Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1184 E. 2022/1034 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1184 Esas
KARAR NO: 2022/1034
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2018
NUMARASI: 2017/915 Esas, 2018/1403 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında Özel Denetim Sözleşmesi imzalandığı, davacı şirketin edimini yerine getirip raporu hazırladığı halde davalı tarafça sözleşme bedelinin ödenmemesi üzerine hakkında faturaya dayalı olarak Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun takibe itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptali ve takibin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi ile; zamanaşımı definde bulunmuş, taraflar arasında 19.09.2016 tarihli Özel Denetim Sözleşmesi imzalandığını, davacı denetim şirketinin bu sözleşme ile kooperatif hesapları üzerinde 01.01.2013-31.03.2016 tarihleri arasını kapsayan dönem için özel denetim raporu hazırlamayı üstlendiği, sözleşmenin 6 ncı maddesi gereği sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 9 hafta boyunca geçerli olacağının düzenlendiği, kısmi olarak 10.000,00 TL ödeme yapıldığı, davacının belirlenen sürede denetim raporunu müvekkili kooperatife sunmadığı, müvekkilince Bakırköy … Noterliği’nin 28.02.2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle sözleşmenin feshedildiği ve cezai şart ile kısmi olarak ödenen 10.000,00 TL’nin iadesinin istenildiği, davacı tarafın bu ihtara itiraz ettiğini ve takibe konu faturayı müvekkiline gönderdiği, müvekkilince de faturanın iade edildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, dava ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın istemine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen denetim hizmet sözleşmesinin 6. Maddesi gereğince davacının sözleşmenin imzalanmasından itibaren 9 hafta içerisinde denetim raporunun düzenlenerek teslim edilmesi öngörülmüştür. Ancak 9 haftalık sürenin fiili başlangıcı, denetim şirketinin talep ettiği evrakların teslimi tarihi olarak belirlenmiştir. Ayrıca sözleşmenin sonra erdiği tarihte raporun henüz tamamlanmamış olması ve tarafların birinin diğerine 15 gün önceden sözleşmeyi yenilemek istemediğini yazılı olarak ihbar etmemesi halinde sözleşmenin 3 haftalık dönem için aynı şartlarda kendiliğinden yeninden sayılacağı düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme 19/09/2016 tarihli olup normal koşullarda 9 haftalık süre 21/11/2016 tarihinde dolmaktadır. Ancak hernekadar davalı vekili, davacının, davalı kooperatif merkezinde çalışmalarını yaptığını ve tüm belgelerin davacıya teslim edildiğini savunmuş ise de, taraflar arasında evrak teslimine ilişkin yazışmaların yapıldığı ve davalı tarafça en son 24/02/2017 tarihinde özel denetim için gerekli olan bir kısım belgelerin teslim edildiği görülmüştür. Bu durumda sözleşmenin bitim tarihi 24/02/2017 tarihinden itibaren 9 hafta olarak kabul edilmelidir. Bu kabul karşısında, davacının edimini sözleşme süresi içerisinde yerine getirdiği ve 07/03/2017 tarihinde noterden keşide ettiği ihtarla sözleşmenin kurye aracılığıyla gönderildiğinin belirtilmesi ve raporun kuryeye teslimi ve tevdine ilişkin fatura ve belgenin 22/03/2018 tarihli delil dilekçesinin ekinde eklenmesi karşısında davacının hizmet edimini yerine getirerek sözleşme bedeline hak kazandığı anlaşılmıştır. Davacının süresinde edimini yerine getirmesi, belgelerin tesliminden itibaren makul sürede raporun düzeltilmesi karşısında davalının feshi yerinde görülmemiştir. Taraflar arasındaki sözleşmede bedel 53.100TL belirlenmiş olup 10.000TL’nin sözleşmenin imzalanması tarihinde davacıya ödendiği bakiye sözleşme bedelinin 43.100TL olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili tüm bedel üzerinden dava açmış ise de yargılama sırasında 10.000TL’lik kısım yönünden davadan feragat edildiği, feragatin kesin hüküm sonucunu doğuran karşı tarafın kabulüne bağlı olmayan taraf işlemi olması nedeniyle 10.000TL’lik talebin feragat nedeniyle reddine, bakiye 43.100TL üzerinden davanın kabulüne, davalının itirazının bu miktar üzerinden iptaline, alacak likit olduğundan hükmedilen alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; ilk derece mahkemesince, sözleşmenin başlangıç tarihinin imza tarihinden 5 ay sonrası olduğunun kabulü ile, davacı yanca işin süresinde ifa edildiğinin kabul edilmesinin hiçbir hukuki dayanağı olmadığından işbu kararın bozulması gerektiğini, müvekkil ile davacı yan arasında imzalanan 19.09.2016 tarihli özel denetim sözleşmesinin 6. maddesinde hizmetin ifa edileceği ve sona ereceği süre yer aldığını, buna göre, “bu sözleşme, imzalandığı tarihten itibaren 9 (dokuz) hafta boyunca geçerli olacaktır.” sözleşmenin imza tarihi itibariyle davacı denetim firması tarafından inceleme için talep edilen tüm evraklar temin edilmiş ve rapor hazırlanmak üzere davacıya teslim edildiğini, sözleşmenin imzalanmasının akabinde davacı yana 10.000-TL kısmi ödeme de yapıldığını, ancak davacı yanın, sözleşme süresi içinde yükümlendiği işi ifa etmediğini, sözleşme konusu raporu müvekkili kooperatife 07.03.2017 tarihinde kurye ile teslim ettiğini iddia ettiğini, öncelikle işbu raporun müvekkiline hiç teslim edilmediğini, davacı yanın işbu iddiasına gerekçe olarak, inceleme için gerekli son evrakın kendisine e-mail yoluyla ve 24.02.2017 tarihinde teslim edildiğini ve bu nedenle sözleşmenin başlangıç tarihinin 24.02.2017 olarak kabul edilmesi gerekeceğini gösterdiğini, ancak davacı yanın, sözleşmenin imza tarihi itibariyle çalışmalarını müvekkili kooperatif merkezinde sürdürdüğünü, inceleme için gereken evrakı kooperatif merkezinde kooperatif personelinden bizzat talep ettiğini, kooperatif personellerince o anda davacıya sunulduğunu, incelenecek evrak bittikten sonra da raporu hazırlamak üzere kooperatiften ayrıldıklarını, dolayısıyla davacı yanın son evrakın kendilerine geç teslim edildiği şeklindeki iddiası asılsız olup, gerçeği yansıtmadığını, nitekim davacı yanın, işbu iddiasını usul ve yasaya uygun şekilde ispat da edemediğini, bu nedenle sayın mahkemece de işbu ispat edilemeyen ve gerçeği yansıtmayan asılsız iddianın kabul edilerek sözleşmenin başlangıç tarihinin 24.02.2017 olduğunun ve dolayısıyla sözleşme konusu işin süresinde ifa edildiğinin kabulü hukuka aykırı olup bozulması gerekeceğini, davacı yanın delil bildirme süresi geçtikten sonra dosyaya ibraz ettiği belgelerin, yerel mahkemece hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı yan, sözleşme konusu incelemeye esas son evrakın kendilerine 24.02.2017 tarihinde e-mail yoluyla teslim edildiğini, bu nedenle 9 haftalık sözleşme süresinin bu tarih itibariyle başladığını iddia ettiğini ancak iddia ettiği işbu e-mail yazışmalarını mahkemeye delil bildirme süresi içinde ibraz etmediğini, davacı yanın gerek dava dilekçesinde yer alan “deliller” kısmında, gerekse daha sonra mahkemeye ibraz edilmiş bir delil listesinde, müvekkili kooperatif ile aralarında geçtiğini ve son evrak teslimine ilişkin dayanak olduğunu iddia ettiği herhangi bir yazışma ya da mail çıktısı yer almadığını, huzurdaki yargılamanın bir hukuk davası olduğunu, hâkimin, tarafların bildirdiği delillerle bağlı olduğunu, davacı yanın delil listesinde bulunmayan belgelerin delil bildirme süresinden sonra dosyaya sunulmasının HMK md. 141’de yer alan “iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına” aykırı