Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1249 E. 2020/283 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1249 Esas
KARAR NO: 2020/283
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2018/1027 Esas
KARAR NO: 2019/138
KARAR TARİHİ: 14/02/2019
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ:30/01/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirketler için İİK ‘nın 287. maddesi uyarınca, geçici mühlet kararı verilmesini, geçici mühletin kesin mühletin sonucunu doğurması nedeniyle, İİK ‘nın 294,295,296 ve 297. maddelerinin uygulanmasını, kesin mühlet kararı verilerek, konkordato ön projesindeki tekliflerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Alacaklılardan bir kısmı, yargılamaya katılarak yazılı ve /veya sözlü beyanda bulunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, dosya kapsamına göre konkordato projesinin uygulanabilir olmadığından bahisle talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ; Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; komiser raporu, bilirkişi raporları ve alacaklıların kahir ekseriyetinin olumlu görüş bildirmesine rağmen, mahkemece hatalı olarak ret kararı verildiğini, kararın dosya kapsamına uygun düşmediğini, müvekkili şirketin talepten yaklaşık üç ay içerisinde olumlu bir noktaya geldiğinin dosya kapsamıyla sabit olduğunu, müvekkili şirketlerin karlılık ve verimliliğini devam ettiğini, mahkemenin kendi içinde çelişkiye düştüğünü, 14/02/2019 tarihli son celseden önce sermaye ödemelerine ilişkin dekontların mahkemeye sunulduğunu, alacakların %40 tekabul eden alacaklıların konkordato tasdik sürecinde olumlu oy kullanacaklarını beyan ettiklerini, tedbirlerin kaldırılmasının müvekkili şirketler açısından telafisi mümkün olmayan zararlara yol açacağını belirterek ihtiyati tedbir kararı verilmesini, ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak müvekkili şirketler için konkordato kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK 285 vd. maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir. 2004 sayılı İİK‘nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, İflasa tabi olan borçlu için İİK ‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, davacı şirketin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığı, yargılamanın yetkili mahkemece gerçekleştirildiği ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde vekaletnamede konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, davacı şirketin, konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı, borca batıklığına dair tespitin doğru olup olmadığı, kesin mühlet şartlarının oluşup oluşmadığı ve diğer usulü işlemler ile mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. Davacı borçlu şirketler tarafından, 07/09/2018 tarihli İhtiyati tedbir istemli dilekçesi ile iş bu talepte bulunulmuştur. Mahkemece, eksik hususların giderilmesine dair ihtarname sonrasında, tensip ara kararı ile borçlu şirket hakkında, 11/09/2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmiş, bir kısım ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile geçici konkordato komiseri atanmasına ve geçici komiser heyetinin yapacağı işlemler ve sunacağı raporlar, verilen yetkiler belirlenmiş ve diğer usulü işlemlere ilişkin karar oluşturulmuştur. Geçici mühlet süresinin sona ereceği tarihte göz önünde bulundurularak duruşma12/12/2019 tarihine bırakılmıştır. Konkordato geçici komiser heyeti tarafından düzenlenen 24/09/2018 tarihli ön raporda, İİK M.286. uyarınca dava dosyasına sunulması gereken tüm belgelerin sunulu olduğu, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenip değerlendirilmesi ve borçlunun rayiç değer bilançosunun düzenlenebilmesi için borçlunun varlıklarının rayiç değerlerinin tespitine ihtiyaç olduğu belirtilmiştir. Mahkemece İİK 289.madde uyarınca borçluların varlıklarının rayiç değerlerinin tespiti gerektiği gerekçesi ile şirketlerin faaliyet konuları da dikkate alınarak, gayrimenkul değerlendirme uzmanı …, Makine Mühendisi …, Maden Mühendisi …’nin görevlendirilmesine karar verildiği, bilirkişilerin rayiç değerler konusunda raporlarını ibraz ettikleri, eksik hususların ek raporlarla tamamlandığı anlaşılmıştır. Mahkeme 27/12/2018 tarihli celsede geçici mühletin 2 ay süreyle uzatılmasına karar vermiştir. 