Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1113 E. 2022/973 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1113 Esas
KARAR NO: 2022/973
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI: 2017/856 Esas, 2018/1254 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 15/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirkete … nolu Yeni Tüm İşyeri Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan …Tic. Ltd. Şti.’nin kullanmakta olduğu … Mahallesi, … Caddesi, No:… Arnavutköy/ İstanbul adresinde 06/12/2015 tarihinde sigortalı mahalin bulunduğu bina önünde bulanan davalı …’ye ait ana şebeke suyu borusunun patlaması ile suların duvar diplerinden bodrum kata dolması sonucu maddi hasar meydana geldiğini, …’nin gerekli bakım ve onarımı yapmamış olması sebebiyle boru patlaması sonucunda hasar meydana geldiğinden kusurlu ve sorumlu olduğunu, 2560 sayılı İSKİ Genel Müdürlüğü’nün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 2/A maddesi uyarınca …’nin hasardan sorumlu olduğunu, müvekkili şirkete vaki hasar ihbarına müteakip yaptırılan ekspertiz raporu ve faturalara istinaden … hasar numaralı dosya bakımından 31.871,17 TL’nin 29.03/2016 tarihinde sigortalıya ödendiğini, yapılan bu ödemeyle TTK 1472. maddesi gereğince sigortalının haklarına halef olunduğunu, hukuki halefiyet gereği rücu alacağı için davalı kuruma yapılan müracaatın sonuçsuz kalması ve taraflarına herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine işbu davayı açma zaruretinin doğduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla rücuen tazminat alacağı olan 31.871,17 TL’nin ödeme tarihi olan 29/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davaya bakma görevinin idari yargıya ait olduğunu, Mahkeme aksi kanaatte ise Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, dava konusu arızaya 06/12/2015 tarihinde 189 nolu iş emriyle müdahale yapıldığını, yapılan incelemede arızanın bulunduğu binanın bodrum katında duvarların çeşitli yerlerinde su sızıntılarıın olduğunun görüldüğünü, ardından bina ana girişinde bulunan sayacın öncesine şube yoluna vana takılarak binaya su girişinin engellendiğini, oluşan arızanın yerinde yapılan tespitlerle müvekkili idare sorumluluğu olan şube yolunun sayaca kadar olan kısmında olmadığını, sigortalının sorumluluğunda olan sayaç sonrası patlak (iç tesisat arızası) olduğunun tespit edildiğini, ilgiliye iç tesisat arızası olduğunun söylenerek kendisi tarafından yapılması gerektiğinin bildirildiğini, ancak sayaç öncesi suyu kesme amaçlı vanası olmadığı için müvekkili idare ekiplerince şube yolunda suyu kapatıldığını ve sayaç öncesine bu tip arızalar için iş emri üzerine vana takıldığını, sigortalıya da kendisine ait olan arızanın tesisatçi marifetiyle yaptırılmasının bildirildiğini, iç tesisat arızası nedeniyle bodrumda bulunan 19 m3 su çekildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ekspertiz raporunda belirtilen durum olmuş olsaydı bina dışında kaldırım altında toplanan suların komşu binalara hucüm edeceğini, zira davacı tarafın iddia sının ana şebeke borusu patlağı olduğunu, ana şebeke patlağı sonucu güçlü bir su akıntısının meydana geleceğinin aşikar olduğunu, oysa olay tarihinde sigortalıdan başka idareye gelen herhangi bir şikayet olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla açılan dava tazminat davası olduğundan Borçlar Kanununun 41. maddesine göre tazminat sorumluluğunun doğması için tazminat talep edilenin zarara neden olayda kasıt, ihmal ya da kusurunun olması, tazminat talep edilen ile hasar arasında arada bir illiyet bağının olması gerektiğini, müvekkili idarenin olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmadığı gibi zararla müvekkili idare arasında illiyet bağının kurulmasının mümkün olmadığını, yine kabul anlamına gelmemek kaydıyla hasara ilişkin istenilen bedelin fahiş olduğunu ve talep