Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1165 E. 2022/1026 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1165 Esas
KARAR NO: 2022/1026
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2018
NUMARASI: 2015/482 Esas, 2018/1432 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2022
KARARIN YAZILDIĞI T: 23/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı Vakfın, 1954 yılında …. Sigorta Anonim Şirketi tarafından, çalışanlarının sosyal güvenlik (malül veya yaşlılık -emekli- aylığı, meslek hastalıkları-iş kazaları, hastalık- sağlık, analık-yardımları… gibi) gereksinimlerini karşılamak üzere, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun Geçici 20. maddesi kapsamında kurulmuş bir sosyal güvenlik kuruluşu olduğunu, vakfın daha sonra … Bankası T.A.Ş … Vakfı adını aldığını, davalı … Bankası A Ş’nin 02.07.2003 tarihinde TMSF’ye devredildikten sonra faaliyetlerinin durdurulduğunu, 08.06.2005 tarihinde iflas etmiş bulunan, davacı Vakfın iştirakçilerinin çalıştığı işyerinin sahibi tüzel kişi kuruluş olduğunu, davalı … Fonunun, diğer davalı Müflis İdaresini atayan, Müflisin yönetim ve denetimini (iradesini) belirlemesine bağlı olarak müflis ile arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunan kurum olduğunu, Vakfın, müflis … Bankası T.A.Ş.’nin Vakfeden (kurucu) sıfatı ile kabul ettiği Tesis Senedinin 2.maddesi ile üyelerine, 506 sayılı Kanunun sigortalılara temin ettiği Sosyal Sigorta yardımlarından az olmamak üzere; A- İş Kazaları ile Meslek Hastalıkları Sigortası; B- Hastalık Sigortası; C- Analık Sigortası; D- Malullük Sigortası; E- Yaşlılık Sigortası; F- ölüm Sigortası yardımlarını yapmayı üstlendiğini, Vakfın üyelerine karşı bu yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için Tesis Senedinin 3. maddesi ile oluşturulan başlangıç sermayesinin dışında, memur ve müstahdemlerin her ay maaşlarından kesilecek (%5) er ve Şirketin (işverenin) maaşların (%6) nispetinde her ay tahsis edeceği meblağlar ve Sandık sermayesinin işletilmesinden tahassül edecek menafi, Sandığa yapılacak teberrülerden oluşacak gelirler olarak öngörüldüğünü, uygulamada Hastalık ve Analık Sigortası kapsamındaki yardımların, 1995 yılına kadar Banka tarafından doğrudan -banka şubeleri aracılığı ile ödendiğini, bankanın 1995 yılında çıkardığı bir genelge ile bu uygulamaya son verdiğini, bu tarihten sonra Vakıf üyesi emeklilerin sağlık yardımlarının Tesis Senedinin 4. maddesi uyarınca Vakıf tarafından ödenerek Bankadan talep edildiğini ve Banka tarafından ödenegeldiğini, davalı Müflisin TMSF’ye devredildikten bir süre sonra ise, davalının, Vakfeden kimliği ile sorumlusu bulunduğu borçları ödemekten kaçındığını, davalı Müflis tarafından, iflas tarihinden sonra ödenmeyen sağlık giderlerinin ‘masa borcu kabul edilerek’ ödenilmesi gerektiğinin Yargıtay 23.HD’nin kararları ile ortada olduğunu, İflas tarihi İtibariyle ‘aktüer” hesaplamasına konu edilen giderlerin depo edilmesi isteminin reddedilmesinden sonra 2005-2007 yıllarına ilişkin ödenmeyen bir kısım sağlık giderlerinin davalara konu edildiğini, bu davalardan İstanbul l0.AHM’de (eski lst.4.AHM’de açılıp Şişli 1. AHM’ne gelen) açılan 2007/226-E, sayılı olan dava dışında hemen tamamının halen İstanbul 11.ATM’nin 2014/738-E. Sayılı dosyası üzerinde birleştiğini, daha önce açılan davalara konu edilenler dışında davacı Vakfın 2005- 2006- 2007- 2008- 2009- 2010-2011-2012-2013-2014 yılı için toplam 4.371.624,02 TL sağlık giderinin ödenmesi konusunda en son 16.05.2014 tarihinde Müflis İflas İdaresinden istendiğini, iflas idaresi tarafından istemin “aktüerya alacağı ile mükerrerlik içerdiği, sözkonusu alacakların masa borcu olduğuna dair kesinleşmiş bir yargı