Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1110 E. 2022/951 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1110 Esas
KARAR NO: 2022/951
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12/12/2018
NUMARASI: 2017/1031 Esas, 2018/1238 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 15/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davalının verdiği 30/04/2015 tarihli mutabakat metninde 33.040,00 TL alacakları bulunduğu kabul edilmesine rağmen borcun ödenmediğini, bunun üzerine alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının borcun 7.080,00 TL’lik kısmını kabul ederek icra dosyasına yatırdığını, bakiye alacak yönünden takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve yersiz olduğunu belirterek davalının takibe itirazının iptaline, takibin devamına, % 20 tutarında icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, takip konusu alacağın hangi ticari ilişkiden kaynaklandığı belli olmadığından ve hak kaybına uğramamak için zamanaşımına itiraz ettiklerini, kimin tarafından imzalandığı belli olmadığından mutabakat metninin delil vasfında olmadığını, davacının hangi hizmet nedeniyle alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiğini, alacağın miktarı itibarıyla yazılı belge ile ispatlanması gerektiğini, icra takibinde itiraz edilen kısmı kabul etmediklerini ve iade faturası düzenlediklerini, davacının iade faturasına itiraz etmediğini, davacının müvekkili ile aralarında cari hesap ilişkisi olduğunu ispat etmesi gerektiğini, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının davasını ispatladığı gerekçesiyle davanın kabulüne, takibin 25.961,42 TL alacak yönünden devamına, davalının alacağın % 20’si oranında icra tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; cari hesap sözleşmesinin geçerliliğinin yazılı yapılmasına bağlı olduğunu, taraflar arasında yazılı ve dolayısıyla geçerli bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, mutabakat metninin müvekkili şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığını, davacının sözleşmeye konu mal veya hizmeti verdiğini ispatlaması gerektiğini, müvekkili şirketin davacının verdiği hizmet bedelini ödediğini, zamanaşımı defileri yönünden inceleme yapılmadığını, davada daha önce verilen yetkisizlik kararı gereği lehlerine vekalet ücretine karar verilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı ve istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; Dava, cari hesap ilişkisinden doğan alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirketin 33.041,042 TL alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının borcun 7.080,00 TL’lik kısmını kabul ederek icra dosyasına yatırdığını, bakiye alacak yönünden takibe itiraz ettiği, davacı tarafın itiraza uğrayan alacak yönünden takibe itirazın iptali için bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1075 Esas, 2017/395 Karar sayılı kararı ile yetkisizlik kararı verilmiş, yetkisizlik kararı ile dosyanın gönderildiği mahkemece, davanın kabulüne, takibin 25.961,42 TL alacak yönünden devamına, davalının alacağın %20’si oranında icra tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiş, davalı vekili hükmü istinaf etmiştir. İstinaf konusu edilen uyuşmazlık; davacının davalıdan takip konusu alacağı bulunup bulunmadığı, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davada daha önce verilen yetkisizlik kararı gereği davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır. Davanın 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğu ve takip tarihi itibariyle genel zamanaşımı süresinin dolmadığı gözetildiğinde, mahkemece işin esası hakkında karar verilmesinde isabetsizlik olmayıp, davalı vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf talebi yerinde değildir. Alacağın esasına yönelik istinaf incelemesinde; İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve birbirlerini teyit ettiklerini, taraflar arasında 2012 yılına dayanan ticari ilişki bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibarıyla davacının 30.041,42 TL alacağı bulunduğu, davalının defterlerine göre davalının takip tarihi itibarıyla 30.040,00 TL borcu bulunduğu, davalının takip dosyasına 7.080,00 TL ödeme yaptığı, bakiye 25.960,00 TL iade faturası düzenlediği ve hesap bakiyesinin sıfırlandığı; taraf defterleri arasındaki uyuşmazlığın 25.960,00 TL iade faturasından kaynaklandığı belirtilmiştir. HMK’nın 190. maddesi uyarınca ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Somut davada, takip konusu alacağın tarafların ticari defterlerine işlendiği, her iki taraf ticari defterlerinin birbirlerine uyumlu olduğu ve iki taraf ticari defterlerine göre davacının 25.960,00 TL alacaklı olduğu, davalının düzenlediği iade faturasının davacı defterlerine işlenmediği anlaşıldığından, mahkemece alacağın ispatlandığı kabul edilerek davanın kabulü yönündeki kararı dosya içeriğine uygundur. Bunun yanında davalı taraf daha önce verilen yetkisizlik kararı gereği lehlerine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini belirterek hükmü istinaf etmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesine göre “Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme, dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder.” Görevsizlik ya da yetkisizlik halinde verilecek karar “usulden ret” kararıdır (HMK md. 115/2). Diğer bir anlatımla, görevsizlik ve yetkisizlik kararları ile mahkeme davadan elini çekmiş olsa da söz konusu kararlar, davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir (HMK m. 20). Ne var ki, HMK’nın 331/2. maddesi ile görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmesi halinde, ilk kararı veren mahkemedeki yargılama için ayrıca bir yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunması gerektiği sonucu çıkarılmamalıdır. Çünkü usule ilişkin nihai kararla, davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden, davanın sonunda hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız olduğu tespit edilemez. Henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik veya yetkisizlik kararları üzerine görevli veya yetkili mahkemede davaya devam edildiği hallerde, uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda, haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması gerekir. Bu sebeple ilk derece mahkemesince verilen karar da, daha önce verilen yetkisizlik kararı gereği davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi, 6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi hükmüne uygundur. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1031 Esas, 2018/1238 Karar ve 12/12/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 443,36 TL harçtan mahsubu ile bakiye 362,66 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 3-Davalı tarafça yapılmış olan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a.fıkrası gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/09/2022