Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1175 E. 2019/2160 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1175 Esas
KARAR NO : 2019/2160
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2019
NUMARASI : 2019/96 Esas, 2019/170 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 28/11/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2004 sayılı İİK’nın 285. ve devamı maddeleri uyarınca … Ltd. Şti. ile şirketin ortağı ve şirket borçlarının müteselsil kefili olan borçlularının, alacaklılarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacıyla bir yıllık kesin konkordato mühleti verilmesini, müvekkili şirketin, şirket ortağının ve borçlarının müteselsil kefillerinin malvarlıklarının korunması için tensiben ihtiyati tedbir kararı ve konkordato geçici mühleti ve kesin mühleti verilmesini talep ve dava etmiş, davacı … yönünden dosyanın tefrikine karar verilerek eldeki dosya üzerinden yargılamaya devam olunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesi 2019/96 Esas, 2019/170 Karar sayılı kararı ile; davacı gerçek kişinin kendine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermeyen, tamamen borçlu şirketin konkordato ön projesi üzerine temellendirilmiş konkordato ön projesinin uygulanabilir olmadığı ve sadece icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edilemeyeceği gerekçesiyle HMK’nın 114/2 ve ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; davacının taşınmazını şirket borçları için ipotek ettiğini, ön projesinin müvekkiline özgü konkordato teklifi ve konkordato hedefi içerdiğini, bu nedenle uygulanabilir olduğunu, müvekkilinin alacaklıları zarara uğratma kastı olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı …’ın taşınmazını eşinin yetkilisi ve ortağı olduğu … Ltd. Şti.’nin borçları için ipotek ettiği, davacının konkordato tasdiki davasının, şirket ile birlikte aynı dava dilekçesinde açıldığı, mahkemece 02/11/2018 tarihli tensip zaptı ile davacı ve … Ltd. Şti’nin İİK’nın 286. maddesinde sayılı bir kısım belgeleri sunmadığı belirtilerek eksikliğin giderilmesi için kesin süre verildiği, sonrasında eksik belgelerin ikmal edildiğinden bahisle 07/11/2018 tarihli tensip zaptı ile davacı gerçek kişi ile ve şirket lehine 3 aylık geçici mühlet kararı verildiği, 07/02/2019 tarihli duruşmada borçlu şirket için geçici mühlet kararının uzatıldığı, davacı yönünden ise geçici mühletin kaldırılarak dosyanın tefrikine karar verildiği görülmektedir. Davacının sunduğu konkordato projesine göre, davacının konkordato teklifi, şirketin borçları için taşınmazını ipotek vermesinden kaynaklanmaktadır. Projede davacının ipotek dışındaki şahsi borçları hakkında bilgi ve belge sunulmadığı ve şahsi borçlarla ilgili ödemelerin nasıl yapılacağının yer almadığı görülmektedir. Tüzel kişi ve kefillerinin konkordato taleplerini aynı dilekçede birleştirilmesi mümkün olmakla birlikte, konkordatonun tasdiki için gerekli koşulların her bir borçlunun şahsında gerçekleşmesi gerekir. Somut olayda, davacının borçlu şirketten bağımsız bir konkordato projesinin bulunmadığı, projenin kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, tamamen borçlu şirketin ön projesi üzerine temellendirildiği, alacaklılara sunulan bir proje bulunmadığı görülmektedir. Sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edilmesi de müessesenin amacına uygun düşmeyecektir. Buna göre ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karar sonuç olarak doğru görülmüştür. Bununla birlikte, mahkemece, davacının ön projesinde konkordatonun başarısının borçlu şirketin konkordatosunun başarısına bağlandığı, projenin kendisine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği belirtilerek davanın esası ile ilgili inceleme yapıldığı ve davanın esastan reddi karar verilmesi gerektiği halde davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde değilse de sonuç olarak davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararı esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacıların istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İİK’nın 293. Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.28/11/2019