Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1173 E. 2020/309 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1173 Esas
KARAR NO: 2020/309
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/12/2018
NUMARASI: 2017/950 Esas, 2018/1256 Karar
DAVA: İFLAS (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili 13/09/2017 tarihli dava dilekçesinde; davalı şirketin dava dışı … San. Tic. ( Eski Ünvan: … A.Ş ) ile Kurtköy adresinde bulunan … Alışveriş Merkezindeki … nolu 168,85 metrekare mağazayı 01/05/2016 tarihli kira sözleşmesi uyarınca kiraladığını, bu sözleşme uyarınca mecura ilişkin genel gider, elektrik, su vs sarfiyatlara ilişkin bedellerin müvekkili şirkete ödendiğini, ancak davalı tarafından 2016 yılı Kasım – Aralık ve 2017 yılı Ocak – Şubat – Mart – Nisan – Mayıs – Haziran ve Temmuz aylarına ilişkin bedellerin ödenmemesi üzerine, davalı şirket aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile iflas yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine karşı haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz ettiğini, davalı şirketin takip konusu borca ilişkin herhangi bir ödeme yapmadığını, itirazının haksız olduğunu iddia ederek, iflas ödeme emrine karşı yapılan haksız itirazın iptali ile %20 oranında icra inkar tazminatının ödenmesine, icra takip dosyasındaki alacağın faizi ile birlikte dosyaya depo edilmesine, aksi halde davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, giderlerin kanuna aykırı olarak hesaplandığını, Borçlar Kanununun düzenlemesine göre, kiraya verenin sözleşmede kiralananı kararlaştırılan tarihte kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlü olduğunu, bu hükmün konut ve çatılı iş yeri kiralarında kiracı aleyhine değiştirilemeyeceğini, davacının kiraya verilen taşınmazı kullanım amacı olan hazır giyim mağazası olmak üzere hazır bulundurmadığını, kira süresi içerisinde de bu durumun değişmediğini, kiraya veren tarafından yapılması lazım gelen tadilat ve düzenlemelerin yapılmadığını, müvekkili şirketin burayı kullanmasının fiili olarak engellendiğini, keşif ve bilirkişi incelemesi ile bu hususun ortaya çıkacağını, kiraya verenin taşınmazın bulunduğu alışveriş merkezinin tamamının mülkiyet hakkını elinde bulundurduğunu ve kiralama işlemleri ile de bizzat ilgilendiğini, davacı tarafın sözleşme imzalanırken taahhütte bulunduğunu, akdin kurulması sırasında hatalı bilgiler verildiğini savunarak, haksız davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacının, davalının kiracı sıfatı ile bulunduğu iş yerinin, genel giderlerini sözleşmede belirlenen hüküm uyarınca tahsil etme yetkisinin bulunduğu, davalının da uyuşmazlığa konu edilen dönemden önceki genel giderleri davacı tarafa ödediği, 2016 yılında son iki ay, 2017 yılında 1-7.aylara ilişkin genel gider bedellerini ödemediği, davacının İİK’nın 154/3.maddesine uygun şekilde iflas yolu ile takip başlattığı, davalının takibe yaptığı itirazının yasal dayanağının bulunmadığı, kendisine gönderilen depo emri uyarınca alacağını da ödemediği gerekçesi ile davanın kabulüne, davalı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; ödemezlik definin dikkate alınmadığını, gerekli araştırma yapılmadığını, müvekkili şirket aleyhine, kiracı olarak bulunduğu … AVM’nin genel giderlerinin ödenmesi ile ilişkin icra takibi başlatıldığını, cevap dilekçesinde belirtildiği üzere, sözleşmede belirtilen taşınmazın kullanım amacına uygun şekilde teslim edilmediğini, kira süresince hazır bulundurulmadığını, mahkeme kararında kiraya veren şirketin … A.Ş. olduğu, davacı şirket ile aynı şirketler olmadığı gerekçesiyle ödemezlik defisinin davacı şirkete karşı ileri sürülemeyeceğine hükmettiğini, mahkeme gerekçesinin hatalı olduğunu, davacı şirketin organizasyon şeması ve hissedarlarının farklı olmadığını, illiyet bağının bulunduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK 154. maddesinde düzenlenen İflas yolu ile takibe karşı yapılan İtirazın kaldırılması ile borçlu şirketin iflasının istemine ilişkindir. Taraflar arasında, davalı ile dava dışı şirket arasında kira sözleşmesi düzenlendiği, yönetim işlerinin davacı şirket tarafından yerine getirildiği, ayrıca buna dair faturaların davacı şirket tarafından düzenlendiği konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, Kira konusu mecurun sözleşmeye uygun şekilde teslim edilmediği iddiasının iş bu davada ileri sürülüp sürülemeyeceği ve verilen kararın yerinde olup olmadığıdır. 