Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1269 E. 2019/2147 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1269 Esas
KARAR NO : 2019/2147
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28/12/2018
NUMARASI : 2016/594 Esas, 2018/1334 Karar
DAVA: İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 28/11/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 05.05.2016 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin Beykoz / İstanbul adresinde faaliyet gösterdiğini, şirketin, her türlü yabancı ve yerli menşeili alkol, alkollü ve alkolsüz içkiler, tütün ve tütün mamülleri, çay ve kahvenin mümessilliğini, alım satımını, transit ticaretini, ithalatını ve ihracatını ve ana sözleşmede yazılı diğer işleri yapmak amacıyla kurulduğunu , dünyaca ünlü birçok ithal alkollü ve / veya alkolsüz içkilerin Türkiye’de ki tek satıcısının davacı şirket olduğunu, müvekkili şirketin, ulusal zincir ağı bulunan marketlerden … ve yine marka halini almış birçok restoranda, otellere, barlara ve gece kulüplerine ithal alkollü ve alkolsüz içki satışı yaptığını, şirketin 2 bayisinin bulunduğunu, satışların büyük kısmının bayiler üzerinden gerçekleştirildiğini, kurulduğu 2002 yılından bu yana ticari hayatını yürüten müvekkili şirketin, gümrük zammı vergileri, 2015 yılı sonunda getirilen ve alkollu içecekleri de kapsayan antrepodan transit satış yasağı ve 2016 yılı başında alkollü içeceklere bandrol verilmesi hususunda ki prosedür, en önemlisi mevcut piyasa koşulları, piyasa etkisiyle bankaların olumsuz tutumu, alacaklarının tahsil edilmesinde zorlanılarak ciddi şüpheli alacak kalemlerinin oluşması neticesinde nakit döngüsünü yitirdiğini, şirketin mali müşavirleri tarafından yapılan mali analiz ve mal esasına göre tanzim edilmiş ara bilançolara göre ,04.05.2016 tarihi itibariyle aktif ve pasif yapısının ortaya çıktığını, borca batıklık tutarının (-) 9.390.703,53 TL olduğunu, kanunen mahkemeye başvurma zorunluluğu bulunduğunu, müvekkili şirketin faaliyetinin sekteye uğramasının, sadece müvekkili şirketi değil, domino etkisi yaratacak çalıştığı tüm firmalarında zarar görmelerine sebep olacağını iddia ederek, iflasın 1 yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asli müdahiller, gerek yazılı, gerekse de zapta geçen beyanları İle davacı şirketin iflas erteleme talebine karşı beyan ve itirazlarını bildirmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI :Mahkemece, başta kayyım raporları, denetime elverişli nitelikteki bilirkişi rapor ve ek raporu, tüm dosya kapsamdan, davacı şirketin dava tarihinde borca batık durumda olduğu, baştan itibaren hiçbir düzelme göstermediği, borca batıklıktan çıkma eğilimi göstermediği, bu hali ile iyileştirme projesinin gerçekleşmesi ve borca batıklıktan çıkmasının imkansız hale geldiği, alacaklıların davanın açıldığı tarihe göre durumlarının sundukları dilekçelerde de belirtildiği şekilde daha kötü olduğu, bilirkişi kurulu raporlarında da belirlendiği üzere İflas halinde alacaklıların durumlarının daha kötü olmayacağı, davacı şirketin inandırıcı nitelikte iyileştirme projesi sunmadığı, yeni kaynak yaratmaya ve şirketin borca batıklıktan kurtulmasına yönelik hiçbir tedbir almadığı ,yaptığı ciro ve kar miktarları ile borçlarını ödemesinin mümkün olmadığı, tedbirlerin devamına ve yargılamaya devam edilmesinin alacaklıların durumlarının daha da kötüleşmesine yol açacağı, İflas erteleme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davacı şirketin İflas erteleme talebinin reddi ile iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar davacı vekili tarafından yasal sürede istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, yerel mahkemenin İflas