kararının bulunmadığı, yasal dayanağının olmadığı” gerekçeleriyle reddedildiğini, davalının aktüerya alacağı dediği, gerçekte iflas tarihinden sonra ‘aktüer tarafından 08.06.2005 tarihine göre hesaplanan 1.928.729,88-YTL alacağın depo edilmesi’ talebinin reddi üzerine açılan ‘alacağın reddi kararının iptali ile alacağın sıraya kaydına ilişkin olan İstanbul 11.ATM 2014/738-E. (önceki İstanbul 8.ATM’nin 2006/837-E.) sayılı dava dosyası olduğunu, gerçekleşmesi olasılığına göre deposu istenilen bu talebin Müflis Banka İdaresi tarafından reddi üzerine açılan ‘sıraya kayıt davası ile, davacı Sandık/Vakıf tarafından fiilen ödenilmesi nedeniyle gerçekleşen, İflas İdaresinin devraldığı mükellefiyet nedeniyle ödemek zorunda bulunduğu” alacağın tahsiline ilişkin davanın farklılığı bir yana, Müflisin sağlık giderlerine yönelik (gerek depo istemine yönelik dava kapsamında, gerek bu davaya veya diğer davalara konu edilen kapsamda) bir ödemesi olması halinde, ödemenin öncelikle temerrütten kaynaklanan gecikme zammı/faiz alacaklarına mahsubunun talep edildiğini, davalının iddiasının aksine talebin tahsilde tekerrür olmaması kaydıyla istenildiğini, belirterek fazlaya ilişkin taleplerinin saklı tutulması kaydı ile tahsilde tekerrür olmaması kaydıyla 4.371.624,02-TL alacağın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, alacağa, davacı Vakıf tarafından yapılan ödeme tarihlerinden itibaren gecikme zammı/faiz yürütülmesine, davalılar tarafından yapılabilecek olası ödemelerin öncelikle gecikme zammı/faiz alacaklarına mahsup edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava, 14. İş Mahkemesine açılmış, mahkemenin 2014/652 E, 2014/635 K. Sayılı kararı ile görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. Karar temyiz edilmiş, Yargıtay 9. HD. 2015/3989 E. 2015/8452 K. Sayılı ilamı ile “… tarafların Şirket ve vakıf olup aralarında işçi işveren ilişkisi olmadığından davanın iş mahkemesinde görülmeyeceğinin anlaşılmasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibarı ile doğru olan kararın bu değiştirilmiş gerekçe ile onanmasına” karar verilmiştir.
CEVAP: … Bankası T.A.Ş. İflas İdaresi vekili cevap dilekçesinde özetle; … Bankası T. A. Ş.’nin BDDK’nun 03.07.2003 tarih, 1085 sayılı kararı ile TMSF’ye devredildiğini, bankanın 08.06.2005 tarihi itibariyle iflas ettiğini, davacının aynı konuda açtığı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/738 Esas sayılı dosyada davanın kabulüne karar verildiğini, kararın taraflarınca temyiz edildiğini ancak kabul anlamına gelmemek üzere kararın kesinleşmesi halinde mükerrer tahsilat olacağını, davaya dayanak yapılan Vakıf Senedi ve Taahhütname’nin iflas idaresini bağlamadığını, emeklilerin sağlık giderlerinin ödenmesi yükümlülüğünün davacı tarafa ait olduğunu, dava konusu alacağın masa borcu olarak tahsil edilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı TMSF vekili cevap dilekçesinde özetle; BDDK’nun 03.07.2003 tarih, 1085 sayılı kararında … Bankası T. A. Ş.’nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme yetkisinin kaldırıldığını ancak bankanın borçlarının üstlenilmediğini, 7,7 Katrilyonu aşan ve kamuya yüklenen söz konusu mevduat farkının tekabül ettiği rakamın 6183 Sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsile geçildiğini, … Bankası T. A. Ş.’nin iflas ettiğini, 4969 Sayılı Kanun ve 4389 Sayılı Bankalar kanunu hükümleri gereğince diğer davalının kamu borçlusu olduğunu, davacının ve diğer davalının TMSF bünyesinde hak ve alacağı bulunmadığını, aynı taleplerin İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/738 Esas sayılı dosyasında dava konusu edildiğini, derdestlik itirazı olduğunu, iflastan sonra 2005 Kasım, Aralık, 2006 Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Haziran, Temmuz, Ağustos dönemi sağlık giderlerinin masa borcu adı altında tahsilinin talep edildiğini mahkemenin 2008/357 Esas sayılı dosya ile açılan davanın retle sonuçlandığını, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, tekerrür oluşmaması açısından 11 ATM’nin dosyasının sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, savunma doğrultusunda; mahkemenin 03.02.2016 tarihli 1. nolu ara kararı ile İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/738 Esas sayılı dosyasının sonucunun beklenmesine karar verildiği, 15/02/2018 tarihli celsede İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/738 Esas sayılı dosyasının yargıtaydan bozularak geldiğinin tespit edildiği, 09.10.2018 tarihli 1. nolu ara kararı ile İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/738 Esas sayılı dosyasının sonucunun beklenmesi ara kararından dönüldüğü, dava konusu alacağın, iflas tarihi itibarıyla mevcut bir alacak olmadığı, iflas alacağı olarak masaya kaydı istenemeyeceği gerekçesi ile davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davacı tarafça istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, her hangi bir iflas alacağının masaya kaydının talep edilmediğini, davanın iflastan sonra tahakkuk eden alacağın ödenmesi talebini içerdiğini, esasen iflastan sonra gerçekleşmiş bir alacağın iflas alacağı olarak talep edilmiş olması durumunda da mahkemenin alacağın iflas alacağı olması nedeniyle davayı reddetme kararı değil görevsizlik kararıyla davanın görevli mahkemeye gönderme kararı vermesi gerektiğini, davanın alacak davası olduğunu, daha önce İstanbul 14. İş Mahkemesinin 2014/652 E. Sayılı dosyasında açılan davada mahkemece ” davalı Müflis … Bankası AŞ.nin işbu dava açılmadan önce 08.06.2005 tarihinde iflasına karar verildiği anlaşılmakla dava kayıt kabul davası niteliğinde olup iflasa karar verilen yerdeki Ticaret Mahkemesince çözümlenmesi gerektiğinden dava dilekçesinin görev yönünden reddine” kararı verildiğini, kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2015/3989 E. 2015/8452 K. sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiğini, davanın İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/482 E. sayısına kaydedilerek yargılamaya devam olunduğunu, İş Mahkemesinin iflas tarihinden sonra gerçekleşen ve bu nedenle masa alacağı niteliğinden olan alacakla ilgili davanın normal bir alacak davası olarak ait olduğu mahkemede açılmasına rağmen alacağın iflas alacağı olduğu şeklindeki hatalı saptamaya dayalı olarak dava hakkında görevsizlik kararı vermesinin ve hukuka uygun bulunmayan bu kararın Yüksek Yargıtay 9. HD.’nin kararı ile onanmasının doğru olmadığını, davalının iflasının sözleşmeden doğan borçlarını sona erdirmediğini, borçların iflastan sonra doğduğu için de masa borcu niteliğinde bulunduğunu, davalının iflastan sonra sözleşmesi yenilenen personel ile yaptığı yeni bireysel ya da toplu iş sözleşmelerinde bundan sonraki dönemde tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanacağına ilişkin olarak yer aldığı ileri sürülen sözleşme hükümlerinin vakıf senedi ve bağlı düzenlemelerde mevcut bulunan hükümleri dava konusu alacakların ilgili bulunduğu emekliler yönünden değiştirmesine olanak bulunmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; iflas sonrası oluştuğu iddia edilen alacağın masa alacağı olarak masadan ödenmesi talebine ilişkindir. Uyuşmazlık, talebin masa alacağı olup olmadığı, mahkeme gerekçesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmıştır. BDDK’nın 03.07.2003 tarih ve 1085 sayılı kararı ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14/3. maddesine dayalı olarak davalı