2004 Sayılı İİK nun 154 vd maddelerinde İflas yoluyla takip düzenlenmiş, 156/4 fıkrada, iflas istemek hakkının ödeme emrinin tebliğ tarihinden bir sene sonra düşeceğine yer verilmiştir. Bu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece kendiliğinden gözetilir ve süresinde açılmayan dava reddedilir. Ayrıca, iflas ödeme emri tebliğ edilmeden açılan takipli İflas davası dinlenemeyeceğininden, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı ve diğer şartlarının re’sen incelenmesi gerekecektir. Bu anlamda takip konusu İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası incelenmiş, davacı alacaklı vekili tarafından davalı borçlu şirket hakkında, 24/08/2017 tarihinde, “ İflas Yolu İle Adi Takip “ başlattığı, takip konusu olarak, 57.986,53 TL asıl alacak, 271,66 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 58.258,19 TL alacak olarak genel gider ve cari hesap alacağının gösterildiği, söz konusu alacağın tahsili amacı ile takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 05/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı borçlunun ise yasal sürede, 12/09/2017 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, davacı alacaklının ise, İtirazın kaldırılması ile birlikte İflas talepli davasını, İİK nun 156.maddesi gereğince, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir senelik hak düşürücü süre içerisinde açmış olduğu anlaşılmıştır. Dosyanın incelenmesinden, 01/07/2016 tarihinde dava dışı … A.Ş. ile davalı şirket arasında ” … AVM KİRA SÖZLEŞMESİ”‘nin düzenlendiği, sözleşmede davalı şirketin kiracı, dava dışı şirketin ise kiralayan olduğu, kiralanan yerin … Alışveriş Merkezinin … nolu ve 168,85 metre kare mağazası olduğu, kira sözleşmesinin beş yıllık olarak belirlendiği, sözleşmenin beşinci maddesinde; mecur ve ortak alanlar ile ilgili ödemeler üst başlığı ile AVM’nin ortak alan giderleri tanımı ve kapsamının belirlendiği, ilk bentte alışveriş merkezinin yönetim işlerinin … A.Ş. tarafından yerine getirileceği, bu kapsamda ortak giderlerin … A.Ş. tarafından fatura edileceğinin düzenlendiği, altınca maddesinde; mecur ve ortak alanlar ile ilgili ödemelerde temerrüte yer verildiği, AVM merkezinin ortak alanlarına ilişkin altıncı maddede düzenlenen işletme yönetmeliği ve yasal mevzuatın ön gördüğü benzer giderlerin ödenmesinde temerrüte düşülmesi halinin esaslı bir sözleşmeye aykırılık hali oluşturulacağının belirtildiği, sözleşmede kiralayanın hak ve yükümlülükleri ile kiracının hak ve yükümlülüklerinin ayrı ayrı düzenlendiği, 9.3.maddede; birinci bent halinde, kiralanan yerin sözleşmeye uygun şekilde teslimini istemek hakkına kiracının sahip olduğunun belirtildiği, 9.4.maddede ise; kiracının yükümlülüklerine yer verildiği, ek sekizinci bentte; kira süresinin ve kira bedellerinin gösterildiği, tarafların imza ve kaşelerinin sözleşmede yer aldığı, sözleşme gereğince, yönetim işlerinden sorumlu olan davacı şirketin davalı kiracının takip konusu 2017 aylarına ait 7 aylık genel giderlere ve 2016 yılına ait bir kısım genel giderleri ödememesi üzerine iflas yolu ile takip başlattığı, takibe itiraz üzerine ise iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece; gerekli ilanlar yaptırılmış, 13/10/2017 tarihli tahsilat makbuzu ile gerekli iflas avansının mahkeme veznesine yatırılması sağlanmıştır. 14/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin ticari defterlerinin 2016 yılı kapanış tasdikinin yapıldığı, 2017 yılı ticari defterlerin e-defter şeklinde tutulduğundan, kapanış tasdiki aranmasına yer olmadığı, davalı şirketin incelemeye katılmadığı, defter ve belgelerini sunmadığı, davacı ticari defterlerine göre davalı şirketin hesap hareketlerinin takip edildiği, incelenen davacı şirket kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 57.986,53 TL alacaklı olduğu, takip tarihinden sonra tahakkuk eden toplam alacak miktarının ise 42.004,41 TL olduğu, davacı şirket alacağının dayanağını 2016 yılına ait Kasım ve Aralık aylarına ilişkin genel giderler ile 2017 yılına ait Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz genel giderleri olduğu, genel giderlere ilişkin davalı tarafından herhangi bir ödemenin yapılmadığı, daha önceki faturalara karşılık davalı tarafından 6.466,60 TL ödeme yapıldığı, bakiye alacağın ise ödenmediği belirtilerek depo kararına esas alacağın toplam miktarının 21/03/2018 tarihi itibari ile 70.746,64 TL olduğu, bundan sonraki her gün için işleyecek faizin ise 14,50 TL olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunmuş, davacının sözleşme kapsamında taahhütlerini yerine getirmediği iddia ederek istinaf dilekçesindeki konuları dile getirmiştir. 