Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1221 E. 2019/2025 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1221 Esas
KARAR NO : 2019/2025
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2018/1560 Esas
ARA KARAR TARİHİ: 20/03/2019
DAVA: İFLAS ERTELEMENİN UZATILMASI
KARAR TARİHİ: 14/11/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı vekili, 17.12.2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirket adına açılan İflas erteme talepli davada, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/2379 Esas, 2015/1298 Karar ve 23.12.2015 tarihinden geçerli olmak üzere iflasın 1 yıl süre ile ertelenmesine ve tedbir kararının devamına karar verildiğini, akabinde, 2016/1434 Esas sayılı dosyasında iflas ertelemesinin uzatılmasına ilişkin dava açıldığını, mahkemece tedbir kararlarının devamına, talebin yerine getirilmesine karar verildiğini, 1 yıllık erteleme uzatma süresinin 19.12.2018 tarihinde sona ereceğini, müvekkili şirketin erteleme kararı doğrultusunda, çalışmalarını başarılı bir şekilde yürüttüğünü, borçlu olduğu banka ve borç miktarının azaldığını, iyileştirme projesinde taahhüt ettiği sermaye artışını tamamen yerine getirdiğini iddia ederek, öncelikle şirketin mali durumunu düzeltmesi ve zamana ihtiyacı bulunması nedeniyle ihtiyati tedbir kararlarının devamına, müvekkili şirket lehine verilen 1 yıllık iflas erteleme kararının 1 yıl süreyle uzatılarak yenilenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI : Mahkemece, İflas erteleme süresinin İİK ‘nın 179/b. maddesi gereğince, İflas erteleme ve uzatma sürelerinin toplamı 5 yıl iken 15.07.2016 tarih ve 6728 sayılı yasanın 3. maddesi ile bu sürenin toplamda iki yıla indirildiği, dava tarihi itibarı ile bahsi gecen 5 yıllık sürenin usulü kazanılmış hak niteliğinde olduğunu, ilk tedbir kararının 23.11.2010 tarihinde verilmiş olduğu , duruşma tarihi itibarı ile 5 yıllık üst sürenin dolmuş olduğu, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11.02.2016 tarih, 2014/6847 Esas, 2016/688 Karar sayılı ve benzer içtihatlarının da bu yönde olduğu, bu nedenle İhtiyati tedbirlerin devamına karar verilmesinin mümkün olmadığı, aynı davacının bundan önceki uzatım davasına konu 2016/1434 Esas sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda davacı şirketin 31.12.2018 tarihi itibarı ile borca batık olduğunun belirlendiği, kanunen ve yerleşik Yargıtay ve BAM uygulamalarına göre ihtiyati tedbirin devam etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davacı şirket hakkında verilen tüm İhtiyati tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar davacı vekili tarafından yasal sürede istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, hatalı ve hukuka aykırı bir ara karar oluşturulduğunu, hali hazır da ticari faaliyetlerini devam ettiren müvekkili şirketin bir anda fiilen bitmesi anlamına geldiğini, ara karar ile alacaklı 3. kişilerin haklarının zarar görmesine neden olacağı gibi telafisi imkansız haksızlıklara ve zarara neden olacağını, verilen ilk tedbir kararının ilk temyiz incelemesi neticesinde bozma ilamı doğrultusunda 23.12.2015 tarihli karar İle İflas erteleme ve tedbir kararı verildiğini, dosyanın ikinci temyiz incelemesi neticesinde onanarak kesinleştiğini, iflasın erteleme kararı ile verilen tedbir kararının sonuçlarının bu karar ile doğduğunu, karar tarihinin 23.12.2015 olup iş bu tarihin esas alınması gerektiğini, aksi yöndeki ara kararın hatalı olduğunu iddia ederek, hatalı ve kanuna aykırı ara kararın kaldırılarak müvekkili şirket lehine verilen tüm İhtiyati tedbir kararlarının devamına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 377. maddesinde düzenlenen iflasın ertelenmesinin, 1 yıl uzatılması istemidir. Dosya kapsamından, davacı şirketin, iflas erteleme davasını 2010 yılında açtığı, ilk tedbir kararının 23.11.2010 tarihinde verildiği, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/246 Esas, 2013/404 Karar ve 01.10.2013 tarihli kararı ile şirketin bir yıl süre ile iflasının ertelenmesine karar verildiği, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/893 Esas, 2014/5759 Karar ve 19.09.2014 tarihli ilamı ile eksik inceleme nedeni ile hükmün bozulduğu, kabul şekline göre ise, yargılama sürecinde hangi İhtiyati tedbir kararlarının verildiğine dair açıklık içermeyen ve infazı kabil olmayacak şekilde, bu dava ile verilen tedbir kararlarının devamına şeklinde gerekçeli karara alınan hükmünde kabul şekli itibariyle hatalı olduğunun belirtildiği, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/2379 Esas, 2015/1298 Karar ve 23.12.2015 tarihli karar ile şirketin 1 yıl süre ile iflasının ertelenmesine, davacı şirket hakkında verilen 17.07.2012 tarihli tedbir kararı yerinde bulunmakla İhtiyati tedbir kararı verildiği, kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/3413 Esas, 2018/5221 Karar ve 12.11.2018 tarihli ilamı ile onandığı, davacının 2016/1434 Esas sayılı dosyada İflas ertelemenin uzatılmasına dair dava açtığı, İş bu davayı ise sürenin 19.12.2018 tarihinde sona ereceği için açtığı anlaşılmıştır. Davacı için verilen ilk tedbir kararının, mahkemenin gerekçesinde belirttiği tarih olan 23.11.2010 olduğunun kabulü halinde, İhtiyati tedbirin kaldırıldığı istinaf konusu 20.03.2019 tarihine kadar yaklaşık 9 yıl, ilk verilen İflas erteleme dosyasında ki gerekçede belirtilen 17.02.2012 tarihinin esas alınması halinde ( İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/2379 Esas, 2015/1298 Karar ve 23.12.2015 tarihli hükümde belirtilen ),7 yıl , davacı vekilinin iddia etmiş olduğu ,23.12.2015 tarihinden itibaren ise yaklaşık 4 yıl geçmiştir .