Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1179 E. 2020/223 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1179 Esas
KARAR NO: 2020/223
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2019/112
KARAR NO: 2019/196
KARAR TARİHİ: 18/02/2019
DAVA: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 23/01/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/102 Esas sayılı dosyasına ibraz ettiği dava dilekçesinde özetle; Mühendisler … Ltd. Şti’ ile şirkete kefalet veren davacı gerçek kişiler için İİK 285 vd maddeleri uyarınca konkordato talebinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; şirket ile bütün olan davacıların konkordato taleplerinin tefrik edilmek suretiyle ayrı bir değerlendirilmeden geçirilmesi ve şirketin konkordatosunun başarılı olabilmesi için davacı şahıslara ihtiyaç duyulmasının göz ardı edildiğini, şirket borçları ile davacı gerçek kişilerin kefalet durumunun birbirinden ayrı olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davacıların aynı zamanda şirket ortakları olduklarını, kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir. Davacı şirket ve gerçek kişilerle ilgili dosya Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/102 Esas sayılı dosyasına tevzi görmüş, yerel mahkemece dosyanın tensibi 19/02/2019 tarihinde yapılmış, aynı tarihte gerçek kişilerle ilgili dosya tefrik edilerek davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacıların dava dilekçesindeki adresleri itibariyle davanın İİK.nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili Mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesi; Davacı gerçek kişiler tarafından sunulan konkordato projelerinin kendilerine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, bu açıdan da ön projelerinin uygulanabilir olmasının mümkün gözükmediği belirtilerek ön projesinin uygulanabilir olmadığı sonucuna varmıştır. HMK. 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiştir. Bu husus aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkı kapsamında da güvence altına alınmış haklardandır. Hakkın temel unsurları maddede tek tek belirtilmiş, böylece uygulamada bu temel yargısal hak konusundaki tereddütlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Bunlardan ilki “bilgilenme hakkı”dır. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerek karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Bu hakkın ikinci unsuru, “açıklama ve ispat hakkı”dır. Taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptirler. Her iki taraf da bu haktan eşit şekilde yararlanırlar. Bu durum “silahların eşitliği ilkesi” olarak da ifade edilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinin 1. bendinin ilk cümlesinde yer alan silahların eşitliği ilkesi, yine AİHS’ne göre, mahkeme önünde sahip olunan hak ve vecibeler bakımından taraflar arasında tam bir eşitliğin bulunması ve bu dengenin bütün yargılama boyunca korunmasıdır. Hukuki dinlenilme hakkının üçüncü unsuru, “tarafların iddia ve savunmalarını yargı organlarının tam olarak dikkate alıp değerlendirmesi”dir. Hukukî dinlenilme hakkı doğru karar verilmesinin garantisidir; bu nedenle, haksızlığa karşı koyabilme imkânı tanır. Bu hak, hukuk devletinin, insan onurunun korunması ve eşitlik ilkesinin, hak arama özgürlüğünün, adil yargılanma hakkının bir gereğidir. Uyuşmazlık, davacıların, dava dışı şirket ile birlikte konrkordato talep ettikleri ve tüm borç yükünün de sadece ortağı oldukları bu şirketin ticari borçlarına kefaleten ileri geldiği, bu durumun konkordato kurumunun amacı ile bağdaşıp bağdaşmadığı, icra takibinden kurtulmak için konkordato talep edilmesinin davanın reddi için yeterli olup olmadığı, buna ilişkin olarak geçici mühlet kararı verilmesi gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır. İİK.nun 287/3.maddesi gereğince; Mahkeme, geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri görevlendirir hükmü dikkate alındığında, teknik bilgi gerektiren Konkordato davalarında komiser atanması yasanın emredici hükmü olup, Konkordato ön projesinin başarıya ulaşıp ulaşmayacağının denetlenmesi hususunun Konkordato Komiserlerinden görüş istenip rapor alınmadan yapılması doğru olmamıştır. Yine gerçek kişi borçluların, sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep ettikleri, bunun mümkün bulunmadığı şeklinde ki gerekçenin yasal dayanağı bulunmamaktadır. İİK’nın 286 maddesinde belirtilen belgelerin bulunması halinde Geçici mühlet kararı ile birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri görevlendirilir. Belgelerin eksik olması halinde HHMK’nın 115 MADDESI ĞEREĞİNCE sure verildikten sonra sonucuna göre karar verilmelidir. Belğelerin tamam olması halinde Atanan geçici komiserin görüşü alındıktan sonra değerlendirme yapılması gerekirken mahkemenin uzman görüşüne ihtiyaç duyulan bir konuda yorum yaparak sonuca ulaşması konkordatonun amacına uygun düşmemiştir. Bu sebeple, HMK 27. Madde hükmü dikkate alınarak hukuki dinlenilme hakkı çerçevesinde duruşma açılması, İİK’nun 286, 287/2. ve 3. Maddeleri gereğince işlem yapıldıktan sonra karar verilmesi gerekirken tensiple gerçek kişiler hakkında ret kararı verilmesi usul ve yasaya uygun olmamıştır. Bu nedenle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının bu gerekçelerle kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf taleplerinin yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/112 E. 2019/196 K. Sayılı kararının HMK’nın 353/.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dairemiz kararına uygun şekilde işlem yapılması dosyanın mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davacıdan alınması gerekli 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı olmak üzere toplam 696,30 TL harcın, Davacılar tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 530,60TL harcın davacılardan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/01/2020