kararının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi ve mahkemenin zararın neden arttığı, faaliyet zararı olup olmadığını irdelemeksizin kanaat oluşturduğunu, dayanak bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak iflasın ertelenmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi İsteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal bir kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve Kooperatifin malvarlığının Korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, son fıkrada ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince, somut olayda uygulanacak olan, 160. maddesinde, İflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise, kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, İflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekeletnamesin de, İflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirket yönetim kurulunun 02.05.2016 tarihli kararı ile şirketin iflas ertelenmesi müessesinden istifade etmesinin oybirliği ile kararı alındığı, mahkemece, ilanların yapılmasına, bilirkişi incelemesine ve rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, 15.000,00 TL İflas avansının, mahkeme veznesine yatırıldığı anlaşılmıştır. 06.05.2016 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir kararları alınarak kayyımlar atanmıştır.19.09.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda, sonuç olarak, davacı şirketin, 04.05.2016 tarihli rayiç değer bilançosuna göre 9.229.775.43 TL borca batık olduğu, şirket ortaklarının taahhüt ettikleri sermayenin tamamını ödedikleri, ortakların şirkete borçlarının olmadığı, şirketin faaliyetinin devamlılığı bakımından, net işletme sermayesi ihtiyacı ve borca batıklığın giderilmesi yönünde davacı şirket ortaklarının gelecek dört yıl için toplam 6.000.000 TL nakti sermaye artırımı taahhüdünün büyük önem kazanmış durumda olduğu, borca batıklığın %65 ‘i oranında nakdi sermaye artışı yapılması taahhüdü yapılmasının olumlu karşılandığını, sermaye artışının, şirketin sermayesinin kuvvetlenmesi bakımından itici bir güç sağlayacağı, cari oranı yükselterek projedeki hedeflerinde daha süratli elde edilmesinin önünü açacağını, ancak sermaye artırımı takviminin değiştirilmesi ve yapılacak artırıma dair ödemelerin en geç 2018 yılı sonuna kadar yerine getirilmesi gerektiği, 6.000.000 TL ‘lik sermaye artırımına dair kararın bütün ödemeleri kapsayacak şekilde alınarak sicile tescil ve ilan edilmesi gerektiği, bu hususlar yerine getirilmeden iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı bir proje olarak nitelendirilmeyeceği, projede öngörülen tedbirlerin, satışların bayiler üzerinden değil, doğrudan yapılması, satışı / distribütörlüğü yapılan şarapların ithalinde aracı kullanmadan doğrudan ithalat yapılması üzerinde odaklandığı, hiç kuşkusuz şirketin birinci elden daha ucuza alıp nihai tüketiciye direkt satış yapmasının hedefe ulaşmada katkı sağlayacağı, projede öngörülen bu tedbirlerin alınması halinde iyileşme ümidinin artabileceği, şirketin alacaklı bankalarla yeniden yapılandırma görüşmelerini başlatmasının özel bir önem kazanmakta olduğu, bu konuda şimdiye kadar hareketsiz kalınmasının iyileştirme projesinin inandırıcılığı yönünden önemli bir eksiklik olduğu, iyileştirme projesinin bir bütün halinde değerlendirilmesinde derhal İflas kararına nazaran erteleme kararı ile alacaklıların durumunun daha da kötüleşmemesine yönelik bulunan ilkenin yerine gelmiş göründüğü , projenin ciddi ve inandırıcı bir proje olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceği konusunda ancak eksiklikler giderilip açıklamalar yapıldıktan sonra kesin görüş beyan edileceği belirtilerek teknik rapor eklenmiştir.
