Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1210 E. 2020/289 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1210 Esas
KARAR NO : 2020/289
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/146 Esas
KARAR NO : 2019/128
KARAR TARİHİ: 07/02/2019
DAVA: Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davalı kooperatifin ortağı …’in 24.10.2016 tarihinde vefat ettiğini, davacıların, murisin çocukları ve eşi olduğunu, merhumun davalı ayakkabıcılar kooperatifine 1987 yılında ortak olduğunu, 1995 senesinde ise başka bir ortağın hissesini devraldığını, böylelikle iki ayrı hisse sahibi olduğunu, bu iki üyelik neticesinde ilgili kooperatifin inşa ettiği … Sitesinde iki ayrı dükkanın sahibi olmaya hak kazandığını, üyelik tarihinden bugüne kadar geçen yaklaşık otuz senelik süreçte ortaklık yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, …’in vefatından sonra mirasçıları olan davacılar ilgili kooperatife giderek babalarının dükkanları ile ilgili bilgi edinmek istediklerini, yapılan görüşme sonucunda babalarının kooperatif ortaklığından çıkarıldığını, hak sahibi oldukları dükkanların ise başka ortaklara devredildiğini sözlü olarak öğrendiklerini, merhuma sağlığında herhangi bir tebligatın ulaşmadığını, üyelikten çıkarma prosedürü usulüne uygun şekilde yürütülmediğini, merhumun ailesi yıllarca ödeme yaptıkları kooperatifte iki adet dükkanları olduğunu düşünürken böyle bir durumla karşı karşıya kaldıklarını, merhumun haksız ve usulsüz olan kooperatif üyeliğinden çıkarılma kararının iptali ile mirasçıların adına yeniden tesciline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; davacıların, miras bırakanı …’e karşı parasal yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklı olarak kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesinde belirtilen prosedür takip edildiğini, kendisine borcun 10 günlük sürede ödemesi için ihtarname gönderildiği, 10 içerisinde ödememesi nedeniyle 2. ihtarname gönderildiğini, tüm bunlara rağmen halen ödeme yapılmaması nedeniyle yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarıldığını ve iş bu yönetim kurulu kararları tarafına noter kanalı ile tebliğ edildiğini, davacıların murisinin kooperatif üyeliğinden ihracının usul ve yasaya uygun olduğunu, ihraç kararının kesinleştiğinin kabulü ile kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemi yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, murise keşide edilen ihtarların 1163 Sayılı Kanun ve ana sözleşmede belirtilen usule uygun olduğu, bu ihtarların muhatabın birlikte çalışan işçisi … imzasına 22.12.2004 tarihinde tebliğ edildiği, murisin mirasçıları olan davacıların ise huzurdaki ihracın iptali davasını 13.02.2017 tarihinde açmış bulunması nedeniyle her 2 üyelik yönünden ihraç kararının iptali davasının yasanın öngördüğü 3 aylık yasal süresi içinde açılmamış olduğundan hak düşürücü süre yönünden davanın reddine, bir an için iş bu davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı kabul edilse dahi, esas yönünden de; davacıların murisi olan …’in davalı kooperatifte 261 ve … nolu olmak üzere 2 adet kooperatif üyeliğinin bulunduğu, bu üyelikleri gereğince davalı kooperatife 261 nolu üyelik için toplam 14.689.000.000.TL, … nolu üyelik gereğince toplam 23.307.000.000.TL borcun 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşme hükümlerine uygun olarak ödenmesinin talep edildiği ve ihtarlarda ödemenin yapılmaması halinde 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16 ve 27. Maddesi ve ana sözleşmenin 14/2 maddesi uyarınca ortaklıktan çıkarılacağının kendisine ihtaren bildirilmiş olduğu ve her iki üyelik için keşide edilen ihraç ihtarlarının da 22.12.2004 tarihinde murisin işyerinde daimi çalışanı olan … tebliğ edilmiş olduğu, davacıların murisi olan …’in genel kurul kararlarıyla belirlenen 2004 – 2005 -2006 yılı aidatlarının tamamını davalı kooperatife ödememiş olduğunun muhasebe kayıtlarıyla tevsik edildiği, davacıya gönderilen ihtarnamelerin