bankanın bankacılık işlemlerini yapma ve mevduat kabul izninin kaldırıldığı, yönetim ve denetimi aynı Kanun’un 16/1. maddesi uyarınca TMSF’na intikal ettiği, TMSF tarafından 4389 sayılı Kanun’un 16/3. maddesine dayalı olarak davalı bankanın doğrudan iflasının talep edildiği, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.06.2005 tarih ve 2004/132 Esas, 2005/361 E. sayılı kararı ile davalı bankanın iflasına karar verildiği, kararın 20.04.20006 tarihinde kesinleştiği, TMSF Tasfiye Dairesi’nin 2005/1. sayılı dosyası ile tasfiye işlemlerine başlandığı, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 106. maddesinin 5. fıkrası hükmü gereği alacaklılar toplantısı görev ve yetkisinin Fon’da olması nedeniyle, Müflis … Bankası T.A.Ş. İkinci Alacaklılar Toplantısı yerine kaim olmak üzere … Kurulu’nca 28.12.2006 tarih ve 658 sayılı kararın alındığı, bu kapsamda Fon Kurulu’nun 23.05.2005 tarih ve 251 sayılı kararı ile, iflas idaresi oluşturulduğu ve işlemlerin oluşturulan iflas idaresi tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Talep edilen alacağın masa alacağı olup olmadığı ve talep edilip edilemeyeceği hususu önem arzetmektedir. Bir alacağın masa alacağı olması için; iflas idaresinin yaptığı ve yaptırdığı işlerden doğması, iflas idaresinin bizzat yaptığı veya devamına izin verdiği sözleşmeden doğması, masanın sebepsiz zenginleşmiş olması veya iflas masasının haksız fiilinden kaynaklanması gerekmektedir. … Bankasının 02.07.2003 tarihinde bankacılık faaliyetlerinin durdurulduğu, idaresinin TMSF’ye devredildiği, banka hakkında verilen iflas kararının 20.04.2006 tarihinde kesinleştiği, müflis banka çalışanlarının iş akitlerinin 31.08.2005 tarihinde feshedildiği, iflas idaresi ile çalışanlar arasında 01.09.2005 tarihinde yeni bir iş sözleşmesi yapıldığı bu tarihten sonra sağlık güvencesinin SGK tarafından karşılandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda … Bankası ile davacı sandık arasında imzalanan 29.12.1965 tarihli sözleşmenin 01.09.2005 tarihinden sonra devam ettiğini söylemek mümkün değildir. İflas masası ile çalışanlar arasında yapılan yeni iş sözleşmesi sonrası sağlık giderlerinin SGK tarafından karşılanması bu tarihte 29.12.1965 tarihli sözleşmenin feshedildiği manasına geldiğinden bu tarihten sonra çalışan personel için gerek prim gerekse sağlık gideri ödenmesi talep edilemeyecektir. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda iflas masasının müflis banka tarafından iflas öncesi yapılan sözleşmeyi devam ettiremeyeceği yönünde iradesini ortaya koymuş olup 01.09.2005 tarihinden sonra iflas masasından 29.12.1965 tarihli sözleşmeye dayanarak alacak talebinde bulunulması mümkün değildir. (Yargıtay 23. HD’nin 2016/1416 E. 2017/3626 K. Sayılı ilamı) Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçe ile hüküm tesis edildiği anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/482 Esas, 2018/1432 Karar ve 27/12/2018 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden ESAS HAKKINDA HÜKÜM TESİSİNE,3-Davanın REDDİNE,4-Davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,6-Davalı Müflis …Bankası T. A. Ş. İflas İdaresi tarafından yapılan toplam 18,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı Müflis … Bankası T. A. Ş. İflas İdaresine verilmesine,7-Davalı TMSF tarafından yapılan toplam 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı TMSF’ne verilmesine,8-AAÜT gereğince hesap edilen 275.432,48 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,9-HMK 333.maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, İstinaf yargılama giderleri yönünden;1-Davacıdan harç alınmasına yer olmadığına,2-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.22/09/2022