08.08.2016 tarihli teknik bilirkişi heyet raporunda, sonuç olarak, demirbaşların, taşıtların, hakların, diğer maddi olmayan duran varlıkların, özel maliyetlerin, ticari malların ve gayrimenkullerin toplam rayiç bedellerinin, 12.536.347,73 TL olduğu belirtilmiştir.Müdahillerden … Bankası A.Ş vekili, bilirkişi raporuna itiraz beyan ve taleplerine dair 28.10.2016 tarihli dilekçesinde, davacı şirketin, Kıbrıs uyruklu, …. Ticaret Ltd.ünvanlı bağlı ortağı bulunduğunu, bağlı ortaklık ile ilgili mali tabloların incelenmesini, davacı şirketin şüpheli alacaklarını muvazaalı olarak artırdığını, raporun 13. sayfasında en çok alacağı olduğu … A.Ş ‘ye İlişkin tahsilat planının açıklanması bu şirketin borcunun neden bu seviyeye kadar çıkmasının açıklığa kavuşturulması gerektiğinin belirtildiğini, rapordaki bu tespitin çok yerinde olduğunu, davacının muvazaalı olarak şüpheli alacak oluşturduğunun açıkça görüldüğünü ,kötü niyetli olduğunu, şirket yöneticisinin bir günde almış olduğu ihtiyati tedbir kararının arkasına saklanarak , lüks yaşamına devam ettiği, fotoğraflarını sosyal medyada paylaştığını, 19.10.2016 tarihli ana haber bülteninde, “ Dolandırdı yurt dışında alemlerde yedi”, “ 35 milyon vurgun yaptı, yurt dışında yedi”, “ böyle İflas dostlar başına “başlıkları ile habere konu olduğunu, İflas erteleme davasının ve İhtiyati tedbirin davacı tarafça açıkça suistimal edildiğini belirterek, ek rapor alınmasını talep edip, gazete örneğini dosyaya ibraz etmiştir.Mahkemece, İhtiyati tedbir kararına karşı müdahil … A.Ş vekilinin itirazları, 24.11.2017 tarihli ara kararla reddedilmiştir. İhtiyati tedbirin reddine dair ara kararın istinafı üzerine, Dairemizin 2018/432 Esas, 2018/386 Karar ve 07.03.2018 tarihli kararı ile kayyım raporları ve bilirkişi raporları doğrultusunda, davanın açıldığı ve tedbir kararının verildiği tarihten itibaren, borçların yapılandırılmasında sessiz kalındığı, iyileştirme projesinin inandırıcılığını yitirdiği, uygulama kabiliyeti kalmadığı, mahkemece İhtiyati tedbir kararının kaldırılması gerekirken İtirazın reddine karar verilmesininin doğru olmadığı gerekçesiyle, müdahil vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek dosyadaki İhtiyati tedbir kararlarının kaldırılması şeklinde hüküm tesis edilmiştir.05.09.2018 tarihli heyet bilirkişi ek raporda, sonuç olarak, Aralık 2016 itibarıyla şirketin kayıtlı sermayesinin 10 milyon TL ‘den 11,5 TL ‘ye çıkartıldığı, artırılan 1,5 milyon TL ‘nin 1.237.500 TL ‘sinin ödenmiş olsa da, şirketin faaliyetten ve faaliyet dışı işlemlerden zarar etmesi ile rayiç değerlere göre borca batıklığın azalmak yerine 9,2 den 14.8 milyon TL ‘ye yükseldiği, davacı şirketin 19 farklı bankaya toplam 31,9 milyon TL borcunun bulunduğu, net satış rakamları ve hedeflenen net kar rakamlarının yakalanamadığı sürece bu ödemelerin yapılamayacağı, borca batıklığın sürekli artması ile iyileştirme projesinde öngörülen borç ödemelerinin yapılamayacağı, müdahil şirketlerden … A.Ş vekilinin talebi ile irdelenen, şirketin mali durumunun bozuk olduğu 31.12.2015 tarihi itibariyle 3,9 milyon borcu olan … isimli firmaya yaklaşık 4 aylık bir sürede mevcut alacak rakamının tahsilatını yapmadan, teminata bağlamadan, üstelik yaklaşık 9,1 milyon TL daha teminatsız açıktan satışın yapılmasının ticaret hayatının olağan akışına, basiretli tacir olma ilkesine aykırı olduğu, herhangi bir teminat alınmadan yapılan geri ödeme planının heyetçede gerçekçi bulunmadığı, firmaya satışın gerçek bir satış olup olmadığının değerlendirilmesinin konu ile ilgili detaylı inceleme yapılması gerektiği, davacı şirketin, tedbir kararı aldıktan sonraki net satış faaliyetinin iyileştirme projesinde hedeflenen rakamların çok altında kaldığı, böylelikle asıl faaliyettende zarar ettiği, fiili gerçekleşmelerle kıyaslandığında iyileştirme projesinin somut iyileştirme içermediği, iyileştirme projesinin, somut, gerçekçi ve inandırıcı olarak mütalaa edilemediği, iyileşme ümidinin varolmadığı, … Tic.Ltd./ Kıbrıs ünvanlı şirketin rayiç durumunu gösteren hiçbir verinin kayıtlarda ve dosyada olmadığı, Türkiye dışında yerleşik firma olması sebebiyle rayiç değerlerinin kayıtlarının teknik ve mali yönden inceletilerek mali tabloların çıkartılmasından sonra belirlenebileceği, satış ve karlılık rakamlarının çok altında bulunan 31.12.2016 fiili verileri artan borca batıklık seviyesi de dikkate alınarak böyle bir işlemin gerekli olup olmadığının takdirinin mahkemeye bırakıldığı belirtilmiştir.Kayyım heyeti, raporlarını düzenli olarak ibraz etmişlerdir.09.07.2018 tarihli kayyım heyeti raporunda, Ocak – Mart döneminde ortalama 14 personel istihdam edildiği, sonuç olarak, planlanan 3aylık dönem karı için rapor döneminde 2.838.437,04 TL zarar oluştuğu, ticari borçların %35 artış göstererek 389.109,65 TL olduğu, dönem zararına bağlı olarak, bir önceki dönemle birlikte 12.677.344,62 TL öz kaynak kaybına uğradığı, sermayesini 1.500.000,00 TL artırdığı belirtilmiştir.Davacı vekili, 05.07.2018 tarihli dilekçede, tedbirin kaldırılması üzerine , davacı şirket adına konkordato talebinde bulunulduğunu, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.07.2018 tarihli celsesinde kesin mühlet talebinin reddine karar verildiğini, ihtiyati tedbir kararı verilmemesinin alacaklıların zararına olacağını iddia etmiştir.Davacı vekili, 28.12.2018 tarihli duruşmada zapta geçen beyanında, raporu incelediklerini, yazılı beyanda bulunmadıklarını, rapora itiraz ettiklerini, mevcut piyasa koşullarına göre hedeflerini tutturmalarının mümkün olmadığını, iflaslarına karar verilmesini istemiştir.İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, bir diğer görüş, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur. Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir. İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde, iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği vb dir. Bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması yani, İflas erteleme kararının, alacaklıların haklarını, iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği, iflas ertelemenin maddi (esasa ) ilişkin şartlarıdır. İflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında İflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık olması gerekir. Somut olayda, davacı şirketin, iyileştirme projesine esas aldığı bilanço tarihinde ve daha sonraki tarihlerde, bilirkişi raporları ile subuta erdiği üzere, şirket malvarlıklarının yani aktiflerinin rayiç değerleri, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmemektedir.Yani şirket borca batıktır. Ayrıca, borca batıklık oranı gittikçe artmıştır. Ancak şirketin borca batık olması, şirket hakkında iflas erteleme kararı verilmesine tek başına yeterli olmayacaktır.İflas erteleme kararının en önemli ikinci şartı ise, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmasıdır. Bu husus İİK’nun 179. Maddede, mahkemenin projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa iflasın ertelenmesine karar vereceği, 6102 sayılı TTK’nun 377. maddesinde ise, yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklının nakit sermaye konulması dahil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri gösteren bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak İflas ertelemesini isteyebileceği şeklinde düzenlenmiştir. İyileştirme projesinde yer alan, İyileştirme tedbirleri ve yöntemlerinin somut, gerçekçi ve objektif olması gerekir. Somut olayda, bilirkişi raporunda ve kayyım raporlarında ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, davacı şirketin İyileştirme projesinde belirtmiş olduğu sermaye artışını tam olarak gerçekleştirmediği, projedeki hedeflenenin tersine kar değil büyük oranda zarar eden şirket haline geldiği, maliyet giderlerinin devam ettiği, çalışan sayısının yaklaşık yarı oranda azaldığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporlarında belirtilen ve yukarıda özetlenen diğer tüm nedenlerle, davacı şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Özellikle, ihtiyati tedbir kararından itibaren, İflas erteleme hükümlerinden fiilen yararlanan davacı şirketin, bu süreç içerisinde iyiniyetli girişiminden söz etmekte mümkün görülmemiştir. İflas erteleme talebinde, yalnızca alacaklı taraftan fedakarlık beklemek yasal düzenlemeler kapsamında kabul edilemez. İflas erteleme şartları oluşmayan, borca batık şirketin, erteleme talebinin reddi ile şirketin iflası kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle ve özellikle iflas erteleme hükümleri ve dosya kapsamı göz önünde bulundurarak,davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/594 Esas, 2018/1334 Karar ve 28.12.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı hukuk muhakemeleri kanunu’nun353/1-b/1 bendi uyarınca esastan reddine,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,80TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmamış olması ve davanın niteliği itibariyle İstinaf vekalet ücretine dair hüküm tesisine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı hukuk muhakemeleri kanunu’nun 353 /1-b/1 bendi ve İİK’nun 164 . Maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile kabul edildi.28/11/2019