edilen tazminata olay tarihinden itibaren faiz istenmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince, Düzenlenen ek ve kök raporların dosya kapsamı ile uyumlu, bilimsel ve denetime açık olması nedeniyle dosya kapsamındaki deliller, ekpertiz raporu ve bilirkişi raporundan davacının sigortalısı dava dışı şirketin işyerinde meydana gelen hasarın davalının kusuru sonucu oluştuğu, dava dışı şirketin kusurunun bulunmadığı, sigorta poliçesi kapsamında meydana gelen hasarın 31.871,17 TL olduğu, davacının yaptığı ödeme nedeniyle bu miktarı rücuen davalıdan talep edebileceği sonucuna varılarak davacının davasının kabulü ile 31.871,17 TL’nin 29/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Yerel mahkemenin istinafa konu hükmünün hukuksal yanılgılı takdir ve değerlendirme ile tesis edildiğinden usul ve kanuna aykırı olmakla bozmayı gerektirdirdiğini, öncelikli ilk derece mahkemesinin iş bu davada görevli olmadığını, davacının tazminat talebine dayanak gösterdiği olguların hizmet kusuru niteliğinde olduğundan davanın ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. ve 13. maddeleri gereği görevli idare mahkemesinde açılması gerektiğini, şayet Mahkeme davanın adli yargının görev alanına girdiği düşüncesinde ise bu sefer de huzurdaki dava Türk Ticaret Kanununun 1472. maddesince açılan sigorta rücu davasına istinaden açıldığından Asliye Ticaret Mahkemesi görevine girdiğinden davanın reddinin gerektiğini, davacı vekilinin oluşan hasarın müvekkili idareye ait ana şebeke suyu borusunun patlaması sonucu meydana geldiğini belirttiğini, gerek cevap dilekçesinde gerekse de cevaba cevap dilekçesinde ısrarla belirttikleri üzere oluşan arızada müvekkil idarenin bir sorumluluğu olmadığını, zira idarenin sorumluluğu olan şube yolunun sayaca kadar olan kısmında olmadığını, vatandaşın sorumluluğunda olan sayaç sonrası patlak olduğu tespit edildiğini, ancak bu tespitlerinin bilirkişi raporunda dikkate alınmadığını, iş bu karara dayanak bilirkişi raporunun da hukuka uyarlık göstermediğini, mezkur binanın iskan ve yapı ruhsatının bulunup bulunmadığının mahkemesince araştırılmadığını, bilirkişi raporunda da bu hususa ilişkin tespit yapılmadığını, mezkur binanın ruhsat ve proje onaylarının tam olmadığını, bu doğrultuda davacı … şirketinin poliçenin imzalanması aşamasında mezkur binanın iskan ve yapı ruhsatı olup olmadığı hususlarını araştırması gerektiğini, yapı ruhsatı ve iskanının bulunmamasına rağmen poliçeyi imzalamasının tacir olan sigorta şirketinin rizikoyu kabullendiğini gösterdiğini, Danıştay Sekizinci Dairesinin 31.01.2018 tarih ve 2017/6337 Esas, 2018/474 Karar sayılı ilamı ile benzer bir olayda davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönünde karar verdiğini, dava konusu arızaya 06/12/2015 tarihinde 189 nolu iş emriyle müdahale yapıldığını, yapılan incelemede arızanın bulunduğu binanın bodrum katında duvarların çeşitli yerlerinde su sızıntılarıın olduğunun görüldüğünü, ardından bina ana girişinde bulunan sayacın öncesine şube yoluna vana takılarak binaya su girişinin engellendiğini, oluşan arızanın yerinde yapılan tespitlerle müvekkili idare sorumluluğu olan şube yolunun sayaca kadar olan kısmında olmadığını, sigortalının sorumluluğunda olan sayaç sonrası patlak (iç tesisat arızası) olduğunun tespit edildiğini, ilgiliye iç tesisat arızası olduğunun söylenerek kendisi tarafından yapılması gerektiğinin bildirildiğini, ancak sayaç öncesi suyu kesme amaçlı vanası olmadığı için müvekkili idare ekiplerince şube yolunda suyu kapatıldığını ve sayaç öncesine bu tip arızalar için iş emri üzerine vana takıldığını, sigortalıya da kendisine ait olan arızanın tesisatçi marifetiyle yaptırılmasının bildirildiğini, iç tesisat arızası nedeniyle bodrumda bulunan 19 m3 su çekildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ekspertiz raporunda belirtilen durum olmuş olsaydı bina