içeriği gerçeği yansıttığı, keşide edilen ihtarların usulüne uygun yapılması birlikte değerlendirildiğinde, davacının ihraç kararının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16 ve 27.maddelerine uygun olduğu ve davanın reddi gerekeceği, davacıların murisin üyeliği sebebiyle davalı kooperatife ödemiş olduğu ödentilerinin geri iadesine yönelik alacak talebinin ise zamanaşımı itirazının varlığı dikkate alındığında ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 17. maddesi çerçevesinde çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve haklarının bunları isteyebilecekleri günden başlayarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağından davacıların bu taleplerinin de zamanaşımı nedeniyle yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; davalı kooperatifin, muris …’in kooperatif ortaklıktan çıkarma prosedüründeki tebligatların usulsüz olduğunu, …’in belirtilen tarihler arasında sigortalı çalışanı bulunmadığını, tebligat yapılan o tarihlerde … ve … isminde çalışanının olmadığını, çocuğu …’in ise o tarihte 16 yaşında olması nedeniyle tebligatın geçersiz olduğunu, murisin ve vefatına kadar kooperatif ortaklığından kaynaklanan yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmeye devam ettiğini, bu haliyle eğer kooperatif tarafından bir ortaklıktan çıkarılma prosedürü takip edilmişse bile kooperatif ortaklıktan çıkarılma kararını uygulamadığını, hazirun cetvellerinde 2004 yılında 2010 yılına kadar merhumun isminin bulunduğunu, dosyaya ibraz edilen merhuma hitaben gönderilen kooperatifin ıslak imzalı ve kaşeli 12 Temmuz 2006 tarihli genel kurul kararına ilişkin yazısında murisin geçmiş dönemden ana para borcunun olmadığının belirtildiği, yine 26 Ekim 2009 tarihli cari hesap ekstresine göre …’in 2005 yılınan 2008 yılına kadar tüm aidatlarını ödemiş olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, …’in 2 üyelikle ilgili olarak sağlığında hakkında alınan ihraç kararına karşı açılmış bir iptali davası olmadığını, varsayıma dayalı olarak değerlendirme yapılamayacağını, açılmış bir iptal davası var ise bunun belgeleriyle tespiti gerektiğini, varsayım ile sonuca gidilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, kooperatif ortaklığından ihraç kararının iptali mümkün olmaz ise çıkma payının tahsili istemine ilişkindir.Tarafların delilleri ve kooperatif kayıtları dosyaya ibraz edildikten sonra mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup mali müşavir ve kooperatif uzmanı bilirkişilerce hazırlanan müşterek raporda özetle; davacıların murisi bulunan muris …’in üyeliği gereğince akçeli yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle her iki üyelikten ihraç edildiği, murise keşide edilen ihtarların 1163 sayılı kanun ana sözleşmede belirtilen usule uygun olduğunu, birinci ve ikinci ihtardan sonra 261 nolu üyelik için toplam 14.689.000.000.TL, 2723 nolu üyelik gereğince toplam 23.307.000.000.TL borcun 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşme hükümlerine uygun olarak ödenmesinin talep edildiği ve ihtarlarda ödemenin yapılmaması halinde 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16 ve 27. Maddesi ve ana sözleşmenin 14/2 maddesi uyarınca ortaklıktan çıkarılacağının kendisine ihtaren bildirilmiş olduğu ve her iki üyelik için keşide edilen ihraç ihtarlarının da 22.12.2004 tarihinde murisin işyerinde daimi çalışanı olan … tebliğ edilmiş olduğunu, bu bağlamda her bir üyelik yönünden keşide edilen ihtarların kanun ve ana sözleşmeye aykırılığından söz edilemeyeceğini, davacıların murisi …’in genel kurul kararlarıyla belirlenen 2004-2005-2006 yılı aidatlarının tamamını davalı kooperatife ödememiş olduğunun muhasebe kayıtlarıyla tevsik edildiğini, murisin 2004-2005-2006-2007-2008 hesap yılı genel kurul hazirun cetvel kayıtlarında yer almasının sebebinin ise murisin iki üyelikle ilgili olarak sağlığında hakkında alınan ihraç kararına karşı iptal davasını ikame etmiş olabileceği ve alınan ihraç kararlarının