Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1161 E. 2022/1072 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1161 Esas
KARAR NO: 2022/1072
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 06/11/2018
NUMARASI: 2015/407 Esas, 2018/828 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Kooperatif aidat alacağı)
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı kooperatifin 51 nolu ortağı olan davalının genel kurul kararları doğrultusunda ödenmesi gereken parasal edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davacının sözleşmeden doğan edimini yerine getirerek konutu davalıya teslim edip tapusunu adına tescil ettirdiği halde davalının genel kurul kararı ile saptanmış olan parasal edimlerini yerine getirmediğini, konutunun tapusunu aldıktan sonra üçüncü kişiye satıp ortaklık hak ve borçlarını devretmeyen kooperatif ortağının parasal yükümlülüğünün devam edeceği gibi tapusunu aldıktan sonra istifa eden ortakların da aynı yükümlülüklerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 81. maddesi uyarınca devam edeceğini belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde; davanın icra mahkemesinde açılması gerektiğini, davacı kooperatifin 29/06/2014 tarihinde yapılan 2013 yılı genel kurulunun kanun ve tüzüklere aykırı şartlarda yapıldığını, 2012 yılı genel kurulunun da yönetim kurulu adına hareket eden bu yetkisiz kişilerce yapıldığını, bu toplantıda alınan kararların tescili talebinin Ticaret Sicil Müdürlüğünce reddedilmesi üzerine davacı kooperatif tarafından açılan davada İstanbul 35. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/66 Esas 2014/166 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğini, bu kişilerin yetkisiz oldukları halde 2013 yılı genel kurulunu toplayıp karar aldıklarını, yapılan icra takibinde kooperatif yöneticilerinin hayali hesaplar yaptığını, kooperatife karşı olan bütün borçlarını ödeyerek tapusunu aldığını ve kooperatif ortaklığından istifa ettiğini, istifasının kooperatif yönetimi tarafından kabul edilerek kesinleştiğini, bu nedenle kendisinin her ne nam altında olursa olsun borçlandırılamayacağını ve kendisinden alacak talebinde bulunulamayacağını, 2012 ve 2013 yılları genel kurul iptal davalarının devam ettiğini, bu davaların bekletici mesele sayılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 15, 27 ve 81. maddeleri birlikte değerlendirilmek ve dosyaya sunulu bilgi ve belgeler ile alınan bilirkişi raporları dikkate alınmak suretiyle en son alınan 23.03.2018 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilen davacı kooperatif alacağının yerinde bulunduğu gerekçesine istinaden açılan davanın kısmen kabulü ile; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, 4.500,00-TL asıl alacak, 157,26-TL işlemiş faiz üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık yasal faizi ile birlikte takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, kabul edilen miktar üzerinden % 20 oranında 931,45-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davanın müvekkili açısından zamanaşımına uğramış olması sebebi ile öncelikle zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi talep edilmesine rağmen bu taleplerinin yargılama sırasında ve gerekçeli kararda karşılanmadığını ve değerlendirilmediğini, müvekkilinin davacı kooperatife olan borçlarının tamamını eksiksiz olarak ödemiş olduğunu beyan etmelerine ve hükme dayanak yapılan 23.03.2018 tarihli bilirkişi raporuna itiraz etmelerine rağmen itirazları doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmaksızın hükme dayanak yapılan bilirkişi raporundaki eksiklikler giderilmeksizin karar verilmiş olmasının yerel mahkeme