dışında kaldırım altında toplanan suların komşu binalara hucüm edeceğini, zira davacı tarafın iddia sının ana şebeke borusu patlağı olduğunu, ana şebeke patlağı sonucu güçlü bir su akıntısının meydana geleceğinin aşikar olduğunu, oysa olay tarihinde sigortalıdan başka idareye gelen herhangi bir şikayet olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla açılan dava tazminat davası olduğundan Borçlar Kanununun 41. maddesine göre tazminat sorumluluğunun doğması için tazminat talep edilenin zarara neden olayda kasıt, ihmal ya da kusurunun olması, tazminat talep edilen ile hasar arasında arada bir illiyet bağının olması gerektiğini, müvekkili idarenin olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmadığı gibi zararla müvekkili idare arasında illiyet bağının kurulmasının mümkün olmadığını, yine kabul anlamına gelmemek kaydıyla hasara ilişkin istenilen bedelin fahiş olduğunu, hasar bedelinin tarafsız bilirkişilerce yeniden belirlenmesini istediğini ve talep edilen tazminata olay tarihinden itibaren faiz istenmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek usul ve esas yönünden hukuka aykırı olan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa karşı cevap dilekçesinde; davalı …’nin özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olduğunu, bu sebeple davalı kuruluşun gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapmakta olduğundan uyuşmazlıkların adli yargıda çözümlenmesi gerektiğini, davalının haksız yargı yolu itirazının reddine karar verilmesi gerektiğini, her ne kadar davalı vekili meydana gelen hasarın sigortalının iç tesisat arızasından kaynaklandığını iddia etmişse de işbu iddiaları gerçeklikle bağdaşmadığını, zira dava konusu hasarın …’ye ait su şebekesinin patlaması neticesinde meydana geldiği hususunun dosya kapsamında alınan dentine elverişli bilirkişi raporu ile de kabul edildiğini, hasar, davalı kuruluşun kamu hizmetinin ifası ve hizmetin gereği gibi yerine getirilmemesi sebebiyle meydana geldiğinden ve …’nin idari kontrol ve denetim eksikliği yönünden de kusuru bulunduğundan zarardan hem TBK 49 madde hem de 2560 Sayılı İSKİ Kuruluş Kanunu gereğince sorumlu olduğunu, bağımsız eksperlerce hazırlanan ekspertiz raporunda da …’ye rücu imkanı bulunduğu kanaatine varıldığını, dolayısıyla kusur-zarar illiyet bağı şartlarının bir arada bulunduğundan hasardan …’nin sorumlu olduğunu, ayrıca davalı vekilinin hasar bedeline yönelik itirazlarının da yersiz olduğunu, zira müvekkil şirket tarafından gerek ekspertiz raporuna ve gerekse dosyada mevcut faturalara istinaden ilgilisine 29.03.2016 tarihinde 31.871,17 TL ödendiğini, müvekkili şirketin ilgilisine yaptığı ödemelerin eksper tarafından tespit edilmiş olan gerçek hasar miktarları olduğunu belirterek davalının haksız istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, “Yeni Tüm İşyeri Sigorta Poliçesi” kapsamında davacı … şirketi tarafından dava dışı sigortalısına ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir. İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/276 Esas 2017/169 Karar sayılı kesinleşen görevsizlik kararından sonra dosyanın talep üzerine gönderilmesi neticesinde yargılamanın yapılarak kararın verildiği İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık sigortalı iş yerinde zararın meydana gelmesinde kusurun kimde olduğu ve zarar miktarı hususlarında olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından, davacı ile dava dışı sigortalı … Ltd. Şti. arasında, başlangıç tarihi 23/01/2015, bitiş tarihi 23/01/2016, riziko adresi Arnavutköy/ İstanbul, faaliyet konusu beyaz eşya satışı olan işyeri ile ilgili “Yeni Tüm İşyeri Sigorta Poliçesi” düzenlendiği, 19/01/2016 tarihli meydana gelen hasara ilişkin ekspertiz raporunda, sigortalı işyerinin … unvanı adı altında beyaz eşya ve mobilya satışı yaptığını, firma sahibinin, 06/12/2015 tarihinde mağazayı