Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1260 E. 2022/1075 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1260 Esas
KARAR NO: 2022/1075
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07/11/2018
NUMARASI: 2017/713 Esas, 2018/1099 Karar
ASIL / KARŞI DAVA: KOOPERATİF ÜYELİĞİNİN TESBİTİ / DAVACININ KOOPERATİFE OLAN AİDAT BORCUNUN TAHSİLİ
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin 1997 yılında …’dan devraldığı hisse nedeniyle davalı kooperatife üye olduğunu ve kooperatifteki … arsa paylı … Blok … katta bulunan ve tapuya İstanbul, Kartal, … Bölge, … mahalle, … mevkii , … pafta, … ada, … nolu parselde kayıtlı, … nolu bağımsız bölümü 26.06.2001 tarihinde … isimli şahsa sattığını, bu tarihten itibaren kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini pek çok kez davalı kooperatife noter kanalıyla ihtarname keşide ederek bildirdiğini ve üyeliğinin silinmesini talep ettiğini, müvekkilinin Kadıköy … Noterliği’nin 24.10.2005 tarihli, … yevmiye numaralı, Kadıköy … Noterliği’nin 22.06.2007 tarihli, … yevmiye numaralı, Kadıköy … Noterliği’nin 04.07.2007 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnameleri ile kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini ve kooperatif ile hiçbir ilişkisinin kalmadığını, bu nedenle kendisine kooperatif ile ilgili herhangi bir belge gönderilmemesi ve istifasının kabulü taleplerini yinelediğini, buna rağmen davalı kooperatifin ısrarla üyeliğinin devam ettiğinden bahisle genel kurullara katılım için toplantı çağrısı yaptığını ve kendisinden farklı icra müdürlükleri vasıtası ile farklı yıllara ilişkin kooperatif aidatları talep ettiğini, müvekkilinin iyi niyetli olarak bir taraftan devam eden kooperatifle ilgili davalara katılarak kooperatifin hak arayışını sürdürdüğünü, diğer taraftan başkaca herhangi bir hukuki sorun yaşamamak için kendisine gönderilen kooperatif aidatı ile ilgili icra dosyalarına konu borçları ödediğini, son olarak davalı kooperatif tarafından gönderilen 2016 hesap yılı olağan genel kurul toplantısı çağrı tutanağı ile hala müvekkilinin üyeliğinin devam ettiğinin anlaşıldığını, müvekkilinin üyelikten ayrılması talebinin kabul edilmemesinin yanı sıra Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … esas, Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … esas, Kartal … İcra Müdürlüğünün … esas, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyaları ile kendisinden kooperatif aidatlarının talep edildiğini ve üyelikten istifa olgusunun davalı tarafça haksız olarak reddedilmesinden ötürü takip dosyalarına konu meblağları ödemek zorunda kalarak mağdur olduğunu, bu nedenle yasa gereği zamanaşımına uğramamış olan ve müvekkili tarafça davalıya ödenmiş olan icra dosyalarına konu aidatların bilirkişi marifetiyle hesaplanarak faiziyle birlikte iadesi için yasal hakların saklı tutulduğunu belirterek müvekkilinin davalı kooperatifteki … arsa paylı, … Blok, … kat, … nolu bağımsız bölümdeki taşınmazını …’a satarak ardından kooperatif üyeliğinden istifa ettiği hususunu davalıya bildirdiği 24.10.2005 tarihinden itibaren kooperatif üyesi olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde, üye olunmadığının tespitine ilişkin dava açılamayacağını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını ve bu nedenlede davanın usulden reddi gerektiğini, davacının, halen dahi kooperatif üyelerine tahsis edilen sosyal tesis, lokal ve iki büronun maliki ve hissedarı olduğunu, dairesini satmış ve hatta belirtilen sosyal tesis, lokal ve iki bürodaki hissesini devir etmiş olsa dahi kooperatif üyeliğinin devam ettiğini, davacının dairesini devir ederken devir alana üyeliğini ve sosyal tesislerdeki haklarını da devir etmesi gerektiğini, bu şartları yerine getirmeden kooperatiften istifa edilemeyeceğini, müvekkiline usulüne uygun olarak ulaşan bir istifa ihtarnamesinin de mevcut olmadığını, Kooperatifler Kanununa göre üyelerin istifa etmesinin belirli kurallara bağlandığını, davacının üyeliğinden kaynaklanan daire ve sosyal tesis tapularını