kararının kaldırılmasını gerektirdiğini, zira davacı kooperatif tarafından müvekkiline gönderilen 13.02.2012 tarihli müvekkilininin kooperatif üyeliğinden istifasına cevaben verilen yazıda müvekkilininin bakiye bir borcu olduğuna dair bir ifade bulunmadığını ya da belirli bir borç bildiriminde bulunulmadığını, dosyaya sundukları davacı kooperatifin mali müşaviri … tarafından imzalanarak müvekkiline verilen “ortak/üye taahhüt/ödeme durumu” başlıklı cari hesap kaydının 18. sırasında müvekkilininin davacı kooperatife borcunun bulunmadığının açıkça görüldüğünü, müvekkilinin tapusu davacı kooperatif tarafından müvekkilinin istifasından önce 27.04.2011 tarihinde çıkartılarak müvekkiline verilmiş ve borcu olduğuna dair hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olmakla da müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığından Yerel Mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, davacı kooperatif tarafından 28.06.2015 tarihinde kanununa ve usule aykırı olarak toplanan 2014 hesap yılı olağan genel kurul toplantı tutanağı delil olarak sunulmuş ise de davacının davasını ve iddialarını bu şekilde ispatlamasının mümkün olmadığını, yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince davacı kooperatifin 2007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yılllarına ait yevmiye, defteri kebir ve envanter defterleri ile üye kayıt defterleri ve yönetim kurulu karar defterlerinin incelenmesi, açılış ve kapanış noter tasdiklerinin yapılıp yapılmadığının tespiti, iptal edilen genel kurul kararları doğrultusunda müvekkilinin davacı kooperatife toplam ne kadar ödeme yaptığının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin 02.11.2013 tarihinde yapılan 2012 yılı olağan genel kurul toplantısında iptal olunan ilgili yıllara ait genel kurul kararları doğrultusunda davacı kooperatife toplam ne kadar ödeme yaptığının tespiti ile 29.06.2014 tarihli 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararlar gereği saptanacak ilgili ödemelere ait tutarın mahsup edilmesinden sonra müvekkilinin alacak/ borç tutarının saptanması gerekmekte olmasına ve bu hususlar taraflarınca dile getirilmiş olmasına karşın yargılama sırasında yerel mahkeme tarafından bu konuda hiç bir araştırma ve inceleme yapılmadığını, davacı tarafın 29.04.2011 tarihinde istifa etmiş olan müvekkilinden talep edebileceği tahakkuk etmiş, vadesi gelmiş bir aidat borcu ve tasfiye masrafı borcu bulunmadığını, yerel Mahkeme kararına dayanak yapılan 23.03.2018 tarihli bilirkişi raporu ile müvekkilinin davacı kooperatife borçlu bulunmadığını tespit eden 29.03.2017 tarihli ek bilirkişi raporu birbiri ile tamamen farklı sonuçlara varmış olmasına karşın yargılama sırasında iki bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilebilmesi için yeni bir bilirkişi raporu alınmamış olduğunu, davacı kooperatif üyelerinden … tarafından davacı kooperatif aleyhine açılan İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1757 E. 2016/224 K. Sayılı dosyasından verilen karara konu ve bir diğer kooperatif üyesi … aleyhine davacı kooperatif tarafından İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/876 E. 2017/554 K.sayılı dosyalarına sunulan bilirkişi raporlarında kendilerinden alacak talep edilen kooperatif üyelerinin borçlu olmadıkları gibi kooperatiften alacaklı oldukları hiç bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmiş ve her iki mahkeme tarafından bu gerekçeler ile davanın reddine karar verildiğini, … hakkında verilen kararın İstinaf incelemesinden geçerek kesinleştiğini, müvekkilinin istifa ettikten sonra hiçbir genel kurul toplantısına davet edilmediğini ve hiçbir tebligat