açtığında -1. katta su birikintisi olduğunu fark etmesi üzerine üst kattaki tuvaleti kontrol ettiğini, tuvaletteki muslukların kapalı olduğunu gördüğünü, bina çevresinde ve içinde patlayan su borusu tesisatı olmadığını, durumu …’ye bildirdiğini, yapılan incelemede işyerinin olduğu binanın ana girişindeki … şebeke suyu borusunun patladığını, buradan boşalan suların mağazanın -1. katına girdiğini tespit ettiğini, … yetkililerinin borunun onarımını yaptıklarını ve su sızıntısının kesildiğini beyan ettiği, buna göre yapılan tespitte meydana gelen hasarın yakın nedeninin dahili su olarak belirlendiği, poliçede teminat bulunduğu, hasar gören emtianın fiili sayımının yapıldığı, talep edilen ürünler ile uyumlu olduğu, sigortalıdan hasar gören ürünlerin alış faturalarının temin edildiği, sigortalı işyerinin bodrum katına dolan sel suları nedeni ile yaklaşık 200 m2 duvar boyası zarar görmüş ise de bu konuda talep olmadığından değerlendirme yapılmadığı, en yüksek sovtaj teklifinin 6.000,00 TL olarak verildiği, gerçekleşen riziko için poliçede teminat olduğunun görüldüğü, hasar bedelinin 31.871,17 TL olarak hesaplandığı, davacı … şirketi tarafından dava dışı sigortalıya 29/03/2016 tarihinde 31.871,17 TL hasar bedelini ödediği, dosyaya sunulu tazminat makbuzu ve ibranameden dava dışı sigortalının hasar bedelini sigorta şirketinden aldığının anlaşıldığı, ödenen bedelin rücuen tahsili için iş bu davanın açılmış olduğu, dava dışı sigortalının İSKİ Arnavutköy Şube Müdürlüğüne hitaben yazdığı dilekçesinde faaliyet gösterdiği adreste 06/12/2015 tarihinde zemin katın duvarlarından su gelmesi neticesinde durumun idareye bildirildiğini, bunun üzerine gelen ekibin binanın girişinde bulunan ana su giriş vanasının kırık olduğunu ve çıkan suyun tümünün toprağa karıştığını, bu nedenle zemin ve bodruma su gittiğinin söylediğini ve onarım yapıldığını beyanla bu işlemlerle ilgili taraflarına rapor veya işlem bilgisi yazısı verilmesini talep ettiği, bu hususa ilişkin dosyaya sunulu bulunan iş emrinde arıza nedeninin “gizli su kaçağı, bodrumda su kaynıyor” olarak gösterildiği, “tesisat arızası abone şube yoluna vana takıldı” ibarelerinin bulunduğu, dava dışı sigortalının rizikonun gerçekleştiği poliçede yazılı adreste kiracı olarak bulunduğu anlaşılmıştır.28/02/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda, Mahkemece verilen yerinde inceleme yetkisi çerçevesinde kararlaştırılan gün ve saatte bilirkişi kurulu ve taraf vekilleri ile birlikte davaya konu hasar gören sigortalı işyeri adresine gidilerek gerekli tespit ve incelemeler yapıldığı, keşif sırasında yerinde yapılan incelemeler ve taraf anlatımları çerçevesinde binaya bakış yönündeki binanın sağ cephedeki sokak tarafındaki aparıman giriş kapısının bulunduğu ve bu kapının önündeki binanın teretuarında (bina dışında kaldırımda) sokaktan binaya giren temiz su borusunun patlamış olduğu (bina sakini beyanında aynı yerde 2-3 ay önce 2. kez patlama olduğu ve işyeri çalışanının beyanında aynı işyerine su dolmuş olduğu) ve patlayan borudan kapatma vanası olmadığından müdahalenin uzadığından dolayı akan suların bodrum katına (bodrum katında pencereler mevcul olduğu) sirayet ettiği ve bundan dolayı bodrumdaki biriken sulardan dolayı emtialarda zarar oluştuğu kanaatine varıldığı, İski Tarifeler Yönetmeliğinin “Su ve atık sü şebekesi bakım bedeli” başlıklı 35. maddesinin “İçme suyu ve atıksu bina bağlantılarında oluşan arızaların bakım ve onarımlarının yapılması, atıksu kanal ve bina bağlantılarına ait tesisatlarda meydana gelen tıkanıkların açılmasi, … içme suyu ve atıksu şebeke bağlantılarını her an kullanıma hazır tutulması karşılığında abonenin tabi olduğu tarife üzerinden her ay için 1 m3 (bir metreküp) su miktarı karşılığı bedel alınır.” hükmü uyarınca …’nin içme suyu ve atıksu şebeke bağlantılarını her an kullanıma hazır tutulması sorumluluğunu üzerine aldığı, İski Sıhhi Tesisat Eğitim ve Uygulama Esasları Yönetmeliği’nde kolon sistemi hakkında konu ile ilgili 2.