19/09/2018 tarihli celsede, icra takip dosyasındaki alacağı esas olarak toplam, 78.662,41 TL alacağın yedi gün içinde mahkeme veznesine veya icra dosyasına ödenmesi, yedi gün içinde ödeme yapılmadığı veya depo edilmediği takdirde İİK’nın 158.maddesi uyarınca davalının bundan sonraki ilk oturumda iflasına karar verileceğine dair ara karar oluşturulduğu, depo kararının davalı vekiline 12/10/2018 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, depo hesabına esas dosya borcunun tebliğe rağmen mahkeme veznesine veya icra dosyasına yatırılmaması üzerine mahkemece iflas kararı verilmiştir. İİK nun 154. maddesi gereğince İflas yolu İle başlatılan takibe karşı borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi halinde, takibin duracağı, alacaklının bu İtirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini isteyebileceği İİK ‘nun 156/3. fıkrasında düzenlenmiştir. İflas davası basit yargılama usulüne göre incelenir. Borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi halinde, mahkemece ilk önce davacı alacaklının İtirazın kaldırılması hakkındaki talebini inceler. Bu İtirazın kaldırılması talebinin incelenmesi, genel haciz yolundaki İtirazın kaldırılması talebinin incelenmesinden ( m.68-70) tamamen farklıdır. Genel haciz yolunda tetkik merciinin incelemesi yalnız belgelere göre ve ilamsız icra kuralları çerçevesinde yapıldığı halde, buradaki ticaret mahkemesinin incelemesi genel hükümlere ( yani HMK ‘daki hükümlere) göre olur. Bu nedenle borçlu, ticaret mahkemesindeki savunması sırasında ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Davalı borçlu, İflas davasına karşı vereceği cevap layihalarında bütün savunma vasıtalarını ileri sürebilir. Ticaret mahkemesi normal bir alacak davasında olduğu gibi, tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borçlunun gerçekten borçlu olup olmadığını araştırır.İflas davasında alacaklı, alacağını ispat bakımından m.68. ‘de olduğu gibi tahdidi olarak sayılmış olan belgelerle bağlı değildir. Alacaklı normal bir alacak davasında olduğu gibi, alacağının varlığını HMK’ya göre mümkün olan her türlü delil ile ispat edebilir. Burada alacaklının alacaklı olup olmadığı maddi hukuk kurallarına göre esastan incelendiğinden ticaret mahkemesi borçlunun itirazının ya kesin olarak kaldırılmasına veya kesin kaldırma talebinin ( bununla İflas davasının ) reddine karar verir. Burada, borçlunun itirazı esastan karara bağlanmakta ve alacağın esası hakkında hüküm verilmektedir. Bu hüküm normal bir alacak davasında olduğu gibi kesin hüküm oluşturur. Mahkeme, genel hükümlere göre yapacağı inceleme sonucunda, davacının alacağının mevcut olduğunu tespit eder ve borçlunun itiraz ve defilerini yerinde bulmazsa, yani borçlunun borçlu olduğu kanısına varırsa borçlunun İtirazının kesin olarak kaldırılmasına karar verir. Buradaki İtirazın kaldırılması kararı bir ara karardır. ( Prof.Dr.Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Cilt 3.sayfa ,2672 vd , 1993 baskı ) . Bu nedenle yalnız başına istinaf edilemez . Somut olayda, davacı alacaklı, takip konusu alacağını ödenmeyen genel giderlerin tahsili ve cari hesap alacağı olarak ileri sürmüştür. Davalı borçlu şirket, dava dışı şirket ile kira sözleşmesi yapmış, kira sözleşmesi içerisinde yönetim işlerinin davacı şirket tarafından yerine getirileceği ve yine davacı şirket tarafından fatura edileceği açıkça düzenlenmiştir. Davalı tarafça her ne kadar sözleşme kapsamında, kiralayanın yükümlülükleri arasında yer alan kiralanan yerin sözleşmeye uygun şekilde teslim edilmediği savunması ileri sürülmüş ise de, davacı şirket sözleşmenin tarafı değildir. Sözleşme özelliği itibari ile nispi nitelikte bulunduğundan, sözleşmeye dair talep ve itirazlar ancak sözleşmenin tarafları yönünden hüküm ifade edebilecektir.Davalının savunmasına ileri sürdüğü husus iş bu yargılamanın konusu da değildir. Davalı serbest iradesi ile imzalamış olduğu sözleşme kapsamında kiralama konusu mecurun bulunduğu yere ait genel giderleri ödediğini savunmadığı gibi buna ilişkin herhangi bir delilde dosyaya ibraz etmemiş ve usulüne uygun şekilde tebliğ edilen depo hesabına esas olan alacağı da ödememiş olduğundan mahkemece yasa kapsamı neticesinde verilen iflas kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalının savunmasının davacı şirketin kira sözleşmesinin taraf olmaması nedeniyle dinlenemeyeceğinden ve davalı taraf iflas yolu ile başlatılan takip konusu giderleri ödemekle mükellef olmasına rağmen ödememiş olduğundan verilen karar usul ve yasaya uygun kabul edilerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1- İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/950 Esas, 2018/1256 Karar ve 19/12/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 165,70 TL harcın mahsubu ile 83,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi ile İİK nun 164/2 fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/02/2020