yapılmadığını, bu giderlere katılmasının hukuki olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; kooperatif aidat bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Davacı tarafça davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 6.020,00 TL asıl alacak ve 293,16 TL faiz olmak üzere toplam 6.313,16 TL’nin tahsili amacıyla 12/01/2015 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalının takibe ve borca karşı itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Bilirkişi … tarafından sunulan 30/03/2016 tarihli raporda, davacı kooperatifin Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takibin dayanağı olarak 29/06/2014 tarihli genel kurulun 6 no.lu gündem maddesi ile alınan kararı gösterdiğini, alınan kararın “01.11.2011 ile 30.04.2012 tarihleri arasında 6 aylık döneme ait aidatları ödemeyen üyelerin ödemeleri aylık tutar başına 275,00 TL. Alınmasına, 01/05/2012 ile 30/04/2013 tarihleri arasında 12 aylık döneme ait ödemelerini yapmayan üyelerden aylık 250,00 TL alınmasına,” şeklinde olduğunu, icra dosyasına sunulan davalıya ait ödeme tablosunda davalının 01/11/2011 ile 30/04/2012 arasındaki ödemelerini yapmış olduğu ve bu dönem için borcunun olmadığını, aynı tabloda davalının 01/05/2012 ile 30/04/2013 tarihleri arasındaki ödemelerini de yapmış olduğunun ve 29/06/2014 tarihli genel kurulda gündemin 6’ncı maddesi ile alınmış bulunan kararlara göre ödemesi gereken bir borcu olmadığının anlaşıldığını, ödeme tablosuna göre davalının Kasım 2013 ile Haziran 2015 tarihleri arasında bir ödeme yapmadığı gözüküyorsa da bu tarihler arasında ortakların ne kadar aidat ödeyeceklerine dair herhangi bir genel kurul kararının dosyada mevcut bulunmadığını, takip talebinde ve ödeme emrinde borcun kaynağı olarak 29/06/2014 tarihli genel kurul kararları gösterilmiş olduğundan diğer genel kurul kararlarının da yapılan icra takibine bir etkisi olmayacağını bildirmiştir. Bilirkişi … tarafından sunulan 08/06/2016 tarihli 1. ek raporda, davacının 22/04/2016 tarihli itiraz dilekçesinde 29/06/2014 tarihli genel kurul tutanağında 15. gündem maddesi ile alınan ödeme kararlarının hesaba dahil edilmediğini ve yeniden değerlendirilmesi gerektiğini beyan etmesi sebebi ile genel kurulun 15’nci maddesinde Temmuz-Ağustos-Eylül aylarında 1.250 TL ve takip eden aylarda 250 TL olmak üzere ödeme alınmasına karar verildiğini, icra takip tarihi 12/01/2015 olduğundan icra takip tarihinde ancak aralık 2014 tarihine kadar olan ödemeler muaccel hale gelmiş olacağından davacının da ancak bu ödemeleri talep edebileceğini, muaccel olan bu alacakların ise Temmuz – 1.250 TL, Ağustos – 1.250 TL, Eylül – 1.250 TL, Ekim – 250 TL, Kasım – 250 TL, Aralık – 250 TL olmak üzere 4.500 TL olduğunu, bu alacaklara uygulanacak faiz ise yıllık %9 temerrüt faizi olduğunu, zira genel kurulda 6’ncı madde ile ödenecek alacaklara yasal faizin iki katı uygulama kararı alınmışsa da 15’nci maddede böyle bir kararın mevcut olmadığını, asıl alacak olan 4.500 TL’nin takip tarihine göre işlemiş faiz miktarının 117.70 TL olduğunu bildirmiştir.Bilirkişi … tarafından sunulan 29/03/2017 tarihli 2. ek raporda, davalının itiraz dilekçesi ile kendisinin Üsküdar …Noterliğinin 29/04/2011 tarihli ve … yevmiye no’lu istifa bildirimi ile ortaklıktan istifa ettiğini ve borcunun kalmadığını belirttiğini, Kooperatiflerde mevcut açık kapı ilkesi gereğince her ortağın kooperatiften istifa etme hakkına sahip olduğunu 1163 sayılı kanun ile ortaklıktan çıkmanın anasözleşme ile en çok 5 yıl ile sınırlandırılabileceğinin kabul edildiğini (K.K.md.11), yapı kooperatiflerinin anasözleşmeleri ile bu süreyi hesap senesi sonundan en az bir ay