28/02/2018 tarihinde kabul edilip, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra Ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 13 vd maddelerinde, 2004 sayılı İİK ‘nun “ Konkordato İle Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması “ üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış, İflasın ertelenmesi kaldırarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur. Geçici mühlet başlığını taşıyan 287/1. Fıkrada, mahkemenin konkordato talebi üzerine 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297’ nci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı düzenlenmiştir. Yasanın 288/1. fıkrasında, geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağına yer verilmiş, İİK 294. maddesinde, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları, 297. maddesinde ise, kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına ilişkin düzenleme yer almıştır. Kanun koyucu, 7101 sayılı Kanunda, uygulama alanını genişleterek konkordatoyu, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulabilmek için başvurabileceği bir hukuki çare olarak betimlemiştir. İİK285. maddesinde konkordato talebi düzenlenmiştir. Konkordato öncelikle borçlu tarafından talep edilmektedir. Borçlu ise, iflasa tabi olan veya olmayan bir gerçek veya tüzel kişi olabilmektedir. 15.03.2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanunun 65. maddesi ile, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179/ a,179/ b ,179/c, 298/a ve 329/a maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. 2004 sayılı yasanın 286. maddesinde konkordato talebine eklenecek belgeler, ayrıntılı olarak düzenlenmiş, ayrıca, borçlunun konkordato sürecinde mahkeme veya komiser tarafından istenebilecek diğer belge ve kayıtları da ibraz etmek zorundadır, ifadeleri ile belgelerin tahdidi olmadığı vurgulanmıştır. Konkordato talebine eklenecek belgelerin önemi ve hak kaybının önüne geçilebilmek ve uygulamada birliğin sağlanabilmesi için buna ilişkin yönetmelikler çıkarılmıştır. İİK 286/1.a bendinde, konkordato ön projesi bir anlamda tanımlanmış ve borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda, alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka yöntem kullanılarak sağlanacağını gösteren ön proje olarak ifade edilmiştir. Yasanın devam eden bentlerinde ifade edilen, borçlunun malvarlığını gösterir belgeler, alacaklılar, alacak miktarları vb belgelerin, konkordato ön projesinin başarıya ulaşıp ulaşmayacağına dair tespitte en önemli unsurlar olduğunun kabulü kaçınılmazdır. Çünkü, geçici komiser, öncelikle bu belgelerle ile ön projenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağını ve kayıtlarla uygun olup olmadığını değerlendirecektir. Diğer yandan, 286/1- a bendinde, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve ödemelerini yapabilmesi ifadesi ile konkordatonun amacının da bir anlamda ifade bulduğunun kabülü doğru olacaktır. Somut olayda, 05/10/2018, 24/12/2018 tarihli komiser heyeti tarafından ibraz edilen raporlarda, davacı şirketlerin faaliyet sonuçları, pazar koşulları ve sunulu konkordato ön projesi birlikte değerlendirildiğinde, her iki şirket yönünden kesin müddet şartlarının bulunmadığı belirtilmiştir. Hükme dayanak yapılan 11/02/2019 tarihli raporda da her iki şirketin karlılık ve verimlilik durumu ayrıntısıyla değerlendirilmiştir. Davacılardan … inşaat şirketinin mali tablolarına göre, konkordato ön projesinin çok uzağında olduğu, gerek hedeflenen net satış, gerekse hedeflenen zarar tutarının önemli ölçüde saptığı, şirketin faaliyetlerinde zarar etmesi sebebiyle bir önceki döneme göre şirket öz varlığının alacaklıların zararına olarak azaldığı, şirket zararının başvuru döneminde 1.624.258,39 TL. iken inceleme dönemi olan 31/12/2018 döneminde hedeflenenin üzerinde 3.337.748,55 TL. olarak zararın büyüdüğü, şirket faaliyetlerinin daralma eğiliminde olduğu, 31/11/2018 dönemine nazaran 1 aylık süreçte küçük bir iyileşme yaşandığı, ön projede 2018 yılıdna 1.000.000,00 TL ve 2019 yılında 4.000.000,00 TL olmak üzere toplam 5.000.000,00 TL sermaye artırımı planlanmış iken, son komiser raporunun yazıldığı tarihe kadar şirket ortakları tarafından herhangi bir sermaye ödemesi yapılmadığı, şirket tarafından konkordato talebine konu borçlar için revize projesi sunulduğu, kesin mühletin onayından başlayarak 36 ay vade ile toplam 260.892.491,39 TL. lik borcun ödenmesinin planlandığı, diğer davacı … Ltd.