aldıktan sonra aidat ödememek için haksız ve kötü niyetli olrak istifa etmek istediğini, oysa ki diğer üyeler gibi kooperatifin tasfiye masraflarını ve giderlerini istifa eden üyelerin dahi ödemekle yükümlü olduğunu, şu anda kooperatifin tasfiye aşamasında olup tasfiye işlemlerinin devam ettiğini, davacının da diğer tüm üyeler gibi tasfiye masraflarını ödemek durumunda olduğunu, davacının üyeliğinin hem kendisine tahsis edilen sosyal tesislerin, lokalin ve iki büronun halen dahi maliki olması hem de kooperatif gider ve aidatlarına eşit şartlarda katılması gerektiğinden devam ettiğini, davacı taraf hakkında yapılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyalarına hiçbir ödeme yapılmadığını, hatta borca itiraz edildiğini, davacının, müvekkiline bu iki dosyadan 1.500 TL + 1.500 TL. olmak üzere 3.000 TL ve ayrıca daha sonra alınan genel kurul kararlarına göre de 3.750 TL olmak üzere toplam 6.750 TL borçlu olduğunu, bu alacağın ilgili genel kurul kararlarında belirlenen ödeme tarihlerinden ve belirlenen oranlardaki işlemiş faizleri ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsilini talep etiklerini, müvekkilinin tasfiye halinde olup toplanan aidatların tasfiyenin sonlandırılması için gerekli olan zorunlu giderler olduğunu, davacı-karşı davalının aidat yükümlülüğü olduğunun ve istifasının geçersizliğinin Yargıtay İçtihatlarında da vurgulandığını, kaldı ki Kooperatifler Kanununun 81. maddesine göre de davacı-karşı davalının tasfiye masraflarına katılmasının yasa emri olduğunu, bu yasa yürürlüğe girmeden önce de Yargıtayın, ayrılan üyelerin tasfiye masraflarına katılması gerektiği yönünde kararları mevcut olduğunu, davacı-karşı davalı istifa etmiş olsa dahi icra takibine konu aidat borcunu ödemekle yükümlü olduğunu, müvekkili kooperatifin tasfiye haline girmiş ve ortaklarına konutları teslim etmiş olduğunu, kendi adına olan daireyi teslim alan ve daha sonra 3. kişiye devir eden davalının, tasfiye masraflarını ödemekten kaçınamayacağını, bu durumda davacı-karşı davalının da tasfiye halinde olan kooperatif masraflarına katılması ve aidat borçlarını ödemesi gerektiğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile karşı davanın kabulüne karar verilmesini savunmuştur. Davacı karşı davalı vekili cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde, cevap dilekçesinde ve karşı dava dilekçesinde yer alan iddia ve taleplerin gerek esas, gerekse usul açısından haksız olduğunu, zira müvekkilinin kooperatif üyeliğinden istifa ettiği olgusunun hiçbir tartışmaya yer vermeyecek şekilde açık olduğunu, müvekkilin sadece 18 no’lu bağımsız bölümü devretmekle yetinmediğini, aynı zamanda kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini de noter kanalıyla bildirdiğini, bir an için 2001 yılında üyelik nedeniyle sahip olduğu bağımsız bölümü sattığı anda müvekkilinin üyelik yükümlülüğünün istifa olgusunun geç bildirilmiş olması nedeniyle devam etmiş olacağı varsayılsa dahi nihayet istifa iradesinin noter aracılığıyla gönderilen 24.10.2005 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarname ile kooperatife açıkça bildirildiğini, müvekkilinin gerek iyiniyetinden ve hukuki ihtilaf yaşanmaması arzu ve iradesiyle, gerekse aleyhine yapılan icra takibi baskı ve tazyiki altında 29/12/2009 tarihinde 1.000 TL, 25/08/2010 tarihinde 150 TL, 27/12/2010 tarihinde 300 TL, 18/08/2011 tarihinde 150 TL ve 04/11/2011 tarihinde 150 TL ödemek zorunda kaldığını, oysa bu ödemelerin yapıldığı tarihte müvekkilinin istifa etmiş durumda olduğunu ve sürekli olarak kendisine kooperatif tarafından icra takibi yapılmak suretiyle ödeme emri gönderildiğini, bu nedenle borcu olmamasına rağmen ödeme yapmak zorunda kaldığından bu meblağın ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalı karşı davacıdan istirdatını talep ettiğini, davalı karşı davacının zamanaşımı itirazı da haksız olup, talebin zamanaşımına uğramadığını, davalı karşı davacının müvekkilinden kooperatif genel kurul kararları gereği 6.750 TL alacaklı olduğu iddiası ve talebinin