ç maddesinde kolonun münferit su aboneliği için, idarenin döşediği şube yolundan itibaren en son kata kadar bina içinde ortak kullanım alanından açıktan çekilen ve birimlerin su almasını temin eden boru ve bağlantı elemanlarından meydana gelen tesisat olarak tanımlandığı, 7.a maddesinde yeni su ve kolon tesisi için, kolon borusu binanın cümle kapısının girişinden başlayıp, binanın ortak kullarım alanı olan merdiven boşluğundan, açıkta, görünür bir şekilde döşenerek son birime dirsekle bağlantısının yapılacağı, kolon borusunun kömürlük, sığınak, dükkân içi gibi kapalı yerlerden geçmeyeceği, 7.g maddesinde kolon sistemi ile su kullanan binalarda, idarenin mesuliyetinin döşediği şube yolu uzunluğu kadar olduğu, bunun haricindeki mesuliyetin aboneye ait olduğu hususlarının düzenlendiği, bununla birlikte bina girişinde vana olmadığı, su basması gerçekleşince suyun kesilmesi için … yetkililerinin beklenmesi, su hattına vatandaşın müdahale edememesi durumu bulunduğu, bu maddeler uyarınca vatandaşın şube yoluna, koton sistemine, sayaca müdahalesinin mümkün olmadığı, bina girişinde vana bulunmaması dolayısı ile vatandaşın içme suyu sistemindeki arızaya müdahale edemediği, keşif günü yapılan incelemede de bina girişinde herhangi bir vanaya rastlanmadığı, bu açıklamalara göre eldeki olayda geçerli bir sigorta poliçesi olduğu, rizikonun teminat kapsamındaki rizikolardan olduğu, rizikonun poliçe süresi içerisinde gerçekleşmiş olduğu, davalının meydana gelen su basması hadisesinde kusuru bulunmaması karşısında dava dışı sigortalının zararını davalıdan dava ile talep etme hakkı bulunmadığı, dosyada yer alan ödeme belgesi fotokopisine göre ödemcesi yapılan sigorta tazminatı açısından davacının rücu hakkının gerçekleşmiş durumda olduğu, buna göre dava konusu hasarın sigorta poliçesi kapsamında olduğu, halefiyet prensibi gereği davacı … şirketinin rücu hakkı bulunduğu, açıklanan İSKİ yönetmelik maddeleri uyarınca su kolon sistemine bağlanan borunun bina girişindeki kısmında ana vana bulunmaması dolayısıyla dava konusu su basma olayında …’nin sorumluluğunun bulunduğu belirtilmiştir.Davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz ederek ek rapor alınmasını talep etmiş olup davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı bir itirazının olmadığı görülmüştür.05.10.2018 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda, davacı … şirketinin işbu davaya 31.871,17 TL olarak konu ettiği rücuen tazminat alacağını davaya konu ettiği miktar üzerinden davalıdan talep edebileceği görüşünde davalı vekilinin itirazları içerisinde değişikliğe gidilmesini veya hesaplamalarda düzeltme yapılmasını gerekli kılacak herhangi bir hususun, yeni bir bilgi ya da belgenin bulunmadığı, dava dosyasında yapılan tekrar inceleme neticesinde kök raporda değişiklik yapılmasını gerektirecek herhangi bir sebep bulunamadığı belirtilmiştir.Mahkemece bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne dair hüküm tesis edilmiş ise de somut uyuşmazlıkta zarar gördüğü iddia edilen eşyalar ile ilgili zarar miktarına ilişkin alınan raporun usulüne uygun olduğundan söz edilemez. O halde Mahkemece söz konusu eşyaların niteliği de dikkate alınarak konusunda uzman bilirkişilerden zarar miktarının olay tarihi itibariyle tespiti hususunda ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor aldırılmak suretiyle zarar miktarının tespit edilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE ,2- İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/856 Esas, 2018/1254 Karar ve 18/12/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 544,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 463,60 TL harcın davalıya iadesine,5-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/09/2022