın usulden reddine karar verildiği, kararın davacı ve davalı … AŞ. vekiline 31/07/2015 tarihinde tebliğ edildiği, yurtdışında bulunan davalı … bakanlık aracılığı ile 29/11/2016 tarihinde tebliğ edildiği, yurdışı tebligatın yapıldığına ilişkin bakanlık yazısının mahkemeye 10/03/2017 tarihinde ulaştığı, mahkemece 13/04/2018 tarihli ek karar ile kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde dosyanın gönderilmesi talebinde bulunulmadığı gerekçesiyle HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir.Davacı taraf, kararın, yurdışında bulunan davalıya 29/11/2016 tarihinde tebliğ edildiğine ilişkin bakanlık yazısının mahkemeye 10/03/2017 tarihinde ulaştığını, bu nedenle kararın kesinleştiğini ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi gereken tarihi bilmelerinin mümkün olmayacağını, kendilerinin de tebliğden 20/04/2017 tarihinde haberdar olarak aynı gün gönderme talebinde bulunduklarını belirterek ek karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.HMK’nın 20/1. maddesi; “Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir” hükmünü düzenlemektedir.Kanunda öngörülen bu iki haftalık süre, tarafların dosyanın gönderilmesini talep edebilecekleri son tarihi göstermekte olup kararın henüz kesinleşmediği bir aşamada dosyanın görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi mümkündür (Yargıtay 13. HD’nin 2017/6995 Esas, 2019/7107 Karar sayılı kararı).Somut olayda, kararın en son davalı … , 29/11/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafın kararın kesinleşmesinden iki haftalık süre geçtikten sonra 20/04/2017 tarihinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep ettiği görülmektedir. Mahkemenin kararın kesinleştiğini taraflara bildirme yükümlülüğü olmadığı gibi, kesinleşmeden itibaren iki haftalık süre içinde, taraflarca dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edilmemişse, mahkemece resen davanın açılmamış sayılmasına karar verilecektir. Kanunda öngörülen iki haftalık süre ise, tarafların dosyanın gönderilmesini talep edebilecekleri son tarihi göstermektedir,Öte yandan davacı, kararın kendilerine ve davalı … yapılan tebliğin usulsüz olduğunu, bu nedenle görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddi kararının kesinleşmediğini de ileri sürmektedir. Davacıya 31/07/2015 tarihinde yapılan tebliğin usulsüz olduğu kabul edilse bile, davacının 20/05/2016 tarihinde gerekçeli kararın taraflara tebliğini talep ederek kararı öğrendiği görülmektedir. Davacıya tebliğin 20/05/2016 tarihinde yapıldığının kabulü de sonucu etkilemeyecek ve mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilecektir. Yine davalı … çıkartılan yurdışı tebligatın, usulüne uygun olarak bakanlık aracılığı ile ve yabancı ülkenin yetkili birimince tebliğ edildiği gözetildiğinde, bu davalıya yapılan tebliğin usulsüz olduğuna yönelik itirazda yerinde değildir.Tüm bunlardan incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca başvurunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, Davacı tarafından peşin yatırılan 98,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 91,40 TL harcın davacı taraftan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/10/2019