bu dönemde henüz kesinleşmemesi nedeniyle davalı kooperatifin ihracın iptali davalarının devam ettiğini, bu süre içinde kanun ve ana sözleşmeye uygun olarak ihracı henüz kesinleşmeyen murisi, hazirun cetvelinde ortak olarak göstermiş olduğunu, ihraç kararının kesinleşmesi neticesinde davacıların murisinin 2010 yılından vefat tarihi olan 24/10/2016 tarihine kadar davalı kooperatifin hazirun cetvelinde ortak olarak kaydının bulunmadığını, davacıların iptal talebinin kabul edilmemesi halinde murisin üyeliği sebebiyle davalı kooperatife ödemiş olduğu ödentilerin iadesine yönelik alacak talebinin ise 5 yıllık zamanaşımı nedeniyle yerinde olmadığı değerlendirilmesi yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre davacıların murisi …’in davalı kooperatif ortağı olduğu, davalı kooperatifte 261 ve 2723 nolu iki adet kooperatif üyeliği bulunduğu, murisin üyeliği gereğince parasal yükümlülüklerini yerine getirmediği iddiası ile davalı kooperatif tarafından 261 nolu üyelikle ilgili İstanbul …. Noterliğinden 06/08/2004 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnameyle 30/06/2004 tarihi itibariyle toplam 14.689,00 TL tutarındaki borcun ödenmesi için 10 günlük süre verildiği, aksi taktirde 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun ortaklıktan çıkarılmaya dair 16. ve 27. maddeleriyle ana sözleşmenin 14. maddesi gereğince ortaklıktan çıkarılacağı ihtar edildiği, işbu ihtarnamenin … tarafından 11/08/2004 tarihinde tebliğ alındığı, 10 günlük süre içerisinde borcun ödenmemesi nedeniyle İstanbul …. Noterliğinin 18/10/2004 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle 2. ihtarın yapıldığı, bu ihtarnamenin muhatabın bizzat kendisi olan muris …’e 28/10/2004 tarihinde tebliğ edildiği, İstanbul …. Noterliğinin 14/12/2004 tarih ve … nolu yevmiye numarasıyla tasdikli 06/12/2004 tarih ve 111 sayılı yönetim kurulu kararı ile muris …’in kooperatif ortaklıktan çıkarıldığı, ihraç kararı merhum …’e birlikte çalışan olduğunu beyan eden … tebliğ edildiği, aynı şekilde 2723 nolu üyelikle ilgili İstanbul …. Noterliğinden 06/08/2004 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnameyle 30/06/2004 tarihi itibariyle toplam 23.307,00 TL tutarındaki borcun ödenmesi için 10 günlük süre verildiği, aksi taktirde 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun ortaklıktan çıkarılmaya dair 16. ve 27. maddeleriyle ana sözleşmenin 14. maddesi gereğince ortaklıktan çıkarılacağı ihtar edildiği, işbu ihtarnamenin muris …’in çalışanı olduğunu beyan eden …’a 19/082004 tarihinde tebliğ edildiği, 10 günlük süre içerisinde borcun ödenmemesi nedeniyle İstanbul …. Noterliğinin 18/10/2004 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle 2. ihtarın yapıldığı, bu ihtarnamenin muhatabın bizzat kendisi olan muris …’e 28/10/2004 tarihinde tebliğ edildiği, İstanbul …. Noterliğinin 14/12/2004 tarih ve … nolu yevmiye numarasıyla tasdikli 06/12/2004 tarih ve 111 sayılı yönetim kurulu kararı ile muris …’in kooperatif ortaklıktan çıkarıldığı, ihraç kararı merhum …’e birlikte çalışan olduğunu beyan eden … tebliğ edildiği görülmüştür. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16. maddesinde “ortaklıktan çıkarılma esasları ve itiraz”, … Kooperatifi Anasözleşmesi’nin 14. maddesinde ise “ Ortaklıktan Çıkarma “ düzenlenmiştir. Ortaklıktan çıkarma (ihraç) ortaklığı sona erdiren yasal olgulardan biridir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen nedenlerle ortaklıktan çıkarılamazlar. İhraç edilen ortağın iki seçimlik hakkı bulunmaktadır. Ortak bu ihraç kararının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 3 ay içinde mahkemeye başvurarak, verilen ihraç kararının iptalini isteyebilir. Ortak kendisine tebliğ edilen ihraç kararına karşı mahkeme yoluna gitmek istemezse, yine genel kurul nezdinde itiraz edip, ihraç kararının genel kurulda görüşülmesini ve bir karar verilmesini isteyebilir. 