haksız olduğunu, müvekkilinin üyelikten istifa etmiş olması nedeniyle herhangi bir borcunun olmadığını, tam aksine taraflarınca açılan davada belirtildiği üzere müvekkilinin kooperatife yersiz olarak haciz tehdidi altında yaptığı ödemelerden ötürü alacaklı olduğunu belirterek bu nedenle karşı davanın reddine, müvekkilinin, kooperatiften istifa ederek ayrılmış olması nedeniyle üye olmadığının tespiti ile üye olunmamasından ötürü kooperatife borcunun olmadığının (menfi tespit) tespiti ve haksız olarak ödenmiş olan 1.750 TL’nin fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla ödeme tarihinden itibaren işleyen reeskont faizi ile birlikte davalı karşı davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı karşı davacı vekili cevaba cevaba cevap ve karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde, davacı karşı davalının halen kooperatifin üyesi ve kooperatif üyelerine tahsis edilen sosyal tesis, lokal ve iki büronun maliki ve hissedarı olduğunu, bir çok kooperatif üyesinin yapmaya çalıştığı gibi davacı karşı davalının da kendisine tahsis edilen tapuyu aldığında veya sadece daire tapusunu devrettiğinde kooperatiften istifa etmek istediğini, oysa ki kooperatifin tasfiyesinin sonuçlandırılmasına kadar tasfiye masraflarına tüm kooperatif üyelerinin katılmak yükümlülüğünde olduğunu, Yargıtay kararlarına göre istifa edilse dahi üyelerin tasfiye masraflarını ödemekle sorumlu ve yükümlü olduğunu, şu anda kooperatifin tasfiye aşamasında olup tasfiye işlemlerinin devam ettiğini, davacı karşı davalının da diğer tüm üyeler gibi usulüne uygun olarak istifa ettiği kabul edilse dahi tasfiye masraflarına ilişkin aidat borçlarını ödemek durumunda olduğunu, davacı karşı davalıdan tahsil edilen aidatların kooperatifin tasfiyesine ilişkin masraflar ve aidatlar olduğundan bu bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini, karşı dava dilekçelerinde belirttikleri üzere Kooperatifler Kanunu 81. maddesine göre de davacı karşı davalının tasfiye masraflarına katılmasının yasa emri olduğunu, bu yasa yürürlüğe girmeden önce de Yargıtay kararları ile ayrılan üyelerin tasfiye masraflarına katılması gerektiği istikrarlı olarak vurgulandığını, kendi adına olan daireyi teslim alan ve daha sonra sadece dairesini 3. kişiye devir eden (ancak halen dahi sosyal tesis ve lokaldeki hisselerini uhdesinde tutan) davacı karşı davılının, tasfiye masraflarını ödemekten kaçınamayacağını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; asıl davada, davacının kooperatif ortaklığından çıkma isteğinin kooperatife usulüne uygun tebliğ ile bildirildiği 24.10.2005 tarihli ihtarnamesi uyarınca tebliğ tarihi 27.10.2005 tarihi itibariyle kooperatif ortaklığının sona erdiği, bu tarihten itibaren davacının kooperatife herhangi bir ödeme yükümlülüğünün kalmadığı ve kendisine borç tahakkuk ettirilemeyeceği, davacının kooperatif ortaklığından çıkması 13.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5983 sayılı Kanundan önce 27.10.2005 tarihinde gerçekleştiğinden tapusunu alarak kooperatiften 27.10.2005 tarihi itibariyle çıkmış olan davacının belirtilen yasa gereğince çıkmasından sonraki tasfiye masraflarına katılmasının istenemeyeceği, ortaklıktan ayrıldıktan sonraki döneme ilişkin kooperatif ortaklık aidat borcundan bahisle davacıdan tahsil edilen 1.750.00 TL’nin yasal dayanağı bulunmamakla birlikte davacı tarafından bu alacak yönünden harçlandırılmış ayrıca bir dava dilekçesi olmayıp karşı davada sunulan takas-mahsup niteliğinde bir def’iye konu olduğundan bu alacak yönünden karar verilemeyeceği gerekçeleri ile asıl davanın kabulü ile davacının 27.10.2005 tarihinden itibaren davalı kooperatif üyesi olmadığının tespitine, karşı davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davalı-karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davalı karşı davacı istinaf dilekçesinde; kararın gerekçesi ve bilirkişi raporunun dosya içeriğine ve delillere, usule, yasaya ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olup, bu haliyle denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davacıya, kooperatif tarafından 18 nolu taşınmazın tahsis ve devir edildiğini, bu taşınmazın daha sonra davacı tarafça 3. kişiye devir edildiğini, ancak davacının halen dahi kooperatif üyelerine tahsis edilen sosyal tesis, lokal ve iki büronun maliki ve hissedarı olduğunu, bu nedenle müvekkili tarafından kendisine tahsis ve devir edilen taşınmazların tamamını kooperatife iade etmeden kooperatif üyeliğinden istifa ettiğinin kabul edilemeyeceğini, kabul edilse dahi tasfiye masraflarını ödemekten kaçınamayacağını, davacı tarafın kooperatif üyeliğinden ayrılmış olmakla birlikte kooperatiften aldığı daireyi üçüncü bir şahsa devrettiğini, bu durumda davacının kooperatif üyeliğinden beklenen amacı elde ettiğini, devralan şahsın kooperatife üye olmadığını, bu durumda, üyelikten beklenen menfaati zaten elde etmiş olan davacının üyelikten kaynaklanan bütün ödemeleri yapması gerektiğini, çünkü daireyi aldığını ve dairenin bedelinin davacının mal varlığına geçtiğini, 2010 yılındaki yasal değişiklikten önce de kooperatif üyeliğinden ayrılan üyelerin tasfiye masraflarına katılması zorunluluğunun mevcut olduğunu, 2010 yılındaki yasal düzenlemenin sadece uygulamanın yasa maddesi haline getirilmiş hali olduğunu, bu nedenle her durumda davacının istifa etmiş olsa dahi tasfiye masraflarına katılma zorunluluğu olduğundan karşı davanın kabulü gerektiğini, şu anda kooperatifin tasfiye aşamasında olup tasfiye işlemlerinin devam ettiğini, davacının da diğer tüm üyeler gibi istifa ettiği kabul edilse dahi tasfiye masraflarına ilişkin aidat borçlarını ödemek durumunda olduğunu, davacı-karşı davalıdan tahsil edilen aidatların, kooperatifin tasfiyesine ilişkin masraflar ve aidatlar olduğundan, bu bedellerin iadesi talep edilemeyeceği gibi, kooperatif genel kurullarında belirlenen aidatlara da diğer üyeler gibi davacı-karşı davalının da aynen ödemek yükümlülüğünde olduğunu, davacının tasfiye halinde olan kooperatif masraflarına katılması ve aidat borçlarını ödemesi gerektiğini, davacının istifa gerekçesinin sadece aidatları ödememek olduğunu, oysa ki kuruluştan itibaren tüm üyelerin eşit hakka sahip olduğu gibi kooperatifin tasfiyesinde de eşit yükümlülük altında olduğunu, bu nedenle hem kendisine tahsis edilen sosyal tesislerin, lokalin ve iki büronun halen dahi maliki olması, hem de istifa etmiş olsa dahi kooperatif tasfiye masraflarına katılması gerektiğinden davacının taleplerinin reddi gerektiğini, bilirkişi raporunda, müvekkilin defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, defterlere göre davacı-karşı davalıdan 6.750 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, böylece karşı davada talep edilen alacaklarının kanıtlandığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak asıl davanın reddine ve karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı karşı davalı istinafa cevap dilekçesinde; davalı karşı davacının istinaf talebinin haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğundan bahisle reddi ile usul ve kanuna uygun olan İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/713 esas, 2018/1099 karar sayılı kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Asıl dava, kooperatif üyesi olmadığının tespiti, karşı dava ise aidat alacağının tahsili istemine yöneliktir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında, davalı karşı davacı kooperatif tarafından davacı karşı davalı aleyhine aidat, tasfiye giderlerine katılım borcu (2012 Haziran-Ekim) ve gecikme faizi olmak üzere toplam 2.445,42 TL üzerinden başlatılan ilamsız takibe itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında, davalı karşı davacı kooperatif tarafından davacı karşı davalı aleyhine aidat borcu (2010 yılı) ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 630,00 TL üzerinden başlatılan ilamsız takibe karşı dosyaya yansıyan bir itiraz ve tahsilatın olmadığı, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında, davalı karşı davacı kooperatif tarafından davacı karşı davalı aleyhine