önce yapılması şartına bağladığını (Ana sözleşme md.13), çıkma isteğinin noterden yapılması halinde bildirim tarihinden itibaren çıkmanın gerçekleşeceğini (K.K.md.13) (Anasözleşme md.13/2), ortaklıktan istifanın en önemli sonuçlarının istifa eden ortağın kooperatif genel kurullarına katılma hakkının ortadan kalkması olup bu sebeple istifa tarihinden sonra alınan kararların özelliklee de aidat kararlarının İstifa eden ortağı etkilemeyeceğini, yapı kooperatiflerinde daha önceki tarihlerde kooperatif herhangi bir bağımsız bölümü ortağa teslim etmiş ise istifa halinde bu bağımsız bölümü geri vermek ve buna karşılık ortağın da ödemiş olduğu aidatları geri istemek hakkına sahip olduğunu, ancak 1163 sayılı kanunun bazı maddelerini tadil eden 03/06/2010 tarihli 5983 sayılı kanunun 2’nci maddesi ile bu durumun değiştirildiğini, 5983 sayılı yasanın 2’nci maddesi ile 1163 sayılı kanunun 81’nci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Amacına ulaşarak dağılma sürecine girmiş olan kooperatiflerden çıkan veya çıkarılan ortağın konutu veya işyeri çıkma veya çıkarılma sebebi ile geri alınamaz. Ancak bu eski ortaklar daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarına katılırlar.” cümlesinin eklendiğini, bu nedenlerle davalı ortağın istifa tarihinden sonraki genel kurul kararlarının kendisini bağlamayacağını ve 2011 tarihinden sonraki genel kurul kararlarında alınmış bulunan aidat kararlarını ödemek durumunda kalmayacağını, ancak bu genel kurul kararlarında tasfiyeye ilişkin bir ödeme kararı alınması halinde kendisinden bu tasfiye masraflarının isteneceğini, davaya konu icra takibinde istenen aidatlar 2011 tarihinden sonraya ait olduğundan davalı ortağı bağlamayacağını, davacı kooperatifin tasfiye halinde bir kooperatif olduğunu, 29/06/2014 tarihli genel kurulun 16 no.’lu gündem maddesi ile alınan kararda tasfiyeden dönülmesi hususu 27 kabul oyu ile kabul edilmişse de TTK.548.md. hükmüne göre mevcut oyların %60’ı ile karar alınması gerektiğinden ve 27 oy yeterli karar nisabını oluşturmadığından (kooperatifte tam oy sayısı 68 olup % 60 oy 68x%60-41 oy olmaktadır) alınmış olan kararın yok hükmünde olduğunu ve kooperatifin tasfiye halinin halen devam ettiğini, bu sebepler ile davacı kooperatifin itirazın iptali taleplerinin haklı bulunmadığını bildirmiştir. Bilirkişi … tarafından sunulan 10/11/2017 tarihli raporda, davalı tarafından Üsküdar … Noterliğinin 29/04/2011 tarih … yevmiye numarası ile davacı kooperatif adına keşide edilmiş istifanamede ortağı bulunduğu, herhangi bir borcu bulunmadığı kooperatif üyeliğinden tapusunu aldığından istifa ettiğini muhataba bildirdiğini, kooperatifin 21/12/2011 tarihli 101 karar nolu kararında “Kooperatif ortaklığından noter vasıtasıyla istifasını sunan aşağıda isimleri bulunan üyelerin kooperatif ortaklığına ait borçlarının vasat hükümler çerçevesinde talep edilmesi koşuluyla kooperatif ortaklığından istifalarının kabulüne karar verilmiştir. …, …, …, …” karar verildiğini, takip dayanağı kooperalifin 29/06/2014 tarihli genel kurulunun 6 nolu gündem maddesi ile alınan kararda “01/11/2011 ile 30/04/2012 6 aylık döneme ait aidatları ödemeyen üyelerin ödemelerinin aylık tutar başına 275,00 TL alınmasına, 01/05/2012 ile 30/04/2013 tarihleri arası 12 aylık döneme ait ödemelerini yapmayan üyelerden aylık 250,00 TL alınmasına” karar verildiğini, genel kurulun 15 nolu gündem maddesinde alınan kararda “Temmuz – Ağustos – Eylül ayları için 1.250,00 TL ve geri kalan her ay için 250,00 TL olmak ve her ayın ilk 10 gününde alınmasına” karar verildiğini, kooperatif merkezine götürülmemesi sebebiyle davacı kooperatilin ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasının mümkün olmadığını bildirmiştir. Bilirkişi … tarafından sunulan 23/03/2018 tarihli ek raporda, davacı tarafından ibraz edilen 2014-2015 yılı ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümleri uyarınca süreleri içerisinde yaptırılmış olduğunu, ticari defterlerin birbirlerini teyit ettiğini, 2014 yalına at envanter defterinin ise boş durumda ibraz edildiğini, davacı kooperatifin, 31/12/204 tarihinde virman düzeltme açıklaması ile davalıya 6.020,00 TL borç kayıt edilmiş olduğunu, 01/01/2015 tarihinde ise 2015 yılı aidat tahakkuku açıklaması ile davalıya 7.500,00 TL borç kayıt edilmiş olduğunu, bu işlemler neticesinde davacı kooperatifin icra takip tarihi olan 14/01/2015 tarihi itibariyle davalıdan 13.520,00 TL alacaklı olduğunu, davacı kooperatife ait 2014 yılı ticari defterlerinde 6.020.00 TL’nin 31/12/2014 tarihinde virman düzeltme açıklaması ile davalı üyeye ait 136 10 02 025 hesaba borç kayıt edilmiş olduğunun ve bu tutarın icra takibine dayanak gösterildiğinin anlaşıldığını, Kasım 2013 – Haziran 2014 tarihleri arasında davalı kooperatif tarafından davalıdan 1.520,00 TL aidatın ödenmesinin talep edildiğini, dosyaya sunulu genel kurul toplantısı tutanakları incelendiğinde bu tutarda bir aidat alınması yönünde herhangi bir karar sunulu olmadığı dikkate alındığında davacı kooperatif tarafından davalıdan 1.520,00 TL aidatın ödenmesi talebinin yerinde olmayacağını, genel kurulun 15 nolu gündem maddesinde alınan kararda “Temmuz – Ağustos – Eylül ayları için 1.250,00 TI ve geri kalan her ay için 250,00 TL olmak ve her ayın ilk 10 gününde alınmasına” karar verildiğini, bu karar gereği davacı kooperatifin davalı üyeden toplam 4.500,00 TL aidat alacağını talep etmesinin yerinde olacağını, yapılan hesaplamalara göre davacı kooperatifin icra takip tarihi olan 14/01/2015 tarihi itibariyle davalıdan 4.500,00 TL asıl alacak, 157,26 TL işlemiş %9 yasal faizi olmak üzere toplam 4.657,26 TL alacaklı durumda bulunduğunu bildirmiştir. “…İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-903 Esas 2018/974 Karar sayılı ilamı). “… İtirazın iptali davası müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır. Madde metninde de açıkça belirtildiği üzere takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı genel mahkemede açılır ve genel hükümlere göre görülür. Alacaklı bu davada genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava etmektedir. İtirazın iptali davası itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-2076 Esas 2020/117 Karar sayılı ilamı). İtirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı bir dava türüdür. Bu nedenle davacı takip talebinde belirttiği alacak ve alacağın kaynağı ile bağlıdır. Davacının icra takibinde alacağın dayanağını “… Koop 29/06/2014 tarihli genel kurulunun 6 nolu gündem kararı gereğince kararlaştırılan faiz oranına göre ekte dökümü bulunan dönemlere ait alacaklar toplamı” olarak gösterdiği, kooperatifin 29.06.2014 tarihli genel kurulunun 6 nolu gündem kararında ise “01.11.2011 ile 30.04.2012 tarihleri arasında 6 aylık döneme ait aidatları ödemeyen üyelerin ödemeleri aylık tutar başına 275,00 TL alınmasına, ödemelerin ise ödemesi gereken tarihten itibaren yasal faiz + yasal faizin 2 katı gecikme faizi alınmasına, ödemenin toptan alınmasına, 01/05/2012 ile 30/04/2013 tarihleri arasında 12 aylık döneme ait ödemelerini yapmayan üyelerden aylık 250,00 TL alınmasına, 01/07/2014 tarihinden itibaren yasal faizi + yasal faizin 2 katı gecikme faizi alınmasına, ödemelerin toptan alınmasına” şeklinde karar alındığı, icra dosyası kapsamında bulunan takip talebine ekli ödeme tablosuna göre davalının 