olduğunu, kaldı ki, mail içeriğindeki belge ve bilgilerin “rapor düzenlenmesine” etkili olacak belge olmadığını, ilk derece mahkemesince süresinde sunulmayan delillere ve dolayısıyla ispat edilemeyen asılsız iddialara itibar edilerek hüküm kurulması hukuka aykırı olup bozulması gerektiğini, yukarıdaki itirazlarından vazgeçmiş olmamak ve çelişmemek kaydı ve şartıyla, davacı yanca süresinden sonra sunulan delillerin, mahkemece içeriği incelenmeyerek hükme esas alınmasının da hukuka aykırı olduğunu, süresinde hazırlanmayan denetim raporu davacı tarafından hiç teslim edilmediği halde, mahkemece, denetim raporunun müvekkiline 07.03.2017 tarihinde teslim edildiğinin kabul edilerek hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin almadığı hizmetin / raporun bedelini haksız olarak ödemek zorunda bırakılmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğundan bahisle Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.12.2018 tarih, 2017/915 E. ve 2018/1403 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap olarak; denetim raporunun davalı tarafa gönderildiğini ancak davalı tarafça teslim alınmadığını, sözleşmenin 6 ncı maddesi gereği 9 haftalık sürenin evrak teslimiyle başlayacağı ve son evrakın 24.02.2017 tarihinde teslim edildiğinden sürenin bu tarihten itibaren başlayacağını, müvekkiline evrakın geç teslim edildiğinin hem 22.11.2017 tarihli cevaba cevap dilekçesi, hemde 08.03.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında dile getirildiğini, HMK 145 maddesinin bir delilin sonradan ileri sürülmesinin yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa mahkemeye o delilin sonradan gösterilmesine izin verdiğinden bahisle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında 01.10.2016 tarihinde Özel Denetim Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmeye göre; davacı şirketin sözleşmede yer alan hüküm ve şartlar dairesinde kooperatifin 2013, 2014 ve 2015 yılında sona eren hesapları ile 31.03.2016 tarihi itibarıyla hesaplarının özel denetim raporunu hazırlamayı yüklendiği, buna karşılık davalı şirketin de KDV hariç 45.000,00 TL ödeyeceği, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 9 hafta boyunca geçerli olacağı ancak sürenin fiili başlangıcının denetim şirketinin talep ettiği evrakın teslimiyle başlayacağının düzenlendiği görülmüştür. Davalı tarafın keşide ettiği Bakırköy … Noterliği’nin 28.02.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle; sözleşmenin muhatap tarafından ifa edilmemesi sebebiyle özel denetim sözleşmesini feshettiklerini bildirdiği görülmüştür. Davacı tarafın keşide ettiği Beşiktaş … Noterliği’nin 07.03.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle; kooperatiften istenilen son evrakın kendilerine 24.02.2017 tarihinde gönderildiğini, sözleşmenin zamanından önce ifa edildiğini, raporun kargo ile gönderildiğini ve faturanın ihtar ekinde olduğunun bildirildiği görülmüştür. Davalı tarafın keşide ettiği Bakırköy … Noterliği’nin 10.03.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle; süresinde rapor sunulmadığından sözleşmeyi feshettiklerini, bu sebeple faturayı muhatabına iade ettiği görülmüştür. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, taraf ticari defterlerinin sahipleri lehine delil niteliği bulunduğu, davacı ticari defterlerinde takibe konu faturanın kayıtlı olduğu, davalı ticari defterlerinde takibe konu faturanın kayıtlı olmadığı ancak 10.000,00 TL alacaklı gözüktüğü, teslim alınan raporun 2014 yılı yönetim kurulunda okunduğu ve neticeten davacının davalıdan 43.100,00 TL alacaklı olduğu kanaatine varıldığı, davalı vekilinin itirazları üzerine alınan ek raporda teslim alınan raporun 2014 yılı yönetim kurulunda okunduğu bölümünde düzeltme yapılması gerektiği kanaatini bildirdiği görülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; Özel Denetim Sözleşmesi’nin süresinde ifa edilip edilmediği, sonradan delil gösterilen e-posta yazışmalarının dikkate alınıp alınmayacağı, davacı tarafın sözleşme bedelini hak edip etmediği ve iç denetim raporunun davalı tarafa teslim edilip edilmediği noktalarında toplanmaktadır. Sözleşmenin 9 haftalık süre içerisinde tamamlanacağı ancak sürenin evrak teslimiyle başlayacağı, davacı tarafça son evrak teslim tarihinin 24.02.2017 olduğunun savunulduğu, bunun ispatına yarar e-posta yazışmasının ise delil bildirme süresinden sonra sunulduğu görülmüştür. Hemen belirtilmelidir ki, ileri sürülen iddia karşısında e-posta yazışmasının geçerli olması halinde uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerden biri olduğu muhakkaktır. Ancak, anılan belgenin sonradan sunulması nedeniyle delil olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususu öncelikle çözümlenmelidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Sonradan delil gösterilmesi” başlığını taşıyan 145. maddesinde; “(1) Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.” düzenlemesine, madde gerekçesinde ise; “Uygulamada, davaların uzamasının temel sebeplerinden birinin de gereksiz yere yeni delil sunulması ve bu konuda taraflara verilen sürelere uyulmaması olduğu bilinmektedir. Maddenin ilk fıkrasıyla, Kanunda belirtilen sürelerden sonra, davada yeni delil sunulmasının yasak olduğu kural olarak benimsenmiştir. Fakat iki istisna kabul edilmiştir. Yeni delil sunulması talebi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya delilin süresinde sunulmaması ilgili tarafın kusuru dışında bir sebebe dayanıyorsa, hâkim gerekçesini de belirtmek şartıyla, yeni delil sunulmasına izin verebilir. Bu şekilde delil sunma kuralına istisna getirilmesi, hukukî dinlenme hakkının tabiî bir sonucudur.” açıklamasına yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen Kanun maddesi ve gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafın rapor hazırlanıncaya kadar sözleşme süresinin dolmadığını iddia ettiği, bu iddiasını dava açılmadan önce keşide ettiği Beşiktaş … Noterliği’nin 07.03.2017 tarih ve .. .yevmiye numaralı ihtarnamesinde belirttiği ayrıca 08/03/2018 tarihli ön inceleme duruşmasındaki beyanında bu iddiasına ilişkin mail yazışmaları bulunduğunu bildirdiği, davacı tarafın iddialarını en baştan beri sözleşme süresinin dolmadığına dayandırdığı, davacı vekilinin sunduğu 24/02/2017 tarihli e-posta yazışması ile yargılamayı geciktirme amacı taşımadığı, hukuki dinlenme hakkı gereğince iddiasını ispat etmek için çabaladığı gözetildiğinde anılan belgenin delil olarak incelenmesi gerektiği anlaşılmıştır. 24/02/2017 tarihli e-posta yazışması delil olarak kabul edildiğinden sözleşmenin süresinin dolmadığı ve süresinde ifa edildiği, davacı tarafın sözleşme bedeline hak kazanacağı, davalı tarafın fesih ihtarının haksız olduğu, 24/02/2017 tarihli e-posta ile sunulan belgelerin incelenmesi talebinin sonuca etkili olmadığı, sözleşme konusu iç denetim raporunun davalı tarafa kargo ile gönderildiği ancak davalı tarafça kargodan teslim alınmadığının iddia edildiği, davacı tarafın söz konusu raporu dava dosyasına sunduğu göz önünde bulundurulduğunda davalı tarafın raporu teslim almaktan kaçındığı sonucuna varıldığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcının peşin yatırılan 781,40 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 700,70 TL harcın karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya İADESİNE,3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.22/09/2022