Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1217 E. 2022/954 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1217 Esas
KARAR NO: 2022/954
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/10/2018
NUMARASI: 2016/499 Esas, 2018/962 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatif ortağı olan davalının 2014 yılı Aralık ve 2015 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarına aidat borçlarını ödemediğini, davalının kooperatif üyesi olup, genel kurul kararlarının tüm ortakları bağladığını, 5.901,55 TL aidat alacağı, 1.853,77 TL gecikme tazminatı ve 278,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.223,39 TL alacağın ödenmesi için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, ancak davalının borcu ödediğini ileri sürerek takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının takibe itirazında ödediğini iddia ettiği aidatların, takip konusu aidatlardan önceki aidatlara ilişkin olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı cevabında özetle; 21/02/2014 tarihinde davacı kooperatif ile hesap mutabakatı yapıldığını ve kooperatifin geçmiş borçların tamamının ödendiğini kabul ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı kooperatifin 1.700,00 TL aidat alacağı bulunduğu, kooperatifin ancak yasal faizin iki katını geçmemek üzere temerrüt faizi talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibin davalının 1.700,00 TL aidat alacağı ve 51,35 Tl gecikme tazminatı olmak üzere toplam 1.751,35 TL alacak yönünden takibe itirazının iptali ile bu miktar yönünden takibin devamına, fazla talebin reddine, alacağın bilirkişi incelemesi ile belirlenmesi nedeniyle davacının icra tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı kooperatif vekili istinaf nedenleri olarak; hükme esas alınan bilirkişi raporunda aidat alacağı 3.545,00 TL olduğu tespit edilmesine rağmen, 2009 yılı hesap muavini sunulmadığından 2009 yılından devreden 1.845,00 TL alacağın bu alacaktan düşüldüğünü, oysa 2010 yılı defterlerine yer alan 1.845,00 TL alacağın da hesaba dahil edilmesi gerektiğini; kooperatif genel kurul kararlarının üyeler ile kooperatif arasında sözleşme niteliğinde olduğunu ve genel kurul kararlarının iptal edilmediği sürece tüm üyeleri bağlayacağını, bu nedenle kooperatif genel kurulunun aylık % 5 oranında gecikme faizi alınmasına dair kararına göre faiz alacağının belirlenmesi gerketiğini; alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu; müvekkili tarafından karşılanan 1.200,00 TL bilirkişi ücretinin sehven davalı tarafından yatırılmış gibi gösterilmesi nedeniyle yargılama giderlerinin yanlış hesaplandığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava, kooperatif üyelik aidat borçlarının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.Dosya kapsamından, davacı kooperatifin 5.901,55 TL aidat alacağı, 1.853,77 TL gecikme tazminatı ve 278,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.223,39 TL alacağın ödenmesi için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, davalının borcu ödediği gereçesiyle takibe yasal süresinde itiraz ettiği, itirazın davacı alacaklıya tebliğ edilmediğinden eldeki davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, takibin 1.700,00 TL aidat alacağı ve 51,35 Tl gecikme tazminatı yönünden devamına, davacının icra tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiş, davacı vekili karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinafa konu edilen uyuşmazlık; davacı kooperatifin aidat alacağının eksik hesaplanıp hesaplanmadığı, aidat alacağına uygulanacak temerrüt faiz oranı, varsa alacağa icra inkar tazminatı uygulanması gerekip gerekmediği ve bilirkişi ücretinin sehven davalı tarafından yatırılmış gibi düzenlenip düzenlenmediği hususlarında toplanmaktadır.1-Davacı vekilinin aidat alacağına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde;Davacı kooperatif aidat alacaklarının eksik hesaplandığını, 2009 yılından devreden 1.845,00 TL alacağın 2010 yılı defterlerine yer almasına rağmen alacaktan düşüldüğünü belirterek hükmü istinaf etmiştir.Kooperatiflerin, kendi ortaklarının ekonomik yararlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet sureti ile koruyacakları 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 1.maddesinde belirlenmiştir. Yapı kooperatiflerinde ise, ana sözleşmelerine konulan madde ile kooperatifin amacının, ortaklarının konut ihtiyaçlarının karşılanması olacağı hususu belirtilmiştir. Bu amaçlarının gerçekleşmesi doğrultusunda kooperatif ana sözleşmesinin 21,23/6 ve 61.maddesi gereğince konutun ve işyerinin maliyet bedelini genel kurul kararları doğrultusunda ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Parasal yükümlülük, kooperatife karşı her türlü akçeli yükümlülüğü ifade etmektedir. Davalının kooperatif üyeliği, taraflar arasında bir uyuşmazlık konusu değildir. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporu ayrıntılı ve hüküm kurmaya elverişli olup, davacı kooperatifin takip tarihi itibarıyla 1.700,00 TL aidat alacağı bulunduğu hesaplanmıştır. Davacı kooperatifin ticari kayıtlarında 2009 yılından devreden 1.845,00 TL alacağı mevcut bulunsa da; bu alacağın hangi genel kurul kararından doğduğu, aylık ödeme kararının ne olduğu ispatlanmadığından, davacının bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. 2-Davacı vekilinin gecikme faizine yönelik istinaf talebinin incelenmesinde;6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. maddesinin, “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.Somut davada, davalı kooperatif gecikme tazminatının aylık % 5 oran üzerinden hesaplanması gerektiğini ileri sürmüşse de; davacı kooperatifin yasal faizin iki katını geçmemek üzere temerrüt faizi talep edebileceği gözetildiğinde, ilk mahkemesinin bu doğrultuda hesaplanan gecikme faizi tutarına hükmetmesinde de isabetsizlik bulunmamaktadır.3-Davacı vekilinin yargılama giderine yönelik istinaf talebinin incelenmesinde;Davacı vekili, yatırdıkları bilirkişi ücretinin sehven davalı adına düzenlendiğini ileri sürmüştür. Davacı tarafındadan yatırıldığı iddia olunan 1.500,00 TL gider avansının 11/07/2017 tarihli Tahsilat Makbuzu ile davalı … adına kesildiği, yine ilgili tutarın 11/07/2017 tarihli … Seri No, … Sıra No, … Özel No Sayman Mutemet Alındısı ile davalı … tarafından ödendiği, ilgili tutarın davacı tarafından ödendiğine dair herhangi bir delil ve belgenin bulunmadığı görülmektedir. Bilirkişi ücretine dair tahsilat makbuzunun sehven davalı adına düzenlendiğine dair bir tutanak bulunmadığı gibi davacı kooperatifin yargılama sırasında bu makbuz tutanağına bir itirazı da olmamıştır. Bu nedenle davacının bu yöndeki istinaf talebinin de reddi gerekir.4-Davacı vekilinin icra tazminatına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde;Mahkemece davacının icra tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, davacı taraf bu yönden de hükmü istinaf etmiştir.Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkar tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tesbit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. (Yargıtay HGK 2006/19-295, 2006/341).
Somut olayda Kooperatif genel kurulu kararında takip konusu alacağın miktarının borçlu davalı tarafından bilinebilmesi için gerekli bütün unsurların bulunduğu, genel kurul kararına göre borçlu davalının borç tutarını tahkik ve tayin etmesi mümkün bulunduğundan, mahkemece icra tazminatı talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenler ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun 4. madde de belirtilen nedenler ile kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda 4. madde de belirtilen nedenler ile KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/499 Esas, 2018/962 Karar ve 15/10/2018 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE,a) Davanın KISMEN KABULÜ ile; Davalı borçlunun İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına vaki İTİRAZININ KISMEN İPTALİNE, Takibin 1.700 TL aidat alacağına ilişkin asıl alacak ve 51,35 TL işlemiş faiz ile asıl 1.700 TL alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek %9 ve değişen oranlarda yasal faiz üzerinden DEVAMINA, b) Fazlaya ilişkin 3.391,55 TL asıl alacak, 1.853,77 TL gecikme tazminatı ve 226,72 TL işlemiş faiz istemlerinin REDDİNE,c) Davalının asıl alacağın (1.700,00 TL) % 20’si oranında icra tazminatına mahkum EDİLMESİNE,d) Harçlar yasasına göre alınması gerekli 119,63 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 144,57 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla yatan 24,94 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, e) Davacı tarafından yatırılan 119,63 TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, f) Davacı tarafından sarf edilen 400,00 TL bilirkişi gideri ve 85,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 485,00 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre 116,40 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,g) Davalı tarafından sarf edilen 1.200,00 TL bilirkişi gideri ve 67,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 1.267,00 TL yargılama giderinin takdiren davanın red oranına göre 962,92 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,h) Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 1.751,35 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, İstinaf Başvurusu Yönünden; 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,40 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafından karşılanan 44,40 TL istinaf karar harcı, 121,30 TL istinaf başvuru harcı ile 23,63 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından sarf edilmeyen miktarın kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/2 bendi İle aynı yasanın 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/09/2022