İflas erteleme davasının açıldığı tarihte 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179. maddesinde, “ Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflası “ düzenlenmiştir. Yasada, İdare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan birinin, şirket veya kooperatifinin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebileceğine yer verilmiştir.Erteleme tedbirleri 179/a maddesinde düzenlenmiş , ilk fıkranın son cümlesinde, ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemlerin alınacağı ifade edilmiştir.Uygulamada ,İİK 179/b bendinde yer verilen , erteleme kararının etkilerine dair düzenlemede yer verilen konuların tamamı veya tamamına yakını , İhtiyati tedbir olarak kabul edilmiştir.Bir anlamda, İflas erteleme talebinde bulunan şirket ,lehine oluşturulan İhtiyati tedbir kararı ile birlikte erteleme kararının bütün sonuçlarından yararlanmıştır. Bu şekilde oluşan uygulama ve Yargıtay emsal kararları sonucunda, erteleme süresinin başlangıcının, şirketin ertelemenin sonuçlarından, tedbir kararı ile birlikte yararlanmaya başlaması nedeniyle ,tedbir tarihi olarak kabul edilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.İcra ve İflas Kanunun 179/4. fıkrasında , erteleme süresinin azami bir yıl olduğu, bu sürenin kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek sürelerle uzatılabileceği, ancak uzatma sürelerinin toplam 4 yılı geçemeyeceğine yer verilmiştir. Yasal düzenleme emredici niteliktedir. Yasa uyarınca, iflasın ertelenmesi süresi 1 yıl, ertelemenin uzatılması süresi ise 4 yıldır. Yukarıda açıklandığı üzere, davacı şirket, ihtiyati tedbir kararı ile erteleme kararının tüm sonuçlarından yararlanmaya başlamıştır. İhtiyati tedbir kararının, verilmesinden itibaren 5 yıl sonrasında halen tedbirlerin devam etmesi yasanın emredici hükmüne aykırılık oluşturacaktır. Yargılamanın devam ettiği gerekçesiyle tedbirin devamı da kabul edilemeyecektir. Ve ayrıca, her bir talebin, kendine özgü yasal düzenleme çerçevesinde değerlendirilmesi yerinde ve hakkaniyete de uygun düşecektir. Yargılamanın sonuna kadar, ihtiyati tedbirin devamına ilişkin ne İcra ve İflas Kanunuda, ne de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun da bir düzenleme mevcut değildir. Alacaklılardan daha fazla fedakarlık beklemekte gerek yasal düzenlemeler, gerekse de hakkaniyete uygun düşmeyecektir. Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 94/1. fıkrasında kanunun belirlediği sürelerin kesin olduğuna dair düzenlemenin de göz ardı edilmemesi gerekmektedir .6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısmının birinci bölümünde “ Geçici Hukuki Korumalar “ üst başlığı İle İhtiyati tedbir ve 389. maddede ise İhtiyati tedbirin şartları düzenlenmiştir. Yasanın 396. maddesinde , durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına yer verilmiştir. Düzenlemede, talep üzerine İhtiyati tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebileceği ifade edilmiştir. Uyuşmazlık konusu iş bu talep 382. maddede sayılan çekişmesiz yargı işlerindendir. Yasanın 385. maddesinde, çekişmesiz yargı işlerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu ifade edilmiştir. Bu durumda da özel yasada düzenlenen sürenin bitmiş olması nedeniyle, İhtiyati tedbirin kaldırılmasına dair ara kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır.Açıklanan nedenlerle ve özellikle İhtiyati tedbir karar tarihi gözetildiğinde, İcra ve İflas Kanunun ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun İhtiyati tedbir ile ilgili düzenlemeri kapsamında, İhtiyati tedbir kararının kaldırılmasında usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1560 Esas sayılı dosyasında verilen 20.03.2019 tarihli tüm İhtiyati tedbirlerin kaldırılmasına dair ara karar usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı hukuk muhakemeleri kanunu’nun353/1-b/1 bendi uyarınca esastan reddine,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,80 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmamış olması ve davanın niteliği itibariyle İstinaf vekalet ücretine dair hüküm tesisine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1- f bendi ile aynı yasanın 394/5 fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/11/2019