1163 sayılı K.K ‘nun 16/3. maddesinde belirtilen, üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararının kesinleşeceğine dair düzenlemede ifade edilen 3 aylık süre hak düşürücü süredir. Mahkemece bu sürenin resen göz önüne alınması gerekir. 7201 Sayılı Tebligat Kanununun tebligat esasları başlıklı ikinci faslı ve tebligat kanununun uygulanmasına dair yönetmeliğin tebligat esasları başlıklı üçüncü bölümünde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat usulü düzenlenmiştir. 7201 Sayılı Tebligat Kanununun aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat başlıklı 16.maddesinde; Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılacağı, aynı kanunun yaş ve ehliyet şartı başlıklı 22. maddesinde; muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerektiği belirtilmiştir. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin, aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat başlıklı 25. maddesinde; Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğin, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılacağı, muhatap yerine tebligat yapılacak kişinin yaş ve ehliyet şartı başlıklı 34. maddesinde; muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kişinin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması ve açıkça anlaşılır bir şekilde ehliyetsiz bulunmaması gerektiği, akıl hastalığı, akıl zayıflığı veya diğer bir hastalık ya da engel sebebiyle kendisi ile anlaşma imkânı olmayan kişiye tebligat yapılamayacağı, Muhatap adına kendisine tebligat yapılacak olan, görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı veya açıkça anlaşılır bir şekilde ehliyetsiz olur ve o adreste muhatap yerine tebligat yapılacak başka bir kişi de bulunmazsa 30 ve 31 inci Madde hükümlerine göre işlem yapılacağı, tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi başlıklı 35. maddesinin (d) bendinde tebliğ mazbatasının, tebliğin kime yapıldığını ve tebliğ muhatabından başkasına yapılmış ise o kişinin adını, soyadını, adresini ve 34 üncü madde gereğince tebellüğe ehil olduğunu içermesi gerektiği belirtilmiştir. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda somut olaya gelince davalı kooperatifin yönetim kurulunun ihraç kararı 22/12/2004 tarihinde murisin birlikte çalışanı olduğu beyan edilen … tebliğ edildiği belirtilmiş ise de celp edilen SGK kayıtlarında o dönemde murisin sigortalı çalışanı olmadığı ancak murisin davacı … isminde kızı olduğu, davacı dilekçesinin içeriğinden tebligatın da davacı …’e yapıldığı kabul edildiği görülmüştür. Ancak tebliğ tarihi itibariyle tebligat yapılan …’in 16 yaşında olduğu, ehil olup olmadığı tebliğ mazbatasına yazılmadığı, bu nedenle tebligatın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Tebligatın usulsüz olması durumunda 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.” hükmünü içermektedir. Her ne kadar ihraç kararı 22/12/2004 tarihinde davacı …’e tebliğ edilmiş ise de davacının, tebliğ tarihi itibariyle yaşı ve tebliğ evrakının muhatabı olmaması nedeniyle yapılan tebligatın içeriğini öğrendiği ve ihraç kararından haberdar olduğu anlamına gelmez. Bu sebeple, davacıların, murisin vefatından sonra öğrendikleri ortaklıktan çıkarma kararına karşı açılan iptal davasının 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından davanın yasal süre içerisinde açılmadığı yönündeki davalının itirazı ve mahkemenin bu yöndeki kararı yerinde değildir. Öte yandan “Hakim davalının hakdüşürücü süre itirazını yerinde bulursa(veya kendiliğinden davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını tespit ederse) davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verir. Bu halde tahkikat aşamasına(m.143 vd) geçilmesine gerek kalmaz. Buna göre, verilecek olan karar ise davanın usulden reddi kararı değil, hak düşürücü süre nedeni ile reddi kararıdır.”(Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 12/04/2019 tarih 2019/803 E. 2019/62 K. Kararında atfı yapılan Baki KURU İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku.s.288 Legal Yayınevi Ağustos-2016). Mahkemece, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verildikten sonra esas yönünden de değerlendirme yapılarak hem hak düşürücü süre hem de esas yönünden davanın reddine karar verilmesi de doğru bulunmamıştır. Muris …’e keşide edilen ihtarname ile murisin kooperatife olan parasal yükümlülüklerini yerine getirmediği ve 30/06/2004 tarihi itibariyle kooperatife olan borcundan dolayı ihraç kararı verilmiş ise de dosyaya ibraz edilen davalı tarafça da inkar edilmeyen 29/06/2006 tarihinde yapılan 2005 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında alınan kararlara ilişkin muris …’e hitaben yazılan davalı kooperatif yönetiminin ıslak imzalı kaşeli 12/07/2006 tarihli yazısında, murisin geçmiş dönem ana borcu bulunmadığı, ihraç kararından sonra 2004,2005,2006,2007 ve 2008 hesap yıllarına ilişkin Genel Kurul hazirun cetvellerinde murisin adının ve imzasının olduğu görülmüştür. Dosyaya sunulan hazirun cetvelleri, kooperatif yazısı, cari hesap ekstresinden anlaşıldığı üzere, davalı kooperatifçe, muris 2009 yılına kadar kooperatif üyesi olarak kabul edilmiş, işlem yapılmış ve hak ve borçlar çıkartılmış olup aksi davalı kooperatifçe izah edilememiştir. Her ne kadar bilirkişi raporunda murisin iki üyelikle ilgili olarak sağlığında hakkında alınan ihraç kararına karşı iptal davasını ikame etmiş olabileceği ve alınan ihraç kararlarının bu dönemde henüz kesinleşmemesi nedeniyle davalı kooperatifin ihracın iptali davalarının devam ettiği, bu süre içinde kanun ve ana sözleşmeye uygun olarak ihracı henüz kesinleşmeyen murisi, hazirun cetvelinde ortak olarak gösterildiği değerlendirilmiş ise de taraflarca bu yönde açılmış bir iptal davası olduğu iddia edilmediği gibi buna ilişkin dosyaya herhangi bir belge sunulmamıştır. Bu nedenle parasal yükümlülüklerin yerine getirilmemesi gerekçesiyle muris …’in ihracına karar verilmiş ise de öncelikle ihraz kararın murise usulüne uygun tebliğ edilmediği, ihraç kararından sonra da yaklaşık beş yıl boyunca murisin kooperatif üyesi olduğu kabul edilerek işlem yapıldığı dikkate alındığında verilen ihraç kararının yerinde olmadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi hukuka uygun düşmemiştir. Ne varki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK’nın 353/1-b-2 bendi gereğince hükmün düzeltilmesi cihetine gidilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına dair aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunu KABULÜ İLE, HMK’ nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/146 Esas, 2019/128 Karar, 07/02/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE 2- Davanın KABULÜ İLE 2-a Davacıların murisi …’in kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına ilişkin davalı kooperatif yönetim kurulunun 06/12/2004 tarih ve 111 sayılı ihraç kararının İPTALİNE, davacıların murisi … in halen kooperatif üyesi olduğunun TESPİTİNE, 2-b Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince alınması gereken 54,40 TL karar ilam harcından peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,2-c Davacılar tarafından yapılan dava açılış gideri 67,40 TL ile ayrıntılı dökümü UYAP’a kayıtlı davetiye, posta, bilirkişi ücretinden oluşan 1.660,10 TL olmak üzere toplam 1.727,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,2-d Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap ve takdir olunan 3.400,00-TL TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, İstinaf Giderleri Yönünden; 4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacılar tarafından peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 66,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,5- Davacının istinaf yargılaması aşamasında yapmış olduğu 165,70 TL istinaf harcı ile 44,20 TL posta giderinden oluşan toplam 209,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine 6- İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının HMK 333.maddesi gereğince taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/02/2020