01/11/2011 tarihine kadar olan ve bu tarihten itibaren de devam eden aylarda Nisan 2013 dahil ödemelerini yaptığı, buna göre davalının 29/06/2014 tarihli genel kurulun 6 nolu gündem maddesi ile alınmış bulunan karara göre ödemelerini yapmış olduğu ve ödemesi gereken bir miktar olmadığı, takip talebinde 6.020,00 TL olarak gösterilen asıl alacak miktarının 2013 Kasım ile 2015 Haziran tarihleri arasında ödenmediği iddia olunan ödemelerden kaynaklandığı anlaşılsa da 29/06/2014 tarihli genel kurulun 6 nolu gündem maddesinin söz konusu tarihleri kapsamadığı, davacı vekili ilk defa 30/03/2016 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde söz konusu genel kurulun 15. maddesinin gözden kaçırılarak 01/07/2014-30/06/2015 tarihine kadar ortaklarca ödenmesi gereken aidat miktarlarının değerlendirmeye alınmadığını belirtmiş ise de takip talebinde ve ödeme emrinde borcun kaynağı olarak 29/06/2014 tarihli genel kurulun 6 nolu kararı gösterilmiş ve takip talebine ekli ödeme tablosunda dökümü bulunan dönemlere ait alacaklar talep edilmiş olduğundan uyuşmazlığın bu doğrultuda çözümlenmesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta itirazın iptali davasında takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılığın asıl olmasına göre davacı icra takip talebindeki bildirdiği alacak sebebi ile bağlı olup takip talebinde belirtilmeyen 29/06/2014 tarihli genel kurulun 15 nolu gündem maddesine dayalı olarak ortaklarca ödenmesi gereken aidat miktarlarının ödenmediğinden bahisle alacaklı olduğu yönünde iddiada bulunamaz ve itirazın iptalini talep edemez. Aksinin kabulü itirazın iptali davasının açıklanan niteliği ile bağdaşmaz. Davacı kooperatifin takip talebinde alacağın sebebi olarak gösterdiği 29.06.2014 tarihli genel kurul toplantısının 2013 hesap yılı olağan genel kurul toplantısı olduğu, icra takibinde esas gösterilen gündemin 6 nolu maddesinde 02.11.2013 tarihli olağan genel kurulda alınan kararlar uyarınca yönetim kurulunca yapılan ve yaptırılan inceleme sonucu tespit edilen 01.11.2011 – 30.04.2012 tarihleri arasındaki 6 aylık döneme ilişkin ortakların ödemekle yükümlü olduğu zorunlu aylık ödenti miktarının ve yine 01.05.2012 – 30.04.2013 tarihleri arasında ki 12 aylık döneme ilişkin ortakların ödemekle yükümlü olduğu aylık ödenti miktarlarının genel kurulun onayına sunularak bu ödentileri ödemeyen ortaklardan alınması usul ve esasını belirleyen gündem maddesi olduğu, takip talebine ekli ödeme tablosuna göre ise davalının belirtilen dönemlere ilişkin ödemelerini yapmış olduğu ve ödemesi gereken herhangi bir miktarın olmadığı anlaşılmakla mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince yeniden esas hakkında davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/407 Esas, 2018/828 Karar ve 06/11/2018 tarihli kararının HMK 353/1b-2.maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden ESAS HAKKINDA HÜKÜM TESİSİNE, 3-a)Davanın REDDİNE, b)Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 107,82 TL harçtan mahsubu ile bakiye 27,12 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, c)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA, d)Davalı tarafından yapılan 125,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, e)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 6.313,16 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 80,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 0,70 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davalının yapmış olduğu 25,88 TL istinaf yargılama gideri ve yatırmış olduğu 201,30 TL istinaf harcı olmak üzere toplam 227,18 TL’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 29/09/2022