aidat borcu (2013 Temmuz-Aralık) ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.802,52 TL üzerinden başlatılan ilamsız takibe itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında, davalı karşı davacı kooperatif tarafından davacı karşı davalı aleyhine aidat borcu (2005-2006 yılı) ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 800,00 YTL üzerinden başlatılan ilamsız takibe borçlu tarafından itiraz edildiği, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında, davalı karşı davacı kooperatif tarafından davacı karşı davalı aleyhine 2005-2006-2007-2008 yıllarına ait 950,00 TL aidat borcundan kaynaklı başlatılan ilamsız takibe itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamından, ilk olarak davacının Kadıköy … Noterliğinin 24/10/2005 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile kooperatifteki … arsa paylı … Blok, … katta bulunan … nolu bağımsız bölümü 26/06/2001 tarihinde … isimli şahsa sattığını ve bu tarihten itibaren kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini bildirerek üyeliğinin kooperatif kayıtlarından silinmesini talep ettiği, bu ihtarnamenin kooperatif çalışanı …’a 27/10/2005 tarihinde tebliğ edildiği, ikinci olarak davacının Kadıköy … Noterliğinin 22/06/2007 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile daha önce kooperatiften kaydının silinmesini noter ihtarnamesi ile bildirdiğinden bahisle bundan sonra kooperatifle ilgili hiçbirşeyin kendisine gönderilmemesini talep ettiği, bu ihtarnamenin de kooperatif çalışanı …’e 25/06/2007 tarihinde tebliğ edildiği, son olarak davacının Kadıköy … Noterliğinin 04/09/2007 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile daha önceden kooperatiften istifa ettiğini ve kooperatifle ilgili hiçbir şeyin kendisine gönderilmemesini noter ihtarnamesi ile bildirdiğinden bahisle bundan sonra kooperatifle ilgili hiçbirşeyin kendisine gönderilmemesini talep ettiği, bu ihtarnamenin de kooperatif çalışanı …’a 07/09/2007 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Bilirkişiler Genel Muhasebe Uzmanı … ve SMMM … tarafından sunulan 02/02/2018 teslim tarihli raporda, davacının 3 ayrı noter ihtarnamesi ile kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini davalı kooperatife bildirdiğini, ilk olarak Kadıköy … Noterliğinin 24/10/2005 tarihli ve … sayılı kooperatiften istifa ve üyeliğin silinmesine ilişkin ihtarnamesinin 27/10/2005 tarihinde birlikte sakin çalışan …’a tebliğ edildiğini, ikinci olarak Kadıköy … Noterliğinin 22/06/2007 tarihli ve … nolu ihtarnamesi ile daha önce kooperatiften istifa edildiği noter ihtarnamesi ile bildirdiğinden bahisle bundan böyle kooperatifle ilgili hiçbir şeyin kendisine gönderilmemesinin talep edildiği ve bu ihtarnamenin ise 25/06/2007 tarihinde yönetim işçisi çalışanlarından …’e tebliğ edildiğini, üçüncü olarak Kadıköy … Noterliğinin 04/09/2007 tarihli ve … sayılı ihtarnamesi ile daha önce kooperatiften istifa edildiği noter ihtarnamesi ile bildirdiğinden bahisle bundan böyle kooperatifle ilgili hiçbir şeyin kendisine gönderilmemesinin talep edildiği ve bu ihtarnamenin de birlikte çalışan …’a 07/09/2007 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının kooperatiften çıkma isteğini hesap dönemi sonundan en az 1 ay önce 24/10/2005 tarihli noter ihtarnamesi ile kooperatife ilettiğini, bu ihtarnamenin usulüne uygun olarak 27/10/2005 tarihinde kooperatife tebliğ edildiğini, bilahare davacının 22/06/2007 ve 04/09/2007 tarihli noter ihtarnameleri ile kooperatiften çıkma isteğini yinelediğini, davacının çıkma isteğinin kooperatife bildirimine ilişkin 24/10/2015 tarihli ihtarnamesinin kooperatife tebliğ edildiği 27/10/2005 tarihi itibari ile kooperatiften çıkmış olduğunun kabulü gerektiğini ve bu tarihten itibaren davacının kooperatif ortaklığının sona erdiği ve kooperatife herhangi bir ödeme yükümlülüğünün kalmadığını, davacının kooperatiften çıkmasından sonra ödemek zorunda olmadığı halde yapmış olduğu 1.750 TL tutarındaki paranın dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı kooperatif tarafından kendisine ödenmesi gerektiğini, kooperatifin talep ve iddialarını 13/06/2010 tarihli 5983 sayılı yasa ile değişik Kooperatifler Kanununun 81. maddesine dayandırdığını, davacının, kooperatiften çıkması 13/06/2010 tarihinde yürürlüğe giren 5983 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce 27/10/2005 tarihinde gerçekleştiğinden tapusunu alarak kooperatiften 27/10/2005 tarihi itibariyle çıkmış olan davacının belirtilen yasa gereğince çıkmasından sonraki tasfiye masraflarına katılmasının istenemeyeceği, başka bir deyişle kooperatifin dava konusu yaptığı ve davacının çıkma tarihi olan 27/10/2005 tarihinden sonraki genel kurul karaları gereğince tahakkuk etmiş olan 6.750 TL tutarındaki bu tasfiye masraflarının davacıdan istenemeyeceğini, kooperatif tarafından davacının lokal ve sosyal tesislerde de hissedar olduğu, bu hisselerini devretmeden kooperatiften istifa edemeyeceği yolundaki iddiasının da değinilen kanun ve ana sözleşme hükümleri karşısında yerinde görülmediğini bildirmişlerdir. Önceki bilirkişi heyetinden …’ın çıkartılarak yerine kooperatifler konusunda uzman …’in eklenmesi sureti ile oluşturulan heyet tarafından sunulan 06/06/2018 tarihli ek raporda, gerek Kooperatifler Kanununun 13. maddesi gerekse ana sözleşmenin çıkmayla ilgili hükümleri karşısında Kadıköy … Noterliğinin 24/10/2005 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacının kooperatif ortaklığından çıkmış olduğu hususunun açık kapı ilkesi gereğince gerçekleşmiş olduğunu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 81. maddesine 5983 sayılı kanun ile yeni bir hüküm ilave edilmesinin sebebinin de bu şekilde kooperatiflerden çıkan ortakların durumunun düzenlenmesi ve açıklığa kavuşturulması ile ilgili bulunduğunu, davacının kooperatiften istifa tarihinde yapılan uygulamanın istifa eden ortağın kooperatif ortağı olmasından kaynaklanan edinimlerinin kooperatife geri iadesi şeklinde olduğunu, Ancak davalı kooperatifin istifa sonunda böyle bir uygulama yapmadığını ve bu arada kanunda eskiden var olmayan 5983 sayılı yasal düzenleme çıktığını ve bu durumun düzenlendiğini, davalı, davacının kooperatifte bazı sosyal tesislerde hakkının olduğunu ve bunun devam ettiğini ileri sürmekte ise de davacının ortak olduğu dönemdeki sosyal tesisler üzerindeki haklarının da esasen ortaklıktan istifa ile ortadan kalktığını, davacının istifa sebebi ile mesuliyetinin sadece 5983 sayılı yasa ile ilave edilen Kooperatifler Kanununun 83. maddesine eklenen cümle ile sınırlı olduğunu, bu mesuliyetin ise istifa eden ortağın tasfiye masraflarına kendi oranı üzerinden katılma şeklinde olduğunu, istifa eden ortağın istifa tarihinden sonra kooperatif genel kurullarına katılamayacağı gibi oy hakkı da mevcut olmadığından genel kurulca alınan kararların istifa eden ortağı bağlamayacak olduğunu, sadece yapılacak tasfiye masraflarının kooperatifçe talep edilmesi halinde bu masrafları ödemekle yükümlü olacağını, ödenecek olan bu meblağın kooperatifin aidatı olmayıp tasfiye masraflarından davacıya düşecek olan ortaklık payı olduğunu, sonuç olarak önceki 02/02/2018 tarihli raporda varılan sonucun doğru olduğunu bildirmişlerdir.Uyuşmazlığın asıl davada davacının, davalı kooperatif üyesi olup olmadığı, değil ise üyeliğinin ne zaman sona erdiği, karşı davada ise davacı kooperatifin, davalıdan tahsilini talep edebileceği bir alacağı bulunup bulunmadığı ve miktarı hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 10. maddesinde her ortağın kooperatiften çıkma hakkı olduğu, 11. maddesinde bir ortağın hiçbir suretle kooperatiften çıkamıyacağına dair bağlamaların hükümsüz olduğu, 12. maddesinde çıkışın, ancak bir hesap senesi sonu için ve en az 6 ay önceden haber verilerek yapılabileceği, ancak anasözleşmede daha kısa bir süre belirtilip hesap senesi içinde çıkışa müsaade edilebileceği, 13. maddesinde yönetim kurulunun, anasözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen bir ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınacak olursa ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirebileceği ve bildiri tarihinden itibaren çıkmanın gerçekleşeceği, aynı kanunun 81/2. fıkrasının 3. cümlesinde ise (Ek cümle : 03/06/2010 – 5983/2 md.) amacına ulaşılarak dağılma sürecine girmiş olan kooperatiflerden çıkan veya çıkarılan ortağın konutunun veya işyerinin çıkma veya çıkarılma sebebiyle geri alınamayacağı, ancak, bu eski ortakların daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarına katılacağı düzenlenmiştir. Ortağın istifa bildirimi, yenilik doğurucu nitelikte olup kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurur. 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 13. maddesinin yazılış biçimi ortağın istifasının kooperatifçe kabulünü gerekli kıldığı izlenimi yaratmakla beraber noter aracılığı ile yapılan bildirime özel önem verilmek suretiyle noter aracılığı ile yapılan bildirimin kabulünün gerekli bulunmadığı vurgulanmıştır. Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini ilk olarak noter vasıtasıyla kooperatife duyurması ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir. (Yargıtay HGK 2013/23-422 Esas 2023/1699 Karar). “…Somut olayda davalı kooperatif ortaklığından istifa ettiğine dair 24.07.2005 günlü istifa dilekçesi vermiş, bilahare istifa iradesini 14.09.2005 günlü noterden gönderdiği ihtarname ile tekrarlamıştır. Tip Kooperatif Ana Sözleşmesi’nin 13.maddesi uyarınca ortaklıktan çıkma anılan ihtarname ile gerçekleştiği halde, davacının 14.05.2006 tarihli kooperatif genel kurul toplantısına çağrıldığı görüldüğü gibi, davacı tarafından istifadan sonra dahi kooperatife ödemeler yapıldığı ileri sürülüğüne göre bu savunmanında araştırılması suretiyle davacının kooperatif ortaklığına yeniden kabulünün zımnen de olsa gerçekleşip, gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde ve eksik inceleme ile hüküm tesisi hatalı olmuş ve kararın açıklanan nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2007/14610 Esas 2009/9794 Karar, 2007/14680 Esas 2009/9758 Karar sayılı ilamları). Somut olayda Mahkemece asıl davada davacının, noterden ihtarname çekmek suretiyle istifa iradesini ortaya koymuş olduğundan bahisle ihtarnamenin davalı kooperatife ulaştığı 27/10/2005 tarihinden itibaren ortak olmadığının tespitine, karşı davada ise davalının kooperatif üyesi olmadığı ve ortaklıktan çıktıktan sonra yürürlüğe giren yasa uyarınca kendisinden tasfiye masrafı istenemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Asıl dava bakımından yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, davalı kooperatifte ferdi mülkiyete geçilerek dosya kapsamında bulunan tapu kaydına göre tapuya İstanbul, Kartal, … Bölge, … mahalle, … mevkii, … pafta, … ada, … nolu parselde kayıtlı, … arsa paylı … Blok … kat … nolu bağımsız bölümün davalı kooperatif adına kayıtlı iken üyesi olan davacı adına 1998 yılında tahsisen tescil edildiği, daha sonra taraflar arasında bu konuda ihtilaf olmadığı üzere taşınmazın davacı tarafından 2001 yılında dava dışı 3. kişiye satıldığı sabittir. Kooperatiflerde ferdi mülkiyete geçildikten sonra taşınmazın kooperatif üyesi tarafından tapuda devredilmesinin kooperatif üyeliğinin devri sonucunu da doğurmayacağından hareketle somut olayda taşınmaz davacı tarafından 2001 yılında dava dışı 3. kişiye devredilmiş ise de devir işleminin davacının ortaklık sıfatını sona erdirmeyeceği, söz konusu devirden itibaren kooperatiften istifa iradesini ortaya koyduğu Kadıköy … Noterliğinin 24/10/2005 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi arasında geçen dönemde devir borcunun tamamlanması bakımından devrin davalı kooperatif yönetim kuruluna bildirildiği yahut yönetim kurulunca devrin kabul edildiğine yönelik karar alındığının davacı tarafından iddia ve ispat edilmediği, davacının dosyaya sunulu anasözleşme ve yasa gereğince kooperatif ortaklığını devretmediği anlaşılmıştır. Davacının kooperatif ortaklığından istifa ederek çıkmış olduğunu resmi kanaldan ilk olarak Kadıköy … Noterliğinin 24/10/2005 