Şti.’nin de mali tablolarına ve net satışlarına göre konkordato projesinin çok uzağında olduğu, 30/11/2018 ile 31/12/2018 tarihi arasında şirket tarafından hedeflenen zarar tutarının daha düşük gerçekleştiği, bu durumun komiserler tarafından olumlu karşılandığı, ancak ön projede 2018 yılında 500.000,00 TL. ve 2019 yılında 1.500.000,00 TL. olmak üzere planlanan toplam 2.000.000,00 TL. lik sermaye artışı, ilgili komiser raporunun düzenlendiği tarihe kadar yapılmadığı, ve daha sonra revize ön projesinde sermaye artırımın 5.000.000,00 TL. olarak planlandığı, fakat bunun tamamının 2019 yılı için öngörüldüğü, revize projesinde borçların ödenmesi için vadenin 36 ayık süreye çekildiğini, toplam 36.406.706,66 TL. Tutarındaki borcun ödenmesi için konkordato kaynaklarının gösterildiği, davacı şirketin geçici mühlet sürecinde sözleşme imzalama kapasitesi artmış olmakla birlikte hedeflemiş olduğu hazır beton satış miktarının çok gerisinde kaldığı, geçici mühlet içerisinde yapmış olduğu agrega satışından kar ettiği, imzaladığı sözleşmelerdeki agrega üretiminin yapabilmesi halinde yüksek oranda kar edebileceği, ancak bunun yeni sözleşmelerle alınan işlerin yapılması durumunda gerçekleşebileceği belirtilmiştir. Mühlet içinde faaliyetine devam edecek bir işletmenin nakit biriktirebilmesi için oldukça yüksek karlılığa sahip olması gerekir. Mali durumu bozulan işletmeler kural olarak karlılıklarını yitirmiş işletmelerdir. Diğer yandan, konkordato ön projesinde, atıl duran varlıkların nakte dönüştürülmesi yoluyla kaynak sağlanacağı hususuna yer verilmiştir. Ancak, bu planının hayata geçirilebilmesi için öncelikle o varlıklar üzerinde rehin olmaması gerekir. Konkordato ön projesinde, tasarruf tedbirleri olarak, işletmenin küçültülmesi, karlılığı olmayan ürünlerin üretimine veya satışına son verilmesi, pazarlama yöntemlerinin devreye sokulması vb hususlara yer verilebilir. Diğer yandan, projede, mevcut durumun, likitide sıkıntısının veya borca batıklığın giderilmesi için tedbirlere yer vermek gerekir. Bunlar, gelir artırıcı veya tasarruf tedbirleri olabilir. Konkordato süreci içinde özellikle iyileşmenin sağlanabilmesi için yeni kredi sağlanması gerekmektedir. Bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda, davacı şirketlerin yasada tanımlanan şekilde, ibraz edilen ön projesinin, somut veriler karşısında başarıya ulaşma ihtimalinden söz edilmesi mümkün görülmemiştir. Davacı vekilinin kayyum heyet raporundan sonra 13/02/2019 tarihli dilekçe ekinde sunduğu belgelere göre, 275.000,00 TL Tutarında sermaye artırımı yaptığı anlaşılmıştır. Davacı şirketler, mali kaynak olarak ön projede, yasanın ifade ettiği şekilde sermaye artırımını göstermiş olmasına rağmen yerine getirmemiştir. Konkordato geçici komiser heyet raporunda, şirketin borca batık olup olmadığı değerlendirilmesi, gayrimenkul değerlendirme uzmanı ve teknik bilirkişi raporları, şirket defterleri ve tüm veriler göz önünde bulundurarak gerçekleştirilmiştir. Rapor bu hali ile dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir. İİK’nun 302. Maddesinde; Konkordato projesi, Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır hükmünü düzenlemiş olup somut uyuşmazlıkta bu şartın da gerçekleşmediği görülmüştür. Açıklanan nedenlerle ve özellikle başarıya ulaşma imkanı bulunmayan konkordato ön projesi ile İcra ve İflas Kanunun ilgili hükümleri uyarınca başarıya ulaşma imkanı mümkün görülmeyen konkordato talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davacıdan alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı olmak üzere toplam 464,20 TL harcın, Davacılar tarafından peşin yatırılan toplam 331,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 132,80 TL harcın davacı şirketlerden eşit olarak tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile 2004 sayılı İİK’nun 293/2. fıkrası uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi 30/01/2020