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı kooperatife ilettiği, istifa bildirimi yenilik doğurucu nitelikte olup muhataba ulaştığı anda sonuç doğuracağı ve buna göre istifa bildiriminin davalı kooperatife ulaştığı 27/10/2005 tarihinde davacının kooperatif ortaklığından çıktığını kabul etmek gerekmekte ise de konuya ilişkin yasal düzenleme ve içtihatlar da gözetilerek dosya kapsamı ve mevcut deliller doğrultusunda davacının istifa iradesine değer verilip verilmeyeceği ve buna göre de ortaklığının devam edip etmediğinin tartışılması gerektiği, somut uyuşmazlıkta Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından gönderilen kooperatife ait kayıtların incelenmesinde davacının istifa iradesinin ortaya konulduğu tarihten sonra yapılan 2006, 2007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015, 2016 yıllarına ilişkin genel kurullarda kayıtlı ortaklar içinde gösterildiği, genel kurul toplantılarına katılmasa da PTT yoluyla kendisine tebliğ yapılmak suretiyle çağrıldığı, vekilinin de kabulünde olduğu üzere davacı tarafından gerek iyiniyetinden ve hukuki ihtilaf yaşanmaması arzu ve iradesiyle, gerekse aleyhine yapılan icra takibi baskı ve tazyiki altında borcu olmamasına rağmen ödeme emri gönderilmesi sebebiyle 29/12/2009 tarihinde 1.000 TL, 25/08/2010 tarihinde 150 TL, 27/12/2010 tarihinde 300 TL, 18/08/2011 tarihinde 150 TL ve 04/11/2011 tarihinde 150 TL ödeme yapıldığının belirtildiği dikkate alındığında davacının istifa iradesini ortaya koyduğu ihtarnameden sonra Kadıköy … Noterliği’nin 22.06.2007 tarihli, … yevmiye numaralı, Kadıköy … Noterliği’nin 04.07.2007 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnameleri ile kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini ve kooperatif ile hiçbir ilişkisinin kalmadığını önceki ihtarnamelerle bildirdiğinden bahisle kendisine kooperatif ile ilgili herhangi bir şeyin gönderilmemesini talep ettiği, söz konusu 2007 tarihinden 2016 yılına kadar yapılan genel kurul toplantılarına katılmasa da çağrılmasına rağmen davacının sessiz kalarak istifa ettiğinden ve istifasının kabul edilmesi gerektiğinden bahisle herhangi bir ses çıkarmadığı gibi davacının kendi kabulünde de olduğu üzere 2009, 2010, 2011 yıllarında kooperatif tarafından kendisine karşı yapılan icra takiplerinde ödemeler yapıldığı, bu ödemelerin icra takibi baskı ve tazyiki altında yapıldığı iddia edilmesine karşın buna yönelik herhangi bir davanın da açılmadığı dikkate alındığında davacının davranışlarıyla ortaklığı zımnen kabul ettiği de gözetilerek karşı dava bakımından bilirkişi raporunda faizin başlangıç tarihi ve miktarı belli olmadığı gibi talep konusu 6.750 TL alacağın 3.000 TL’lik kısmını oluşturan her birinde takip çıkışı asıl alacak 1.500 TL olan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyalarında borcun sebebi olarak gösterilen genel kurul tarihleri ile bilirkişi raporunda aidat alacağına ilişkin baz alınan genel kurul tarihlerinin birbiri ile çeliştiği nazara alınarak ayrıca davalı karşı davacıdan talep etmiş olduğu alacağının hangi genel kurul kararlarından kaynaklandığı hususunda beyanı da alınarak bilirkişilerden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli olmamıştır. Açıklanan nedenlerle ilk derece Mahkemesince eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğinden davalı karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı karşı davacı vekilinin istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2- İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/713 Esas, 2018/1099 Karar ve 07/11/2018 tarihli kararının HMK 353/1a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince asıl dava ve karşı dava için ayrı ayrı alınması gereken 80,70 TL harçtan davalı karşı davacı tarafından ayrı ayrı peşin olarak karşılanan 44,40 TL harcın mahsubu ile asıl ve karşı dava bakımından alınması gereken bakiye 36,30 TL harcın davalı karşı davacıdan ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 6-Davalı karşı davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/09/2022